Şeyh Ubeydullah Nehri ve ilk Kürd siyasal örgütü(26)
Şêx Ahmedê Kurdî’nin önderliğinde kurulan “Fedailer Cemiyeti”nde bir çok Kürd var. Bunların içinde dikkati çeken 1850’de varlığına son verilen Baban Mirliği’nden gelen şahsiyetlerdir. Evet Baban Mirliği’nin yıkılmasından 9 yıl sonra yani 1859 yılında “Süleymaniyeli Süleyman Paşazade Ali bey ve Hasan Bey” kardeşler bu oluşuma katılıyorlar. İki kardeş de mahkeme tarafından mahkum ediliyorlar.(Uluğ İğdemir, Kuleli Vak’ası, Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara, 2009, sayfa 54-55)
Yine bu 41 kişinin içinde Süleyman Paşazadelerden Abdülkadir Bey var.
Yani asırlarca Güney Kürdistan’ın bir kesiminden hüküm süren ve “Baban Mirliği” olarak tarihe geçen yapılanmanın Mir ailesinden geliyor.
Bilindiği gibi Osmanlı devleti 1850’de Mir Ahmed Paşa’nın iktidarına son vermesiyle Baban Mirliği’de sona erdi.
Kuleli Vakası’nda yargılanan Süleyman Paşazadelerden Ali bey, Hasan bey ve Abdulkadir Beylerin isimlerini aldıkları “Süleyman Paşa” hangi Süleyman Paşadır?
Bilindiği gibi Baban Mirliği döneminde Mir görevini yerine getiren aynı aileden bir kaç Mir Suleyman var. Bunlardan biri 1784 yılında Süleymaniye şehrini kuran İbrahim Paşa Baban’ın babasıdır. İbrahim Paşa geçmişte Baban Mirliği’nin başkenti olan Qeleçolan bırakarak Suleymaniye şehrini inşaa etti ve başkent haline getirdi. Şehir e de babası olan Suleyman Paşa’nın ismini verdi.
Diğer Mîr Silêman ise yıllarca Osmanlı devletine karşı kanlı mücadeleler yürüten Mîr Abdulrehman Paşa’nın (resmi yanda) oğlu Mîr Silêmandır.
Mîr Abdulrehman Paşa’nın Mahmud Bey, Suleyman Bey, Osman Bey, Hüseyin Bey, Yusuf Bey ve Aziz bey adlı 6 oğlu vardı. (M. Hemebaqi, Mîrnîşînî Ardelan, Baban, Soran le Belgenamey Qaçarî de, Çapxaney Wezaretî perwerde, Hewlêr, 2002, sayfa 69)
Bunlardan Mîr Sîlêman, 1834 yılından ve vefat ettiği 1838 yılına kadar Baban Mirliği görevini sürdürdü
Mîr Sîlêman Paşa öldüğü zaman 3 oğlu vardı. Bunların isimleri Ahmed Bey, Abdullah bey ve Muhamed Bey di.
Mîr Sîlêman’ın ölümünden sonra yerine büyük oğlu Mîr Ahmed Babanların başına geçti.
Mîr Ahmed de etki alanine genişletmeye çalıştığı bir dönümde Osmanlı devleti ile çatışma içine girdi. Mîr Ahmed’in kardeşi Osmanlı devletinin saflarında kardeşine karşı savaştı. Mîr Ahmed yakalandı ve İstanbul’a sürgüne gönderildi. Onun yerine Abdullah Beyi getirdiler. Osmanlı devleti Abdullah Bey’i Mir olarak değil, kaymakam olarak atadı ve kısa bir süre sonra Abdullah Beyi de tutuklayarak İstanbul’a gönderdi. Onun yerine bir Türk’ü atadılar(Dr. Abdullah Elyaweyî, Kurdistan le Serdemî Dewletî Osmanî de, sayfa 48-49)
İşte “Kuleli Vakası” denilen olayda Sultan Abdülmecit ile kozları paylaşmak istiyen Babanzadeler bu aileden geliyorlar.
Namık Kemal’ın Şêx Ahmedê Kurdî’yi “Erbabı Hürriyetin Şeyhürreisidir” demesi bile bu girişimi bir başka gözle irdelemeye gerektiriyor.
Şimdi esas konumuz olan Şeyh Ubeydullah Nehri önderliğinde kurulan Kürd Ligası’na geçelim.
Siyasal bir Kürd yapılanmasının oluşum haberini İstanbul Ermeni Patriki’nin İngiltere Dışişleri Bakanı Earl Granville’e gönderdiği 20 Haziran 1880 tarihli mektubundan öğreniyoruz.
İngiltere Dışişler Bakanı Earl Granville hemen İngiltere’nin İstanbul Büyük Elçisi Goshen ile ilişkiye geçiyor ve kendisine “Ermeni Patrik’inden bir Kürd Örgütünün kurulmasına ilişkin mektup aldım ve ekte bilginize sunuyorum” diye yazıyor.( Le Tarîkewe bo Ronakî, sayfa 11)
Ermeni Patriki’nin mektubunda “Artık hiç bir kuşku kalmamıştır, merkezi hükümetin teşviki, aldatma ve oyunlarıyla Ermeni Meselesini söndürmek amacıyla yeni bir Kürd meselesi oluşturmak için bir Kürd Örgütü oluşturma çabaları içindeler.
Osmanlı siyaseti olan bu örgütün ruhu olan Şeyh Ubeydullahd merkezinde bulunuyor, Bahri Bey ise kabiliyetli idarecisi/mesajcısıdır.
Bir kışkırtma olayı gündemdedir. Bahri Bey, Kürd aşiret reislerinin yanına gidiyor, bazen onlara söz veriyor, bazen altan alıyor ve bazen de tehdit ederek hepsini tek bir Başkan’ın yani Şeyh Ubeydullah’ın çevresinde toplamak istiyor.
Bu örgütün Türkiye’de bir ülke kurması için Ermenilerin Axbax(Başkale) bölgesini terk etmeleri için vahşice faaliyetler içindeler. Bu açıdan her türlü kötülükleri yapıyorlar ve yatıştırmanın imkanı yok.
Axbax’tan yazan güvenilir bir kaç kişi bu meseleye ilişkin nasıl yazdıklarına bakınız:
‘Osmanlı hükümetinin Devlet Madalyasını kendisine verdiği Bahri Bey Axbax’a geldiği zaman şöyle diyordu: ‘Ben Şeyh’i İstanbul’a gitmeye davet ediyorum, eğer direnirse bende İmparatorluğun askeri güçlerini üzerine gönderirim’ ....
Bu söylediklerine rağmen Bahri Bey Şeyh’in yanına vardığı zaman, yalnızca Ermenistan Kürd reislerini değil, İran Kürd Beylerini Şeyh’in yanına çağırdı.
Alixan’ın oğlu Mem(Şikak aşireti liderleri-Aso) ve yanındaki adamları Şeyh’e yemin ettiler ve hediylerle geri döndüler. Diğer aşiret liderleri de birinci ayaklanmada Şeyh ile birlikteydiler.
Bunun dışında Bahri Bey’in tüm çabalarına rağmen Abdulrehman Cihangiri ve Kirot Ali Mahmud gibi aşiret reisleri hala örgütü tanımıyorlar. Büyük ihtimale onlarda bu örgütte katılırlar.
Bahri Bey Milan, Alkan ve İran’ın Duderi, aşiretlerini de Şeyh’in emrine girmeye davet etmiştir.
Bu örgütün 4000 Martini tüfeği var. 200 tanesi İran’da geriye kalanlar ise Türkiye’dedir.
Osmanlı hükümeti Avrupa’da Kürd ırkının hürmetini artırmak için, Türkiye ve İran’da çağdaş hareketleri engellemek için doğal olmayan çabalar içindedir.
Bu örgütün üyeleri bir başka opozisyon merkezini oluşturarak Asma ile Salmas arasını kontrol etmek istiyorlar.
Axbax ( Hakkari) mutasarrıf’ı bu hareketten korktuğu için, etkisi (reaksiyonu) hala hükümet tarafından kendisine bildirmediğinden dolayı, bu işten ayrılmak istiyor.
Bir dizi bahane ile Bahri Bey Van’a gitmek istiyor. Amacı bu vilayetteki Kürdleri genel hareketin içine girmeleri için teşvik etmektir.
Şunu da bilmenizi istiyoruz ki bu örgütün her tarafta örgüt birimi var.
Gerçekten de Van’daki bazı Türk aşiretlerinin reisleri şehir Şeyh tarafından kontrol edilirse Van’dan ayrılmak niyetindeler..............( Le Tarîkewe bo Ronakî, sayfa 11-12)
Ermeni Patriki, Kürd Ligası’nın kuruluş haberini İngiltere Dışişler Bakanı’na panik içinde bildiriyor. Şeyh Ubeydullah önderliğinde bir Kürd siyasal yapılanmasının inşa edilmesi ve her tarafta örgüt birimlerinin oluşması ister istemez İngiltere’yi harekete geçiriyor.
Devam edecek..