ABD'nin icazetiyle Türk ordusu Kürdistan'ın Güneyinin dar bir alanını belli bir süreliliğine işgal etti. Yine ABD'nin emri ile geri çekildi. Her kes o andan itibaren bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu demeye başladı.
Doğru ya! Türk egemenlik sistemin amacı yapılanlarla sınırlı olmadığına göre, sorunsuz geri çekilmesi de neyin nesiydi?
Bu gelişmelerle taraflardan kim ne kazandı, ne kaybetti şimdilik bir muama. En aşağı işin perde arkasını bilmeyen bizler için. Fakat ortalıkta olan verilerde var. Bunlara bakıldığında ABD en karlı çıkan güç oldu. Bölge de tartışmasız söz sahibi olduğunu herkese bir kez daha hissetirdi. Duruma bakılırsa herkesi hizaya getirdikleridir. Özeliklede Türk egemenlik sistemini ve Güney Kürd iktidarını uzlaşma zeminine getirmek esas amaçlarıydı. Bunu şu veya bu şekilde başardılar. Zaten baştan beri istediğide buydu.
Türkler, bu zemine neyin karşılığında geldi henüz bilmiyoruz ama, eğer kazanımlar Kerkük'ün mevcut statükosunun devamı, Kürd'lerin bağımsızlık istemlerinden vazgeçilmesi ve Iraklılığın savunulması ise onlarında kazandığı söylenebilinir. Bunlara ek olarak kendi güdümünde olan PKK'yide güçlendirdikleride eklenilince kazanan denilebilir.
PKK, Türk egemenlik sistemine hizmet sunmaya devam etmektedir. Kürdistan'ın kuzeyinin potasiyelini şu veya bu oranda tasviye etti. Tasviye süreci sürüyor. Bu da yetmiyor. Şu an en büyük hizmeti güney'de sunuyor. Türk işgal güçlerini güneye çekmek, oradaki Kürd kazanımları yok etmek için büyük hizmet vermekte kusur etmiyor.
Güney'deki varlık nedeni ve amacı bilinmeyen değildir. Bu amacın Türk egemenlik sistemin Güney üstündeki emellerini gerçekleştirmek olduğu aşıkardır. Genel de Kürdistan'da ve özelde de Güney'de bir çıbanbaşı olduğu görülmelidir. Oradan sökülüp atılması Kürd millet çıkarınadır.
Daha önce söylenildi. İşgalin esas nedenlerinden biri PKK'yi güçlendirmektir. Ve bu sağlandı. PKK'nin güçlenmesi Türk egemenlik sisteminin elinin güçlenmesi demektir. Güney Kürd siyasal önderliği bunu kavrayıp, buna göre politıkasını belirlemese daha çok zorluklarla karşı karşıya gelecektir.
İşgal ve geri çekilme ile Kürd'lerinde kazanımları oldu.
Türk ordusu, istisnalar hariç bir bütün olarak Türk denilen ucube toplumun tüm desteğini arkalayarak ABD'nin icazetiyle uzun bir dönem Kürdistan'ın güneyini bombaladı. Bu da yetmedi karadan işgal etmeye başladı. 8 gün gibi bir zaman zarfında karadan ve havadan Kürd'e ait ne varsa yok etmeye çalıştı. Genelkurmay menşeyli yaptığı açıklamalarla tüm hedeflerin vurulduğu söylendi. Kendileri buna inanmasada buna inanananlar oldu. Fakat daha da vur diyenler, daha fazlaydı. Askere ha aslanların girmişken Kerkük, Suleymaniye, Hewler'e kadar git. Yık yak. Şu aşiret reisleri Talabani ve Barzani'yi yakala, sınıra getir. İbreti alem olsun, as onları.
Amaç buydu. Ama Ankara'daki hesap Hewler'dekine uymadı. Hewler, Kürd milletine Türk işgal güçlerine karşı direnişe hazır ol emri verdi. İşgal güçlere icazet veren ABD'yede mesajını iletti. Hewler'in mesajı muhatapları tarafından doğru okundu. ABD, Türklere verdiği krediyi kesti ve geri dön dedi. Onlarda işin ciddiyetini anladı ve gerisin geriye döndü. Bu ara da karizması yerde süründü.
ABD'nin zorlaması ile Türkler, aşiret lideri dediği Kürd lider Celal Talabani'yi resmen davet etmek zorunda kaldı. Sözü geçen davet sadece Türk Cumhurbaşkanı A. Gül'ün istemi değildi. Asker ağırlıklı MGK kararı olduğuda biliniyorken Talabani'nin Türkiye ziyareti Türklerin tükürdüklerinin yalamasıydı.
Kürd cephesine gelince Talabani tek başına bu kararı vermedi. Hewler'in onayı alınarak gerçekleştirilen bir ziyarettir. Bunun tersini ileri sürüp te Talabani hakkında kuşkular yaratmakla ömür geçiren unsurların kimlikleri kirli olduğu bilinmeyen bir sır değildir.
Kirli kimlikli bu unsurların yer aldığı cephe Türk egemenlik sistemidir. Zaten yaşamları buyunca bu kuruma hizmete kusur etmemişlerdir.
Türk Genelkurmayı, CHP, MHP, DTP ve bu şer cephesinin kenerından köşesinden tutunan resmi ve sivil zevat elele vererek Türk Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün resmi davetlisi olarak Ankara'ya gelen Celal Talabani'yi linç etmek için çabaladılar.
Fakat başaramadılar. Mam Celal, kendi uslubu ve duruşuyla bu şer cephesini ezdi geçti.
Mam Celal'ın Ankara çıkartması bir çok yönüyle değerlendirilebilir.
Daha önce aşiret liderleriyle görüşmeyiz diyenlere tükürdüklerini kendilerine yalatırdı.
Türk Cumhurbaşkanlığı köşkünde, Türklerin işitiklerinde deli divaneye döndükleri Kürdistan kelimesi Mam Celal'ın o tatlı dilinden dökülü verildi.
Böylelikle Türklerin ezberini bozdu.
Mam Celal, bununlada kalmadı.
Ortak bir sorunumuz var. Bu gerçekten kaçamasınız. Bunu birlikte çözeceğiz. Muhatabınız Hewler'dir mesajını verdi.
Kim ne kazandı ve kaybetti meselesi daha çok tartışılacak.
Tüm bu saydıklarımız görecelidir.
Şuna inanmak gerekir.
Kürd önderliği iyi yoldadır ve onlara inanç getirmek gerekir.
Bir de dostlarımıza haksızlık etmemek gerekir.
ABD'nin devreye koyduğu BOP sancılıda olda işliyor. Bu projede Büyük Kürdistan doğacağına kanaat getirmek gerekir. Şu an birilerine yanlış gelen bazı olumsuzluklar olsa da, sonucu etkilemeyecektir. Her şey insanın istediği gibi gelişmiyor. Bazen istemediğimiz gelişmelerde olacak. Buna bakıp pire için yorgan yakmaya gerek yoktur.
Kürd milleti önemli mesafeler kaydetti. Daha da kazanacakları var. Bu bir süreçtir. Süreç işliyor. Hele İran'a bir savaş açılsa...
Biraz sabır, biraz da sağduyu...
15 Mart 2008
Ulusal onuru zirveye taşayan bir lider: MAM CELAL