Skip to main content

Türkler, Kürdler ve secenekler

    Türk devleti tüm kurum ve kuruluşlarıyla 2007 yılını Kürdlere ve özellikle Güney Kürdlerine karşı mücadele yılı olarak ilan etti..TC, tüm kurum ve kuruluşlarını seferber ederek bir yandan Sünni Arap teröristlerine ev sahipliĝini yapıyor ve diĝer yandan „Kerkük 2007“ adı altında ne kadar anti Kürd ve anti Kerkük kesim varsa Türkiye’de toplamaya çalışıyor.. Türk devleti, Kürdlere ve Güney Kürdistan kazanımlarına karşı olabilecek tüm devlet, kurum ve kişilere ulaşarak ortak bir blok oluşturmaya ve etkileyebildikleri kesimlere anti Kürd planlar sunmaktadır.. Tüm bunlara ek olarak 23 Ocak günü Türk Parlamentosu Hükümet ve muhalefetiyle el birliĝi yaparak anti Kürd gizli oturumunu gerçekleştirdi..Türk devleti, her seferinde ya PKK olayini, ya Türkmenleri veya Kerkük meselesini bahane ederek, çeşitli sebepleri ileri sürerek Güney Kürdistan’ın içişlerine müdahale etmeye çalışıyor.. Aslında Türk devletinin tek bir amacı var: Güney Kürdistan’da ortaya çıkan Kürd kazanımlarını yok etmektir..TC’nin bu son tehdit ve saldırılarına karşı son günlerde Güney Kürdistan yöneticileri ve kurumlarıda seslerini yükseltmeye başladılar..21 Ocak Kürdistan Baskanı Kek Mesud Barzanî başkanlıĝında Kürdistan Başbakanı, Kürdistan Parlamentosu Başkanı, YNK ve KDP Politbüro üyeleri toplanarak Türkiye’nin bu saldırılarına karşı alınacak tavır konusunu görüştüler... Kürdistan Musluman Din Alimleri 22 Ocak günü Türk Başbakanı Erdoĝan’a açık bir mektup gönderek bu saldırı ve tehditlere karşı tavır aldılar..Kürdistan Başbakanı Neçirvan Barzanî başkanlıĝında ve yardımcısı Ömer Fettah’ında hazır bulunduĝu, 140.maddeyi uygulamakla görevli komisyon üyeleri, Kerkük valisi, Kerkük Eyalet Meclisi Başkanı, KDP ve YNK Kerkük bölgesi örgütlenme sorumlularıyla Irak Anayasa’sının Kerkük’e ilişkin olan 140.maddenin tatbik edilmesi meselesi görüşüldü..Yine aynı gün Irak Cumhurbaşkanı Mam Celal Türk devletinin Güney Kürdistan’a ilişkin tehdit ve saldırılarına ilişkin „ Kerkük meselesi Irak’ın bir iç sorunudur ve Anayasa’ya göre çözülmesi gerekir“ diyerek tutum aldı..24 Ocak günü Kürdistan Parlamentosu Türk devletinin Güney Kürdistan’ın içişlerine açık bir şekilde karışmasına tutum almak için olaĝanüstü toplantı.. Hem Kürdistan Parlamento Başkanı Adnan Mufti, hem Kürdistan Başbakanı Neçirvan Barzanî ve hemde Kürdistan Parlamanterleri Türkiye’nin „tehdit ve saldırılarına boyun eĝmeyeceklerini“ vurgularak açık tutum aldılar..Ayrıca TC’nin „kurtarmak“ istediĝi Türkmen milletvekilleride Saddam döneminde yokedildikleri zaman ses çıkarmayan Türkiye’nin son çırpınışlarını iki yüzlülük olarak deĝerlendirdiler.Geçen salı gün Türk Parlamentosunun gizli oturumunda Kürdlere ilışkin hangi hain tuzakların kurulduĝunu, Türk devletinin efendilerinin sürüleşen ve evet efendimci „halk temsilcileriyle“ neyi paylaştıklarını tam olarak adlandırmak zor.. Ama bilenen bir gerçek var ki , o da Türk devlet yetkilileri Kürdlere karşı barbar savaşlarınının aşamalara göre hangi araçları kullanacaklarını tartışmışlardır. Belki Türk devlet yetkilileri, ABD, AB, Rusya, Iran, Suriye, Arap devletleri ve Irak’ın içinde anti Kürd güçlerinin Kürdlere ve Kürdlerin kazanımlarının sınırlandırılması meselelerinde kendilerine verdikleri bilgilerin zararsız bazı bölümlerini „Millet Temsilcileriyle“ paylaşmışlardır..Ama, esas entrikalar, kararlar ve bilgiler kendilerini milletin biricik temsilcileri olarak gördükleri ordunun küçük bir elit grubunun elindedir..Güney Kürdistan’daki siyasal güçlerin kendi aralarındaki ulusal birliĝi, dünya Kürdleriyle olan kardeşçe ilişkileri ve ABD ile olan ittifak kazanımlarımızı korumak ve genişletmek için hayati önemdedir. Kürdlerin bu duruşu, Türk devletinin her türlü saldırılarını bertaraf edecek ve boşa çıkaracak bir durumdur.Ömümüzdeki süreçte Kürdleri zor günler bekliyor.. Kerkük meselesi tümden sürece damgasını vuracak..ABD’nin Iran’ın etkisini kırmak için Sünni Arapları iktidara entegre etme girişimine baĝlı olarak merkezi hükümeti güçlendirme ve Şiileri zayıflatmak için Bölgesel yönetimlerinin yetkilerini sınırlandırma çabaları Kürdlerin çıkarına deĝildir. Bu baĝlamda petrol kaynakları üzerindeki yetki meselesi tartışılıyor. Bu baĝlamda bölgesel askeri güçler sorunu tartışılıyor..Şii radikal güçlerin tasfiye edilmesi Kürdlerin çıkarınadır.. Ama, eĝer bu durum Şii Bölgelerinde kurulacak federal yapıların yetkilerini sınırlamaya kadar götürürse yalnızca Sünni Arapların ve onların bölgedeki dostlarının işine yarar.. Türkiye ve tüm Arap Sünni dünyasının dört gözle beklediĝi güçlü merkezi hükümet oluşmaya başladıĝı andan itibaren anayasal zeminde Kürdistan Bölge hükümetinin yetkileride sınırlandırılacaktır... Bu durum ister istemez Kürd toplumu üzerinde ciddi ve negatif bir etki yapacak, ABD ile ortak hareket eden Kürd partilerine karşı tepkilerin önünü açacaktır.. Şiilerin etkisizleştirme girişimleri karşısında Iran’da sessiz ve hareketsiz durmayacak.. Iran hem Şii bölgesindeki yandaşlarını ve hemde dahada güçlenme imkânına kavuşan Kürdistan’daki islami yandaşlarını harekete gecirecektir.Sünnileri kazanayım diye yola çıkan Amerika, Kürdler gibi doĝal bir ortaĝı ve Şiiler gibi de facto bir yandaşı kaybedecektir.Bunun için Kürdler süreci ciddi bir şekilde okumalıdır.. Baĝdat’tı güçlendirmeye yönelik her girişim Hewlêri etkisizleştirmeyi de beraberinde getirecektir... Kerkük de bu güçler dengesi balansının eĝildiĝi tarafa kayması imkanı var..ABD’nin Irak’taki Şiilerin yetkilerini sınırlama yerine Iran devletiyle doĝrudan hesaplaşması Kürdler için yeni umut kapılarını açabilir.. Güney ve Kuzey Kürdistan de facto birleşir. Farslarla Kürdler arasında yeni, demokratik konfedaral bir yapıda ortaya çıkabilir..Bu durum ise ister istemez Güney Kürdistan ile Türkiye arasında var olan eşit olmayan ilişkilerin yeniden tanımlanmasını da beraberinden getirir.Böyle bir gelişme ister istemez önümüzdeki süreçte ortaya çıkma ihtimali olan ciddi bir tehlike olan, Özgür ve Ibrahim Xelil kapısına mahkum olan bir Güney Kürdistan‘ın, kendi elindeki kazanımları korumak, kendi vatandaşlarına gereken hizmet ve konforu saĝlamak için Türkiye’ye Kuzey Kürdistan’ın çıkarına olmayan çok büyük tavizler verme hipotezinide ortadan kaldırır... Sonuç olarak Türkiye, ABD’nin izni ve icazesi olmadan Güney Kürdistan’a askeri bir serüvene atılamaz.. ABD’nin göz yumduĝu geçmişte yapılan saldırılar gibi bazı girişimler olabilir.. Ama, bu durum Türk devletinin bu güne kadar estirmeye çalıştıĝı anti Kürd kampanyalarına denk düşmediĝi zaman tersde tepebilir.. Çünkü, Türk devleti Kerkük dahil olmak üzere tüm Güney Kürdistanı propagandalarında hedef tahtasına koymuş durumdadır.. Eĝer Türkiye geçmişte yaptıĝı gibi bugünde Amerika tarafından zaman ve sınırı tespit edilmiş bir alanda bir askeri askeri operasyona girişirse Türk hükümeti ve dokunulmaz „kutsal ordusu“ büyük zarar görürler.2007 yılı büyük gelişmelere gebedir.. Bir çok devlet kendi iç siyasetlerini dışa taşırılmış durumdadır.. Dışardan yürütülen savaşların başarılı olup olmaması iç seçimlerinde kaderinide belirliyor.. Kim bilir belki George Bush iki yıl sonra yapılacak seçimler için yatırımlarını Iran’a yapar, hem o hem Kürdler kazançlı çıkabilirler...............

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.