Şeyh Ubeydullah Nehri, Bağımsız ve Birleşik Kürdistan Fikri(11)
 
Dr. Elî  Nerweyî  “Çend  Vekolînek  Li Dor Mêjûya  Kurd û  Kurdistanê” adlı  eserinde    “Şeyh  Ubeydullah’ın     50 bin  Kürd  savaşçısıyla   Beyazid’e  gittiğini”  yazıyor.   Hatta  Şeyh  Ubeydullah’ın    katibi  olan   şair  Wefayi  bu  sayıyı  “100.000   savaşçıya”   çıkarıyor.(  Dr. Elî  Nerweyî , Çend  Vekolînek  Li Dor Mêjûya  Kurd û  Kurdistanê, Dukok, 2012, sayfa  41)
Sonuçta Türklerin verdiği rakamların doğru olmadığını daha önce yazmıştım. Kürd çevrelerinin verdiği rakamlarda abartılmıştır. Gerçek o ki o savaşa ciddi bir Kürd savaşçı gücü katılmıştır.
Aslında daha fazla Beyazid savaşı üzerine durmaya da gerek yok. Ama, bu savaşta Şeyh Ubeydullah Osmanlıların Kürdlere karşı ayrımcı tutumlarını doğrudan yaşıyor ve bunlarla birlikte yaşama imkanı olmadığını görüyor. Bu savaş Şeyh Ubeydullah’ın ulusal bilinci üzerine ciddi bir etki yapıyor.
Bu tespitimi nereye ve hangi kaynaklara dayandırdığımı soracak okuyucular olacak.
Bu  konuda  esas     kaynağım   Şeyh Ubeydullah Nehri’nin  kendisidir.
Hepimiz    Şeyh Ubeydullah’ın   din alimi   ve    politik   yanını  biliyoruz.
Bugüne  kadar  Şeyh   Ubeydullah’ın  bilinmeyen  bir tarafı da   şairliğidir.  Şeyh Ubeydullah’ın     Diwanı ulusal,      siyasal    ve  dinsel  düşüncelerini   öğrenmemiz  için  bulunmaz    bir kaynaktır.  Aslında     şair  Wefayi    daha önce   Şeyh  Ubeydullah’ın   bu  yanına     dikkat çekmiş    şiir  dünyasıyla   yakınlığına   parmak basmıştı.
Şeyh Ubeydullah Nehri’nin Diwanı “ Şêx Ubeydullah Nehri, Mesnewi Şêx Ubeydullah Nehri, Tuhwehu Ehbab, Bekoşiş Seyyid Eselam Duhegu Antişarad Huseni, Urmiye 1378” adı altında Farsça yayınladı. Zaten Şeyh Ubeydullah şiirlerini Farsça yazmıştı.
Şeyh Ubeydullah Diwanında Kürd savaşçılarının yiğitliği, direnişçiliği, Türk ve Rusların korkaklığından söz ediyor.
Sözü Şeyh Ubeydullah’a bırakalım:
Farçası:
“Kord  cengi  hemçinan  ba  Rus  kerd,
ke nekerde  Rustem we  hem Tus Kerd”
Kurmanci:
“Kurdan  şerekî  wisa  li gel Rusan  kir,
ku  ne  Rustem  û ne Tusî pehlivan kir”
Türkçe:
“Kürdler Ruslara karşı  öyle  bir savaş yaptılar,
Ki  ne Rustem ne  Tus    yaptı”
“Nehrêye rehd Kord,  leşkere abir gehşt,
xwîn baran rêxt,  der wadî we deşt”
“Nerîyên  leşkerê Kurdan  bû  awrek,
barana  xwînê   rişte  din av gelî  û  deştê  de”
“Kürd askeri  birlikleri   bulut  oldu,
kanlı  yağmur   dere  ve  ovalara  doldu “(Dr. Elî  Nerweyî, age sayfa 42)
Dr. Elî Nerweyî’nin anlatımlarına göre Şeyh Ubeydullah Nehri Diwan’ın bir çok yerinde Kürd savaşçılarının mertliğine ve cesaretlerine methiyeler diziyor.
Şeyh Ubeydullah Kürd savaşçılarının başında bir komutan olarak kendi askerlerinin yiğitliklerini, mertliklerini ve gözü kapalı olarak ölüme gittiklerininden söz ederken, Türklere karşı o ölçüde negatif bakıyor.
Türkler ilişkin değerlendirmeleri için sözü yine Şeyh Ubeydullah Nehri’ye bırakıyorum:
„Ander an  ceng o wexa  az  Romîyan,
yek nefer  named mîyan xazîyan“
Ango „ di nav  wî  şerî  û  cengê  de,
ji Tirkan  yek kes   jî nehat  di nav  xezakeran de“
Yani   “bu  savaş ve cenk te,
Bir  Türk  dahi    gazaya  katılmadı”
Şeyh Ubeydullah’ın anlatımına göre bir Türk askeri Kürdlerle beraber Ruslara karşı savaşa katılıyor. Bu asker Osmanlı komutanı Faik Paşa tarafından cezalandırılıyor. Şeyh Ubeydullah Faik Paşa’dan askerin af edilmesini istiyor:
“Ez   tufeng  yek ez  an  qome çûbûn,
hiç named  sewt  ya  dude bîrun“
ango  „  ji  çi  yek ji tufengên  wî gelê  tirsonek,
ne dengek hat,  ne  dûkel  jê  derket“
„Bu korkak miletin bir tüfeğinden ne bir ses çıktı, ne duman”
Şeyh Ubeydullah şiirlerinde 1877-78 savaşı sırasında Türklerin Kürdlere karşı yaptıkları haksızlıklara ve ayrımcılığa dikkat çekerek şöyle yazıyor:
“Zabitan o  hem qumandan  nizam,
der înad  ceş  ma  kerde   qîyam,
qeth cira  Kord  ez  Kordan  çînan,
der  du rozi  namedî  yek huqe  nan“
ango:  „ Efser  û   fermandeyên  arteşa Tirk,
li dujmindarîya   leşkerê  me   wisa rabûne  serxwe
û  wisa  azûqe   ji Kurdan birî bûn,  ku   di mawê  du rojan de   heta yek  sewka    nanî  jî  bo  nehat“
„Türk subay ve komutanları Kürd askerlerine karşı düşmanlığı o dereceye vardırmışlardı, ki erzak kestiler ve iki gün bir parça ekmek dahi gelmedi”
“Tohmete çendan nehad ez keder,
pak  damenha   zede   rahe  mufer”
Ango “ Hinde tohmet û gunehên ne rast dane pal Kurdan, ku paktirîn û bê gunehtirîn kes in Kurd.........“
“ Bazı  töhmet  ve   doğru olmayan   suçları   Kürdlere  yüklüyorlar,
Kürdler  en temiz ve  en günahsız   kimselerdir.”
Şeyh Ubeydullah Kürdlerin savaştan çekilmeleri meselesi üzerine de duruyor. Şeyh Ubeydullah Kürdlerin savaş alanından çekilmelerini Türklerin Kürdlere karşı yaptıkları ayrımcılığa ve Kürdlere karşı yapılan haksızlıklara bağlıyor.
Ayrıca Şeyh Ubeydullah Kürdlerin savaşta acı çektiklerini, kurban verdiklerini ve zarar gördüklerini, buna karşılık ise Türklerin Kürdlerin sırtından nimetlerden yararlandıklarını söylüyor.
Sözü ilk defa bu kadar açık ve net bir şekilde Kürd-Türk ilişkisini dile getiren Şeyh Ubeydullah Nehri’ye bırakıyorum:
“Kordeha  der   ceng  miberend   renc,
Romîyan  ez nefh  mî  xwrend  genc“
Ango „ Cengewarên Kurd di cengan de azar û êşan dibînin û qurbanîyan didin, lê Tirk jê mifa werdigirin û xezîna wê dixwin“
“Kürd  savaşçıları  savaşta,  savaşın ceremesini,  acısını çekiyor ve  kurban  veriyorlar,
fakat, Türkler  ise   bunun  nimetlerinden yararlanıyor ve    hazinesinden yiyorlar” 
Şeyh Ubeydullah Nehri daha da ileri giderek “Türkler Kürdler için hiç bir şey yapmazlar. Onların verdiği sözler ve yaptıkları antlaşmalar hepsi yalandır” diyor.( Dr. Elî Nerweyî, age sayfa 44)
Yine sözü Şeyh Ubeydullah Nehri’ye bırakalım:
„Zulm   îşan  ra  çû arem  derbeyan,
her çe guyem  andekî  başed az an”
“eger  ez behsa  sîtem û zordarîya   Tirkan bikim,
hindi ez  bibêjim  her min  kêm gotîye“
“Eğer  ben   Türklerin  sitem  ve zorbalıklarından  söz edersem,
ne  söylesem  azdır”
Devam edecek
 
        
     
 
       
       
       
       
      