Skip to main content
Submitted by Aso Zagrosi on 9 June 2011


Davut’un makalesinde Xalid Begê Cibrî ve Seyid Riza ilişkileri meselesinde bazı tespitler var. Bu tespitler bir çok yanıyla sorunludur. Biraz uzun olacak ama, Xalid Begê ilişkin Davut’un makalesinde bazı alıntılar yapacağım.

Davut şöyle yazıyor:

Cemiyeti islamiye ise artık Ermenilere açıkça savaş çağrısı yapıyor ve Dersim delegelerini cihada kazanmak için yoğun çabalar harcıyor, etkili kişileri ve Subayları araya koyuyordu. Bu heyetlerin başlarından biri de gizli Azadi örgütü sorumlusu Binbaşı Cibranlı Halit Bey idi. Cibranlı Halit Bey, Dersim ileri gelenleri ile gizli görüşmelerde yaptı ve onlara, henüz ayaklanma ve savaş zamanı olmadığını, kürtlerin belli bir hazırlıktan sonra topluca ayaklanmaları halinde sonuç alabileceklerini telkin ve tavsiyelerinde bulundu. Seyit Rıza ve birkaç Dersim ileri gelenleri Cibranlı Halit Beyin önerilerini kabul etti, hatta yazılı bir kayıt olmamasına rağmen, bazı söylentilere göre, Seyit Rıza Müfrezesiyle birlikte Halit Beyin yanında osmanlı ordusuna katılarak Erzuruma kadar gitmiş ve burada ermenilere yapılan katliamları görmüş ve suçsuz insanların, kadınların çocukların öldürülmesine isyan ederek Binbaşı Halit bey ve Nuri Paşa nezdinde bazı çıkışlar yapmış, ancak onlardan azar işitince Erzurumu terk ederek Dersime dönmüştür.”

Bu uzun alıntıda sorunlu gördüğüm noktaları açmak istiyorum. Bizim kafa yorduğumuz dönem “Erzincan Mütareke”sinden(18 Aralık 1917) Ermenilerin Erzincan’ı terkettiği 13 Şubat arası dönemdir.

Acaba Xalid Begê Cibrî yukarıda sınırlarını çizdiğim zaman dilimi içinde Dersim’e geçip Seyid Riza’yı ikna etmeye çalıştımı?

Davud’un söylemine bakılırsa “Seyit Rıza ve birkaç Dersim ileri gelenleri Cibranlı Halit Beyin önerilerini kabul ettiler” diyor.

Xalid Begê Cibrî’nin sözünü ettiğimiz dönem Dersim’e gittiğine dair elimizde belge yok.
Davut’ta bu konuda belge ve kaynak sunmuyor.

Aslında bu konuda esas zorluğumuz, Türk devletinin Albay Xalid Cibrî hakkında var olan tüm belgeleri gizlemesinden kaynaklanıyor. Xalid Begê Cibrî’nin mahkemesi dahil onun tüm faaliyetleri hakkında yüzyıllık bir sansür ve suskunluk var. Benim gördüğüm kadarıyla devlet Kürd davasına kendisini adamış ve Azadi gibi bir örgütlenmeyi oluşturan Xalid Beg gibi bir lideri hafızalardan silmek istedi.

Davut 1918 yılında “Bu heyetlerin başlarından biri de gizli Azadi örgütü sorumlusu Binbaşı Cibranlı Halit Bey idi” diyor.

O dönemler Azadi örgütlenmesi yok.. AZADÎ daha sonraları oluşuyor. Eğer İsmail Hakkı Şawes’e bakılırsa “1921 yılında Erzurum’da kurulmuştur”. Bu konuda daha başka belgelerde vardır. Aris Arda arkadaşın çevirisini yaptığı Rus ve Sovyet belgelerinde Azadi ve Xalid Begê Cibrî hakkında bir hayli belge var(Newroz. Com arşivine bakınız)

O dönemler Xalid Beg’in İstanbul’daki Kürd örgütlenmeleriyle olan ilişkilerinden sözedilebilinir, ama Azadi örgütlenmesinden değil.

Xalid Cibrî’nin 1916 yılında Palu’da olduğu biliniyor. Onun Dersim ileri gelenleriyle ilişkiye geçmesi düşünülebilinir. Xalid Bey gibi geçmişte İstanbul Kürd siyasal yapılarıyla ilişkisi olan birinin ve bir kaç yıl sonra Kürdistan tarihinde en modern, en kapsamlı ve en ciddi siyasal yapılanması olan Azadi’yi oluşturan birinin o dönemler boş duracağını düşünmek bana pek doğru gelmiyor. ( Azadi’nin saflarında bulunan Kürd subayları bir günde yanyana gelmediler. Bu konu ciddi ve derin bir araştırmayı gerektiriyor)

O dönemler(1917 yılının sonu ve 1918’in başında) Seyid Riza ile ilişkiye geçen “Binbaşı Halid” var.
Bu “Binbaşı Halid” Kürd değil, Çerkezdir. Osmanlı Ordusu tarafından Dersim’e gönderiyor. Seyid Riza ile birlikte Erzincan alınmasında ve Erzurum’a karşı saldırıda bu “Binbaşı Halid” var. Bu “Halid” “Deli Halit Paşa” olarak biliniyor. 1925 yılında Türk Meclisi’nin ortasında öldürülüyor. Bugün Erzincan’dada onun adını taşıyan çok uzun bir cadde var.

Dr. Nuri Dersimi şöyle yazıyor: “Seyid Rizaya ancak bir kısım Ovacık aşiretleri birleşmiş ve bunlar Munzur dağlarını aşarak 13 Şubat 1334’te Erzincan merkezini harben işgal etmişlerdi.
Erzincan işgalinden sonra Erzurum’a doğru hareket başlarken Seyid Riza ile beraber bulunan ve Deli Halit şöhretiye maruf olan kumandanı, Seyid Riza’ya: Aman Seidim Kara Kazim’den evvel Erzuruma biz girelim!! Demiş ve hakkikaten Erzuruma ilk olarak giren Seyid Riza kuvvetleri olmuştu”(Dr. Nuri Dersimi, age, sayfa 118-119)
Dr. Nuri Dersimi’nin verdiği bilgilere bakılırsa hem Erzincan ve hemde Erzurum’a ilk giren Seyid Riza’nın güçleriydi.
Başka kaynakları yanı sıra Kazım Karabekir’de Erzincan’ın alınması meselesi üzerine duruyor ve şöyle yazıyor: “ Garbi Dersim müfrezesi kumandanı Halit Bey askeri dairede bana mülaki olmuştu. Halid Bey Dersim’den 735 kişilik milis ve bir nizamiye taburuyla hareket etmiş, fakat Erzincan’a ancak 250 milis ve 30 nizamiye askeriyle gelebilmiş” diyor.(Kazım Karabekir, Erzincan ve Erzurum’un Kurtuluşu, Sarıkamış, Kars ve Ötesi, 1990, Erzurum, sayfa 72)

Kazım Karabekir yazısının devamında “Halid Bey’e şunu sordum:

Şehre daha evvel girdiğin halde ve yanında 30 da nizamiye efradı varken neden bana veya en yakın kıta kumandanına bir rapor göndermedin?
Bu süretle saat kaçta girdiğin de tespit olunur, vaziyet olduğu gibi meydana çıkardı” diyor. (Karabekir, age, sayfa 73)

Kısacası tüm bilgilerden ortaya çıkan olay, Seyid Riza “Kürdleri korumak amacıyla”(Nuri Dersimi) Erzincan’ın alınmasına katılıyor ve Seyid Riza yanında bulunan Komutan Cibranlı Xalid değil, Çerkez asılı “Binbaşı Deli Halit”tır.. İki “Binbaşı Halit”ı karıştırma olayı sık sık oluyor, buda bir dizi anti-Kürd çevrelerinin spekülasyonlarına neden oluyor.

Cibranlı Xalid’ın 1919 yılında Ovacığa gitmesi olayı var. Bunun ayrıca değerlendirilmesi gerekir.
Ahmet İzzet Paşa Anılarında Seyid Riza için bazı değerlendirmeler yapıyor ve şöyle yazıyor: “Batı Dersim’de uygulanan propaganda ve teşebbüslerin etkisi her şeyden dini duygularına büyük önem veren güçlü Koziçan aşiretinin başkanı, Seyyid Riza’nın himmet ve girişimleriyle Batı Dersim reislerinin çoğunluğu Türk tarafına temâyül ettirilmiştir. Aşiret mensuplarının hepsi, kısa zaman sonra Türk tarafına iltihak ile Rus casus ve memurlarını da topraklardan kovup çıkarmıştır” diye yazıyor.(Ahmet İzzet Paşa, Feryadım, C1, İstanbul, 1992, sayfa, 343)

Farklı cephelerde yer alan Dr. Nuri Dersimi ile Ahmet İzzet Paşa’nın söylediklerinde çıkarılan ortak payda Seyyid Riza’nın Ermeni Birliklerinin Erzincan ve Erzurum’da çıkarılmasında ciddi bir rolü olmuş.

Davut makalesinde Osmanlılar tarafından Mehmet Emin ve Hatipzade Yusuf’un idam edilmelerini(yukarıda bu mesele üzerine durmuştum) anlattıktan sonra,“bu olayda öfkelenen Bazı Dersimliler Binbaşı Cibranlı Halit Beyin tutuklanmasını isterler, ancak Erzurumdan yeni dönen Seyit Rıza ve Hasan Vefa bey buna karşı çıkarlar.” diyor.

Bu yaptığım alıntıda ciddi sorunlar var ve bir dizi eklektik ve çelişkili bilgileri içerir.
Çünkü, Mehmet Emin ile Haci Hatipzade’nın meselesi Ocak ayının(1918)sonuna doğru geçiyor. Erzurum’un alınması 12 Mart 1918 tarihine tekabül ediyor. Çünkü Andranik Paşa 11 Mart günü akşamı saat 8’de savaşı konseyini topluyor ve Erzurumu boşaltma emrini veriyor. Ermeni güçleri 12 Mart günü saat sabahın 5’inde şehri boşaltıyorlar. (General Korgannoff, age, sayfa 112)
Davut’a göre halk Xalid Beyi tutuklamak istemiş “ancak Erzurumdan yeni dönen Seyit Rıza ve Hasan Vefa bey buna karşı çıkarlar” diyor.

Bu olay Seyid Riza ve Hasan Vefa’nın Erzurum’dan dönüşlerinden sonrasınında oluyorsa, var sayalım Mart sonu olsun. O dönem Xalid Bey’in Dersim’de ne işi var?

Osmanlılar tüm güçleriyle Kürdleri cephelere sürdüğü bir dönemde Xalid bey Dersim’de oturuyor? Xalid Bey’in 1918 yılının Mart ayında Dersim’de olduğuna dair ciddi belge göstermek gerekiyor.
Aslında Davut makalesinde kendi kendisiyle çelişkiye düşüyor.

Davut Seyid Riza’nın Cibranlı Xalid tarafından ikna girişimlerini anlattıktan sonra

“hatta yazılı bir kayıt olmamasına rağmen, bazı söylentilere göre, Seyit Rıza Müfrezesiyle birlikte Halit Beyin yanında osmanlı ordusuna katılarak Erzuruma kadar gitmiş ve burada ermenilere yapılan katliamları görmüş ve suçsuz insanların, kadınların çocukların öldürülmesine isyan ederek Binbaşı Halit bey ve Nuri Paşa nezdinde bazı çıkışlar yapmış, ancak onlardan azar işitince Erzurumu terk ederek Dersime dönmüştür.”diyor.

Görüldüğü gibi Davut iki “Halid’ı ” karıştırmış ve bir dizi yanlış yorumlara gitmiştir.
Xalid Begê Cibrî aynı anda hem Erzurum’da ve hemde Dersim’de olamaz.

Aslında Davut Seyid Riza ile Hasan Vefa’nın Erzurum’dan geri dönüşlerini gündeme getirerek makalesinin Dersim şûrası boyutunu da boşa çıkartıyor. Davut şöyle yazıyor: Erzincandaki şuura çalışmalarına delege olarak katılan ve Ermeni katliamına karşı çıkan ve 1917 de alay komutanı iken istifa ederek Dersime sığınan albay Hasan Vefa Bey karşılar. Hasan Vefa bey aynı zamanda, Merkezi Yeşilyazıya taşınan şuura hükümetinin de askeri komutanı idi.”

Eğer Hasan Vefa Bey “Yeşilyaziye taşınan Şûranın askeri komutanı” ise ve Ermenilere karşı Erzurumdaki çatışmalara katılmışsa demek oluyor ki “Yeşilyazı Şûrası”, “Erzincan Şûrası”na karşı Osmanlılarla beraber hareket etmiştir.

Devam edecek....

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.