İnsanlarda görme sezgisi,tecrübesi vardır.Bu sezgi gücü gözle değil sadece beyinle olur.Gözle görülmede sezgi gücü yoktur.Fakat,beynin sezgi gücü ile gelecek gelişmeleri,olacakları görmek ,hatta yıllar ötesini görmek mümkündür.
Sosyal,siyasal durumlarda bu sezgi gücü kaçınılmazdır.Yazı ve yazı dili bu sezgiden uzaksa,görmüyorsa doyurucu bir sonucun çıkmasını beklemek ;zaman kayıbından başka bir şey değildir.Öz olarak geleceği görmeyen bir yazı günlük yaşamın ayakları altında kaybolacaktır.Bu yazı hiç bir meyve vermeden,üretmeden,ışık tutmadan sönecektir.Çünkü bir yazının,kalemin amacı öldürmek değil yaşatmaktır.Kalem, düşman karşısında namlu olurken
kendi amacı(halkı)için bütünleştirici,addelet,hukuk ve barış olmalı.Kalem veya yazı tek bir noktadan bakması doyurucu değildir(yaprakları görüp kökleri unutmak),sosyal,sınıfsal,ulusal,piskolojik yönlerin toplamından hareketle ,geçmiş ve gelecek zamanı göz önüne alarak (zamanlama) gideceği yere varması gerekir.
Eleştiri canlı bir olaydır.Yazıyı morg veya amelyat masasına yatıran uzmanlaşmış hekimdir,doktordur.Çok seri kanlıdır,piskolojik hakimyeti ,cesareti ve bilirliği (tecrübe) ile hücrelere,moleküllere kadar inecektir.Bu uzmanlık alanda, dikta bir kişilk her şeyi dağıtır,evet amelyat yapıyor,satırı indirmek,bedeni hızar makinesi ile iki ye bölüp sonuç beklemek bir "DNA" veya"ADN"testi değildir.Uzman kişi,Karşısındak cansız bedene saygılıdır,çünkü o cansız bedeni konuşturarak,bir sonuca varır.
Bir yazıda veya tıp ta sonuca ve gelişmelere bakılır.Doktorun varmış olduğu sonuç konşulur.Yoksa yazarın veya doktorun kaç numara ayakkabı giyindiğ,rengi sorulmaz,alaya alınmaz,(kişilik ele alınmaz),dikta emirler vererek,şunu şunu yapacaksın demek;ya birşey bilmeyen kişi oluruz,ya da bireyselliğin toplumlaşmadığı ortaya çıkar.