Fazla bükülmüş çubuk hikayesi bilinir, ben bizim için fazla bükülmüş çubuğa -hem de yanlış tarafa- dünden razıyım. Her milletin yaptığı gibi biz de biraz tersinden büker düzeltmeye çalışırdık.
Gel gör ki, bizim iş orada bitmiyor, çünkü mübarek çubuk Fırat'ın ötesine, kadim Kürdistan'a gelindiğinde, sadece bir tarafa değil birçok, hatta enva-i çeşit tarafa fazla bükülmüş durumda maalesef. Hangi bir tarafı tersine büküp düzeltmeye çalışacağımızı biz de şaşırdık diyeceğim, ancak demiyeceğim, çünkü ben Kürd'ün dipten, tarihin derinliklerinden gelen inat ve ısrarına hep değer biçtim.
Bu çok taraflı aşırı bükülmelere önce artık bükülmeme anlamında direnmek, sonrada birçok yönden tersine bükmelerle davranmak şeklinde bir hareketlenme, millî bir hareketlenme kuşkusuz, ne ulusal ne de sınıfsal, adam gibi millî bir hareketlenme dikiliverecektir enva-i çeşit işgalci, ilhakçı manipülasyoncu, halüsinasyoncunun karşısına.
Işte o zaman Israil'in her bir hamlesi üzerine Amed'te ya Allah Bismillah diye tir tir titreyip de, hemen Amed'e bitişik köylerin neden yakılıp yıkıldığını sorgulamayan ve Hamas çocuklarına sözde, artistlik gereği sahip çıktı diye Erdogan'ı neresine sokacağını şaşıran çarpıtılmış Islamist Kürdler ile ülkesinin adını beyninden kazıtmış, milletinin varlığını göz merceğinden çıkarmış, Kürd deyince bizim Kürdler yani babasının uşağı Kürdleri anlayan, dünyanın dört bir tarafında kaderini tayin hakkı savunmacısı amma Kürdistan'da sadece egemen milletin bir yamasını anlayan, bilumum Kürd değerlerine düşman antik, çeteci, diktatoryal tiplerde ilim-irfan ışığı arayan Kürdlere de ışık olacaktır.
Yeter ki roket ilimi gibi gösterilmeye çalışılan, millî sorunun basit, sade perspektifinden bakabilelim hem kendimize hem de dünyaya, tıpkı her milletin yaptığı gibi.
Sağ olsun sol-sağ-liberal-Islamist şu bu bilumum enternasyonalist Kürdlerimiz sayesinde dünyayı da, uzayı da, doğayı da, çevreyi de, ekolojiyi de, Sümerleri de, ahireti de tanıdık, savunduk onlar için hançerelerimizi yırttık. Şimdi artık çok basit soru ve cevaplara geri dönme zamanı geldi de geçti Kürdler için.
Millet olarak sürdürelim mi kalan yaşamımızı, yoksa TC'nin, Irak'ın, Ãran'ın, Suriye'nin, Ermenistan'ın, Azerbeycan'ın ve diğer bilumum Kürd inkarcısı devletlerin Kürdleri olarak mı kalalım?
Millet nasıl olur, nasıl örgütlenir, kendini nasıl ifade eder, haklarını nasıl savunur?
Millet olarak dostumuz, düşmanımız, yani çıkarlarımızın çatıştığı ve uyuştuğu güçler veya milletler kimler?
Haklarımız, sorumluklarımız neler, nerede başlar nerede biter?
Korunması, geliştirilmesi gereken şeyler neler, nelerin defedilmesi gerekir bir an önce?
Bu ve benzeri sorular ve bunların yanıtları. Mala-davara zararı olmayan, çok yönlü bükülmüş çubuğu çok yönlü doğrultmaya yarayan soru ve cevaplar bunlar.
Hiç de sağa sola oraya buraya çevirmeye, ultra teorilerle süslemeye gerek yok.
Bu bir milletin trajedisi olup, o milletin perspektifinden değerlendirilip çıkış yolları aramak gerekir.
Bazen kendimize sormamızda yarar var; Müslüman Arap sevgisi, solcu Türk sevgisi, Şii Fars sevgisi, Alevi Türk sevgisi, sözde anti- özde pro-emperyalist Kemalizm sevgisi ve bilumum hayranlıklarımızın arasında fırsat bulup da Kürd ve Kürdistan sevgisini en güzel duygularımız arasına yerleştirdik mi?
Nüfusumuzun %10'u ’Kürd bireyi-Kürd milleti-Kürd ülkesi' perspektifine geldiği anda zaferi garantilediğimizin farkında mıyız?
Buyurun size ilkel milliyetçi bir yazı. Dinci, solcu, lehçeci, bölgeci, kentçi, popçu, hopçu, şucu bucu bilumum ezen millet hayranı, ezilen millet mensuplarına sunulur.
Selamlar
Mancel
Kürd ve Kürdistan sevgisi en soylu duygulardandır...