Skip to main content

ABD-TC Arasındaki Güven Bunalımı Devam Edecektir!

 ABD ara seçimlerinde Demokratların elde ettikleri başarıya en çok sevinenler başta Türkiye olmak üzere bölgemizdeki gerici statükocu güçler oldu. Bu güçler, Bush politıkasının yenildiğini, ABD’nin bugünden yarına pılını pırtını toplayıp çekip gideceğini, meydanın kendilerine kalacağını ve Kürdlerin canına okuyacaklarının hayalini seslendimeye başladılar. Olur mu böyle bir şey? Zor! Kuşkusuz başta Türkler olmak üzere gerici statükocu güçler bunu çok ister. Zaten politıkalarını bunun üzerine inşa etmişler. Ama yanlış hesap Hewler’de döner. Çünkü bugünden sonra Hewler’i yıkmak mümkün değildir. Hewler, yükselişine devam edecektir. ABD kaybetmemiş ve  kaybetmeyecektir. ABD’nin kaybettiği ve kaybedeceği üzerine inşa edilen politıkalar iflaz edecektir. Kürd düşmanlarının niyetleri kursaklarında kalacaktır.Türk egemenlik sistemin ırkçı unsurları “Neler görüyorum? Kaybolan kırmızı çizgiler geri mi geliyor ne?” hayalini görmesin. GOP kendi mecrasında akacaktır. İster Cumhuriyetçiler, ister Demokratlar iktidarda olsun bu değişmeyecektir. Bu nedenle kimse ABD-TC ilişkilerinin normale dönüşeceğini beklemesin.Önümüzdeki dönem ABD-TC ilişkilerini daha da gereceği gelişmelere gebe. Başta İngiltere olmak üzere bölge statükocu güçlerin kırmızı çizgi hattında tutuğu “Irak toprak bütünlüğü” tarihe karışıyor. Kerkük önümüzdeki yılda büyük ihtimale özgür Kürdistan’a bağlanıyor. Kürd devleti doğuyor.Bunu engelemeye çalışan sayısız güç var. Bunların başında İngiltere geliyor. İngiltere buna dirensede engelemeye gücü yetmeyecektir. Bugünden sonra Kürdler ile Arapları aynı kaba koyup birbirinizi yiyebileceğiniz kadar yiyin gücünü, artık kendilerinde bulamayacaklar. Bu böyle olmakla beraber İngilterenin bu politıkası ABD’nin elini zorlaştırırken, bölge statükocu güçlerin elini güçlendirmektedir. Gelişmeler bu gerici dirençin başarısına şans tanımayacaktır. Bu birazda ABD’nin dayatmalarına bağlı olacaktır. ABD’nin bu konuda göstereceği en ufak bir zaaf kendisine kaybetirecektir. Hiç kimse ABD’nin bu zaafı göstereceği beklentisi içinde olmasın.Türkiye’de bunu görüyor ve uykularını kaçırmasına yetiyor. Bu nedenle TC, boş durmuyor. En ufak bir imkanı kendi lehine çevirmek için baş vurmadığı yol bırakmıyor. Fakat istediği çıkışıda bir türlü yapamıyor. TC açısında tek çare askeri yola Kürd kazanımlarını yok etmek olduğu herkes biliyor. ABD bölgede olduğu sürece bunu yapamıyacağınıda biliyor.  Hal böyle olunca “Hele ABD bölgede bir çekilsin Kürdler görür gününü” üzeri kurulu beklentiside boşa çıkıyor. ABD’nin bölgede çıkması bir yana Kürdistan’a en büyük askeri üs kurarak yerleşmeye çalışacaktır. Gelişmeler bunu gösteriyor. ABD, bundan böyle TC’nin istemediği kapıkumşusudur. TC, bunun ne anlama geldiğini herkesten çok iyi biliyor. Bu gelişmeleri kendi “ulusal güvenliği” açısında vahim gelişme olarak algılıyor. Doğru ya asıl mesele gelişmeleri kimin nasıl algılayacağı ve nasıl tutum takınacağıdır. Alınan ölçü “ulusal güvenlik” meselesine endeksli olduğu göre. Türk egemenlik sahipleri aleni olarak TC ve ABD çıkarlarının farklılaştığını dilendiriyorlar. Bu çok şey ifade eder. Ne ABD TC’ye güvenmekte, ne de TC ABD’ye güvenmektedir. ABD-TC arasında on yıllara dayanan stratejik ortaklık yerini çekişme ve çatışmaya bırakmıştır. Sovyet blokunun dağılması ve ABD’nin GOP ile bölgemize müdahalesini TC, “ulusal güvenliğimiz tehlike altına girdi” şeklinde algıladı. “Türkiye bölünüyor” parayonası giderek depreşmeye başladı. Hani kendi açılarında haksızda sayılmazlar. Varlığı Kürdistan’ı egemenliği altında tutmak üzeri kurulu TC’nin yanıbaşında çatır çatır parçalanmaya başlayan Irak gerçeği var. Bunu şöyle algılamaktadır. Sıranın kendisine geleceğidir. Buna yol açan gücün ABD’nin olduğudur. Algılama budur ve işin gerçeğide budur.Türk egemenlik sistem sahipleri bunu her fırsata dile getirdiler. Özelikle İlker Başbuğ’un Karakuvvetler komutanlığına atanmasıyla yaptığı konuşmalar bunu netlikle ifade ediyor. Bugünden sonra TC’nin ABD’nin bölgesel tetikçisi olmak bir yana ABD’ye karşı savaş cephesinin başını çekmek isteyen güç olarak görmek yanıltıcı olmayacaktır. Pratik olarak bunu ne kadar ileri götürür sorunu daima en büyük açmazı olsa bile kendini daima dayatacaktır.  TC, şunu görmüştür. ABD, TC’yi kendi evinde kovmuştur. Pencereden girme şansınıda kaybetmıştır. TC’nin tüm sıkıntısıda bundan kaynaklıdır. ABD, TC’ye rağmen komşu gelmiştir. Etrafını sarmıştır. Sarma devam ediyor. Bölgesel gelişmelere uzak durmasını empoze etmiştir. Bu TC’nin işine gelmesede mevcut gücü nedeniyle sineye çekmiştir. Ama bunu hazmettiği söylenemez ve her bulduğu fırsatı değerlendirip sızmaya kalkıştığıda bilinmektedir. Bu durum ABD’nin canını sıkmıştır, TC’de bunun ceremesini çuval olayında olduğu gibi ödemiştir. Bu tutum TC’nin ıslahına yeter mi? Etbete yetmez. TC huyunda vazgeçmez. Vazgeçmesi TC’nin varoluş nedeniyle çelişir. Çünkü TC, ABD’nin GOP’nın başarısında bağımsız Kürd devletinin doğuşunu görmekte ve bu da TC’nin en son kabulleneceği ve hazmedeceği bir gelişme olur. Bunu engelemek için ABD’ye her türlü zorluğu çıkaracağından şüphe yoktur. Bu zorluk açık olur veya gizli olur, ama her halükarda olacaktır.TC, bu politıkanın vereni olarak yol almaya çalışırken, ABD’de yapılan ara dönem seçimlerinde Demokratların kazanması Türkleri biraz daha umutlandırdı. Türklerin bunun yaratacağı gelişmelere bel bağladığı gözlenmektedir. Fakat bu konuda da yanıldıkları çok kısa bir zaman diliminde anlaşılacaktır.Demokratların seçim zaferi Bush’un Irak politıkasına halkın duyduğu rahatsızlığın yol açtığı açık. Demokratlar seçim propagandasını “ABD askerleri ne zaman eve dönecek” teması üzerine oturturttu. Bu propaganda Demokratlara seçim zaferi getirsede bu konuda somut bir proje ortaya konulmadı. Bu konu da heriki partiyide aşan devlet politıkasının olduğu biliniyor. O halde bundan sonra ne yapılacak meselesi şu veya bu partinin meselesi olmaktan öte ABD’nin ortadoğu çıkarı neyi gerektirir noktasında odaklanacağı açık. Mesele bu olunca hangi partinin seçimi kazanması pek farketmiyor. ABD, bu aşamadan sonra ortadoğuda askerlerini geri çekebilir mi? Bu mümkün değil. Böylesi bir politıka ABD’in GOP’nın boşa çıkması anlamına gelirki, hangi parti iktidarda olursa olsun bunu göze alamaz. ABD askerlerini Irak’tan çekemez, ama yeni bir düzenlemeye gidebilir. Öne çıkan bir başka ihtimal, ABD, daha evel olasalık dahilinde görülen Suriye ve İran’a karşı askeri operasyonları bir süre askıya alıp başka bir bahara ertelemek zorunda kalabilir. Onlarla diplomasiye dayalı bir politik yönelime dönmek zorunda kalabilir. Bu bir ihtimal. Bunu ABD’ye dayatan İngiltere olduğuda bilinmektedir. ABD’nin buna uyup uymayacağı bilinmez, ama buna uyması demek yüzyılın projesi dedikleri GOP’un başarısını zaafa uğratır. ABD’nin bunu göze alması beklenilemez.Demokratların, Kongre seçimlerini kazanmasıyla Amerika'nın Irak politikasında değişiklik bekleniyor tezi çok kesimlerin ezberi olmuş durumda. Fakat hiç kimse somut değişiklik budur diyemiyor. Diyenlerde kendi milli çıkarlarına hizmet edecek iddialar ileri sürüyor. Bunların baiında Türkler geliyor. ABD yenildi, bize gün doğdu, zil çalıp oynuyorlar. Gerçekten olan bitten Türklerin algıladığı gibi mi? Bence hayır.Niçin hayır? Eğer bu sorunun cevabını doğru verirsek olasılı gelişmelerin seyrinide doğru koyabiliriz. O halde başa dönelim. Devreye konulan GOP, sadece Bush ve ekibinin politıkası olmayıp ABD’nin yüzyıl projesidir. Bu proje Yunanistan sınırından başlayan ve Hind okyanusuna varan coğrafyaya yeni bir düzen getirmeyi öngörüyor. Yeni sınırlar, yeni devletler ortaya çıkarmayı hedefliyor. ABD yetkilileri bunu yüksek sesle ifade ettiği bir sır değildir. Kimse bunun kısa bir zaman diliminde ve sancısız olacağını beklemesin. ABD, bu projeyi uygularken zaman zaman zorlanacağı ve geri adımlarda atacağı beklenen bir durumdur. Fakat buna bakıp kestirmeden ABD yenildi, geri çekiliyor kehanetinde bulunmak ancak gelişmenin böyle olmasını isteyen başta Türkiye, İran, Suriye ve benzeri statükocu güçlerin istemi olabilir. Ama böyle olmayacaktır. ABD, ister Cumhuriyetçiler, ister Demokratlar iktidarda olsun yüzyılın projesini uygulamaktan vazgeçmeyecektir. Bu nedenle kimse, hele Türkiye, İran ve Suriye “ABD yenildi, biz kazandık” hayalini görmesin. Hele hiç kimse “Neler görüyorum? Kaybolan kırmızı çizgiler geri mi geliyor ne?” hayalini hiç görmesin. Kursaklarında kalır.16 Kasım 2006

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.