Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 1 May 2010

Federal bir devlet olan Almanya onaltı eyaletten oluşuyor. Son elli yılda gelen göçmenlerle Kuzey'deki altmışbinlik Danimarkalı azınlık ve Polonya sınırındaki ellibinlik Sorbları hesaba katılmadığında halis muhlis Almanlardan oluşan bir ülke. Böyle olmasına rağmen yerinde yönetimi benimsemiş ve dezentral bir sisteme yönelmiş. Sorb ve Danimarkalı azınlığa Avrupa Konseyi Çerçeve Sözleşmesi gereği tüm azınlık haklarını tanımış. Bununla da yetinmeyerek Danimarkalı azınlığa pozitif ayrımcılık uygulayıp yüzde beşlik seçim barajını biryana iterek eyalet meclisinde temsilini sağlamış.
Konu ortak bir devlet, onaltı eyalet ve yüzlerce kent ve kasaba olunca bunun doğal sonucu da ardı arkası kesilmeyen seçimler olur. Farklı zamanlarda yapılan Federal Parlamento ve onaltı Eyalet Parlametosu seçimleri ile her eyalette yine farklı zamanlarda yapılan belediye seçimleri sistemin demokratik katılım ayağını oluşturuyor. Yani Almanya'da her dört veya beş yılda bir yapılan 33 seçim.
Yine konu seçim olunca akla Almanya vatandaşlığına geçmiş göçmenler de geliyor. Ve işe lobiler giriyor. Almanya Sosyaldemokrat Partisi (SPD) ve Yeşiller son on yılı Türk lobisi ile kol-kola geçirdiler. SPD Turizmci Vural Öğer ile Lale Akgün'ü parlamentolara taşıdı. Yeşiller seçim bölgesinde Cem Özdemir'e kırmızı kart gösterilmesine rağmen eşbaşkanlık koltuğunu sundu. Hakkını yemeyelim. Kürtlerle kahvehane köşelerinde utangaçca flört eden PDS, şimdiki adıyla Sol Parti (Die Linke) Hakkı Keskin gibi birini sırtında federal parlamentoya taşıdı. Bunların tümü de Almanya vatandaşlığına geçmiş “Türklerin“ oyu sayesinde yaşandı. Ve hesap Türkiye Anayasası'ınca vurgulandığı üzre “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür“ türdeşliğinden “Türkiye'den gelen herkes Türk'tür“e çevrilerek görüldü. Böylelikle Türk lobisi sahipsiz ve avukatsız Kürtleri de kendi hanesinde pazarlamış oldu. Bu partilere Hiristiyan Demokrat Parti CDU'yu da eklemek gerekir.
Son verilere göre Türkiye'den gelen göçmenlerden 1,3 milyonu Alman uyruğuna geçmiş durumda ve yine hesap tümünün Türklüğü üzerine kurgulanmış. Oysa bizdeki hesap başka. Bizdeki hesaba göre bu 1,3 milyonun en az yarısının Kürt olduğu yönündedir. Bunların başında da Almanya'ya 1960'lı yıllardan sonra “misafir işçi“ olarak gelen Kürtler yer almaktadır. Buna 1980'li yıllardan sonra yangın yerinden gelen savaş mağduru 350.000 Kürt mülteciyi eklemeyi de ihmal etmemeliyiz. Onbinlerce Ermeni ve Süryani ise cabası. “Türk“ olarak varsayılanlardan geriye kalanların büyük bir çoğunluğunu ise islami örgütlerin 1990'lı yılların başındaki bilinçli yönelimleri oluşturuyor. 1995'ten sonra ise Türk devletinin yönlendirmesi ile yörüngede kalan kemalist ve ırkçı kesim dahil oluyor tabloya. Tabii bunları söylerken de tüm Türkleri bu katagoride gördüğüm anlaşılmasın. Demokrat ve sol çevrelerden birçok Türk de kendi iradeleri ile böyle bir tercihe yöneldiler.
Bugün Almanya'da Birleşmiş Milletler üyesi en az on devletten gelen Kürtler yaşıyor ve Güney ve Doğu Kürdistan'dan gelenlerin sayısı yüzbini aşıyor. Alman uyruğuna geçmiş olan Güney ve Doğu Kürdistanlıları da yukardaki hesaba dahil ettiğimizde karşımıza çok kültürlü devasa bir güç çıkıyor.
Kürtlerin Almanya'da çıkarlarını savunan ortak bir çatı örgütleri, bir Almanya Kürt Konsey'i olsa bilinçli bir politika ile bu güç hem toplumsal, hem de siyasal yaşamda devreye rahatlıkla konabilir. Almanya vatandaşlığına geçmiş 700.000 Kürt'ten çocukları çıkardığınızda en az yarısı seçme ve seçilme yaşındadır.
Ortak bir çıkar örgütünden mahrum olduğunuzda ise zaman gelir herkes kendi bildiğince birşeyler yapmaya başlar. Ve gün döner iş kontrolden çıkar ve aynı yolun yolcuları bir noktadan sonra karşı karşıya gelir, rekabet, çekememezlik ve birbirinin ayağını kaydırma alır başını gider.
Zaman akıp gidiyor ve Türk lobisi bizleri de kendi hanesinden pazarlamaya ne yazık ki devam ediyor. Bunun önü mutlaka ama mutlaka alınmalıdır. Bu mümkün. Yeter ki bunun gereğini kavrayalım ve biran önce somut adımlar atalım. Bunu yaptığımızda önümüzdeki beş yıl içinde onaltı eyalet parlamentosunun en az onuna birer Kürdistanlıyı seçtirmek olası. Bu zamanla yankısını hem Federal Parlamento'da hem de Avrupa Parlamentosu'nda bulur.
Almanya'daki seçimlerle başladık ve konuyu anlaşılan biraz dağıttık. Almanya'da yapılacak seçimlerden biri de 9 Mayıs tarihinde Nordrhein Westfalen'da (NRW) yapılacak eyalet parlamentosu seçimleri.
Bu seçimler için tüm partiler onu aşkın Kürt ve Türk'ü aday göstererek bu kesimlerden oy almaya çalışıyorlar. Almanya'daki 300-400 binlik Kürt seçmen kitlesinden yaklaşık yüzbini NRW'de yaşıyor ve oy kullanma hakkına sahip. 9 Mayıs'ta seçim lokallerine gittiğimizde oyumuzu bilinçli kullanmalıyız. Seçeceğimiz parti ve adayın Kürt halkının özgürlük mücedelesine yakınlığı ile Türkiye'nin demokratikleşmesine katkıları temel hareket noktamız olmalı.
Gönül isterdi ki Kürtler her partiden güçlü ve seçilebilecek adaylar gösterebilselerdi. Ama olmadı. Avrupa Parlamentosu seçimleri ile Almanya Federal Parlamento seçimlerini ıskalayan Kürtler en azından NRW eyaletinde bu yanlışlığa düşmemeliler.
Avrupa Parlamentosu ile Federal Parlamento seçimlerini yukarda sıralamaya çalıştığım nedenlerden dolayı boykot ettim, sandığa gitmedim. Ama NRW'de yapılacak 9 Mayıs Eyalet Parlamentosu seçimlerinde sandığa gidip oyumu Sol Parti (Die Linke) saflarında seçime katılan Kürt yurtseverler yönünde kullanacak ve yakınımdaki insanları da böylesi bir tercihe yönlerdirmeye çalışacağım. İki oy hakkım var. Birini bölgemde düşünce ve duygularıma yakın olan adaya, ikincisini de Sol Parti'ye atacağım.
Kürtler bu seçimlere bilinçli yaklaşabilirlerse Ali Atalan ile Hamide Akbayır adlı iki Kürdistanlı yurtsever yarın Düsseldorf Eyalet Meclisi'inde yer alabilirler. Bu mümkün. Hatırlatması bizden, tercih ise oy hakkı olan Kürdistanlılardan!

نەناسراو (not verified)

Sat, 05/01/2010 - 18:34

ancak benim haftalik yazi kotam ve zamanim dldu ben yorum yapamayacgim dun iki kurd kadinin actigi bir restorana sevinerek gittim. yemeklerin guzel olup olmasiyla da alakali degildim zehir de koysalardi yerdim ancak onume zehirden beter birseyler koydular bu avrupa ulkesinde kendi aralarinda kurdce konusan bu kadinlar (girisimcisi ascisi garsonu) hep birlikte menu de doldurmuslar turk salatasi turk iviri turk ziviri yani meselaa karni yarik yazacak oyle yamiyor basinda bir turk sifati ile yazmis ulan turkler bile bu hikayrligi yapmiyor almanya da donere gyro filan diyorlar ki satis artsin diye bu malzeme secime kadar tokezlemis secimde iyice tokezler ne yapmak lazim o da sonraya kaliversin acelemiz yok var mi yoksa? var galiba hurmetler

Benim bildiğim burada kota yok.. Herkesin kotası kendisi. Ama sen tüm dalları gezerken iyi bir performans gösterdin.. Ben seni okumadan zorlandım... Sende yazarken yorulmuş olabilirsin.. Kürd muziğinden değişiklik!!! Şal şapık değil, biraz oriantal ama, söz Kürdçe Yeke Gulana te/we piroz be!! [url=http://www.youtube.com/watch?v=68VxrbgKu_Q]Biraz muzik[/url]

HeK,Mehemedé Paloyé ,Nemirdani,Harpagos, berwarto,Hemdem gercektenden harika performans gösterdiler.Her birinin yazilari,örneklemeleri,sunduklari dökümanlar harikaydi.feyiz alarak okudugun yazilarindan cok seyler ögrendim.bir bardak zehirden,bir kova bal sundular bizlere.emeklerinden,katkilarindan dolayi her birine tesekkür ederken,hürmetlerimi sunuyorum.

Bastan söylemistim, her basim SIKISTIGIMDA sana imdat diye seslenecegim diye. ya bana su video, klip aktarimini ögretirsin, yada kurtulusun yok benden. bir cok anlamda halen feodal, yada klasik anlamda devrimci kalintilar tasisamda gelecek nesile kendi öz gecmisinden kopmamak sartiylan, günümüze uyarlana her bir girisimine abes bakan biride degilim. sevgili meraklinin Aman Bana Benzemeyin yazisini okurken, orta yasi asan bir coklarimiz gizliden ah keske derken. keskeler bir daha geri gelmeyecegine göre, yarinlari karatmayalim yeterli. Yeni nesilin tango ögrenmesine karsi cikmamiz artik nafile. degerlerine sahip cimasini kavratmak, yeni bir seyler katmasina önayak olmamaklan mümkündür. sevgili Kurdo nun biraz müzik aktatimini izlerken, benimde aklima su hayranliklan seyrettigim semama geldi. hani diyorum su semame aktarimini yapsan fena olmaz. su dört afacan kizimizin(rap tarzinda) oynadigi semame yi diyorum. hürmetler

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.