Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 14 January 2012

12 Haziran 2011´ de yapılan Genel seçimlerde Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) ve Katılımcı Demokrasi Partisi (KADEP) seçim ittifakı yapmışlardı. Seçimden sonra ise bilebildiğim kadarıyla bu üç partiden ortak bir açıklama ve ortak etkinlik olmamıştı. Tersine zaman zaman kendi aralarında polemiklere de girmişlerdi. En son Roboskî katliamında bile BDP ve HAK PAR heyetleri katliamın olduğu köye, taziyeye ayrı ayrı gitmişlerdi. Bu üç partiden katliama dair ortak bir açıklama da yapılmadı.

Derken, dün Dîyarbekîr´de bir araya gelen Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR), Katılımcı Demokrasi Partisi (KADEP), Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP), Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Kürt Demokratik Birlik Hareketi (TEV-KURD), Devrimci Demokratik Kürt Hareketi (TDŞK) yöneticileri kamuoyuna yaptıkları açıklamada “Kürdlerin kendi kendini yönetme hakkı için ortak hareket etme kararı aldık” larını duyurdular.

İlgili açıklamada şöyle denildi: “Kürt siyasi parti ve hareketleri olarak, yeni anayasada 'Kürt halkının kimliğinin tanınmasını ve güvence altına alınmasını, örgütlenme hakkının evrensel standartlara kavuşturulması, Kürt ve Kürdistan ismiyle siyasi parti ve örgütlerin kurulmasının güvence altına alınmasını, Kürtçenin resmi dil olması dahil, hayatın her alanında serbestçe kullanılması ve her düzeyde Kürtçe eğitim ve öğretimin güvence altına alınmasını, Kürt halkı için, Kürdistan coğrafyasında kendi kendini yönetme hakkını içeren siyasal bir statünün tanınmasını sağlamak üzere birlikte ve ortak hareket edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz."

Bu ortak hareket kararına ilişkin olarak görüş açıklamayı şimdilik gerekli bulmuyorum.

Bu aşamada söyleyeceğim şu olabilir: Kürd ulusunun Kendi Kaderini Kendisinin Tayin Hakki prensibinin kabulü, Kürd yurtsever hareketinin olmazsa olmaz anlaşma zeminidir.

Ulusun kaderini Tayin biçiminin farklı formları olsa da Kürdistan´daki tüm sınıf ve katmanlar, politik parti ve hareketler bu ilke temelinde ortak hareket oluşturabilirler.

Sömürgeci merkezi otoriteye karşı: Kürd ulusunun kendi toprağında kendisini özgürce yönetmek istemesi son derece doğal ve demokratik bir haktır. Buna ancak kürdün düşmanları karşı çıkabilir,

Roboskî Katliamı

Yeni bir yıla Roboskî´nin hüznüyle girdik. Gencecik insanlar, bir lokma ekmek parası kazanmak için düştükleri yolda Türk savaş uçaklarının ağır bombardımanıyla hayata veda ettiler… Bu kurbanların yanlarında ne silah ne bir çakı vardı.

Bu korumasız, masum insanlara karşı savaş uçaklarını kaldırtanlar ise Kürd ailelerden özür ve af dileyeceklerine, pişkin pişkin “operasyon hatası” deyip geçtiler…

Erdoğan ve partisinin Roboskî katliamı karşısındaki bu tutumu, Dêrsîm “özrü” nün de ne kadar sahte ve göstermelik olduğunu da bir kez daha suratlara çarptı.

Taraf´a haksız suçlamalar

Ama Türk Hükümeti katliamı ne kadar inkar ederse etsin, Roboskî katliamı, Türk hükümeti ve Erdoğan´ın yüzündeki demokrasi makyajını tümüyle silen bir işleve sahip oldu.Silahsız, savunmasız ve çoğu çocuk yaşta olan Kürdler´in Türk savaş uçaklarınca paramparça edilmesi dünya medyasında da yankı buldu.Erdoğan ve hükümeti çok net eleştiri ve uyarılar aldı.

Erdoğan´a dair çoğu zaman optimist yaklaşım içinde olan Taraf gazetesi ve gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan, Roboskî katliamından sonra Erdoğan ve hükümetinin gösterdiği yaklaşım karşısında bir kez daha hayal kırıklığına uğradı. Altan bu hayal kırıklığını gizlemediği gibi, gazetenin katliamı açığa çıkarmaya yönelik çabası da günübirlik sürdü/sürüyor…

Aslında Taraf, Ergenekon- ordu- AK Parti çatışmasının başından beri sadece bir iktidar çatışmasından ibaret olduğunu görseydi sanırım ne AK Parti´ye karşı bu kadar hayal kırıklığı yaşardı, ne de bu kadar iyimser olurdu.

Taraf, AK Parti´nin kendisini hükümetten düşürmeye çalışan darbecilere, Ergenekon´culara karşı gösterdiği direnci yanlış okudu. Sandı ki Erdoğan Türkiye´yi “Avrupa demokrasisine” taşıyacak.

Sandı ki, Erdoğan´ın izniyle yapılan ve bir oyundan ibaret olan PKK-MİT görüşmeleriyle “Kürt sorunu” çözülecek.

Gazete sonuçta her iki beklentisinin de boşa çıktığına gördü.
Nitekim Altan son makalesinde içinde bulunduğu noktayı şöyle ifade etti:“Galiba şu son zamanlarda en çok duyduğum soru, “AKP ne yapmak istiyor” sorusu. Bu, çok yersiz bir soru değil. Referandumdan önceki AKP ile bugünkü AKP arasında dağlar kadar fark var. En büyük farklılık “devletin içindeki suçlarla” ilgili tutumu. Daha önce bu “suçları” açığa çıkarmak, hukukun önüne getirmek, suçluları yargılatabilmek için halkın desteğini sağlamak isteyen AKP, bugün suçların üstünü örtmeye, şeffaflıktan kaçınmaya uğraşıyor. Şu son Uludere faciasına mim koyun. İlerde AKP tarihi yazıldığında bu olayın ciddi bir “kırılmanın” en önemli aşaması olarak değerlendirileceğini sanıyorum.34 sivilin savaş uçaklarıyla paramparça edildiği bir olaydan günlerce sonra bir iktidar hâlâ “hata varsa” diye mırıldanıyorsa, o iktidar suçtan arınamamış bir devletle koyun koyuna girmiş, halkından uzaklaşmış bir iktidardır.“

Altan, önceki gün Kürd medyasına ilişkin olarak uğradığı hayal kırıklığına da şöyle değindi:“Biz Uludere katliamını aydınlatmaya çalışırken bazı Kürt siteleri de bize saldırıyor.

RojevaKürdistan com´un Taraf´ı devlet medyası olarak nitelemesi ve Gelawej net. Editörünün suçlama dolu yazısı bana göre de oldukça haksızdır.

Taraf´a karşı her iki sitedeki yönelim de KCK´nin afarozundan sonra baş göstermiştir. KCK´nin taraf´a olan tepkisi ise “Dağlıca”, “Aktütün” karakol baskınlarında PKK- Türk ordusu ilişkisine dair yaptığı haberlerdir.

Taraf son katliamda da istihbaratın PKK içindeki bir ajandan geldiğini açıkladı.

Türk MİT´inin inkarı üzerine, Taraf PKK içindeki ajanın ismini deşifre etti.

Yine Taraf, Türk ordusu içinde bir kesimin PKK´yi “koruduğunu”, bu amaçla savaş uçaklarına yanlış koordinatlar vererek boş alanları bombalattığını da yazdı. Gazete buna itiraz eden Türk Genelkurmayı´na belgeyle yanıt verdi. Bunun üzerine Türk Genelkurmayı sus pus oldu.

Gelawej, Rojeva Kürdistan vb siteler, şahıslar, Taraf´ın bu haberleri yalandır diyorlarsa, buyursunlar kürd kamuoyuna doğrusunu açıklasınlar.

Emre Uslu gibi bir iki polis kafalı şahsında Taraf gazetesi topyekün mahkum edilemez.

Uslu´yu bende kesinlikle Taraf´a yakıştırmıyorum. Ama bu bay güvenlikçi´ye bakıp Taraf ´a not vermeyi de hakkaniyetli bulmuyorum.

Kürdler kendi kaderlerini Tayin etmelidirler, diyen Leyla Zana´ya tam destek veren Ahmet Altan´a saldıranlar, Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkına karşı olduğunu defalarca belirten Abdullah Öcalan karşısında sağır ve dilsiz davranıyorlarsa ortada çok ciddi bir kişilik ve ahlak problemi var demektir.

Taraf´a “binlerce demokrat okuyucuyu yanlış yönlendiriyor” vb diye saldıranlar, yüz binlerce taraftarı, kadrosu olan Öcalan´ın ve PKK/KCK´nin, Kürd özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine yabancı proje ve açıklamalarına karşı ne gariptir ki yıllarca mezar sessizliği içinde, Öcalan politikasına destek oldular.

Bunlar kendilerine ister yazar, ister siyasetçi, isterse basın mensubu desinler tutarlı bir duruş içinde değillerdir.

Sonuç olarak Ahmet Altan, Yıldıray Oğur vb. gibi liberal yazarların, kimi zaman topuzun ucunu kaçıran siyasi iyimserlikleri, yanılgıları, Kürd halkı açısından Abdullah Öcalan, Duran Kalkan vb´lerinin bilinçli çarpıtmaları kadar tahripkar değildir.

Eh herkes bulunduğu yerden bakar dünyaya…

Sedat Günçekti

12.01.2012

Muhtesem (not verified)

Mon, 01/16/2012 - 18:39

bira İste böyle oluyormus 5 para etmeyenden 5 paralik bahsisler alinca bir de 5 paralik soygunculuktan 5 paralik sitelere yazar olunca böyle 5 paralik yalakalik yapiyor insan 5 paralik sömürgeci kalemlere Hey gidi bedlis asdkder günleri hey nerden nereye gene de selamlar Muhto

Anonymous (not verified)

Tue, 01/17/2012 - 02:23

kendi genel sekreterlerini BARISÇIL BIR YONTEMLE al-asagi edip, ardindan 21.YUZYILIN SOYALIST PARTISI.. ondan sonra? rizgari online.. ondan sonra? basliklari ve muhtevalari (dil gramatika anlaminda) turkçe dusunup kurdçeye çeviri yapma AKADEMISYENLIGI unvanina layik LE MONDA a kurdi.. baska? eheeem konusturtmayin beni! konusursam ortalik toz-tuman olur.. netlesmesi gereken kurdlerdir..(sadece sedat gunçekti ile ilgil soylemiyorum ama sedat iki seferdir ayni telden çaliyor ve gereksiz bir cizirti yapiyor. ilk yazisi ahmet altan netlesmeliymis, ikinci yazisi da ahmet altan vb lerine de haksizca saldiriliyormus.. wy do you that? ahmet altanin kurdistan sorununa çozumu ile abdullah ocalanin ve mustafa kemalin kurdistan sorunua çozumu arasinda fark var mi? hepsinin ortak paydasi: BIR NEVI OZERKLIK! ne diyor ahmet altan? diyor ki: KURDLERIN HAKLARI HER NE ISE... bu galamda sedet bu yaziyi hak etmistir!kurdlerin haklarinin ne oldugunu madem bilmiyorsan nemenem bosbogazlik yapiyorsun diye soranlari da ahmet altanlara haksiz saldiri yapiliyor diye feryad-figan hallerine karsi hak etmistir sedat bu yaziyi)..! amhet altan da, abdullah ocalan da, kemal burkay da gayet açik ve nettirler! ulkelerinin demokratiklestirilmesi.. baska var mi? var diyen beri gelsin.. beri gelsin derken, hangi yontemle, hangi ithamla hangi yaklasimla isterse, onunla gelsin.. ozgurce, hiç bir tereddut ve sinir tanimadan tartismak konusmak ifade etmek ve elestirmek neymis gorelim ve ogerenelim.. kim gosterecek ve ogretecek? ogrenmesi gerekenler ve gormesi gerekenler kimler? ben sen o biz siz onlar bizler sizler hepimiz! anonymous

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.