Skip to main content

Kürdler, Ermeniler ve Türkler

Türkler ve Ermeniler aynı yolun yolcularıdır. Kürd milleti karşısındaki duruşları aynıdır. Resmi politıkaları örtüşmektedir. Kürd milletini red et ve soykırımdan geçir. Tarihte Ermeni ve Türk siyasi çevrelerin politıkası bu olagelmiştir. Daha altı ay önce Ermeni Milli Meclisi çatısı altında Ermeni siyasi çevreleri, aydın ve akademisyenlerin gerçekleştirdikleri konferansta Kürdlerle ilgili aldıkları kararlar, Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu’nun son dönemde dile getirdikleri virgülünden noktasına örtüşmesi tesadüfi değildir.Ermeni ve Türk milliyetci ve ırkçı çevrelerin örtüşen amacı Kürdleri yok saymak, Kürdistan’ı Kürdsüzleştirmek ve bu topraklara egemen olmaktır. Bu dün olduğu kadar, bugünde böyledir. Bu bir tealitedir. Bu gerçeğe karşın kimi Kürd çevreleride bu politıkanın Kürd versiyonudur. Kürd aydın ve siyasi çevrelerinde Ermeni hayranlığı moda halini almıştır. Kürd milletini katil ilan etme yarışı başını alıp gitmiştir. Kimi çevre de bu konu da bir diğerine fark atmak için uluorta bir sorumsuzluk örneği sergilenmektedir. Ermeni dalkavukçuluğunda alabildiğine prim yapmaktadır. Eğer özel bir amaç yoksa bu tutum karşı tarafın dezimformasyon atmosferi karşısında ezilmişlikten kaynaklanan bir durum olsa gerek. Kimi çevreler bunu bir prim yapma nesnesi olarak kullansada kimileride bilmeyerek Kürd milletini töhmet altında bırakmak için aynı rolü oynadığı ve birincilerin değirmenine su taşıdığı inkara gelmez.Bu çevreler bilinçli veya bilinçsiz olarak bir suçluluk psikolojisi atmosferini yaratarak Ermeni siyasi çevrelerin anti-Kürd tezlerine haklılık kazandırmaktadırlar. Bunun adıda „tolerans“ olmaktadır. Şu bilinmektedir. Ermenilerin tarih tezi, Kürdleri yok saymaktır; bulunduğu coğrafyada etnik temizliğe uğratmek, bu topraklar üstünde çoğunluk sağlamak, Ermeni devletini kurmaktı. Bu anlayış gereği Ermeni siyasi çevreleri, Kürdlere karşı daima bir soykırım içinde olmuşlardır. Dün öyleydi, bugünde bu anlayış egemendir. Dünü bir yana bıraksak bile Ermenistan devleti, tarih olmayacak kadar bir soykırıma daha imza attı. 1992 yılının kışında 15 bin insanımızın Mirov dağında karlar altında bırakmaları ve ölümüne yol açmaları bilinçli bir soykırımdır. Ermenistan devlet politikasi Kürd dostu bir politika olmaktan öte düşmanca bir politikadır. Geçmişin politıkasının devamıdır bu.Ermenilerin örgütlü olarak gerçekleştirdikleri Kürd katliamların haddi hesabı yoktur. Bunun açığa çıkarılması Kürd aydın ve siyasilerin önünde dururken Ermeni siyasi çevrelerinden prim almak için Kürd milletini Ermeni „katili“ ilan etmeleri afedilecek gibi değildir. Bu çevrelerin yazılarını okuduğumda bunlar mazoşist midir diye sormaktan edemiyorum.Kürd tarihi Kürd gözüyle yazılmamıştır. Yazılanlar eksiktir, dahası biz Kuzeyliler tarafından bilindiği söylenemez. Bilinenler ise Kürd düşmanları tarafından bize servis edilendir. Bununda Kürd milletini suçlama, karalama ve aşağılama üzeri kurulu bir yaklaşım olduğu malumdur. Kendi tarihimizi kendi gözümüzle gün yüzüne çıkarma gibi ulvi bir görev önümüzde dururken düşmanın işitmek istediğini tekrarlamak Kürdleri „katil“ ilan etmek „vicdan rahatlama“ gibi bir yolun seçilmesi Kürd milletine yapılacak en büyük kötülüğü meslek edinmektir.Bu çevrelerin aldıkları referanslar Kürd millet düşmanların iddiaları olduğu müddetçe Kürd milletini suçlu ilan etmeleri kaçınılmazdır. Kürdleri daha çok itham ve iftira edeceklerdir. Ermeni siyasi çevrelerin planlı programlı Kürd milletini soykırımdan geçirmesini doğal, Kürdlerin kendi vatanlarında kendilerini korumalarını katilikle suçlayacaklardır. Bu tutum bu çevrelerin amacınıda ortaya koymaktadır. Kuşkusuz Ermeniler soykırımdan geçirilmişlerdir. Bunun inkara gelir yanı yoktur. Kürdlerin bu konuda siyasi bir sorumlulukları yoktur. Fakat Ermeniler için aynı şey söylenilemez. Ermeniler soykırımdan geçirildiği gibi, Ermenilerde Kürdleri soykırımdan geçirmişlerdir. Hemde bu işi planlı programlı yapmışlardır. Söylediklerimiz Rus ve Sovyet belgelerinde sabittir. Aris ARDA arkadaşımızın zamanı oldukça bu belgeler Kürd kamuoyuna sunulacaktır. O zaman katiline aşık Kürd’e elbete bir diyeceğimiz olacaktır.Fakat aynı şey Kürdler için söylenileemez. Kürdler hiç bir zaman siyasi bir otorite olmadılar. Siyasi otorite olmadıkları bir ortamda Osmanlı devletinin gerçekleştirmiş olduğu Ermeni soykırımını Kürdlere fature etmek tarihi Kürd düşmanlarının tezi olsa gerek. Bu tezin kimi Kürd çevrelerince tekrarlanması düşmanın elini güçlendirmekten öte bir işe yaramıyacağı bilinmelidir. Bu konu da Kürd aydın ve siyasilerin daha dikkatlı olmaları gerektiğini söylüyoruz. Kürd milli çıkarı bunu gerektirir.Tarihin hiç bir döneminde Kürdlerin hamileri olmamıştır. Fakat Ermenilerin olmuştur. Başta Rusya ve Batı dünyası Ermeni hamiliğine soyunmuşlardır. Bundan güç alan Ermeniler buldukları her fırsata Kürdleri etnik temizliğe uğratmışlardır. Halada bu işi sürdürdükleri bilinmektedir. Bugün Ermenistan olarak tanımlanan coğrafyada milyonlarca Kürd vardı. Bugün bunun sayısı ancak binlerle ifade edilmektedir. Bu Kürdlere ne oldu? Bu hiç düşünüldü mü? Bunun izleri sürdürüldü mü? Hayır! Bunun gibi kutsal milli bir görev önümüzde dururken biz ne yapıyoruz? „Geçmişimizle hesaplaşmalıyız“ türü peşinen Kürd milletini katil sandalyesine oturtmaya çalışıyoruz. Katliama uğrayanları katil ilan ediyoruz. Ermenilerin tarihini Kürd gözü ile incelenmeye değerdir. Eğer bu temelde incelenilirse Kürd soykırımın altında Ermeni eli olduğu gerçeğine varırız. Ogünden sonrada ayağımıza baltayı vurduğumuzu farketsek bile Kürd milletine yaptığımız kötülük yanımıza „kar“ kalır. Buna hakkımız var mıdır? Bu mazlum millet bu itham ve iftirayı hak etmemiştir. Herkesi daha sorumlu davranmaya çağırmak yurtseverliğin gereği sayıyorum.10 Eylül 2007

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.