Skip to main content

Büyük Filosof ve Din Alimi Ebu Wefa Kurdî Gawani Aşiretindendi.(14)

Ebu Wefa Kurdî, 3 gün boyunca ısıtılmış minber üzerinde farklı mezheplerden gelen din alimlerine hitap ediyor. Din alimleri Ebu Wefa’ya soracakları tüm soruları unutuyorlar. Ebu Wefa Kurdi, farklı mezheplerden gelen din alimleriyle girdiği tartışmalarda baskın çıkıyor.
Menakıbname’de anlatıldığı kadarıyla Ebu Wefa’nın din alimlerinin önünde yaptığı savunma Abbasi Halifesini de ikna ediyor. Halife Ebu Wefa’nın velayetine inanır ve kendisine nasihat etmesini ister. Ebu Wefa Halife’ye „Ey Müminlerin emiri!! Nefsin seni kaç defa etkilemeye çalıştı. Sen hicabda olduğunun farkında değilsin“ (Ayşenur Özkul, Tacü’l Arifin Ebü’l Vefa’nın Menakıbı İnceleme ve Metin, İstanbul-2008, sayfa 39) dedikten sonra ona bir misal vererek nasihat eder. Ebu Wefa’ya göre bir çoban koyunlarına merhametli davranıp onları iyi besleyip korursa, sayıları artar ve sütleri bol olur. Koyunların sahibi böyle bir çobanın görevine son vermez aksine takdir eder. Fakat, çoban koyunlara karşı şefkatlı olmasa , onları incitip beslemese ve kourmasa , sayıları günden güne azalır ve geriye kalanlarda zayıflar. Koyun sahibi böyle bir çobanı işten çıkarıp yerine başkasını getirir.(Ayşenur Özkul, age sayfa 39)

Menakıbname’ye göre Halife Kaim Biemrillah Ebu Wefa’nın elini tutarak adaletli davranacağına dair söz vererek tevbe eder. Bu arada Halife Ebu Wefa için bir ziyafet veriyor.

Menakıbname’de Ebu Wefa Kurdi’nin halife ve müridlerinin ağzından ona ilişkin bir dizi keramet anlatılıyor. Ebu Wefa’nın gösterdiği kerametleri ve ondan sonra gelen dinsel grupların üzerindeki etkisi konusu ayrıca irdelenmelidir.
Burada konumuz çeşitli Türk çevrelerinin Ebu Wefa Kurdi’nın Kürd kimliğini çarpıtarak Türk gösterme girişimlerine ilişkin bazı veriler sunmaktır.

Menakıbname’ye kısa bir göz gezdiren her okuyucunun bu eserde yüzlerce defa Kürdlerin ve Kürd din adamlarının gündeme geldiğini ve bu gerçekliğe karşın Türklerden hiç söz edilmediği görecektir.(Türkmani , Muhamed hariç)

Ebu Wefa’nın Şeyhi, Şeyh Şenbeki Kürd, Şeyh Şenbeki’nin Şeyhi Şeyh Hawara Kurd ve oradan daha ileri gidildiği zaman Şeyh Suwari Kürd....... vs...
Ebu Wefa’nın çevresine bakıldığı zaman Macidi Kurdi, Çakeri Kurdi ve daha başka açık Kürd isimlerine raslanmaktadır.. Bunlardan Kirmani, Gorani, Curcani gibi lakapları taşıyanlarda var.
Ebu Wefa’nın ailesini anlatan herkes annesinin Nergisi Kürd aşiretinden Şerko’nun kızı olduğu konusunda hem fikir..
Ebu Wefa’nın babasının seceresini sonradan Ehli Beyt’e bağlama girişimi olmuştur. O dönemler hatta günümüzde ailesinin seceresini Hz. Ali’ye dayandırmak bir çok çevreye toplum içinde manevi ve maddi güç kazandırmıştır.

Şarani’nin anlatımına göre Abdulkadir Geylani „Cenab-ı hakkın kapısında hiç bir Kürd yoktur, ki Ebu Wefa gibi olsun“ demiştir.(Ayşenur Özkul, age sayfa 18)

Ebu Wefa Kurdi ile aynı dönemde yaşıyan Kadiri Tarikatının kurucusu Abdulkadir Geylani’de her halde Kürd ile Türkü karıştırmış olacak....

Mevlana Celadettin Rumi Mesnewi’nin Dibace’sinde Mesnewi’yi kaleme alan Hüsameddin Çelebi’den söz ederken : „Deriz ki: Bu kitap; garip, çok ender bulunan fikirleri, makalelerin en şereflilerini, inci gibi delilleri, zahitlerin seçtiği yolları, abidlerin bahçelerini kapsamaktadır. Lafızları veciz, manaları çok olan manzum Mesnevi'dir. Bu kitabı, efendim, senedim, mutemedim, ceset ve ruhumda yer tutan, bugünümün ve yarınımın gıdası olan zatın isteğine bağlı olarak uzatılmasına, çaba ve gayretimi kısıtlamadım. Bu yüce zat; ariflerin kendisine uyduğu, hidayet ve kesin bilginin önderi, halkın feryadına yetişen, kâlplerin, akılların emini, Allah'ın kulları arasında emaneti, insanlığın safiyeti, Allah Resulü'nün vasisi, Yüce Nebi'nin sırları olan arşın hazinelerinin anahtarı, yer hazinelerinin emini olan Şeyh Ebu-L-Fezail Ve Hüsamül-Hak Ved-din Hasan İbn-iİ Muhammed İbn-i Hasandır. "Ehi terk" diye bilinir. Bu zat vaktinin Bayazıd-i Bestamisi ve zamanın Cüneydidir. Sadık oğlu sadık oğlu sadıktır. (Radiyallahü anhu ve anhüm) ve aslen Rumî'dir . Temiz nesepleri: (emseytü kürdiyyen ve esbahtü arabiyyen/ Kürt olarak akşamladım, Arap olarak sabahladım) sözüyle muhterem olan Mükerrem Şeyh'e ulaşır. (kaddesellahu ruhehu ve ervahehu ve ahlafehu)”

Mevlana Mesnewi’nin Dibace’sinde Hüsameddin Çelebi’nin “temiz nesepleri ......... Mükerrem Şeyh’e uluşır” diyor. Yani Ebu Wefa Kurdi’ye ulaşır. Neseb kelimesinin manası nesil, soy ve atalar anlamına geliyor.

Bildiğimiz kadarıyla Ebu Wefa’nın çocuğu olmamış.
Acaba Hüsammedin Çelebi Ebu Wefa’nın kardeşinin soyundan olmasın mı?

Bilindiği gibi Türk tarihçileri ve araştırmacıları bir dizi tarihi gerçekleri alt üst ederek farklı milletlere mensup bir dizi tarihi şahsiyeti Türk yapmaya çalışıyorlar.. Bu konuda çok ciddi bilgi kirliliğine neden olmuşlar ve hala da devam ediyorlar. Mesela Prof. Dr. Fuad Köprülü, Hüsammedin Çelebi için “Çelebi Hüsameddin Hasan b. Muhammed bin Hasan Ahi Türk” diyor.( Prof. Dr. Fuad Köprülü, age sayfa 226)

Köprülü’nün „Ahi Türk“ü Mevlana’nın Mesnewi’ye yazdığı ön sözde ise Hüsameddin Çelebi’nin „Ehi Terk olarak“ tanındığını söylüyor.

„Türk“ ve „Terk“ i karıştırmak çok kolay olması gerekiyor.
Aslında Fuad Köprülü’de „Sipehsalar“ a dayanarak Hüsameddin Çelebi’nin „Şeyh Ebu Vefa Bağdadi’nin evladından olduğunu“ yazıyor. Hatta düştüğü not ile „Seyyid Ebu Vefa’yi Kurdi çok büyük bir mutasavvıftır.... ........ Hüsameddin Çelebi’nin bu şeyh’in neslinden olduğunu bize bu hususta en inanılır kaynak olan Sipahsalar bildiriyor“ diyor.(F. Köprülü, age sayfa 226) Hem Hz. Mevlana’yi ve Hüsameddin Çelebi’yi yakından tanıyan ve uzun yıllar birlikte yaşıyan Mevlana’nın müridlerinden olan Sipahsalar, Ferudun İbn Ahmed’in risale-i Sipehsalar bimenakıb-i hazret-i Hüdavendigār kuddise sırrehü adlı eseri daha önce Farsça İran’da ve 1913 yılında Osmanlıca çeviri Selanik’te basıldı.

Sipehsalar Hüsameddin Çelebi ve Ebu Wefa için şöyle yazıyor:

“Tevhid ehlinin büyüklerinden evliyanın övüncü Hüsameddin Çelebi, ilâhî nurun mazharı, zamanının Bayezidi idi. Müritlerinin başıydı, zahir ve bâtın mücahedede olup vera ve takvada aşırı gider, çok riyazet ederdi. Son derece edepliydi, hep mücahede halindeydi. Güzel ahlakı ile kalplerdeki sırları bilirdi. Öz ve manalı konuşur, şeriat meselelerini kolaylıkla çözüverirdi.

Şeyh Salahaddin’den sonra Hazreti Pir’in sağlığında dokuz yıl ve ondan sonra bütün müritlere halife ve imam oldu. Hazreti Pir’e yaklaşmak için bütün müritler ona daima yakın olurlardı. “Akşam Kürt idim, sabahleyin Arap oldum.” diyen şeyhin soyundandı.[85]



(85] Bu sözü söyleyen büyük şeyhlerden Ebul Vefa Hazretleridir. Bağdatlı diye tanınmış ise de Kürdî’dir. Cenabı Hüsameddin Çelebi Efendimizin büyük atasıdır. Ümmi olduğundan zahir görüşlüler kendisini mahcup etmek için vaaz etmesini istediler. “İnşallah yarın vaaz ederim.” dedi. O gece Resulü Ekrem (s.a.v.) Efendimizi rüyasında gördü; Cenab-ı Hakk’ın Aliym ve Hâkim ismiyle kendisine tecelli eylediğini müjdeleyerek iltifat etti. Ertesi günü kürsüye çıkınca ilk sözü “emseytü kürdiyyen ve esbahtü arabiyyen” oldu. Sonra Kur’an’ın sırlarının hakikatlerini söylemeye başladı. (Mütercim: M.B.H”

http://www.mevlanakapisi.net/2011/01/husameddin-celebi-hazretleri.html

Devam edecek

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.