Skip to main content
Submitted by Hasan H. YILDIRIM on 21 March 2014

Bu bir şaka değil. Bugün TC devletinden bir tebliğat aldım. Hakkımda açılan davalardan biri “kovuşturulma ertelendi” diye karar verildiği bildiriliyor. Bu kararın Newroz Bayramı günü elime geçmesi TC devletinin “Newrozunuz kutlu olsun,” diye okumam mı lazım diye gülmekten kendimi alamadım. :D

Dün akşam geç yattım. Sabah uykudayken kızım: “Baba kalk, postacı kapıda. Sana bir paket var,” deyince kalttım. Kapıya gittim. Kadın postacı elime kalın büyük sarı bir zarf verdi. Üzerine baktım. Yabancısı olmadığım daire: Mahkeme'den gelen bir doküman olduğu açık. Açıp okudum. Hakkımda açılan sayısız davalardan birinin kararı. Bir sürü ıvır-zıvırdan sonra dikkat çeken boyutu tehdit edildiğim.

Daha evvel hakkımda açılan davalarda kaldığım Almanyadaki şehir mahkemesi vasıtasıyla ifadem alınmak istendi. Gittiğim mahkemelerde ifade vermediğim için bu dava da ifademe baş vurma gereği duyulmadığı denildikten sonra bir daha bu tür şeyler yaparsa para, hapis cezası veriririz gibi tehdit gır gitmiş.

Güldüm, o kadar da olsun yani dedim. Onların işiteceği sözler benden beklenilmesin. Ben dediğimi diyeyim, gerisi onların problemi.

Dediklerim açık ve nettir. Biz bir milletiz. Millet olmamızdan kaynaklı doğan doğal haklarımız var. Bu hakların başında Bağımsız Devlet kurma hakkımız var. Kürdler bunun için mücadele ediyor. Bunun bir başka adı da Kürd-Türk savaşıdır. Zaten sözkonusu dava da: “Bağımsızlığın Yolu Kürd-Türk Çatışmasından Geçer” makalemden dolayı açılmış.

Sorunumuz çözülmediği için kurtuluşun yoluda değişmemiştir. Bu tekrar tekrar ifade edilecektir. Bu nedenle söz konusu mahkeme bunu bir daha ifade edersen para, hapis cezası vs. tehdidi sadece ve sadece mahkeme karar suretlerinde birer ifade olarak kalacağını ben de burada ifade etmek istiyorum.

Bu sadece benimle sınırlı bir tavır olmayıp her yurtsever Kürdün düşüncesidir. Bu düşünceyi mahkeme kararlarıyla engeleyebileceklerini sanıyorlarsa büyük bir yanılgı içinde olduklarını burada ifade etmek istiyorum.

“Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek suçunu işlediği sanığa isnat olunan eylemin,” ile başlayan mantık beyaz adamın kendi suçunun itirafı olarak algılıyorum.

Burada bana bu “suç” isnat edilirken acaba bu “suçu” niye işliyor diye bir soru sorulsaydı ve nedenlerine inilseydi, yaptıklarımın suç değil, meşru ve haklı bir davanın gereği olduğu anlaşılacaktı.

Biz Kürdlerin siz Türklerden nefret etmemiz, kin duymamız kadar doğal ne olabilir? Katır sırtında kılıç, kalkan ve heybenizde kurumuş etle coğrafyamıza ayak basmanızdan bu yana bu coğrafyanın kadim halklarına kan ve gözyaşı vermekten başka ne verdinizde size karşı kin duymayalım? Haklı bir tek sebeb söyleyin. Söyleyebiliyor musunuz? Hayır!

Fakat barbar olduğunuzdan dolayı hükmetmeyi kendinize “hak” bilmeniz sizin niteliğinizi adresler. O niteliğinde sömürgeci-faşist olduğu gerçeği ortadadır. Bunu sinemize çekmemizi bekliyorsanız yanıldığınızı söyleyeyim geçeyim.

Ben ve benim gibi Kürd yurtseverleri Türk egemenlik sisteminin Kürd milletinin eğemenliğini gasp etmesine karşı çıktık ve çıkmaya devam edeceğiz. Ta ki Kürdistan'ı bağımsızlaştırıncaya kadar.

Bu nedenle bunun yoluda Kürd-Türk çatışmasından geçer gerçeğini bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Sözkonusu dava da bu tür bir “suç” üç sene zarfında bir daha işlenirse para, hapis vs. gibi zaman vermenizede gerek yok. Karar metniniz elime geçtiği an bu “suçu” bir daha bilerek işliyorum.

Ne yapacaksınız?

Bir dava daha mı açacaksınız?

Hiç durmayın!

Temenim o ki ister para, ister hapis cezasıyla sonuçlansın.

Bunu çok istiyorum.

O zaman ne olur?

Davayı uluslararası mahkemeye taşırım. O zaman görüşürüz.

Haydı Ankara Cumhuriyet Başsavcısı kolları sıva. Hemen dava aç.

Mahkeme heyeti hemen karar ver.

Strasburtg'da görüşmek üzere.

21 Mart 2014

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.