بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Anonymous (Pesend ne kirin) on 5 March 2009

gecenlerde canbek abimin sordugu soruya yönellik verdigim cevapta duraniin pkk icindeki yetkisini aciklamaya calismistim,ve duranin pkk nin en tepesindeki adam oldugunu,öcalani denetim altinda tutan bir tc görevlisini oldugunu yazmistim.
ve öcalan duranin denetiminden ciktigi icin yakalandigini iddia etmistim.
ilgili yazim.

örnegin duran kalkan 1980 lerden 1987 kadarki lolan ve güney pratigini cok iyi bir sekilde ele almak gerekir,yine bu sürecte karayilanin nerde ,ne yaptiginida bilmke gerekir.

1987 den sonra duranin avrupa pratigi söz konusudur,salih arasin yazilari bunu acik ve seffaf ortaya koyuyor.

yine burdada karayilanin bulundugu alanlarda ki görev ve yetkisini bilmek ve karsilastirmasini yapmak mümkündür.

duran kalkanin avrupa pratiginde sonra hangi tarihlerde nerde kaldigi?hangi yetkilere sahip oldugunuda bilmek gerekir.

mesela duran kalkanin genel pratigini söyle degerlendirmek mümkündür.
1,grup asamasinda iken pratigi cok karanlik bir pratiktir,bir cok pkknin lider kadrosu bu sürecte karanlik bir sekilde yakalanmis,ve imha olmustur,bütün bu yakalanma ve imhalarin gerceklestigi tarihlerde sadece duranin bilgi sahibi oldugu bazi olaylar yasanmistir,tesadüfe bakin ki yakalanan ve imha edilen bu lider kadrolar bu gün pkk tarafindan yaratilan degerlerin gercek sahipleri ve öcalanin bu gün muhalifi olabilecek kadrolardir.

cezaevlerine 1970 lerin sonu ve 1980 lerde yakalanan bir cok lider kadro sadece duranin bildigi ve isaret ettigi yollardan gectikleri icin yakalanmislardir.
mazlum doganin cezaevinden kacma girisimide duranin sayesinde gerceklesmemistir.

duranin kuryeler araciligiyla gönderdigi silah ve örgütsel dökümanlarin hemen hemen hepsi tc nin eline gecmistir bu yüzden onlarca kadro ve sempatizan yakalanmistir.
nedense duranin kadrolarla kaldigi bir cok eve duran ayrildiktan sonra operasyonlar yapilmistir,ve ordada kadolar ve silah,döküman ele gecirilmistir.

bunuda bir cok cezaevi cikisli insanlar durana sorduklari halde,duran cevap verememistir.

bu sorulari soranlari duran bir yolunu bulup,kürd evlatlarinida kullanarak yok etmek istemistir ve yokta etmistir,kürdü kürde kirdirma politikasi duranin esas taktiklerindndir.

yok edebildigini etmistir,edemediginde öcalani kullanarak yapmistir.

2-gelelim 1980 ler ve lolan pratigine.
duranin lolan pratigide pek parlak degildir,burdaki pratigide pek yukardaki pratiginden farkli degildir.
daha savas baslamadan duran kürd genclerinin infazina baslamistir,lolan pratigi aslinda cok irdelenmeli ve cok iyi yazilmalidir,aslinda lolan pratigi pkkninde aynasidir.

1980dan 15 agostus atilimina kadarki sürec cok önemlidir,savasin 1985 ten önce baslamamasinin en büyük nedenleri duran kalkan,ali haydar kaytan ,ve kismen selahattin celiktir,5 yil boyounca lolan ve güneykurdistana aktarilan yüzlerce kadronun akibetinin ne oldugunu?neden bes yil boyounca bu kadrolar savas disinda tutuldu,ve savasmalari engellendi,bunu kimler yapti?
bunun bir aciklamasi henüz yapilmis degildir.

1985 yilina kadar lolandaki gerillayi savas disi biarakan yine bu durandir,burda köyler kurup,yerlesik yasama gecen yine bu durandir.
buna itiraz eden,esas amaclari savasmak olan kadrolari bunalima sokan,yüzlerce kadronun kacmasina sebep olan,ve ülkeleri icin savamasmaktan baska suclari olmayan yüzlerce kürd evladini infaz eden ve ettiren yine bu durandir.

evet cemilde burdadir,baran orda degildir ama baraninda haberi vardir,buna bu gün pwd yi kuran ve yillar yili pkknin savas komutanligini yapanlarda ordadir.
hüseyin topgider,ve halil atacta ordadir.
ama var olan gercek sudurki bunlarin o süreclerde duran kadar yetkileri yoktur,duran en az öcalan kadar yetkilidir ve ve öcalan tarafindan hep kollanip korunmustur.

baran arkadas komünüstlerin kamplarinda kaliyordu o dönemlerde yanilmiyorsam,gerci bu komünüstlerle olan catismalarai en iyi bilenlerin basinda baran gelir umarim bir gün bununda yazar.

lolanada baktigimizda duranin ne oldugunucok acik ve net görebiliriz.

3-1986 dan sonra duranin avrupa pratigi vardir,onuda dönemi yasayan bir cok arkadasin yazilarinda gördük bunlardan biride salih arastir.

http://turkce.kurdistan-aktuel.org/index.php?option=com_content&view=cat...

bu linkte salih arasin yazilarini okursaniz duranin avrupa pratigi hakkindada cok net bilgilere ulasirsiniz.

4-gelelim duranin öcalandan sonraki pratigine.

duran öcalanin yakalanmasindan sonra yine eski yetkilerini devr alarak görevinin basina dönmüstür.

aslinda bu sürec tam pkknin öcalanin elinden kayip gittigi bir dönemdir,dikkat edilirse öcalanin yakalanmasinin hemen ertesinde duran kalkan imraliya cagrilmistir,ve öcalanin yaninda kalmistir.

bunu bilen bir cok insanda pkkden ayrildiklari halde dile getirememektedirler,neden dile getirmediklerinide cok iyi biliyorum.

bir sabri ok ile muzaffer ayatanin imralida öcalanla görüstügünü benim gibi onlarca insan bildigi halde kimse bunu aciklamamistir.

ben tesadüfen pkk de iken sabri okun imraliya gittigini ögrendim,ve ertesi gün bunu acikladim,benim pkkden ayrilmamin en büyük nedeni sabri okun imraliya gittigini aciklamam oldu,o zamanlar komeldede bu konuyu acikca dile getirdim.
ve oklari üstüme cektim.

mehmet canyüce bu konuyu benden daha iyi bilir,öcalanin imrali sürecine karsi cikan sadece mehmet canyüce degildir,onunla birlikte sabri ok,ve muzaffer ayatada vardir,ama sabri ok ile ayata imralidaki görüsmeden sonra canyüceyi yanliz birakmis aslinda satmislardir demek daha dogru olur.

ok ile ayatanin geri dönüsünden sonra canyüceyide ikna etme cabalarinin oldugunuda canyüce aciklamiyor,neden aciklamadigini kendisi umarim bir gün yazar.

duranin imraliya gidisini bilenlere sordugun zaman cevap vermezler,duran öcalanin yakalandigi tarihte bir ay kayipti.
pkkde bir ay kayip olmak,mümkün degildir.
birak bir ayi iki saat ortalikta görünmese insan,hemen kacti derler ve aramaya baslarlar,bizde bu duranin kayip oldugu bir ayi arkadaslara sordugumuzda,kimse nerde oldugunu tam olarak anlatamamaktadir,bence duran bu kayip oldugu bir ayi nerde gecirdigini kürd milletine belgelerle ispat etmek zorundaddir.
duran kaybolmayana kadar cok kisitli bir yetkiye sahiptir,kimseonu kaale almazdi,sadece yasindan dolayi saygi gösterilir ve bir cok önemli kararda durana hic danisilmamistir,taki kaybolup tekrar ortaya cikana kadar.

kaybolup ortaya ciktiktan sonra duran öcalanin temsilcisi olarak kabul edilmistir ve son süreclerdeki kopuslar,infazlar,komplolar bas göstermistir.

2000 yilindan günümüze kadar pkk icindeki pratigin en etkili ismi duran olmustur,tam yetkili önderligin temsilcisi konumundadir.))))

kusura bakmayin ama yine ben demistim diyecegim,2000 yilindan beri pkknin hareket tarzini elestiren biriyim,ve bir cok pkk kurumunun basinda türklerin oldugunu,ve türklerin pkk kurumlarini ele geciridklerini acik bir sekilde yazan biriyim.

yine gerek ankara ulus anafartalarda patlayan bomba gerekse amedteki dershane önünde patlayan bombalarin israrla pkknin eylemleri olmadigini,vellakin pkkliler yapmis olsa dahi,mutlaka bir yönlendirme sonucu yaptiklarini yazdigimi zanedersem burdaki bir cok arkadas bilir,örnek olarakta sabanaci katilamini örnek gösterdim.

bu uyarimizi ulusta patlayan bomba sürecindede pkk ye yönellik yazdigim mektupta belirttimistim,ilk önce eylemi üstlenmeyen pkk, doktor bahoz adindaki ne oldugu belli olmayan gereksizin biri sap diye üstüne atlayip hedefimiz genelkurmay baskaniydi dedi.
halbuki bu güne kadar hic bir zaman pkk tc devlet büyüklerine yönellik tek bir eylem yapmis degildir.
bu aymaz bahozun pratigini cok iyi bilen biriyim,kendisinin partiye katildigi tarihi ve gerillaya geldigi tarihide cok iyi bilirim,kesinlik bu bahoz genelkurmay baskanina yönellik bir eylem tertipleyecek kadar yetkin degildir,askeri anlamda sifirdir.
bakmayin bu günkü sisirilmesi olayin,pkk tarihinde en cok sisirilenlerin hic biri pkkde kalmadi,ve hepsi tasfiye edildi,sisirilenlerin hepsi hemen hepsi simdi ya yasamiyor yada düsman saflarindadir.
örnekmiß
hogir,öcalan tarafindan altin kalem ile ödüllendirildi,doktor baran en cok basina yansiyan komutanlardan biridir.
terzi cemal,körcemal öcalanin en yakinindaki ve güvendigi adamlardi.
yine metin,sahin balic,öcalanin ülkedeki,gözü kulagi,silahi,burnu,ve herseyiydi.
nerdeler?yoklar.
hogirin yerini bahoz aldi,terzi cemalin yerini kasim zibidisi aldi,ve sirasiyla her kesin yerine biri gecmis durumda bakalim onlarin sonu ne olacak.

ilk gerillaya geldiginde dr olmasi nedeniyle cuma tarafindan hastahaneye verilmistir,iki gün gecmeden ulu önderimizi tarafindan cuma azarlanmis ve kendisine komuta kademsinde yer verilmesi istenmistir,cuma henüz yetkin olmadigini öcalana kem küm ederek anlatmaya calsitiysada öcalan tarafindan azarlanmis ve bir egitim kampinin kordinatörlügüne getirilmistir.
dr bahoz denen kisinin ilk eylemi 14 yasindaki bir arkadasin dodmuzlarin saldirisi sonucu hayatini kaybetmesine sebep olmustur.

kamp kordinatörü oldugu hafta yaslari 13 14 olan dört gerilla ile domuz avina cikan bu bahoz,agit adindaki 13 yasindaki bir gerillayi domuzlarin saklandigi magaraya tek basina girmesini dayatmistir.
bununla amaclanan agit arkadas magaraya girip domuzlari disari cikartacak ve bahoz nile diger gerillalar magara kapisinin önünde domuzlari avlayacakti.
magarin agzi ancak bir kisinin gecebilcegei bir sekildeydi,ama icerisine girdikten sonra magara epey genisliyordu ve yüzlerce insani barindirabilecek büyüklükteydi.
iste agit arkadas magaranin kapisindan iceri girmeye calisirken,icerdeki isigin azalamasini anlayan domuzlar can havliyle disari cikmak istemis ve neticede agit arkadas daha magarainin agzindan iceri girmeye calisiriken domuzlarda disari cikmak icin kapiya yönelmislerdi,kapinin agizindan iceri girmeye calisan agit arkadasin kafasina aldigi sert darbe sonucu kafasi darmadgin bir sekilde disari firladi.
buna ragmen adi doktor olan bu gereksiz bahoz,agit arkadas ile ilgilenecegine domuzlara ates etmeyi tercih etmistir,ve bir kac domuz vurmustur.

domuz avindan sonra agit arkadasla ilgilenmistir.
tabi bu arada agit arkadas zaten yasamini yitirmisti.
daha sonra agit arkadasin cenaze treni yapildi,ve sehit namiirin biji serok apo sloganlari altinda agit arkadasi defnettikten sonra,hic bir sey olmamis gibi yönettim magarasinda 13 14 yasindaki siirtli agitin canina mal olan domuzlari istahla yiyen bir doktor bahoz,tek bir soruya dahi muhatap olmamistir,neden?13 yasindaki bu fidanin hesabi sorulamadi diyede kimse sorma geregi duymadi.
13 yasindaki bir kürd cocugunun hayatini bu kadar ucuz bir sekilde harcayan doktor bozuntusuna kim hesap sorabilirki,o nasilsa allah tarafindan allahin elcisi olarak bize gönderilmisti.
bu örnegi hangi karaktersizlerin elinde kaldigimizi anlatmak icin yaziyorum.
dayatmayla görev basina getirilen bu karaktersizin gidip genelkurmay baskanain a bir eylem yapabilme yetkinligi olamaz,birak yetkinligi yetkisi bile olamaz,olmadigi gibi eylemi üstlenmesi icin baska yerden talimat aldigida bir gercek.

yine amedteki bombayi patlatan erdal polatin bombayi koymadan bir hafta önce yakalandigini ve serbest birakildigini pkknin kesinlikle bu eylemi sahiplenmemsi gerektigini acik bir mektupla pkk ye yönellik yazdim.
aldigim haber erdalin yakinlarindandi,bunu paylastim.
ama yine bazi gücler devreye girerek erdal polatin bu eylemini sahiplendiler ve pkknin üzerine yiktilar.
bu eylemin neden pkk tarafindan yapilmadigini gösteren onlarca emare daha vardi,örnegin erdal polatin satin alinan ve legal bir insain üzerinde kayitli olan bir akrabasinin arabasiyla bu eylemi yapmis olmasi büyük bir soru isaretidir.
eylem yapacak bir insan gider bira araba calar,yada yurtseverin birinde arabasini ister,ona git arabam calindi diye polise basvur der ve eylemini yapar,öyle acik aleni bir sekilde gidip bir arabayi satin almak bunun icin resmi evrak düzenlemek bunlar zaten bir eylem adaminin yapacagi seyler degildir.
bu ve buna benzer onlarca isaret varken,bizim aymazlar yine bu eylemi üstlendiler.

gelelim bütün bunlari yazmamin nedenlerine.
ali birandin bu gün gözüme ilisen bir yazisi benim bunlari yazmama neden oldu,biraz karisik oldu biliyorum,ama hayatimizin her ani karisiklarla dolu,kürdlerin yasami zaten karmakarisik bu bizim yazilarimizada yansiyor.
kusur olmus olsa afola.
ali birandin ilgili yazisi

Ben, Öcalan'ın yakalanmasında Pangalos'un rolünü hep merak etmişimdir. Kendisiyle de defalarca konuştum.
Öcalan'ın Güney Afrikadaki bir Yunan asıllı Güney Afrikalının dev bir çiftliğine gönderilmesinin planlandığını, ancak bir türlü vize alınamadığı için, Kenya'da birkaç gün kalması gerektiğini, en büyük hatasının, o birkaçgünü Yunan elçiliğinde geçirmesine göz yummak olduğunu anlatmıştır.

10 yıl sonra, Öcalan'ın yakalanış öyküsü.../Mehmet Ali Brand-Milliyet

Sanki daha dün gibi...
Abdullah Öcalan'ın Kenya'da yakalanmasının üstünden tam on yıl geçmiş. Eminim hepiniz hatırlarsınız. Başbakan Ecevit, Öcalan'ın Türkiye'ye getirildiğini açıkladığında önce şaşırmış,hatta inanamamıştık.
Aradan geçen on yılda, Öcalan'ın Suriye'den ayrılmasından yakalanışına kadarki dönemle ilgili çok yazı,hatta kitaplar yazıldı. Gelişmeler ayrıntılı olarak didiklendi. Ancak, 10 uncu yıldönümdeki yayınlar hepimize yeni bilgiler veriyor. Gelişmeleri daha sağlıklı inceliyor ve daha da önemlisi daha doğru veriler karşımıza çıkıyor.
Rıdvan Akar'ın 32 inci GÜN programında yayınlanan belgeseli, Nur Batur'un Sabah gazetesindeki dizisi ve Hulusi Turgut'un Hürriyet'teki Öcalan'ın Türkiye'ye getiriliş öyküsü bir hazıne yükü bilgiyle dolu.
Benim çok yakından izlediğim, Yunanistan'ın bu olaydaki rolüydü. Atina hükümetleri, yıllar boyunca Öcalan'ı kullandılar. PKK'yı kollayıp korudular. Bir Kürt lobisi kuruldu. Hükümetler bu faaliyetler için bir fon dahi oluşturdu. Resmi kişilerin dışında emekli askerlerden veya Türk düşmanı kişilerden oluşan bir kesim de, hem bu parayı kullanmak, hem de Türkiye aleyhtarı faaliyetlerin prestijinden yararlanmak için kolları sıvadılar. Öcalan'a ziyaretlerden tutun da, PKK'ya eğitim,hatta Atina yakınlarındaki Lavrion kampında, Türkiyeden kaçan PKK'lı göçmenlere kucak açmaya kadar uzanan son derece önemli destek verdiler.
Nur Batur'un dizisi çok önemli,zira Öcalan'ın “Yunanistana vizesiz girme suçundan!“ dolayı yargılandığı mahkemenin zabıtlarına dayandırıyor. Orada da çok net bir şekilde, Öcalan'ın en büyük hatasının Yunanlı dostlarına inanmak olduğu ortaya çıkıyor.
Yine aynı zabıtlardan anlaşılıyor ki, Yunanlılar ikiye bölünmüşler.
Bir yanda, dönemin Başbakanı Simitis ve onun gibi düşünenler, yani biran önce Öcalan sorunundan kurtulmak isteyenler DİĞER YANDA ÖCALAN'I Türkiye'ye karşı kullanmak isteyenler. Sonunda, sağduyu galip geliyor ve Öcalan lobisi silinip gidiyor.
Ben, Öcalan'ın yakalanmasında Pangalos'un rolünü hep merak etmişimdir. Kendisiyle de defalarca konuştum.
Öcalan'ın Güney Afrikadaki bir Yunan asıllı Güney Afrikalının dev bir çiftliğine gönderilmesinin planlandığını, ancak bir türlü vize alınamadığı için, Kenya'da birkaç gün kalması gerektiğini, en büyük hatasının, o birkaçgünü Yunan elçiliğinde geçirmesine göz yummak olduğunu anlatmıştır. Pangalos'a göre, Öcalan'ın yerinin anlaşılması, Yunan istihbaratının Amerikan taraflısı kişilerinin Washington'a rapor etmeleri yol açmıştır.
Kim ne yapmışsa yapmış ve iyisini yapmış. Eğer o günlerde Başbakanlıkta Simitis oturuyor olmasaydı, bugün Ege'de barış rüzgarları esmezdi.

MİT Öcalan'ı, PKK içindeki muhbirinden izledi...
Öcalan'ın Türkiye'ye teslim edilmesi sürecinde iki kurum çok önemli rol oynadı.
Bunlardan biri, Türk Milli İstihbarat Teşkilatı, diğeri de CİA' dır.
Ankara'da kimse kendine pay çıkartmaya kalkmasın. MİT, Suriye'den çıkmasından itibaren, Kenya'da teslim alınmasına kadar geçen sürede Öcalan'ı adım adım izledi. Her gittiği yerden haberi vardı. Ne CİA ne de bir başka istihbarat teşkilatı (özellikle de İsrailliler) , MİT'in önüne geçemediler.
Bunun başlıca nedeni de, PKK içinde MİT'e çalışan birinin bulunmasıydı.
Şimdiye kadar başka yerde okudunuz mu, bilemiyorum. Belki de ilk defa duyuyorsunuzdur. Ancak Öcalan'ın nereye gittiğini ve ne yaptığını çok yakından izleyen bu kulak, MİT'e inanılmaz bir avantaj sağladı.
CIA'nın bilmesine rağmen, ağzında gevelediği bazı bilgilerin, ilk elden MİT temsilcisinden çıkması, Washington'u hayret ettirdi.
Öcalan'ın takibinde Amerikan üstünlüğü, Nairobi hava alanındaki bir FBI ajanından kaynaklandı. Ajan, Öcalan'ın yan kapıdan çıkarılmasından kuşkulanmış ve takip etmişti. Resmini çekip Washington'a yollayınca, kıyametler koptu.
“FBI ajanı orada ne arıyor?“ diye sorabilirsiniz.
O dönemde Nairobi'de Amerikalılara karşı büyük bir suikast girişimi olmuş, Kenya hükümeti de FBI' nin hava alanını gözetlemesine izin vermişti. Öcalan işte o ağa takıldı. Ancak, Nairobi'de nerede kaldığını yine önce MİT öğrendi.
Bütün bunlar işin teknik takibiyle ilgili.
Öcalan'ın Türkiye'ye teslim edilmesi ise, tümüyle Başkan Clinton'un verdiği bir karardan kaynaklanmıştır.
ABD yönetimi, hem Yunanistana baskı yapıp Nairobi'deki Büyükelçilikten çıkarılmasını, hem de Kenya hükümetiyle anlaşıp, PKK liderinin Türk Mit'inden gelen uçağa teslimini sağladı. Eğer Washington aksi yönde bir karar vermiş olsaydı, Öcalan bugün başka bir yerde yaşıyor olabilirdi.
10 yıl sonra, Öcalan'ın yakalanış öyküsü
(kaynak kurdistanpost)

not ben yukarda duran kalkan,sabri ok ve muzaffer ayatanin cezaevinde apo ile görüstüklerini iddia etmistim,bunda mehmet canyücenin haberi oldugunu söylemistim,bunlari yazdigimda henüz mehmet canyücenin murat dagdelen ile yaptigi röportaj yayinlanmamisti.
mehmet canyücenin murat dagdelen ile yaptigi röportajda sabri ve muzaffer hakkinda detayli aciklamalar yapmis.

http://turkce.kurdistan-aktuel.org/index.php?option=com_content&view=art...

http://turkce.kurdistan-aktuel.org/index.php?option=com_content&view=art...

http://turkce.kurdistan-aktuel.org/index.php?option=com_content&view=art...

http://turkce.kurdistan-aktuel.org/index.php?option=com_content&view=art...

Duran kalkan bir ajanmidir?
evet hemde hci kimsenin tahmin edemeyecegi kadar büyük bir ajandir.
ispati öcalanin kandi sözlerinde acik ve nettir,yine bu zibidinin pratigide ortadadir.

saygilar

Değerli Kardeşim, Doğruluğundan hiç kuşku duymadığım bilgilerinizi paylaşmaktaki cesaretiniz ve sağduyunuzdan dolayı tebriklerimi sunuyorum. Umarım bu denli açık ve net bilgilerden sonra İmralı-devlet işbirliğine ilaveten kürtlerin arasına truva atı kabilinden yerleştirilmiş şürekanın niteliği daha iyi anlaşılır. En iyi dileklerimle.

merhaba xalê kenan elbette taslar yerine oturacak,dur hele sirada sirri sakik var,aldigim bilgileri belgeler ve sahitlerle acikladigim zaman daha nice kayalarin devrilecegini hep birlikte görecegiz. bu gün kürd davasinin kimlerin elinde oyuncak yapildigini,kimlerim hem tc ile dirsek temasinda,hemde kürd davasinin öncülügünü yaptigini her kes görecek. sirri hakinda söylenenleri okudugumda hayretler icinde kaldim. inaniyorum sizde okdugunuzda hayretler icinde kalacaksiniz. durmak yok,putlari yikmaya devam edecegiz. slaw u hürmet

Bir sürecin tanığı ve kurbanı olarak Delil'in yazdıkları bulmacanın çözümünde senaryo değil, hakikatın kendisidir. Yalnız sevgili Delil, Bu analattıkların, PKK nin kuruluş felsefesidir.İşin başından beri vardır.Pilotla, Abdurahman Ayhanla,Abdullah ile başlar. Kontra eylemleriyle, 70 lerin ortasında başlar. Öğütülenler de Kürd gençleri olmuştur. Hedeftekiler Kürd dinamikleridir. Sonuç ve sebep ilişkisinde her şey açıktır. Siz sadece bu oyunun detaylarına iniyorsunuz. Can olsun, Selim olsun ya da Şükrü olsun kim ki ayrılmışsa, tahlil ve değerlendirmelerini, ayrıldığı günü milad kabul eder öyle meseleye bakar. Yani ayrılmadan önce doğru, ayrıldıktan sonra da olguyu yalnışa tabii tutar. Pkk denen yapının açığa çıkmayışı bu yaklaşım metodunun yalnışlığında aramak gerekir.Senin pkken, benim pkk em, falankesin pkk si demek ki kurdistani bir pkk yoktur ve hic olmadi. Kuruluşuyla birlikte bu KONTRA, kürd dinamiklerini tahrip ettiğini kavramadan her açılım, yarım kalmış kısır döngüne döner. Sizin anlattıklarınız, o süreci kavramıyanlara kavramaları bağlamında çok önemli. Eline sağlık.

Merhabalar Dostlara Kafam allak bullak oluyor iyice; Delil'in ajanliga isareti dogru gorunuyor bu haliyle; zaten ust duzeyde etkili bir ajanin olmamasida belki tuhafti, biz, meseleyi sadece Kurd hatta Turk basinlarindan, dernekler kanaliyla vs izleyenlerin elbette derin , pratikle yogrulmus kanitlari gorebilme ve tesbit edip aciklamamiz maddeten mumkun degil. Kafami yoran su; bunca yikim, gerilla olumu,Duran'in sahsinda yogunlasan garip olaylar dizisine BK ne anlam veriyor ? Daha dogrusu bu sahislarin suregelen Duran'lik tesaduflere hic mi kafa yorduklari yok ? Belkide ozellikle Apo'nun, turk kardeslerinin yanina donmesinin akabinde, BK uyeleri,davayi sirtlayamayacaklarinin farkina o an varmis olmalilar; zira Delil'in gayet mantikli gozuken aciklamalari( mevcut duruma uygun dusuyor zira) lider kadroda yer alabilecek nitelikte tum vatanseverlerin bu gelismelerin oncesinde ya katledildigi ya da davadan sogutuldugu yonunde-ki tesbit yerinde gorunuyor. Acaba Apo vaktiyle bu adamin resmen ajan veya diyelim yatkin oldugunun farkina varmadimi, isine oyle mi geldi ? Yoksa bu adami Turklerle gizli gorusmelerinde el altinda tutma amacindamiydi, bilinmez ( simdi bu sorulara " yahu kardesim Apo basindan beri MIT ajaniydi" diyenlerle pek tartisabilecek bir sonuc kismi kalmiyor) Bir yerde, bu tuhaf iliskiler agini goz onune aldigimizda, o zaman PKK'nin gecen yilki iki askeri baskininin genelkurmay baskanliginin plani olduguna dair bir cogumuzun gelistirdigi iddialarin temeli var demektir. O zaman, BK'nin sorununun sadece Duran'la sinirli olmadigi da ortaya cikiyor. Bu adamlarin hepsi, su veya bu bicimde dusmanla alenen isbirligi yapiyorlar demektir. Buraya kadar bir cok arkadasin " gunaydin, biz bunu zaten biliyoruz "dediklerini duyar gibiyim. Pekala, Guney Kurdistan yonetimini bu ihanet sebekesi konusunda aydinlatabilecek birileri yokmu ? Mesela siyasi duzeyde ! Mesela cok siki kulturel baglari olan akil adamlar vasitasiyla ! Guney yonetimi, Kuzey'in halini hic takibetmez mi acaba ? Ne dusunurler Apo'nun tum dunyanin siyasi odaklarinca alay ve tiksinti konusu olan demecleri hakkinda ? Neden Qandil'de bu sebekenin barinmasina izin verirler ? Turklere karsi elde hazir bir kart olarak tuttuklarina dair tek bir belirti bile yok ustelik! Daha acigini yazayim, eger Turk'e ve Fars'a karsi zamaninda kullanabilecekleri bir kart olarak ellerinde tutmuyorlarsa, neden operasyon duzenleyip BK hainlerini , teoride bu orgutten cok sikayetci olan Turklere, yakalayip ta teslim etmezler ? Neden ? Tartismaya deger mi acaba ? selam ve hurmetler Canbek

merhaba xalê canbek soru cevap seklinde sorduklarina cevap olmaya calisayim. (Kafami yoran su; bunca yikim, gerilla olumu,Duran'in sahsinda yogunlasan garip olaylar dizisine BK ne anlam veriyor ? Daha dogrusu bu sahislarin suregelen Duran'lik tesaduflere hic mi kafa yorduklari yok ?) var xalo var,ama bilmedigimiz sey aslinda baskanlik konseyinin hic bir etkisi olmadigidir,zaten baskanlik konseyinin kendileri her aciklamalarinda bir hic olduklarini yazip cizerler,bunun nedenleri coktur, elbette bütün bu olanlarin tek sebebini duran kalkan göstermek dogru degildir,ama baskanlik konseyi basindan beri bu suclara ortak edilmis ve bu suclar her zaman demokles kilici gibi kafalarinin üstünde durmaktadir. dikkat edin hic bir yetkili pkk de iken bu sculardan dolayi yargilanmamistir,ve bu suclari önlerine cikarilmamistir,ne zaman ayrilip tavir almaya calismislar ise hemen bu sculari önlerine cikarilmis ve susmalari saglanmistir. elbette duran tek basina degildir,ama ben basindan beri apoyu denetleyenin duran oldugunu yazan biriyim. sanki delilden baska bu konulari bilen yokmu?var hemde yüzlercesi var ama hic bir seyi aciklamazlar. cünkü aciklama yaptiklari anda kendi isledikleri scular hemen karsilarina cikiyor hemde belgelerle birlikte,semdin sakikin 33 asker olayi iyi bir örnektir. ayrica duran birinci derecede denetimciise mutlak suretle onun yan destekcileride vardir. su örnege dikkat edelim.1992 yilinda ki pesmerge pkk catismasinda haftanin bölgesinde bulunan cumanin nasil ve kimler vasitasyila bestaya ulastigini bu güne kadar kimse aciklamadi yada aciklayamadi. bir aya yakin süren bu catismalarda cok sikisan haftanin gücleri öyle bir duruma gelmistiki kendi yaralilarina sahip cikamadiklari icin onlari infaz ettiler bu bilinen bir sey . kuzeyden türk gücleri ve korucular,güneyden pesmergelerin yogun saldirilari altinda kalan gücler xakurk bölgesinde ynk ile yapilan bir anlasmanin sonucunda kurtuldu,buda osman öcalanin pkk tarihinde yaptigi en önemli olumlu pratik olarak degerelendirdim ve destekledim,dogrulugundan asla süphe dusmadim,bunun icin binlerce gerillanin hayatini kurtaran osman öcalandir,yigidi öldür hakkini yeme. aslinda bu anlasma bütün savasan gücleride kapsiyorrdu,osman anlasmayi yapip güclerini sagsalim zelleye ulastiriken,haftanindeki cuma ve karayilanin deneetimindeki gücler bunu teslimiyet olarak adlandirip catismalara devam etmistir. bu catismalar yine yüzlerce gerillanin telef olmasina sebep oldu,tam haftanin gücleri sikisip kaldiklari yerde imha edilebilecekken,devreye baska gücler girdi,ve türk askeri ilerlemeyi kesti. zaten bu catismalar esnasinda gerillanin gücünü,ne kadar dayanabilcegeini cok iyi tahmin etmisti türk gücleri,savas esnasinda mevzisini birakip kacan ve türklere teslim olan gerillalarin verdigi bilgiler neticesinde haftanin güclerinin dayanamayacagi ortaya cikmisti,son bir hamle yapilmis olsaydi bu binlerce gerillanin imhasi olacakti ama tam bu sürecte türk askeri ilerlemeyi kesti,ve belli stratejik noktalar disinda güclerini savastan cekti. haftanindeki güclerin cikis yolu tikanmisti ama türk devletide kamplara girmek icin cok istekliyid,ne pahasina olursa olsun türkler kampalara girip bunun görüntülerini almak istiyorlardi,ama bunu yaparken pkknin orda olmamasi gerekiyordu,iste bu sürecte öcalan telsizden yolu tarif ediyor ve kimin hangi gücle nereye gidecegini acikliyordu hemde aleni bir sekilde. biz türklerin telsizlerimizi dinledigini cok iyi biliyorduk,öcalanin tarif ettigi yollar ise bombos birakilmisti. cuma yani cemil bayik yaklasik 200 kisilik savas yorgunu,ac ve perisan bir gücle öcalanin telsizden tarif ettigi yollari kulanarak bestaya ulastilar,yine bir o kadarlik gücte düsmanin denetiminde olan sinaht yolundan cudiye ulasti. haftanin bölgesinde sadece karayilan ve ufak bir grup kaldi. öcalan bosuna sunu her zaman demiyor ben olmasaydim cuma ve cemal su anda imha olmuslardi. onlar benim sayemde yasiyor derken bilincli söylüyor bunlari,belki zamaninda biz anlamadik ama muhataplari bunun ne demek oldugunu cok iyi biliyorlardi. bu catismadan sonra elimize gecen uludereli bir korucu,cumanin grubunun catismadan ciktigi dönemde kendi attiklari pusunun icinde gectigini ve bunu cok iyi bildiklerini ama komutanlardan kesinlikle catismaya girmemeleri ve silah sikmamalarini yönünde talimat aldiklari icin müdahele etmediklerini söylediler. bu korucusonra ne oldu bilmiyorum. yine bir noktada sikisip kalan kara ömerin grubu(RIZANIN KARDESI)yine öcalanin yol tarif etmesiyle catismadan sagsalim ciktiklarini onlarca kez kara ömer anlatti,tabi anlatirken öcalanin o daglari nerden tanidigini?o noktanin ciksi noktalarini nerden bildigini aciklayan olmadi. buda tabi öcalanin bir kerameti olarak yapiya yansitildi ve ilah olduguni kanitlayan bir ani olarak anlatilmaya devam edildi,ve ediliyor. bu tür kurtarma olaylarini hep duyduk bunda seyhimizin kerameti olarak hep bizde yapiya anlatip durduk ve kürd cocuklarini bu ninnilerle uyuttuk. simdisoruyorum cumanin grubu nasil olurda o hantalligina ragmen hic bir kayip vermeden bestaya ulasti hemde dört taraflari cevrili iken,hemde hic bir kurtulus umutlari yokken. peki karayilan haftaninde kücük bir grupla kadiginda orda kimlerle?ne tür görüsmeler yapti? karayilan saftir,biliyorum öcalan ona zaman zaman taktik olarak düsmanile uzlasilabilecegini cok iyi ögretmisti,ama karayilan öcalanin ne oldugunu anlayabilecek politik yetkinlige sahip degildi. dedigim gibi 200 kisilik hantal ve bir aya yakin mevzi savasinda bulunmus bir gücle etraflari cevrili iken,bestaya ulasmasi askerlik sanaatini bilen her kes icin pek normal degildir. hemde gücün büyük bir kismi,yorgun kimi yarali,kimi ac, olan bir güc buna birde yapinin dörtte ücünün yeni savasci adayi,egitim kampalarinin yapisi,ve tecrübesizliklerinide eklerseniz bunun imkansizligi ortayacikiyor. peki bu süreci kimkler yasadi orda,kimler buna sahitlik edebilir . Botan ve beubekir basta olmak üzere,bu günkü PWD yöentiminin hepsi,yine bilge,ve bezerlerinin hepsi bunlari biliyor,neden konusmadiklarini bende sizin gibi merak ediyorum. bütün suclarina ortak ettigi baskanlik konseyinin yapabilcegei bir sey yoktu. (Belkide ozellikle Apo'nun, turk kardeslerinin yanina donmesinin akabinde, BK uyeleri,davayi sirtlayamayacaklarinin farkina o an varmis olmalilar; zira Delil'in gayet mantikli gozuken aciklamalari( mevcut duruma uygun dusuyor zira) lider kadroda yer alabilecek nitelikte tum vatanseverlerin bu gelismelerin oncesinde ya katledildigi ya da davadan sogutuldugu yonunde-ki tesbit yerinde gorunuyor.) degerli canbek dayi lider olmak,öcalan ve cizgisi olmak demektir,bu siniri asan biter bu kadar basit,ya fizikmen biter,yada siyasetten biter,herkesin yiyecegi bir damga her zaman vardi pkk de,bu kaomuta kademsinde savasisina kadar böyledir ve demokles kilici gibi basimizda duruyordu. eski pkklilerin konusmamasida bundandir. simdi botan,ebubekir,serhat,dogan,dr süleyman gibileri bu sürecten sonra neyi aciklabilirler? hic bir seyi aciklayamazlar,zaten bunlarin aciklama ve kürd milletini bilgilendirme gibi bir dertleride yoktur,sadece öcalan imralida bunlarin hakkinda konustumu,savunma ic güdüsüyle bir iki satir yazip savunmaya gecerler. öcalan bunlarin adini anmazsa,bunlar bin yil yasasalar bu tür psilikleri aciklayamazlar. onlardan bekelemekte dogru olmaz,cünkü bu sucun en büyük ortaklarindandirlar,biliyorlarki arsivler halen duruyor,arsivlerde kimlerin ne yaptigi yazilidir ve buda bunlari engelleyen,aciklamarini engelleyen belgelerdir. (Acaba Apo vaktiyle bu adamin resmen ajan veya diyelim yatkin oldugunun farkina varmadimi, isine oyle mi geldi ? Yoksa bu adami Turklerle gizli gorusmelerinde el altinda tutma amacindamiydi, bilinmez ( simdi bu sorulara " yahu kardesim Apo basindan beri MIT ajaniydi" diyenlerle pek tartisabilecek bir sonuc kismi kalmiyor) degerli canbek dayi bana göre apo basindan beri ajandi,bunu son sürecteki bazi gelismelerden cikardigim sonuclardan sonra dilendirmeye basladim. duran kalkanin aponun üstünde ve denetleyicisi oldugu artik kusku götürmez bir gercektir. dedigim gibi aponun yaklanmasi denetim disina cikmasindan dolayidir. yillarca tc devleti adina apoyu denetleyen duranin yukariya artik denetleyemiyorum,kendini bir sey zanetmeye basladi raporundan sonra öcalanin yuvaya dönüsüne karar verildi,öcalanin yuvaya dönemsinden sonra is tekrar pkknin denetime alinmasina gelmisti,ve buda duranin imraliya götürülerek tekrar yetkilendirilmesi ile basarildi. olay budur. bu sekilde yaklasilmadigi takdirde olayin anlasilmasi zorlasacaktir. (Bir yerde, bu tuhaf iliskiler agini goz onune aldigimizda, o zaman PKK'nin gecen yilki iki askeri baskininin genelkurmay baskanliginin plani olduguna dair bir cogumuzun gelistirdigi iddialarin temeli var demektir.) ben bu eylemlere zamaninda itiraz etmis,ve karsi durus sergilemistim,ama baskina ugrayan karakol komutaninin yilbasi gecesi videosunu seyredince,ve regenekon süreci ile bunun dogru olacagi kannati hakim olmaya basladi bende. http://www.youtube.com/watch?v=rS9H9YPgjdg aslinda benim itirazim bu tür bir eylemi gerillanin yapamayacagina yönellik elestirilere idi,bu eylmeden önce amed ve anafartalar bombalarini ergenekonle irtibatlandiran bendim ama nedense bu tür bir eylemi gerillanin yapmayacagina yönellik elestirilere yönellik tavrim farkli anlasilmisti. simdi ortaya cikiyo ki bu karakol bir anlasma sonucu basilmistir. ama iddiamda halen diretiyorum,gerilla bundan kat be kat büyük eylemler yapabilecek durumdadir. (O zaman, BK'nin sorununun sadece Duran'la sinirli olmadigi da ortaya cikiyor. Bu adamlarin hepsi, su veya bu bicimde dusmanla alenen isbirligi yapiyorlar demektir. Buraya kadar bir cok arkadasin " gunaydin, biz bunu zaten biliyoruz "dediklerini duyar gibiyim.) evet anlasilacagi gibi baskanlik konseyi bir cok seyi bilmesine ragmen,duranin ajan oldugunu bilmesine ragmen sessiz kaliyor,düsmanla alenen yapilan isbirligini bir cok bk üyesi bilmeden yapiyor,bunda öcalanin daha önceki gerekirse düsman ileisbirligi yaparim sözlerinin etkisi coktur. o diyorsa dogrudur diyen hiclestirilmis bk üyelerinin cokta politik oldugunu söylemek dogru olmayacak. örnegin pkk pesmerge catismasindaki tc ile danisikli dögüsü karayilan bilmeden ortak olmustur ama bayik icin bunu söylemek yanlis olur. düsman ile yapilan bir cok anlasmanin uygulayicisi olanlar bile bunu anlayamadilar. gözleri kör,kulaklari sagir,insani duygudan uzaklastirilmis bk üyelerinin bunu anlayabilmeleri icin cok politik olmalari gerekir,oda bizim baskanlik konseyinde yoktur. (Pekala, Guney Kurdistan yonetimini bu ihanet sebekesi konusunda aydinlatabilecek birileri yokmu ? Mesela siyasi duzeyde ! Mesela cok siki kulturel baglari olan akil adamlar vasitasiyla ! Guney yonetimi, Kuzey'in halini hic takibetmez mi acaba ? Ne dusunurler Apo'nun tum dunyanin siyasi odaklarinca alay ve tiksinti konusu olan demecleri hakkinda ?) simdi güney gücleri bir cok seyi biliyorlar,tc ile dirsek temaslarinda güney gücleri öcalan ve tc arasinda cok arabuluculuk yaptilar,bir cok pkk tc anlasmasinda güneyli liderlerin imzasinida görebiliriz,onlar her seyin farkinda ama iste cikar iliskileri bazen her seyi aciklaaya engel oluyor. yani pkk tarihinde tc ile aleni bir sekilde yapilan anlasma ve iliskilerin güneyli liderler üzerinde yürütüldügünüde söylemek mümkün,bununda bir cok nedeni vardir. denilebilinirki madem öcalan ajandi,duran onun denetleyicisiydi,neden tc ile temaslarda güneyli liderleri araci yapma geregi duysunlar? bu soruya ilk bakista cevap vermek zor olsada,aslinda bununla kürd milletinin gözünde tc ile ilsikileri mesrulastirma cabasi olarak anlamak gerek. ama en önemlisi bunu gercek anlamda yapilan iliskilerin gizlenmesi ve elstirilerin önünün kesilmesi icin yapildigini ve bunun bir maske olarak kulanilmasi icin yapildigini anlamak gerekir. güney kürdleri üzerinde tc ile yapilan tüm iliskiler gercek iliskilerin aciga cikmasini engelemek icin maske olarak kullanildi,bununla bakin biz kürd kardeslerimizin istem ve önerileriyle tc devleti ile masya oturuyoruz izlenimini vererek hem güneyli gücleri,hemde kürd milletini uyutmak taktigi gidildi. aslinda bu arabuluculukta hem pkk memnundu hemde güney gücleri. güney gücleri bununla türk devletine hos görünürken,pkkde esas iliskilerini saklayabildi. aktütün karakolunun basilmasi olayinda cok sey döndü,bu aktütün karakol baskininda pkk,güney yönettimi ve ergenekoncular birlikte hareket ettiler. bunu iyi anlayabilmek icin bu eylemin kimlere ne getirip,ne götürdügünü iyi hesaplarsak her sey ortaya cikar. üc baslikaltinda su sorular sorulabilinir. 1-aktütün baskini pkk ye ne getirdi? 2-bu baskinda ergenekon kimlere ne mesaj verdi? 3-güneykurdistan yönettiminin hanesine hangi artilar yazildi? bu üc gücün kazanimlarini iyi tahliledebilirsek ve bu eylemin sonunucnda ki gelismelere baktigimizida her sey net olarak ortaya cikacaktir. gecenlerde kek eyüb cüleri burda güney hükümetinin 91 serhildaninda dohuk ve zaxo istihbarat binalarinin ele gecirilmesinde elde edilen bazi belgeler yayinladi. o belgeleri su anda bulamadim bir arkadas assaydi iyi olurdu. orda saddam istihbarati ile yapilan iliskiler aciklaniyordu,ama ben o belgelerin eksik oldugunu söyledim,cünkü o görüsmelere katilan biri olarak orda bir cok insanin ismi cikarilarak yayinlanmisti. o belgelerin ne zaman aciklandigini bilmiyorum ama burda kenan fani,sexo murat,bb ve bir cok arkadasin iyi bildigi bu bilgileri ben 2004 yilinda rizgari sitesinde kamuoyuna duyurmustum,hemde kimlerin katildigini,hangi sartlarin konusuldugunu bu görüsmelerin esas amacinin ne oldugunu yillar önce yine muhataplarina sorarak aciklamistim. o dönemlerde rizgari sitesini takip edenler buna sahitlik edebilirler. 1990 yilinda ebubekir,botan ve bilgenin yönettiminde derkar köyünde cahslikyapan ayni zamanda ynk nin üst düzey yönettimindede bulunan acem asiret reisi sadik ömerin vasitasiyla bir görüsme ayarlandi,bu görüsme zaxonun findik seyyah yani seyyah otelinde gerceklesti. bu görüsmeden önce pkknin saddam askerleriyle kisitlida olsa iliskileri vardi,bunlar genelde haftanin,seranis,zavite bölgsinde bulunan karakollarla sinirliydi,ve iliskileri saglayan yine sadik ömerdi,bu iliskiler daha cok ticari iliskilerdi,erzak temini,silah satisi ve akadmiden gelen gruplarin gecisleri ile ilgili idi,ilk resmi iliskiler dedigim gibi bu otel görüsmeleridir. görüsmede bulunanlar komuta kademesi botan,ebubekir,ve bilgedir bizde güvenlik olarak orda bulunduk,yemekler yendi,ickiler icildi ve bazi protokoller imzalandi. daha önce yazmaya calistigim bir yazi dizisi vardi,fakat kisisel sorunlarimdan dolayi arkasini getiremedim. BÖLÜM---1-- 1991 KÖRFEZ SAVASI ÖNCESI IRAN;IRAK SAVASI VE KÖRFEZ SAVASINA KADAR KI SÜRECIN KISA BIR DEGERLENDIRMESI: Yazimin bu bölümünde körfez savasi öncesi yillarda sekiz yilla yakin süren iran,irak savasimindan 1991 körfez savasi sonuna kadar olan süreci ve güney kurdistanda olusan serhildani icermektedir. Bilindigi gibi sekiz yillik iran,irak savasi neticesinde kürtlerin irak kürdistaninda iki defa ayaklanmalari söz konusudur birincisi 1988 yilinda halepce katliami ile bastirilan ikincisi 1991 körfez savasi si- rasinda gerceklesmistir.Sevgili okurlar denilebilinir ki iran,irak savasinin körfez savasi ve güney kurdistan serhildani ile ne iliskisi olabilir.Hatta hata yazimiz direk pkk ile ilgili oldugu icin bu aciklamalar- neyi getirir, yazimizin ilerleyen bölümlerinde bunlarin birbirleri ile baglantili oldugunu.görecegiz. Söyle de degerlendirebiliriz yillarca süren iran,irak savasi beraberinde körfez savasinin objektif kosullarini,körfez- savasi ise beraberinde güney kurdistanda bir otorite boslugu yaratmistir.bu olusan otorite boslugu güneyli kürtler icin serhildan ve bagimsiz bir kurdistanin zeminini olusturan en büyük etken olmustur. Bu serhildan neticesinde pkk nin en güclü hale geldigi 90 li yilardir ve hic kimsenin hayal bile edemeyecegi hem silah gücü,hemde askeri gücünü yüzlerden, on binlerce sayiya cikardigi bir dönem ol- dugu icin tamamen bir biri ile baglantili oldugu kanaatindeyim. Konu kürt sorunu olunca tabiki akla ilk gelen pkk olur.Ister kuzey, ister güney,ister dogu,ister güney bati kürtleri olsun bütün kürt parcalari pkk yi ilgilendiren konulardir. pkkyi diger kürt örgütlerinden ayiran en büyük nokta kurdistanin dört ülke tarafindan sömürgelestirildigi bu ülkeler sirasiyla türkiye,irak,iran,suriyedir. Ana amac bu dört parcanin kurtarilip birlestirilmesidir.Diger kürt örgütleri-ise kendi yasadiklari kürt parcasini özgürlestirmektir.Örnegin Barzani ve Talabani sadece ve sadece güney kurdistani icin savasmislardir,ha keza iran kdpside dogu kürdistan icin savastigini söylemis- zaman zaman tc ile bu tür anlasmalar bile yapmislardir.Sadece pkk kurdistanin dört parcasi icin savastigini ve dört parcanin birlestirilmesi gerektigini savunmustur.Fakat diger taraftan düsman diye - tanimladigi diger ülkelerle yani irak,iran, ve suriye ile cok güclü iliskiler gelistirmistir.Tabi bakildiginda bu büyük celiskiyi anlmakta insan zorlaniyor.Yazimizin ilerleyen bölümlerinde bu konuyu daha- detaylica aciklayip konumuzla ilgisini aciklayacagim. BÜTÜN BU ACIKLAMALARDAN SONRA IRAN;IRAK SAVASININ KISA BIR DEGERLENDIRMESI: Bilindigi gibi 1980 li yillarda iran,irak arasinda sekiz yillik bir savas yasandi.Bu sekizyillik savas süreci icerisinde ABD kendi müttefiki olan saddama irana karsi savasmasi ve iran rejiminin yikilma- si,icin en son teknolojik silahlarini satmistir.biyolojik ve kimyasal silah gelistirirmesi icinde gözlerini kapatmis irana karsi sinir gazi kulanmasina ses cikarmayarak destek olmustur.yine en son gelistirdigi silahlarini sadamin eliyle irana karsi kulanmis silahlarini bu savasta denemistir.Ha keza saddam bu kimyasal silahlari 1988de halepcede kürtlere karsi kulanmis neticede coluk, cocuk,yasli onbinlerce kürt insani amerikanin sadama verdigi kimyasal silah programi nedeniyle katledilmistir.ABDnin buna karsida sesi cikmamaistir. Iran cephesinde´de durum farkli degildir.Irana da avrupa ülkeleri ve rusya silahlarini satmis adeta amerika ile sözlesmis gibi yukarda anlattigimiz olaylar gelistiginde adeta körleri oynamislardir.isin ilginc yani sekiz yillik iran,irak savasi sirasinda savas cephelerinde dengeler her zaman esit tutulmustur.Nasilmi?ne zaman irak güclenip irani yenebilecek durumlar ortaya ciktiysa,ABD iraka silah satisini kesmistir,irana müttefik olan ülkeler irana güclü silahlar satmistir.Diger yandan iran güclenip iraki yenebilecek duruma geldigi zamanlarda irana müttefik ülkeler irana silah satisini kesmisti anlayacaginiz- amac savasin dengede tutulmasi uzun vadeye yayilmasini saglamaktir,savas ne kadar uzun süreye yayilirsa gerek amerika, gerekse diger ülkeler daha fazla silah satip karsiliginda bu ülkelerden petrol alabilecek bununla hem kendi sanayi tesislerini calistirip kendi halklarinin refah düzeyini yükseltecek ortadogu halklarina ise savas,aci,ölüm ve kan birakacaklardi,neticede basarilida oldular: Savas uzun- süreli olunca saddam hem amerikanin güvenini kazanmis hemde güclü ve büyük silahlara sahip olmustu buna amerikanin saddama satigi kimyasal silah programlarida dahildir tabi.yani anlayacagimiz gibi saddami o güclü duruma getiren amerikanin kendisi olmustu.Tipki afganistanda ossama bin ladini yaratmasi gibi. ABDNINPLANI TUTMUYOR ABD UYANIYOR: Sekiz yillik savastan sonra irak,ile iran baris yapti bundan sonra saddam baska hayallere daldi saddamin en büyük hayalli ortadoguda nato ve varsova pakti gibi bir ortadogu, arap pakti kurmakti- saddam bunu artik acik acik dile getirmeye baslamisti. Bir ortadogu arap pakti saddamin gecmisten beri istedigi bir olaydi bu asamadaki saddamin askeri ve silah gücünü düsündügümüzde saddamin rüyasinin,gerceklesmesi icin en uygun dönem bu dönemdi.Bu paktin liderliginede hem askeri hem siyasi hemde ekonomik olarak en uygun ülke irak en uygun liderde saddamdi.saddam savastan sonra bu rüyasini artik acikca dile getirmeye baslamisti,bunu da arap ülkelerine bildirmis gerekirse zor kullanacagini aciklamisti.arap ülkeleri tedirgin olmus care ariyorlardi. Saddamin güvendigi gücler elindeki silahlar ve amerikanin yillarca süren savasta kendisine verdigi destekti. . Amerika cephesi bunun farkina varmisti varmasina ama yapabilecegi fazla bir sey yoktu.Saddamla savasmak istediysede buna cesaret edemedi,cünkü amerika bütün orta dogu projelerini irakin ve saddamin üzerine kurmustu neydi bu planlar. söyle siralayalim saddam güclü bir hale getirilip orta doguda söz sahibi hale getirilecek arap ve ortadogu ülkelerinde kendine muhalif ülke rejimlerini degistirip - kendi lehine iktidarlar yerlestirecekti ama amerikanin hesabi tutmadi, savas durur durmaz saddamin kendi niyeti ortaya cikinca amerikayi bir telas aldi.Peki amerika neden saddamla savasamadi saddamdan korktugu icinmi yoksa baska nedenlerdenmi savasamadi. Aciklayalim amerika savastan sonra saddamin niyetini anladiktan sonra söyledigim gibi amerikayi bir telas aldi saddamin artik kendisi icin ve dünya icin bir tehdit unsuru oldugunu anladi saddamin ve iktidarinin bitmesi gerektiginin farkina vardi acikca saddamla savasamazdi cünkü elinde saglam gerekceler yoktu.amerikanin saddamla savasmasi icin saglam bazi gerekceler lazimdi,aksi takdirde dünya kamuoyunun tepkisini cekerdi,belki bu gün olsa dünyanin tepkisi amerikanin umurunda olmazdi ama bu sürecte durum biraz farkli idi,buna birde arap ülkelerinin tepkisini düsünürsek durmun farkli oldugunu görürüz. Gerekce olarak saddamin elindeki kimyasal silahlari bahane etse (ki edmezdi) o silahlarida bizzat kendisi vermisti.Buna kimseyi inandiramazdi bunun icin en uygun zaman beklenecekti. ABD savasacakti savasmasina ama kosullar amerikanin aleyhineydi bunun icin öyle bir gerekce olmaliydiki hem nato ülkelerinin destegini alsin hemde arap ve bölge ülkelerinin tepkisini cekmesin hatta arap ülkelerinin desteginide almaliydi. ABD bütün bu olup bitenleri kendi icinde istihbaratcilariyla,askeri,ve siyasi kadrolariyla nasil bir strateji belirlenmesi gerektigini, saddami nasil saf disi birakabilecegini tartististigi bu dönemde diger yandan saddamla olan iyi iliskilerini devam ettirmekteydi. ABDnin elbette saddam ile ilgili büyük cekinceleri, ve korkulari vardi,saddamin elindeki kitle imha silahlarini iyi taniyordu,cünkü bunlari bizzat kendisi vermisti. En önemlisi saddamin ortadogunun liderligine oynadigini,eger saddam ortadoguya lider olursa bu tabiki ABD ve avrupa ülkelerinin ortadogudaki cikarlarini büyük ölcüde tehdit edecekti,hatta ortadan kaldiracakti.diger yandan israilinde sonu olacakti. ABDbunlari bildiginden hareketle iraki vurmayi düsünmüstü,fakat kosullarn kendi lehine cevirinceye kadar irakla samimi iliskilerini sürdürmeye devam etti. Saddam bir yandan kendi gücüne,diger yandan amerikanin verdigi cesaretle KUVEYTIN irakin bir parcasi oldugunu yüksek sesle söylemeye basladi, ve tehdit etmeye basladi.Bundan suudi arabistan tedirgin olmaya baslamisti cünkü biliyordu eger saddam kuveyti alip iraka dahil ederse sira kendisine gelecekti kuveyt ve suudi arabistanin petroli saddamin agzini balandiriyordu,ha keza israilde bundan tedirgin olmustu,türkiye,iran,suriye ve diger arap ülkeleride tedirgin olmuslardi tepkiler amerikaya kadar uzanmisti. ABDNIN SADDAMA KUVEYT VE SUUDI ARABISTAN TEKLIFI: Amerika bunlari duydugunda artik saddamin gitmesi icin objektif kosullarin olustugunu anladi ve planini ortaya koymaya basladi tabi bütün bunlari anlatirken asil fikir babasinin israil oldugunu bilmemiz gerekir. israilin irakin bölünmesi ve bir kurdistan plani oldugunu her ne kadar israil inkar etsede bunu en iyi saddam bilir. Isarailin bu planini acik ifade etmemesinin sebebei türkiyedir.Israilin türkiyeyle olan stratejik ortakligi bunu gerceklestirmesine engeldir. diger yandan israilin filistinlilerden daha tehlikeli üc düsmani ülke vardir karsisin da bu ülkeler sirasiyla irak,iran ve suriye bu ülkeler hem filistinli örgütlere yardim ediyor, hemde ülkelerinde barindirip egitim veriyorlardi,diger yandan israilin zayif bir döneminde bu üc ülke israile kesin saldirirlardi ve israili yok ederlerdi,israil bütün bunlari biliyordu.Bunun icin bu üc ülkenin bölünmesi bu üc ülkede yasayan kürtlerin bir devlet kurup diger devletlerden ayrilmalari ve kendisine bagli dost bir kürdistan suriye,irak ve iranin zayiflamasi israilin cok isine gelir. ISRAIL hic bir zaman bu düsüncesinden vazgecmedi,ve vazgecmeyecek,sadece bu süreclerde türkiyeyle olan askeri ve siyasi iliskileri buna ekonomik iliskiler de dahildir,tek engeldir israilin kürtlere yardim etmesi,egitmesi gayet dogaldir. Yanliz bilinmesi gereken en dogru olay,türkiye ciddi anlamda israil ile ters düstügü zaman israil bu planina kuzey kurdistaninida icine alacak sekilde bu planini uygulamaya koyacaktir.Bunu bazi kürt liderler biliyor. Peki bütün bunlari saddamda biliyordu, dedik saddaminda buna karsilik bir (B)plani vardi,bu plan daha cok pkk üzerine kuruluydu bunun da ayrintilarini iliskiler bölümünde aciklayacagim. Simdi gelelim amerikanin saddama teklifine.Teklif neticesinde ABD, saddama sen kuveyti isgal et kuveyt zaten irak topraklaridir,sen gir topraklarini geri al daha sonra suudi arabistanida alirsin ortadogunun ABDsi olursun,bende sana yönelik gelecek her türlü tehlikeden korurum diye teklifte bulunmustu. Bu zaten saddamin hayalindaki bir rüyaydi amerikanin destegi ile saddam bunu basaracagini zanetti.amerika daha evvel irana karsi saddami destekledigi icin saddam kendisine kurulan tuzagi farketmedi. Fakat bu sefer durum farkli idi,birincisi iran seriatla yönettilen bir ülkeydi ve amerika ve israilin cikarlarini tehdit ediyordu,ikincisi ABD nasil güclü silahlarla donatilmis bir irak devletinin var oldugunu biliyordu.Bunun icin saddamin mutlaka silahsizlandirilmasi gerektigini aksi takdirde amerikanin ortadoguda bir fonksiyonu kalmayacagini biliyordu. Evet bu kadar aciklamanin ardindan sonra amerika bu teklif neticesinde iraki kuveyte saldirtacak irak bu tuzaga düsüp kuveyti isgal edecek,daha sonra kuveyti saddam isgalinden kurtarmak icin iraka saldirisini mesrulastiracakti.Saldirida hem iraki silahsizlandirma firsati bulacak hemde bölge ve arap ülkelerinin sempatisini kazanacakti. SADDAM TUZAGA DÜSÜP KUVEYTI ISGAL EDER VE SUUDI ARBISTANI TEHDIT EDER: Saddam kuveyti isgal ettikten sonra suudi arabistana acik acik tehditler göndermeye baslamisti,ha keza israil ve türkiyede tedirgin olmaya baslamisti.Iranla her ne kadar baris yapmis olsada iran saddama güvenmiyordu,siranin kendisine gelecegini biliyordu.Anlayacaginiz saddam hem amerikanin tuzagina düsmüstü, hemde kuveyti isgal etmekle bölge ülkelerini tedirgin etmisti.amerikanin plani tutmustu,saddam tuzaga düsmüstü, artik amerikanin iraka saldirisina kimse karsi cikmazdi tam aksine amerikaya bölge ülkelerinden maddi ve manevi destek sözü gelmisti. Burada deginilmesi gereken önemli bir nokta ise saddam zaten eger kuveyti isgal edip basarili olursa,kürt bölgesini zaten gözden cikarmisti,fakat kolay kolay kürt bölgesindende vazgecmezdi. kürt bölgesinin elden gitmesi riskine karsilik saddamin kendine göre bir politikasi vardi,ve bu politika pkk üzerine kurulmus bir politikaydi.Iste bunun icin bastada biraz acikladigim gibi körfez savasi öncesi,sonrasi direk pkk ile baglantili olmasada kosullar pkk yi körfez savasi öncesi ve sonrasinda rol sahibi yapacaktir.Daha sonra iliskiler bölümünde aciklayacagimiz pkk nin üst düzey komutanlari ile saddamin bazi generalleri arasinda zaxonun seyyah otelinde gerceklesen bazi toplantilar toplantinin icerigi hakinda iliskiler bölümünde bütün bu sorularin cevabini bulacaksiniz. Saddamin kuveyti isgaliyle dünyda, ve bölgede bas gösteren tedirginlik amerikanin yogun anti propagandasiyla had safhaya ulasinca ABD nato müttefiklerine destek arayisina cikti ve aradigi destegi hemen buldu. ha keza arap ve bölge ülkelerindende büyük destek görünce saddama kuveyten cikmasini söyledi saddam cikmayacagini söyleyince savas baslamis oldu. savasa nato mütefikleri hepsi destek verdi,arap ülkeleri ise savasin maddi masrafini karsiladi.Bütün nato ülkeleri seferber olmustu saldirilar baslamisti,yogun bir hava bombardimani devam ediyordu bütün avrupa ve bölge ülkeleri amerikayi desteklemelerine ragmen saddam kuveyten cikmiyordu.Bu arada cöl harekati denilen ve saddamin bozguna ugratilip kuveyten cikmasida savasin bitmesine yetmedi.zaten amerika ve müttefiklerinin amaci da cikarilmasindan ziyade,saddamsiz kendine bagli bir irak yaratmaktir. Saddamin kuveyten cikarilmasindan sonra savas hava bombardimaniyla direk irak sehirlerine yönelik olarak devam etti.Saddamdan istenilen birlesmis miletler silah denetcilerinin iraka gitmesi ve iraktaki kitle imha silahlarinin yok edilmesi idi.Ama saddam bunu kabul etmiyordu,kabul etmemesinin sebebi,ben kuveyten ciktim buna ragmen amerika saldirilarina devam ederse arap ülkeleri yanimda yer alir diye bir düsüncesi vardi,Bunun icindirki arada sirada israile bir kac füze gönderiyordu.Bununla arap ülkelerinin sempatisini kazanacagini zaneden saddam hic bir destek bulamadi,hatta bütün bölge ülkeleri saddam rejiminin gitmesini istiyorlardi diyebiliriz. cünkü saddamin bölge icin en büyük tehlike oldugu anlasilmisti, BÜTÜN BUNLAR OLURKEN GÜNEY IRAK VE GÜNEY KURDISTANDA DURUM Bu arada güney irakta irana yakinliklariyla bilinen siiler iranin destegi ile ayaklanma baslattilar,yine kurdistan bölgesinde pkknin pasif destegi ile kürtler ayaklanmislardi kürt bölgesinde ki ayaklanma tamamen-pkknin destegi ile baslayan bir ayaklanmaydi,ve saddam rejimi buna acikca göz yummustu.Bunun nedenlerinide yazimizin ilerleyen bölümlerinde aciklayacagim.Hatta saddamin kürt bölgesindeki ayaklanmayi daha evvel bildigini ve destekledigini söylersem yalan olmaz,cünkü saddam körfez savasi öncesinde bütün bunlari hesaplamisti,eger kuveyt isgal edilirse kürt bölgesini gözden cikarmisti demistik,ama kürt bölgesi Barzani, ve Talabani yerine pkknin idaresine birakma planlari daha evvel cizilmisti.Özellikle meshur otel görüsmelerinde bunlar konusulmus,pkk merkez komite üyeleri ve saddamin generalleri arasinda protokole baglanmisti. Yani güney kurdistan bölgesi pkknin denetiminde olacak pkk de saddamin denetiminde olacakti esas plan buydu,daha detayli aciklamasini iliskiler bölümünde daha genis bulacaginizi söylüyor ve noktalayalim. Simdi her ne kadar basta amerikanin hedefi saddami devirip yerine kendine bagimli bir iktidar yaratmak istegi olsada,pratikte bunun cok zor oldugu görülecektir.Durum amerikanin istedigi gibi gelismedi,saddami devirmesine, devirirdi ama saddamin alternatifleri saddamdan daha tehlikeli idi. Peki saddamin alternatifleri kimdi simdi ona bir bakalim.bu savas sürecinde güneyde siiler ayklanmisti demistik,yine kuzeyde kürt bölgesinde pkk denetiminde bir ayaklanma baslatilmisti.Güneydeki siilerin irana bagimli olmalari,ve seriat devleti kurmak istemeleri amerika ve israil icin büyük bir tehlike arz ediyordu.amerika bölgede ikinci bir iran yaratilmasi amerikanin isine gelmezdi,yine kürt bölgesinde pkk önderlikli baslatilan ayaklanmanin da amerika ve müttefiki türkiyenin hic isine gelmezdi.Dahada önemlisi pkknin marksist,leninist bir ideoloji sahibi olmasi tam da marksizmin tüm dünyada cözülmeye basladigi böylesi bir sürecte ortadoguda komünist bir devletin korulmasi arti bu komünist örgüt yilarca amerikanin yakin mütefigiyle savasan bir örgüt olmasi hic islerine gelmezdi,bu hem emperylist devletler icin hemde amerikanin ortadoguda ki iki kalesinden biri olan türkiyeyide tehdit etmesi pkknin alternatif olmasi önünde bir engeldi. ABD yeni senaryolar üretmeye baslamisti bu öyle bir senaryo olmaliydiki hem saddam etkisiz hale getirilecek,hem siilerden kurtulunacak,hemde pkkyi saf disi birakacak yöntem izlenmeliydi. Bunun tek yolu yorgun,yarali bütün isteklerine boyun egecek bir saddam yaratmakti,cünkü yarali bir saddam diger iki alternatiften daha iyiydi. Bunun icin bombardimana yogun bir sekilde agirlik verildi.Saddamin durmu cok zorlasmisti tüm bölge ülkeleri amerikaya üslerini acmisti, bütün nato ülkelerine karsi yalniz kalmisti ha keza güneyde ve kuzeydede durum pek ic acici degildi güneyde siiler savasiyordu kuzeyde kürtler bütün kürt kentlerini ele gecirmislerdi,yani saddamin artik yapabilecegi pek fazla bir sey yoktu. SADDAM BIRLESMIS MILLETLER KITLE IMHA SILAH DENETCILERINI KABUL EDEREK TESLIMIYET BAYRAGINI CEKER: Saddam birlesmisler denetiminde kitle imha silahlarinin denetcilerini kabuletmek zorunda kaldi.Bu amerika ve mütefiklerini memnun ettigi gibi hemen harekete gecmelerine neden oldu.zaten amerika böyle bir firsati bekliyordu,hem sii belasindan kurtulmak,hemde güney kurdistan sorununu cözmek icin firsat ayaga gelmisti. Amerika hemen bombardimani durdurunca saddamda rahat bir nefes almisti,hem güneyde sii ayaklanmasini bastirdi hemde tekrar kürt bölgesine girip,bütün kürtleri tekrar daglara ve sinirlara göc ettirdi.kürtler 1988de saddamin katliamina maruz kaldiklari icin evlerini,barklarini terk edip daglara türkiye ve iran sinirina yigilmislardi.Bu göc olaylari sirasinda yasanan acilari,pkknin ve amerikanin yaklasimi büyük bir celiskiyi beraberinde getirmisti,bu celiskileri daha detayli olarak yazimizin ilerleyen bölümünde bulacaksiniz. Bastada belirtigimiz gibi teslim olmus,yarali,amerikanin bütün sartlarini kabul etmis bir saddam,hem iran mütefiki sii bir irak devletinden, hemde pkk yönettimindeki komünist bir bagimsiz kurdistan devletinden daha iyiydi.Bilindigi gibi siilerin yönettiminde olacak bir irak devleti hem anti emperyalist olacakti hemde iran mütefigi olacakti,yani bölgede ikinci bir iran olacakti, bu israil icinde bir tehlike olacakti. Yine komünist pkknin denetiminde olusacak bagimsiz bir kürt devleti hem cözülmeye baslamis komünizmin tekrar hortlamasi demekti hemde amerikanin stratejik ortagi olan türkiye icin büyük bir tehlikeydi . Eger bu iki olusum gerceklesseydi,amerika ve emperyalizmin ortadoguda hareket alanini cok daraltacakti tam aksine amerikan karsiti ülkelerin elini güclendirecekti. herhalukarde teslim olmus yarali bir saddam diger iki secenekten daha iyiydi. bölüm 2 aslinda bu yazilari ulusal birliktelik icin yayinlamayi düsünmüyordum,lakin son görüsme yayinlandiktan sonra artik bazi gercekleri yazmanin gerekliligine inandim. zamanlama yanlis olabilir yazacaklarimin devaminda bu güne kadar ortaya cikmamis,kurdistanin sadece bu gün degil ta uzun dönemlerden beri satisina calisildigini ortaya sermek gerektigine inandigim icin yayinliyorum. bu yazi dizisinde cok seyin ortaya cikacagina inaniyorum.kürt halk önderimizin güney kurdistana düsmanliginin sadece bu sürec ile ilgili olmadigini,daha evvelde bu tür karsitliklarinin oldugunu hatta dahada ileri gidiyorum bütün stratejisini bagimsiz bir kurdistanin olmamasi üzerine kurdugunu bilmemizde yarar var diyorum. biliyorum bir cogunuz diyebilirki biz zaten bunun böyle oldugunu biliyoruz. evet hepiniz biliyorsunuz hatta iradem ve günesim diyenlerde bunu biliyor ama bilinmeyen cok sey var.bilende konusmuyor yada aciklamiyor. hepiniz apo ihanet etti diyorsunuz,itirafci oldu diyorsunuz. bir cogunuz kulaktan duyma bilgilerle,bir cogunuz aponun son icindeki bulundugu durumla degerlendiriyorsunuz. bazi gercekleri bilenlerde kafalarini kuma gömmüs bana dokunmayan yilan bin yasasin mantigiyla harket ediyor. yazacaklarim sirasinda kek paloyi ve kek solaxinin yado ile telli tartismasi sonucunda ortaya cikan daha ilerisi tartisilirsa tartismanin yarardan cok zarar getirecegine inandiklari icin bir noktada sona erdirilmesi gibi bir durumlada karsilasabiliriz. iste o zaman belki welatparezin yayin ilkelerine ters düsebilir onu simdiden söyleyim. pkk tarihini yazanlar,yanina ek olarak birde abdullah öcalan tarihini yazsa bence daha mantikli olur,pkk tarihini yazanlar yada yazmak isteyenler,apo tarihini ayri ele almalidirlar ancak bu sekilde anlasilabilinir bir tarih ortaya cikar. 1-pkk tarihi 2-apo tarihi bunlari bir bütün ele alanlar hic bir zaman sonuca ulasamazlar bunlari ayristirmak gerek. bunun icin ben diyorumki benim yazdiklarim apo tarihi ile ilgilidir,tam olarak aponun tarihini yazmak beni asar,anack karinca kararinca bir seyler cizmek istiyorum. niye yazdigima gelince asagida güney kurdistanin yikilmasi icin verilen talimatlari uzun süreden beri takip etmekteyim.bu politikanin yakin sahitlerinden biriyim son görüsme notlarida zaten onu ortaya koyuyor.sadece bir paragrafini aldim ve dehsete düstüm.iste o not. Öcalan devamla sunlari vurguladi: "Ilkel Milliyetçiler bu görüslerim nedeniyle beni çok elestiriyorlar. Cumhurbaskani, Basbakan olabilirler ancak elde ettikleri statüler bile bizim sirtimizdan olmustur. Bu statünün ne zamana kadar korunacagi ve akibetinin ne olacagi da belli degildir. Türkiye'nin bize karsi iran, Türkiye, su anki Irak Hükümetini de dahil emek istedigi üçlü ittifak arayisi var. Ancak bu çözüm getirmez, sonuç alamazlar. Türkiye bizi tasfiye etmek istiyor. Bunu basaramazlar ve bizi tasfiye etmeleri lehlerine de degildir. Bizim tasfiyemiz Kürt-islam gruplarin ve devletçiligi hedef alan kisilerin Türkiye ile çatismasi anlamina gelir. Borç bir trilyon dolar olur. Su an da Türkiye'nin Dörtyüz milyar dolar borcu var. Devlette de kimseye verebilecegi bir rant da kalmadi. Türkiye Iraklasir. ikinci Mahmut, Yeniçeri Ocagi'ni kaldirdi. Yeniçerilerin temeli Bektasilere dayaniyordu. Yeniçerilerden sonra Bagdatli kökeni de Kürt olan Naksibendicilik tarikatini kuran liderinin anlayisi devletin bu boslugunu doldurdu. Ancak basardigini varsaysak bile bunun yerine gelisecek olan Danistay'a saldiri yapan anlayis olacaktir. Ayni anlayis Suudi-Iran tipi bir anlayistir. Bölgede de bunun tabani vardir. Kürtler radikal islama kayar. Her gün Irak'ta onlarca kisi ölüyor. Satirlarla bogaz kesiyorlar. Bu anlayis hakim olursa sizler de öldürülürsünüz, nasil öldürüleceginizi anlayamazsiniz bile. Türkiye bu durumu bilmeli. yukardaki notu okuyupta dehsete düsmeyen bir insan düsünemiyorum. PKK NIN BÖLGE VE BATI ÜLKELERI ILE OLAN ILISKILERI: Yazimizin bu bölümünde pkk nin bölge ülkeleri ile olan iliskilerini ele alacagiz,yine cesitli avrupa ülkeleri ile rusya ve ermenistan ile olan iliskilerde ele alinacak.Bu ülkeleri pkk ile olan iliskiler ve nedenlerini aciklamaya calisacagim,iliskilerin boyutlarini yazacagim ama isim vermeyecegim.iliskiler biraz ic ice gectigi icin iliskileri elimizden geldigi kadar ayri ayri ele almaya calisacagim.yine pkk ve bu ülkeler arasinda gerceklesmis olup protokole baglanmis bazi antlasmalari,zamanlari,yerleri,hangi pkk merkez komite üyeleri(ISIM VERMEDEN) ve bu ülkenin yöneticileri arasinda gectigini nerede ne zaman gerceklestigini somut olarak,yazacagim. Bundan önceki bölümde körfez savasi ve iraki isledigimiz icin iraktan baslayalim. Pkk nin saddam ile olan iliskileri 1990li yillarda zaxo sehrine bagli dekar köyünde acem asireti reisi ve ayni zamanda korucu basi olan sadik ömer adinda biri tarafindan baslamistir.Bu adi gecen sadik ömerin ayni zamanda gecmiste Celal talabaninin YURTSEVER KURDISTAN PARTISI(YNK)nin merkez komite üyesi oldugunu belirtelim,peki nasil olur gecmiste YNKnin komutani olan korucubasi olabilir. Söyle söyleyeyim 1988 serhildanindan sonra halepce katliami nedeniyle bütün YNK ve KDPNIN bütün üst düzey sorumlulari korucu olmalari sarti ile irak yönettimi bir af cikardi ve dönemin bütün KDP veYNK sorumlulari bu aftan yararlanip güney kurdistana döndü. Bunlarin kim oldugunu sorarsaniz bu gün güney kurdistandaki cogu asiret reisleri dahildir. Halk arasindaki isimleri cahs olarak adlandirilir.Bunu böyle izah etmeye calistiktan sonra esas konumuza dönelim. Bu belirtigim iliskiler basta ticarete dayali bir iliskidir.Sadik ömer haftanin adinda bölgenin korucu basidir,pkknin de haftanin bölgesinde egitim kamplari vardi.Sadik ömer ve koruculari bu kamplara erzak,silah ve cephan satmaktaydi,yavas yavas sadik ömer vasitasiyla pkknin sorumlulari saddam subaylari ile görüsmeler yapmaya basladilar,bu sürecte ki iliskiler daha cok dagdaki irak karakollariyla sinirliydi.saddam subaylarida saddam ordusundan caldiklari agir silahlari pkkye satiyorlardi. bu güney kurdistanin behdinan bölgesinde olanlardir,bunun bir benzeri soran bölgesinde baska bir üst düzey bre dostki asireti ile benzer iliskiler gelistirmistir. yani tamamen kordineli bir iliskidir. SADDAM ORDUSUNDA ÜST DÜZEY GENERALLERLE ILK TOPLANTI: Körfez savasindan cok kisa bir süre önce sadik ömer vasitasiyla pkk üst düzeyde bir görüsme teklifi aldi saddamdan. Görüsmeye katilan pkk üst düzey sorumlulari Görüsme yeri zaxonun en lüks oteli olan seyyah oteli arapca adi findik seyyah olarak adlandirilan bir otelde gerceklesmistir.Görüsme sonunda antlasma protokole baglanmistir.simdi toplantida ele alinan konular ve taraflarin sartlarina bir bakalim. 1)ABDULLAH ÖCALAN ISTEDIGI ZAMAN SURIYEDEN GÜNEY KAMPLARINA GECECEK GECISLERDE ZORLUK CIKARILMAYACAK: 2)PKK NIN GÜNEYDEKI KAMPLARINA HIC BIR ZAMAN IRAK ASKERLERI MÜDAHALLE ETMEYECEK: 3)PKKNIN HASTA VE YARALILARI DOHUK,MUSUL,HEWLERDE HASTANELERDE TEDAVI EDILECEK: 4)KÜRT BÖLGELERINDE ÖRGÜT EVLERI KURULACAK VE BUNLAR TEMSILCILIK OLARAK TANINACAK: 5)PKK ERZAGINI GÜNEY KURDISTANDAN TEMIN EDECEK BUNUN KORDINESINI SADIK ÖMER VE ACEM ASIRETI MENSUPLARI TARAFINDAN YAPILACAK: 6)IRAK CEZAEVLERINDE BULUNAN DAHA ÖNCE PKKDEN KACIP SADDAMA SIGINAN CEMIL ISIK(HOGIR) VE 12GERILLA SERBEST BIRAKILIP PKK YE TESLIM EDILECEK: 7)PKKNIN SURIYE ILE KIRSAL KESIMDEKI KADROLARIN GIDIS GELISLERINDE KOLAYLIK SAGLANACAK:. SIMDIDE SADDAMIN SARTLARINA BAKALIM: Saddamin tek sarti eger ki kuveyt isgali sirasinda kürt bölgesinde bir otorite boslugu olusursa(ki saddam olacagini tahmin ediyordu 1988 örnegi vardi) bu boslugu pkknin doldurmasini istiyordu,aksi takdirde bu bosluktan BARZANI VE TALABANI yararlanip güney kurdistani ele gecirebilirlerdi,eger ki BARZANI VE TALABANI bölgeye gelirlerse pkknin bunlari safdisi edip bölgeye sokmamasi isteniyordu. Yine olusacak bir boslukta türkiyenin güney kurdistani isgal etme olasiligi vardi,gecmiste bunun örnekleri vardi.Türkiyenin böyle bir seye kalkismasi durumunda yine pkknin kürt halkinin ve bölge korucularinin yardimiyla sinir boylarindan yani habur suyundan sirasiyla haftanin,hiror,cukurca,zap,awasin,cukurca,hakurk,semdinli siniri boyunca türk ordu güclerine karsi konulacakti.Pkknin bunu yapacak gücü vardi,yok egerki BARZANI VE TALABANI gücleri bölgeye gelirse pkk bunlarla savasacak ve onlari islevsiz hale getirecekti.Pkk bunlarida yapabilecek gücteydi,bu sürecte güney kurdistanda ne KDPNIN NEDE YNKNINbölgede pesmergeleri yoktu bütün pesmergeler ya avrupaya cikmislardi yada korucu olmuslardi.Bastada belirtiigimiz gibi acem asireti reisi sadik ömer korucu basi olmasina ragmen YNKnin merkez komite üyesiydi. saygilarimla 3-BÖLÜM Daha önce de belirtigim gibi bu sürecte bölgede tek etkili silahli güc pkk idi,ve buda saddamin isine geliyordu. dedigim gibi ikinci bir saldiri olasiligina karsi türkiye eger güney kurdistana girmek isterse sinir boylarinda konuslanan pkk gücleri karsi koyacak irakta arkadan silah,mühimat ve lojistik destek saglayacakci. saddam bastan beri sunu biliyordu eger eger kuvveyti isgal ederse ki dedigimiz gibi suudi arabistana kadar gidecekti,iste o zaman güney kurdistanda bir bosluk dogacakti,dogacak bu otorite boslugundada kürtlerin ayaklanabilecegini,yada türkiyenin güneyi pkk bahanesiyle isgal edebilecegini hesaba katmistir.bundan dolayi pkk ile anlasmalar yapmisti,anlasmanin protokolle baglanan kismi disinda daha sonraki görüsmelerde güneyin pkk denetimine pkkninde saddamin denetiminde olma durumu söz konusu olmustu.pkk güneydeki kadrolarini bu yönde hazirliyordu ve bu temelde yapiya aciklamalar yapiliyordu.hatta o dönemdeki öcalanin aciklamalarindanda bu yönlü aciklamalar vardi. güneydeki merkez komite üyeleri yapiya sürekli az kaldi baskan güney kurdistana gelecek ona yer hazirlamak gerek diye telkinlerde bulunuyordu,o dönemler kuzey kurdistandan bazi güclerde güneye gelmeye baslamisti bile. körfez savasi boyunca pkk ve saddam iliskileri sürekli olarak devam etmistir otel görüsmelerinin ana icerigi budur. ilerleyen bölümlerde serhildan bölümünde serhildani baslatan pkknin izledigi stratejiyi ve taktigi saddam güclerinin buna yaklasimi ve pkknin basarisizliginin sebeblerini daha acik bir sekilde bulacaksiniz.ama yinede bu bölümde biraz acalim istedim. bu toplantilar körfez savasindan cok kisa bir süre önce gerceklesmistir,yani acikcasi saddam durumun ne olacagini daha önce iyi tahlil etmistir.iki cepheden savasmasi zor olacagini bilen saddam kuzeyden olacak bir kariskligi pkk eliyle ber taraf etmek istiyordu. acikcasi saddam kuveyt ve suudi arabistana karsi güney kurdistani gözden cikarmisti,her olasiliga karsi güney kurdistan kozunu pkk ile oynamisti,bununla hem kendine bagli bir olusum yaratacakti hemde türkiye,iran ve suriyeye karsi tehdit olarak kullanacakti,tabi kdp ne ynkyi de bu sekilde durdurmak öncellikli plan idi. pkk nin hedefi acik ve nettir,4 parca kurdistanin kurtarilip büyük kurdsitani kurmak.bunuda her zaman belirtmistir.saddam rejimide bunu biliyordu fakat gecerli olan iliskiler ne kadar taktik iliskiler olsada ,esas felsefe düsmanimin düsmani benim dostumdur felsefesidir. bu konuyu irdeledikce pkk nin kurdistani sömürgelestiren diger devletlerlede bu tip iliskiler gelistirdigi ortaya cikacaktir. degisen hic bir sey yoktur,degisen tek sey iliskileri saglayan pkk sorumlularidir.örnegin irakla iliskileri B-E-C saglarken,iran ile benzeri iliskileri O-N-kurmustur.suriye ile rusya ermenistan ile baskasi yapmistir,(bunlarin ismi ve iliski kurduklari adi gecen devletlerin adamlari ile birlikte mevcuttur)belki ileride daha detayli aciklarim. Bastada belirttigim gibi eger saddam kuveytte kalici olursa ta suudiye kadar gidecekti,güney kurdistanda pkk denetimine birakilacakti.cünkü pkk ideolojisi itibariyla hem anti amerikanci idi,hemde öcalan söylemleri itibari ile saddama benziyordu.saddamin istedigi ortadoguda anti emperyalist,anti siyonist bütün bölge ülkelerini icine alan büyük ortadogu federasyonuydu,(O SÜRECTE SADDAMIN AMERIKA ILE ILISKILERI IYI OLSA DAHI SADDAMIN DÜSNCESI BUDUR).hatirlarsiniz pkknin de 80 lerde böylesi aciklamalari vardir.bunu öcalanin bir cok yazilarinda görebiliriz.tabi orta dogu federasyonu icinde pkknin liderliginde bir kurdistanida kapsiyordu. bölgede böylesi bir federasyon olussaydi basina saddam gecmis olsaydi,bölgede bulunan ve amerikanin bir karakolu islevini gören türkiyeyide baski altina almak kuzey kurdistanida bu federasyon catisi altina almak kolay olacakti.yine israilide tehdit altina almak ve filistin topraklarindan cikarmak kolay olacakti. (BELKI ANLASILMISTIR ISRAIL NIYE PESMERGELERI EGITMIS BARZANIYE DESTEK VERMISTIR)Bütün bu yazilanlar daha evvel konusulmus ve tartisilmistir. bütün bu yazilanlari kimse yalanlayamaz,yalanlayan varsa buyursun, o zaman bu anlasmalarda bulunan insanlarin bu tür görüsmelerde bulunan insanlari aciklarim ve daha fazlasi var güneye yapilan bu düsmanligin pratik olarak yapilan bazi eylemleride aciklarim körfez savasi sirasinda kurdistan daglarindan amerika ucaklarina sikilan roketleride, buyursunlar itiraz etsinler.ha su anda güney kurdistanda bulunanlar o zaman güneyde kalamazlar haberleri ola.bir nokta buraya daha ilerisi zararli olur. Basindan beri pkk de bazi üst düzey insanlar(kibunlarin cogu yasiyor bir kismi pkk ile degil su anda)irakin kuveyte saldiracagini ve ger bir aksilik olmazsa bütün bölge ülkelerini kapsiyan, orta dogu federasyonunu ilan edilecegini,ilan edilirkende saddamin bir yanina kaddafiyi alacagini diger yanina öcalani alacagini biliyordu.yada öyle zanediyordu. bu üc bölümden sonra yazmayi birakmis ve yazmamaya kara vermistim,ama simdi anliyorumki yazmamak ihanetin en büyüdür. neden güneylilerin pkk ye göz yumduguna gelince onunda sebepleri vardir,en önemli sebep ise pkk nin bosaltacagi kandile kimlerin yerlesecegidir,bunu amerikada,güney hükümetide biliyor. daha önce ensar elislam adindaki örgütün yerleskesi olan bu alan tekrar ensarin eline gecse,güney kurdistandaki karisiklari artik kimse engelemez,emin oldugum bir durum daha var cünkü yakin sahitlerindenim,kandil ensar el islamin elinde olacagina pkknin elinde olsun daha iyidir diye düsündüklerini cok iyi biliyorum.. saygilar

Kardeşim Delil, Sözkonusu seri yazıların yayınlandığı dönemde bir kopyasını almıştım. Belki kaçırdıklarımda olmuştur. İstemin üzerine bendeki olanları buraya asıyorum. Eksikse diğer katılımcılar tamamlıyabilir. Ayrıca Forum arşivinde de bulunması gerekir. Çoğu katılımcı gibi yazılarını zevkle takip ediyorum. İyi yoldasın. İyiki varsın. Çalışmalarında başarılar diliyor, sevgi ve saygıları sunuyorum. Aktarmacı Sevgili Kürdistan Forum Katılımcıları, Hepinizin bildiği gibi Kürdler, Abdullah Öcalan ve Örgütü'nün varoluş veya varediliş konusuna kilitlenmiştir. Bu konu da farklı yaklaşımlar var. Ben bu tartışmalara girmeden elimde olan bazı belgeleri (PKK-Irak Devleti Arasındaki Anlaşmalar) yorumsuz olarak sizlere sunmak istiyorum. Umarım tartışmalara hizmet eder. Zaman darlığından ve hızlı yazmamdan doğacak yanlış yazımdan dolayı peşinen özür. Sevgiyle kalın. Eyubé Cüleri Basın Açıklaması Kürt halkının, Irak Kürdistan'ında içinde bulunduğu durum ve elde etmiş olduğu mevzileri koruyabilmek ve geliştirebilmek için karşı karşıya olduğu sorunlar bir çok yönü ile dünya basınında yer almakta ve Kürt kamuoyunda da yakından izlenmekte ve bilinmektedir. Kürt halkının kendi kaderini tayin etmek için yürütüğü mücadele sonucu, bugün Irak Kürdistan'ının 3/4'ü Saddam düktatörlülüğün denetiminden kurtarılmış durumdadır. 19 Mayıs 1992'de yapılan genel seçimler sonucu oluşturulan yeni ULUSAL KURUMLAR ile (Kürdistan Ulusal Meclisi, Hükümet) halkımız ülkesinin kurtarılmış alanlarında kendi toplumunu, kendi temsilcileri ile yeniden düzenleme ve inşa etme çabası içindedir. Bu çaba, Kürt halkının düşmanlarının tüm tehdit ve engeleme çabalarına rağmen halkımızın büyük fedakarlığı ve kararlılığı, diğer parçalardaki Kürt yurtseverlerinin ve halkımızın, dostlarının desteği ile yürütülmektedir. Bu süreçte dikkatimizi çeken en önemli konu, Kürt halkının kurtuluşu için varolduğunu söyleyen PKK örgütü ve lideri Abdullah Öcalan'ın Kürdistan'daki sözünü ettiğimiz duruma ilişkin baştan beri takındığı ısrarlı düşmanca tutumudur. Bu tutum en son örneğini, Irak Kürdistan'ına temel gıda maddeleri taşıyan araçların tehdit edilmesi ve bu ticaretin engellenmesi ile yeni ve fiili bir boyut kazanmıştır. Bu yeni ve fiili durum, açıktır ki Saddam Hüseyin'in Kürdistan'a ekonomik ambargo politıkasına destek ve Kürt halkının açlık ile yüzyüze gelmesine hizmet etmektedir. Bu düşmanca ve yurtsever Kürdistanlılar açısında anlaşılmaz tutumun nedenleri bizler tarafında özenle değerlendirilmiştir. Örgütümüzün Genel Sekreteri Celal Talabani'nin Sydney Kürt Radyosunda Şahane B. Sewregi ile yaptığı röportajda da belirttiği gibi; “PKK'nin yaptığı bu iş yeni bir ambargo ile Kürdistanı üçüncü bir ambargo altına koymuştur. Birincisi dünyanın ambargosu, ikincisi kuzeyden PKK'nin ambargosu ve üçüncüsü Saddam'ın güneyden ambargosudur.--. Neden de odur ki, Abdullah Öcalan, Saddam Hüseyin ile Kürtlerin Saddam Hüseyin'in iktidarına dönmeye mecbur edilmesi için anlaşmışlardır ve elimizde Abdullah Öcalan ile Saddam Hüseyin'in ilişkilerinin kanıtları vardır ve Irak hükümetinden silah ve yardım almaktadır.“ PKK'nin Saddam Hüseyin ile bu ilişki ve ittifakı PKK'yi Kürt halkını açlıkla cezalandırma gibi uğursuz bir noktaya getirmiştir. Bu, eskiye dayanan uğurusuz ittifakın, başkaldırı döneminde Irak İstihbarat Örgütünün merkezlerinde peşmerge güçlerimizce elde edilen belgelerini, PKK'nin bu ilişkilerini gözden geçirme ve Kürt halkının genel çıkarlarına zarar vermeye neden yapmama umudu ile kamuoyuna açıklamadık. Ancak bu belgelerin bir kısmını kamuoyunun bilgisine sunmayı artık bir görev olarak görmekteyiz. Belgeler, PKK ve lideri Abdullah Öcalan'ın Irak Kürdistanına karşı tutumuna açıklık getirmektedir. Bu durum aynı zamanda Kürt halkının kurtuluşu adına kurulan kirli ittifakların da teşhiridir. 17. 08. 1992 Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) Avrupa Örgütü Not: Bu belgeler Arapça orijinalinin kopyaları ve türkçe çevirisi ile bilgilerinize sunulmaktadır. Bismillahirrahmmannirrahim Amediye Güvenlik Müdürlüğü Sayı : 1610 Tarih : 22. 11. 1990 Dıhok Güvenlik Müdürlüğüne Siyasi muavinin telefon konuşmasıyla istenen Türk İşçi Partisinden kontağın Zaho istihbaratına teslimi gerçekleşmiştir. Saygıyla bilgilerinize sunulur. Güvenlik Yüzbaşısı Amediye Güvenlik Müdürü 22. 11. 1990 (İmza) Bismillahirrahmmannirrahim Cumhurbaşkanlığı Sekreter Genel Güvenlik Müdürlüğü Dıhok İli Güvenlik Müdürlüğüne Sayı : 7248.S Tarih : 21. 11. 1990 Sayın Muhterem, Otonomi Bölgesi Askeri İstihbarat Müdürü Selam ve saygılar, 27. 10. 1990 tarih ve 9279 sayılı yazınızda verilen direktifler doğrultusunda tarafımızdan izlenen Türk İşçi Partisinin ve elemanlarının devri konusunds; 1- 5. 11. 1990 tarihinde istihbarat temsilcisi Sayın Dari Hemed Abdullah Türk İşçi Partisinin bizimle işbirliği yapan Mardin ve Türk-İran-Irak sınırı üçgeni sorumlusu Botan ile görüştü. 2- 20.3. 1990 tarihinde istihbarat temsilcisi Hakkari bölgesi askeri sorumlulsu Baran ve beraberindeki arkadaşlarıyla görüştü. 3- Müdürlüğümüzün siyasi muavini Zaho kazası Güvenlik Müdürü ve Amediye kazası Güvenlik Müdürünün huzurunda bu kişiler teslim edildi. (Kastedilen Irak Devleti elindeki PKK'lilerin teslim edilmesidir. Çevirenin notu) Saygıyla arz olunur. Dıhok İli Güvenlik Müdürü 21. 11. 1990 (İmza) Bismillahirrahmmannirrahim Cumhurbaşkanlığı Sekreter Genel Güvenlik Müdürlüğü Otonomi Bölgesi Güvenlik Müdürlüğü *İnceleme* Sayı : 9035 Tarih : 17. 10. 1990 *Gizli, şahsi ve gönderilen kişi tarafından açılacak* Sayın Dıhok İli Güvenlik Müdürü Konu : Bilgi 15. 10. 1990 tarih ve D 6637 sayılı yazınız. 1- Bu konu ile ilgili çalışmaların 9. 9. 1990 tarih ve S000 sayılı yazıya uygun ve yazıların daktilo yerine elle yazılması. 2- Adı geçer yazısında bahsedilen unsurların parti içindeki mevki ve tesirlerini bize bildirin. 3- Daha çnceki mektubumuzdaki çalışmaya hizmet edecek bir biçimde, büyük bir dikkat ve gizlilik içinde adı geçen örgütle ilişkileri sıcak tutup geliştirin. Otonomi Bölgesi Genel İstihbarat Müdürü Vekili W/M.M.E Güvenlik Albayı 17. 10. 1990 (İmza) Bismillahirrahmmannirrahim Cumhurbaşkanlığı Sekreter Genel Güvenlik Müdürlüğü Otonomi Bölgesi Güvenlik Müdürlüğü *İnceleme* Sayı : 9279 Tarih : 27. 10. 1990 *Gizli, şahsi ve gönderilen kişi tarafından açılacak* Sayın Dıhok İli Güvenlik Müdürü Konu : Şahısların teslimi 15. 10. 1990 tarih ve S 6637 sayılı yazınız Genek Güvenlik Müdürlüğünün 18. 10. 1990 tarih ve 44230 sayılı yazısıyla istihbarat örgütünde kendilerine Zaho Güvenlik Müdürlüğünün Türk(PKK) Partisiyle ilişkiyi sürdürmesinin faydalı olacağı bildirmesi üzerine kendileriyle birçok görüşme yapılmıştır. Genel Müdürün emri üzerine adı geçen örgütün istihbarat örgütü temsilcisine teslim(devir.ç.n) edilmesi. Bu kişinin adı size bildirilecek. Bundan böyle bu gibi hallerde aynı yöntem uygulanacaktır. Gerekenin yapılması dileği ile. Not : İstihbarat örgütünün temsilcisinin adı Sayın Dari Hmed Abdullah'tır. Otonomi Bölgesi Genel İstihbarat Müdürü Güvenlik Tuğenerali 26. 10. 1990 (İmza) Birer kopyası : Sayın Erbil İli Güvenlik Müdürüne. Sayın Süleymaniye İli Güvenlik Müdürüne. 9. 9. 1990 tarih ve S000 sayılı yazıya ek olarak adı geçen örgütle ilişkilerimiz varsa yukarıdaki direktif doğrultusunda hareket ediniz. İlginize sunulur. ... Bismillahirrahmmannirrahim Tarih : 11. 10. 1990 Sayın muhterem müdür Selam ve saygılar Sadık Ömer Salih isimli işbirlikçilerimiz kanalıyla Roboztepe(?) köyü ahalisinden (Türk vatandaşı) Musa Abdurrahman Ahmet Elgoyani ile, işbirlikçilerimizle olan sıkı ilişkileri yoluyla, kendisiyle güvenlik çalışmalarımız gereği sınır bölgesinden ülkemize gıda maddeleri getirmesi için ilişki kuruldu. Adı geçen kişi (Şırnak vilayetinde) sınır bölgesinde tanınan bir isimdir. Ayrıca kızı (Mercan Musa Abdurrahman) Zaho'da bir vatandaşımızla evlidir ve 2. Abbasiyin mahalesinde oturuyor. 11. 10. 1990 günü kendisiyle görüşüldü ve aşağıdaki bilgileri verdi. 1- Yaklaşık üç ay önce Türk yönetimi yıkıcı zümrenin silahlarını Diyarbakırdan Türk-Irak sınırı yakınındaki Bice köyündeki ordu üssüne yine yıkıcılara teslim etmek, yıkıcıların Irak topraklarına girip yeniden yıkıcı çalışmalarını yapmaları amacıyla getirilmiştir. Bu silahları Dıhok bölgesine yönelik özel enfal hareketi sırasında yıkıcılar kaçarlarken beraberinde götürmüşlerdir. 2- Türk sorumlular son zamanlarda Diyarbakırdaki kaçak yıkıcılarla görüşüp, onları silahlandırıp Kuzey Irak ta yeniden yıkıcı çalışmaları için ikna etmeye çalışıyorlar. Türk yetkililerin bu yöndeki önerilerini Sehdo Kurki, Abdulkerim Ferhan Elkeşani ve beraberindeki bazı kaçakları kabul ettiler. Ama Osman Kasım Mıste ve kaçakların çoğunluğu ve öneriyi sınır bölgesindeki varlıklarının Türk İşçi Partisi (Karker) yanlısı köylülerin onlara karşı tutum almalarına sebeb olacağı, çünkü yıkıcı zümrenin Kuzey Irak'a girmesi orada üsleri bulunan İşçi Partisinin alehine olacağı, ayrıca adı geçen zümrenin adamlarının Türk sınırları içindeki köylerde bulunması bu köyleri intikam eylemleriyle tanınan bu partinin hedefi haline getireceği sebebiyle reddettiler. Türk hükümetinden ve emperyalizmden İşçi Partisini vurmak için destek aldıkları ve bu planları hizmet ettikleri için Karker Partisi bu zümrenin Kuzey Iraktaki varlığına karşı çıkıyor. 3- Mehmet Halit Borsalının beraberindeki 50 yıkıcıyla birlikte İrandan Türkiye ye geçerek oradan Iraka geçip eskiden ortadan kaldırılan Heftanin köyündeki eski Zaho mahali komitesi üssünü kurup ondan sonra Sehdo Kurki, Abdulkerim Ferhan Elkeşani, Osman Kasım Mıstı ve Diyarbakır kampında bulunan beraberindekilerle birleşmeleri, (İkinci maddede bahsedilen ve bunların Türk ordusunun yardımıyla Dıhok bölgesine Karker Partisine vurup girmeleri, daha önce zamanında 18. 09. 1990 tarih ve 1775 sayılı telgraf ve 23. 09. 1990 tarih ve 11310 sayılı yazımızla işaret edilmişti.) 4- 22. 09. 1990 tarihinde Zaho yerel komitesi eski kuvvet komutanı Abdulkerim Ferhan Elkeşani beraberindeki iki kişi ile Diyarbakırdaki kamptan Iraka karşı yıkıcı eylemlerde işbirliği yapmak için Bice köyündeki Türk ordusunun üssüne geldi. Türk yetkililer İşçi Partisinin intikam için bu üssü basmalarından korktukları için köyde adı geçen kişinin yakalandığı haberini yaydılar. İki gün burada tutulduktan sonra Diyarbakır'daki komutanlık merkezine gönderildi. 5- Diyarbakırdaki kampta bulunan kaçakların durumları çok iyidir. Türk yönetimi onlara maaş vermiyor ama gıda maddeleri ve çalışma izni veriyor. 6- 5. 10. 1990 günü 4 Amerikan askeri arabalarıyla Şırnak vilayetindeki konutanlık üssünden Bice köyündeki üsse geldiler. Türk ordusu tarafında İşçi Partisinin saldırabileceği korkusuyla sıkı güvenlik tedbirleri alındı. Bunlar iki gün kaldıktan sonra geldikleri yere geri döndüler. 7- Adı geçen kişi (Musa. ç.n) Osman Kasım Mıstı ile sıkı ilişkileri olduğunu bildirdi. Kendisine Diyarbakıra gidip adı geçen kişiyle (Osman. ç.n.) görüşüp, güvenlik çalışmalarımız için kazanması direktifi verildi. Kabul etti ve sonucu bize bildireceğini söyledi. İlgilerinize sunarız. Durumu izlememiz devam ediyor. Yeni bir şey olduğu zaman size bildiririz. Gerekli işlemlerin yapılması için bu bilgilerin siyasi şubeye bildirilmesi için emir vermenizi saygı ile sunuyoruz. Güvenlik Binbaşısı Zaho Güvenlik Müdürü (İmza) *Gizli, şahsi ve gönderilen kişi tarafından açılacak* Otonomi bölgesine teşekür ve saygılarımla. Müdür (İmza) 11. 10. 1990 Bismillahirrahmmannirrahim Cumhurbaşkanlığı Sekreter Dıhok İli Güvenlik Müdürlüğü *Gizli ve şahsi* Sayı : S/6637 Tarih : 15. 10. 1990 Otonomi Bölgesi Güvenlik Müdürlüğüne Konu : Bilgi Komşu Türkiye ile ilişkilerimizi etkilemeyecek, gizli ve dikkatli bir şekilde Türk İşçi Partisinin elemanlarıyla ilişki köprülerinin kurulması direktifini veren 9. 9. 1990 tarih ve S000 sayılı yazınız doğrultusunda müdürlüğümüz adı geçen partinin elemanları, sınır boylarında ve topraklarımıza sızmaya çalışan yıkıcı casus zümrlerle ilişkileri hakkında hemen harekete geçip aşağıdaki bilgileri elde etmiştir. 1- Türk İşçi Partisinin birçok elemanı bize Türk askeri birlikleri hakkında ihtiyaç duyduğumuz bilgileri vermeye, tüm direktiflerin yerine getirilmesi için yardım etmeye ve bizimle işbirliği yapmaya hazırdırlar. 2- Ekonomik ablukayı boşa çıkarmak için bizimle işbirliği halinde kaçak olarak gıda maddeleri getiren kişilerin görevlerini kolaylaştırma. 3- Bazı elemanlarının başka bazı güvenlik örgütleriyle bağlantıları bulunuyor. Manevra yapıp zaman kazanmaya çalışıyorlar. 4- Türk tarafının saldırılarına karşı topraklarımızda bulunan üs(meqer) ve adamlarının tarafımızdan himaye edilmesi. Yorum : Kanımızca İşçi Partisinin bizimle işbirliği yapmaya rağbet göstermesi, topraklarımız içindeki varlıklarını ve yerlerinin sabitleştirilmesi, maddi ve manevi yardım almak için veya bölgedeki askeri birliklerimiz hakkında bilgilenmek amacıyla sorumlularının direktifi ile oluyor. Bu ikincisi bizce bu örgütün bazı adamlarının Türk Güvenlik ve İstihbarat Örgütü ile olan ilişkileriyle bağlantılıdır. Saygıyla arz olunur. Dıhok İli Güvenlik Müdürü 15. 10. 1990 (İmza) Bismillahirrahmmannirrahim Zaho Güvenlik Müdürlüğü Sayı : 1310 Tarih : 23. 09. 1990 “Gizli, şahsi“ Dıhok Güvenlik Müdürlüğüne 3 Konu : Bilgi Türk İşçi Partisi (Karger)'nin iki kadrosuyla ilişki kuruldu. Bunlardan takma adı Botan olan kişi Türk vatandaşı olup topraklarımız içindeki Keşan'a yakın kampın ve Mardin bölgesinden Türkiye, İran, Irak sınır üçgeni bölgesini kapsayan Türk topraklarındaki eylemlerden sorumlu kişidir. İkincisi takma adı Emin olan Suriye vatandaşı olup adı geçen Botan'ın yardımcısıdır. Bizimle işbirliği yapmaya hazır olduklarını bildirdiler. 22 .09. 1990 günü sınır bölgesinde yapılan görüşme sırasında Botan arkadaş bize aşağıdaki bilgileri verdi. 1- 01. 09. 1990 tarihinde Şırnak iline Amerikalı uzmanlar gelmişler. Şimdi Türk-Irak sınır boyunda keşifler yapıyorlar. O... uçakla yapıyorlar. Bazende casusları aracılığıyla. Bir hafta önce Hakkari iline bağlı sınır bölgesinde keşifler yaptılar. 2- Çok sayıdaki Amerikan uçağı Türkiyedeki 3 NATO üssüne gelmiş bulunuyorlar. Bunlar : 1- İncirlik 2- Pirincik Üssü : Diyarbakırda bulunan bu büyük üs radarlarla donatılmıştır. Bu üs daha önce Sovyetler Birliğine karşı yönlendirilmişti. Şimdi ise Iraka karşı yönlendirilmiş bulunmaktadır. 3- Mu Üssü Ayrıca Batman ve Van Üssünde de başka uçaklar bulunuyor. Bunlar NATO'ya ait değil ama Amerikan uçakları için kolaylıklar sağlıyorlar. Türk Hükümeti Hakkariye bağlı Yüksekova (Gever) kazasında bir üs yapıyor. Şimdi bu üssün pist yapımı ve diğer çalışmaları hızlandırılmış durumdadır. a- Batman ilinde NATO'ya bağlı yeraltında büyük depolar bulunmaktadır. b- Batman, Siirt ve Van ilerinde çeşitli sınıflarda 300 000 Türk askeri bulunmaktadır. c- Ayrıca birinci sorumlunun dediğine göre Irak'taki ve Türkiye'deki tüm savaşçılarına yıkıcı zümrenin (Burada kastedilen KDP güçleridir. E.C) Irak topraklarına girişlerini engeleme emri verilmiş. Ayrıca söylediğine göre sülaleden yıkıcı çete'nin elemanlarından Mehmet Halit Borseli ve beraberindekiler Türk kuvvetlerinin yardımıyla Irak topraklarına girmek istediler ama Partinin savaşçıları onlarla çatışmaya girdiler ve bu girişimleri boşa çıkardı ve Çukurca bölgesine geri çekilmek zorunda kaldılar. (18. 09. 1990 tarih ve 1775 sayılı yazının 2. şıkında bahsedilen konu) Şimdi adı geçen yerde orduya ait bir Üs'de bulunuyorlar. Mesut Barzani zümresi Diyarbakırdaki kampta bulunan kaçakları silahlandırıp Irak'a göndermeye çalışmaktadır. Durumu izlemeye devam ediyoruz. Saygıyla bilgilerinize arz ederiz. Zaho Güvenlik Müdürü (İmza) Bismillahirrahmmannirrahim Cumhurbaşkanlığı Sekreter Genel Güvenlik Müdürlüğü Otonomi Bölgesi Güvenlik Müdürlüğümüz *İnceleme* Sayı : S000 Tarih : 09. 09. 1990 “Gizli, şahsi ve gönderilen kişi tarafından açılacak“ Sayın Otonomi İlleri Güvenlik Müdürleri Konu : Bilgi Genel Güvenlik Müdürlüğü 01. 09. 1990 tarih ve S.3 37925 sayılı yazısıyla bize şunu bildirmiştir. 1- Karşı faaliyetleri izleme daimi komitesi Genel Güvenlik Müdürlüğünün 25. 06. 1990 tarih ve 29504 sayılı ve istihbarat örgütünün 25. 06. 1990 tarih ve 2094 sayılı (ekte birlikte) yazılardaki bilgileri tartıştı. Komite, İran'da bulunan yıkıcı zümrelerin Irak ve Türkiye arasındaki gelişmeleri izlediği, Türkiye'nin bu zümrelere topraklarımıza girip eylem yapmaları amacıyla yer sağlanması için Amerikan baskılarına maruz kaldığını tahmin ediyor. Bu gelişmeler doğrultusunda, bu durumda gelecek için Türk Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile ilişki köprülerini oluşturması planının çok büyük bir gizlilik içinde yürütülmesi; 2- Sürekli Komitenin Türk tarafının dikkatını çekmeden bu ilişkileri istihbarat örgütlerinin sürdürmesi önerisi kabul edilmiştir. Yorum : Bu konu bir taraftan bizim güvenlik çalışmalarımız açısından, özelikle mücadeleci yurdumuzun içinden geçtiği bu durumda, diğer taraftan Türkiye ile ilişkiler açısından büyük bir önem taşıyor. Bu ilişki çok büyük bir gizlilik ve sessizlik içinde Türkiye'nin dikkatini çekmeden yürütülmelidir. Gerekenin yapılmasını rica ederim. Otonomi Bölgesi Genel İstihbarat (M.M.E) ve Güvenlik Albayı 09. 09. 1990 (İmza) Ek : Yazıların kopyaları Bismillahirrahmmannirrahim Sayın Muhterem Müdür Selam ve saygılar Türk İşçi Partisi sorumlularını kazanımı doğrultusundaki direktifleriniz doğrultusunda Mutemed Talib vasıtasıyla Hakkari bölgesi sorumlusuyla görüşmek için randevu almaya, bizimle işbirliği yapan iki kişi 06. 10. 1990 tarihinde gönderildi. 07. 10. 1990 günü sınır bölgesinde bir görüşme yapıldı ve kendisi Amediye'ye çekilip getirildi. Adı geçen kişi Hakkari bölgesi (Hakkari, Şemdinli, Çukurca, Gever) sorumlusu ve partinin genel sekreteri Abdullah Öcalan ile direk ilişkisi olan parti yöneticilerinden birisidir. Beraberindeki kişi ise Yolda Ali isminde Suriye vatandaşı birisiydi. Adı geçen kişiyle tartışmamız Um Ammar ile birlikte Sulav Tristik Otelinin bir odasında geçti. Tartışma aşağıdaki konuları kapsıyordu. Birincisi, Türk İşçi Partisinin sülaleden yıkıcı zümre ile ilişkileri şimdiki durumda iyi değil. Bu zümre ile İran'da yapılan son görüşme Hiçbir sonuç vermedi. Bu konuda adı geçen kişi aşağıdaki şeyleri yapmaya hazır olduklarını belirtti. 1- Kendilerinin bulunduğu bölgeye yıkıcı zümrenin girmesine engel olmak. 2- Yıkıcı zümrenin Türkiye Kürtlerinin desteğini almalarını ve onları etkilemelerini engelemek, 3- Onlara yardımı engellemek. Bu, gerçekten de oldu. Yıkıcı zümrenin elemanlarının Şitarza/Şiyarza girişleri sırasında o bölgedeki ahaliden hiçbir yardım alamadılar. 4- Bu zümrenin ve Barzanilerin yapısı ve Emperyalizm ve Siyonizm ile ilişkilerinin onlarla birlikte olanlara anlatılması, bu insanların onlardan ayrılmaya ikna edilmesi. Tartışmalar esnasında içinde yöneticiler de olmak üzere bir çok yıkıcı unsuru İşçi Partisi lehine kazandıklarını öğrendik. İkincisi, Türk ve Amerikan kuvvetlerinin hareketleri. Türkiye topraklarında Amerikan kuvvetleri bulunuyor. Amerika uçaklarının ana merkezi Adana kentindeki İncirlik Üssüdür. Bu Amerikanın eski hava üssüdür. Son günlerde buraya *111* tipi savaş uçakları geldi. Uçaklar sürekli Türk-Irak sınırında keşif uçuşları yapıyorlar. Körfez olaylarından sonra Türkiye'ye Amerikan uzmanları geldi ve şimdi Türk ordusunu eğitiyorlar. Türk telsizlerini dinleme sonucu öğrendiğimize göre Türk ordusu Irak ordusu hakkında özelikle sınırdaki Habur-Zire'deki durum hakkında tefsilatlı bilgiler elde etmek istiyorlar. Türk ordusu istihbarat elemanlarını Irak içlerine gönderiyor. Bu konuda adı geçen kişi kendisinin ve partisinin bizi Amerikan kuvvetleri hakkında tafsilatlı bilgilerle donatmaya ve onlara karşı eylemler yapmaya hazır olduklarını bildirdi. Onlardan, bize bu kuvvetlerin yerleri hakkında geniş bilgileri içeren bir rapor sunmalarını istedik. Üçüncüsü, İşçi Partisinin talepleri. 1- Yüksek düzeyde ve geniş bir şekilde ilişkilerin genişletilmesi. 2- Irak kuvvetlerinin onlara karışmaması 3- Kendilerine basın makinası, teksir, ve BKC, PRG7 ve 60 mm havan topu gibi alet ve silah sağlamamızı ve eğer gerekirse partinin bunlara karşılık para da ödeyebileceği. Saygıyla görüşlerinize sunulur. Güvenlik Üsteğmeni Amediye Güvenlik Subayı 08. 10. 1990 (İmza)

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.