Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 22 November 2008

ortalamalar uzerine konusuyorum
hemen uzerinize alinmayin
(yani kudlere soyluyorum-zaten burdaki gorunen tek kadin hanife bu yazilanlari uzerine almaz, o yapsa yapsa asagida yazdiklarimdan oturu uzerime bir seyler atar)

benzer yonleri var
her iki toplulukda bir cok yonden geriden gelmekte
birde bu gerilikte kendi paylari da var
hak hukuk pesine dustuklerinde en benzememelri gereken seye
kurdler torklara kadinlar da erkeklere benzemeye kalkiyor haliyle ortaya bir felaket cikiyor
bir vatandas egitelim! demis
ben torklarin egitilmislerine bakiyorum
kadinlarin ve kurdlerin ilk ihtiyaclarinin egitim oldugundan emin olamiyorum dogrusu.
bence hanife galiba dogruyu gene kadinlar ve kurdler gibi
belirgin bicimde degil
satir rasinda kaybolacak sekilde soylemis
-golge etme baska ihsan istemem-

torklarin ve kurd siyasi geleneklerinin (bunda en berbat ornek abdoistler tabii ama otekiler de matah degil) egitmeye kalktigi kurdleri goruyoruz
masallahlari var
ancak bu egitimden yakasini kurtarmis kurdler gercekten muthislesiyor
kadinlara da bu ikinci modeli onereyim ama
burda bizimle birlikte olmaya dayanabilen
(yani cit kirildim olmayan) tek kadin hanife bu isi zaten coktan yapmis
bize hasim olmus durumda-onunla esitlik mucadelesi yapmak zorundayiz
(yani basimiza cikarsa 8 bin yillik karanlik erkek tarihi filan baslayabilir)
lafi evirip cevirip
abdo ya getirmem lazim
nicin
tabiiki genc pratisyen toplum hekimi adayi tekosin bendeki marazi-apo saplantisini buldugu icin
kurd kadinlarinin katmerli baskisini cok iyi farketmis abdo
hem evin erkekleri hem mahalle erkekleri bunlardann beter evin kole kadinlari mahallenin kole kadinlari
bunlardan artan bosluklari da dadevlet doldurmus.

bu kadar baskiyi yiyenin saglam dusunebilmeyi becerenine einstein muamelesi gostermek lazim. ben boye kadinlari grunce onlardan bir sseyler ogrenmeye cabaliyorum. boye kadinlar deyince alay alay sanmayin uc besi gecmiyorlar.
ancak baskidan yilmis kadinlarin cogunlugu endilerini iluzyonlara kaptirma dalgasina pek kolay kaptiriyorlar.
ortada dolanan oyle cok abdoist kadin dinledim ki
bu essege bu ilginin dibinde patolojik bir arazin olduguna
(ancak arazin somut olarak ne oldugu hakkinda bir fikrim yok)
kanaat getirdim.
abdo efendi bunu cok iyi farketmis ki
her mesajinin dibine kadinlara ozel selamlar iletiyor.
adam oyle bir sefil kurnaz ki
bicagin kemige dayandigi topluluklar uzerine uzman
once bicagin kemige dayandigi kurdleri orgutledi
bir bolumunu ipotekledi
simdi bu kesim icinde bicagin yuregi deldigi kadinlari gozune kestirmis.
bir hayli de bbasarili oldugu asikar.
bir keresinde memleket tebiri gerillaya katilmak uzere olan
aksi suratli bir kadin olmak uzere uc kadin pkk li ile bir evde raslanti soncu karsilastik. benim dilim durmadigi icin yemekte ufaktan basladigim abdo elestirisi cay safhasinda agir tempoya girdiginde once ellerinde bir silah olsa beni infaz edecek gibi bakan tayfanin sonra siyasi mevzularda bir nebze bazi seyleri kabul etmeye basladiklarini gordum. abcak tartisma bittiginde bbana soyledikleri soz hala kullaklarimda-
--tamam baazi noktalari elestirebilinir, bazi yanlislari buyuk ama baskanin kadin acilimi muhtesem!

iste bizim kadinlarin kurd olmayi secmis onemli bolumu bu bicimde.
yani oltada kalmaya inad etmis balik gibiler.onllara egitim degil abdo nun ne buyuk deyuus oldugunu gormus hemcinslerinin katkisiyla becerecekleri zihinsel evrim lazim.

cehver orda duruyor (annem biz bu adamda sultan baybarslik emareleri gorurken
tiksintisini ifade etmisti-bu sumuklu okuz mu kurdlere lider olacak!-diye. kadinlarin rafine olmayan sezgileri-erkeklerden apartiklari sistematik yanlisliklarla dolu egitimin onlara verdiiklerinden cok daha guclu.dtp ye giden oylari direk abdoist destek sayanlara ek olarak soyliyeyim annem de orya oy verenlerden. orya oy veriken abdoyu degil kendini goruyor)
simdi bu yazdiklarimi
bazi akli basinda kadinlar gorurse ben yandim bittim.
anca severim bu tur riskli tartismalari.
kadinlarda eksik olan budur
zihinsel riskler alamazlar
alamadiklari icinde
-aa cok kufur var bu tartsma ortamlarinda
deyip hayatin gerceklerinden kacarken abdo nun boklu deresine duserler.

zihinsel risk alan ve hele hele guc olan(basarili olan-ikdidar olan) da gozlerinde buyur-esiri olurlar.
simdi iskandinav kadinlarindan bir ornek
her 10 undan 11 i kepce kulakli obama yi sexi bulmakta.
gecmisten bir ornek de torkiya dan
bir ara tork kkadinlari (buna elbet kurd kadinlarinin biir bolumu de dahil)
torkiye da en sexi erkek olarak turgut ozali secmislerdi.
allah var obama tuurgut un yaninda holywood jon promiyesi gibi kaliyor ama
sonunda siradan biri olarak soakta gorseler yuzune bile bakmayacaklari biridir.

ben hayatimda ikdarda diye bir kanem suratli kadini sexi bulan hemcisime (yasitlarim arasinda-genc kusagi bilemmem) raslamadim.
kadinlar bu defektlerini tamir edemeden
bir halt uretemezler.
ben degil evolution bunu soyluyor.
tabii burasi feminizm sorunlarinin tartisildigi yer olmadigi iicin
ana fikir aslinda kurdlere yonelikbaskasinin gucune ve basarisina goz kamastirmis kurdlerden bir halt cikmaz.
einsetein la ornek verdik onunla kapatalim
einstein a sormuslar nicin boynun kalin ? diye
o da kendi isimi kendim yaparim !
demis
ayi ya mi sormuslar di yoksa?
her neyse
mesaj ayni

aceleyle bu kadar
HeK

Anonymous (not verified)

Sat, 11/22/2008 - 16:18

Her sekiz martta atýlan sloganlardan birisi de bedenimiz bizimdir olur. Feminist kadýnlar bu sloganý bedenleri üzerindeki erkek denetimine iliþkin söylerler. Bedenleri üzerindeki yegâne denetimin kendilerinde olmasýný, cinselliklerinin erkeklerce belirlenip denetlenmesine karþý koyarlar… Bu kapsamda kadýnlarýn doðum yapýp yapmamaya kar verme özgürlüðü, kendi bedeni ve bedeninin cinsel ahlak kapsamýnda erkeklerin himayesi altýnda olmasý bu slogan kapsamýnda ele alýnan konulardýr. Erkek egemen sistem kadýný bir kuluçka makinesi olarak konumlandýrýp ona ancak anne olduðunda saygýnlýk halesi verir. Ayný þekilde bir kadýnýn cinselliði de erkeklerin denetimindedir, kadýnýn namusu erkekten sorulur. Ýþte bu nedenle kadýnlar bu egemenliðe doðum yapmak için ölmeye, sürekli hamile kalmaya, çocuðu doðurup, doðurmama hatta çocuk sahibi olup olmamaya kendilerinin karar vermesini engelleyen bu sisteme itiraz eder ve söz/karar hakkýnýn kendilerinde olmasý gerektiðini söylerler. Ayný þekilde kadýnlar erkeklerin namus ya da kýskançlýk uðruna kendilerini öldürmelerine de isyan ettiklerinden cinsellikleri üzerinde de muktedirlik talep ederler. Dolaysýyla bu slogan þu günlerde Kemalistlerin dilinde bir egemenlik biçiminin onay mekanizmasý kýlýnsa da aslýnda bir adalet çýðlýðý, zalim erkek egemen sisteme kadýnca bir ayaklanma çaðrýsýdýr. Benim gibi Anarþizan Yeþillere de bu ayaklanma çaðrýsýn selamlamak düþer ancak. Kadýnlarýn özgürlük mücadelesi aslýnda insanlýðýn öteki yarýsý köle olarak kaldýðý sürece erkeklerinde köle olacaðýnýn bir ifadesidir. Bu bakýmdan her özgür vicdan taþýyan erkeðe düþen bu mücadelede kadýnlara omuz vermek, onlarýn mücadelesinde öne geçerek o mücadeleyi siyaseten gasp etmemektir. Nitekim KEG’in (Küresel Eylem Grubunun) miting sloganlarýna baktýðýmýzda solun hala kadýn mücadelesinin özerkliðini kabul edemediðini onu kendi siyasal mücadelesinin payandasý kalýma mantýðýný sürdürdüðünü gösterir halde. Çünkü 8 Mart nedeni ile yapýlan mitingte atýlacak sloganlarýn sadece üçü kadýnlarýn yaþamlarýna doðrudan dokunan, onlarýn sýkýntýlarýný yansýtan bir halde. Diðerleri ise genel siyasal sorunlarý yansýtýyor. Oysa hiç olmazsa yýlda bir kez erkek sol siyaset kadýnlarýn kendi istemlerini yansýtma hakkýný kabul etmeliydi. Aslýnda eðer adalete dayanan bir vicdana sahipseniz erkek hâkimiyetindeki toplumlarýmýzda kadýnlarý pasif diþiler olmak görmek isteyen anlayýþa isyan etmemeniz zordur. Adaletin Bu mu? Bir adalet çaðrýsý olan Bedenimiz Bizimdir’in yansýmalarý elbette bu saydýklarýmla sýnýrlý deðil. Çünkü erkek egemen sistemin kadýn bedeni üzerindeki denetimi sadece saydýðým gibi direkt biçimde olmuyor. Bazen daha dolaylý daha az göze çarpan biçimde de olabiliyor. Bu anlamda akla gelen en iyi iki örnek bakýþ ve giysi meselesidir. Gerçekten de bir erkek dilediði gibi giyinirken, bir kadýn için ayný þey söz konusu deðil, bir kadýn daha çocukluktan bedenini erkek bakýþýndan nasýl gizleyeceði üzerine eðitilir. Erkek bakýþý ister istemez tacizkardýr, bedeni adeta bir askeri kameranýn taramasý gibi tarar ve özellikle de gizlenmeye çalýþýlan kuytu köþeler bu bakýþýn en çok odaklanmak istediði bölgelerdir. Bu bakýþýn ilk etapta doðal bir dürtüden kaynaklandýðý düþünülebilir. Sonuçta bir kadýný arzulamanýz bir erkek olarak doðanýzýn bir çaðrýsýdýr, kadýn sizin karþý cinsinizidir onunla seviþmek onunla beraber olmak doðanýzýn, içgüdülerinizin bir yansýmasýdýr. Lakin gelgelelim bu arzuda bir adaletsizlik vardýr. Kadýna küçük yaþtan bakmamasý, baþýna önüne eðerek göz göze gelmemesi öðretilir. Çünkü es kaza karþý karþýya gelme halinde erkek kültür dünyasýnda o kadýnýn sizle yatmak istediði, yani erkek argosu ile size “iþ attýðý” düþüncesi devreye girecektir. Kadýn istediði kadar bu bakýþýn hiçbir cinsel ima içermediðini, erkeðe bir nesneye baktýðý gibi baktýðýný söylesin sistemin deðerleri ile yoðrulmuþ bir erkek bunun arzulayan bakýþ olduðunda sabit fikrini belli edecektir. Buna karþýlýk erkeðin bakmasý ise bir haktýr. Kadýn arzularsa “orospu”, erkek arzularsa “delikanlý adam” olacaktýr. Kadýnýn arzulamasý arzusunu bakýþlarýna yansýtmasý erkek dünyasýnda kabul görmeyen bir davranýþ kodudur. Bakýlan kiþi eðer eðitimli bir erkekse bakýþýnýzý illa da böyle yorumlamayabilir. Ama bakýþýnýzda böyle bir ima olduðu kanýsýndaysa eðer, bakýþýna çapkýn bir eda katarak sizinle “kesiþir” kesiþmek her ne kadar karþýlýklýlýðý ima ediyor gibi görünse de gerçekte öyle deðildir. Çünkü burada kadýn kesilen, erkek ise kesendir. Bunun tersi olmasý erkeði tedirgin eder. Erkek tavlayandýr kadýn tavlanan. Kadýn baþtan çýkarýr, erkek baþtan çýkar. Oysaki cinsellik eþit özne olmayý içeren bir þeydir. Erkeðin arzu etmesi kadar kadýnýn arzu etmesi olaðandýr, erkeðin etkilemeye dönük bakmasý kadar, kadýnýn da erkeði etkilemek için bakmasý, beðenisini bakýþlarýna yansýtmasý olaðandýr. Lakin gel gelelim erkek egemen kültürde bunu yapan kadýn namussuz kadýn olacaðýndan kadýn böyle bir teþebbüste bulunmamayý öðrenmiþtir.∗ Erkek Bakýþ Bir kadýn, bir güce bir iktidara sahip olabilir, daha çok belli durumlarda bir erkeðin üzerinde Ýktidar da saðlayabilir, (nitekim þirket üst yönetiminde, askeri hiyerarþide böyle olabilmekte) ama gerçek istisnai deðildir çoðu kez, erkek egemen toplumda yaygýn olan erkeðin Ýktidarýdýr. Bakýþ da bu egemenliðin bir türevidir aslýnda. Kadýn arzulanan, erkekse arzulayandýr. Erkek bakan, kadýn bakýlandýr. Burada özne olan, etkin olan erkektir. Bu bakýmdan erkeksi bakýþ salt bir cinsel arzunun dýþa vurumu olmaktan fazlasýdýr. O bir egemenlik vasýtasýdýr ve týpký uzaydan yeryüzünü gözetim altýna alan askeri gözlem uydusu gibi kadýnsý yaþamý denetim altýnda tutmanýn saldýrgan hatta tahakkümer bir yoludur. Kadýnlar, eþzamanlý bir þekilde bakýlandýr. Sinemasal gösteriden fotoðrafik gösteriye kadar birçok alanda ve kadýn pasif ve arzuya boyun eðmiþ bir biçimde gösterilir. Erkek güçlüdür ve hâkimdir. Bu bakýmdan kadýnlar görünüþüyle, kuvvetli görsel ve erotik etki yaratmak için sinemasal ya da fotoðrafik gösteride özel bir yere yerleþtirilmiþ olur. Onlar, erotik nesneler olarak hikâyenin içindeki karakterlerden biridir ama erkek baþkahramanýn yanýnda ikincildir, kadýn bakýþlarýn odaðýndaki erotik nesne olarak konumlanýnca erkek bakýþý devreye girer, bu erotik nesne oluþta seyirci erkeðin sýnýrsýz gücü vardýr. Kadýn “erkek” (yani cins olarak deðil deðer olarak erkek) seyircinin gözsel sunaðýna yerleþtirilip cinsel arzuya kurban verilir. Ýþte sokakta, yaþamýn pek çok alanýnda kadýnýn ýsrarlý ve arzulayan erkek bakýþlarýnýn erotik nesnesi olmasýnýn nedeni bu görsel kültür ve erkek bakýþýný önceleyen bakýþ rejimdir. Bunu yaratan þey ise kadýn bedenini nesneleþtiren tüketim kültürü. Gazetelerin arka sayfa güzellerine, dizilere, haftalýk dergilerin kapaklarýna, otomobil tanýtýmýndan, reklâmlara kadar, bu kültürün her ürününde kadýn bir arzu nesnesi olarak sunumun bir parçasý kýlýnmýþtýr. Diyebilirim ki tüketim kültürü bir bütün olarak erkek bakýþ vasýtasýyla hem kadýnlarý egemenlik altýna almakta, hem de onlarý salt diþil varlýklar olarak birer erotik arzu nesnesine dönüþtürmekte. Hal böyle olunca da kadýnlarla iletiþim kurmayý bilmeyen, kendi arzusunu denetleyemeyen dahasý kadýna sarkmayý bir hak olarak gören erkek gözü, salt bakmakla yetinmeyip kadýný fiziki olarak da taciz bile edebilmekte. Bu durumun deðiþimi büyük oranda kadýnlara baðlý, onlar kendilerini bir nesneye, bir erotik unsura dönüþtüren bu kültüre baþkaldýrýp, bunu yapan gazeteleri, dergileri, TV’yi, Reklâm þirketlerini velhasýl kadýný kullanan, kadýn bedenini erkeðin zevkine sunan her sektörü protesto ederek, elektronik posta, faks, telefon vb yollarla kýnama yaðmuruna tutulmaz ise her þey eksisi gibi olacaktýr. Ama tersi olduðu zaman bu düzen deðiþmek zorunda kalýr. Çünkü kapitalizmin zayýf karný tüketicidir. Bu olmazda kadýnlar bunu diðer meselenin yanýnda ikincil bir mesele olarak görür ve sorunu sadece erkek bakmasýyla sýnýrlandýrýp, medeniyetçi egemenlik biçimine gönderme yaparsa o zaman kadýnlar daha çoook mor iðne taþýrlar ama ne taciz deðiþir, ne medyatik sömürü. Kadýnlar bedenimiz bizimdir der ama tüketim kültürü o bedeni ele geçirip satar. Bu anlamda öncelikle kadýnlar bedeninizin size ait olmasý için bu düzene baþkaldýrmalý. Elbette bu mücadele de egemenliði reddeden erkeklere de iþ düþüyor, onlar da bu duruma karþý çýkmalý. Bu duruma itiraz etmeliler ve yaygýn tüketici boykotlarýna eþlik etmeliler. Ancak bu tür erkekler azýnlýk olmak durumundalar. Onlarýn kadýnlarla birleþik olmayan bir mücadelesi azýnlýk olmalarý nedeni ile yetersiz kalacaktýr. Bu nedenle hem özgürlükçü erkekler, hem kadýnlar tacize karþý ses çýkar, tecavüze karþý ses çýkar, tacizi destekleyenlere karþý ses çýkar.∗∗ Haa bunlar için erkeklerden bir fayda bekliyorsanýz bilin ki yanýnýzda bulacaðýnýz gerçekten samimi, gerçekten iktidardan arýnma mücadelesi veren ve kadýn özgürleþmesinin bütünsel bir özgürleþmenin yarýlmaz parçasý görüp bunu herhangi bir siyasi mücadelenin payandasý yapmayan erkeler bir elin parmaðýný geçmeyecek kadar az olacaktýr. Not: Erkek derken biyolojik erkekliði kastetmiyorum, daha çok erkek egemen sistemce biçimlendirilmiþ erkeklik imgesine gönderme yapan bir biçimde toplumsal cinsiyet olarak erkekten söz ediyorum. Kadýnlarýmýzýn özellikle yeþil kadýn yoldaþlarýmýn Kadýnlar Gününü Kutluyor, Erkek egemen sisteme dönük verilen mücadeleyi desteklediðimi özgürlük için birlikte katedecek uzun bir yolumuz olduðunu ifade ediyorum. Özgürlük ve adalet için elele. ∗ Hiç kuþku yok adalet baþka bir biçimde de gerçekleþebilir. Dinsel muhafazakârlýk baðlamýnda kadýnýnda erkeðin de bakýþlarýnda arzu olmasý erdemsizlik ve tanrýsal buyruða itiraz anlamýnda günah kabul edilir. Bu da bir adalettir elbette lakin gerçekte dinsel muhazakarlýkta da erkek bakan olduðundan kadýnýn payýna kapanarak erkekleri kýþkýrtmamak düþer. Dinin kitabi biçimi eþitliði öngörse de pratikteki yansýma erkek lehine olmuþtur. Nitekim tam da bu nedenle feministler içinde baþörtü mücadelesine kuþku egemen oldu. ∗∗ Orijinal biçimi tacize karþý ses çýkar, tecavüze karþý ses çýkar, tacizi destekleyenlere karþý ses çýkar olan bu slogan KEG’e aittir.

RUSYA’DA KOMÜNÝZM ve Stalin’in heykelleri yýkýldý. Ýngiltere’de IRA terörü sona erdi. Amerika’da zenci beyaz ayrýmý halledildi. Ýki Almanya, Berlin Duvarý’nýn yýkýlmasýný takiben birleþti. Yugoslavya daðýldý, zor da olsa Bosna Hersek baðýmsýzlýðýný ilân etti. Doðu Bloku çöktü. Polonya ve diðerleri AB’ye üye oldular ya da olma yolundalar. Bunun gibi, dünyada daha pekçok olmaz denilen deðiþiklik yaþandý, pekçok sorun ya çözüldü ya çözüm yoluna girdi. Bir tek, bizdeki baþörtüsü sorunu çözülemedi!.. Öyle ki örtünün yerinden milim kýmýldamasý, bir anda kitleleri, sosyeteyi, sosyeteleþmiþ aydýn takýmýný ve kurumlarý yerinden hoplatmaya yetiyor. Meksika dalgalanmasý gibi hepsi bir baþka yere savruluyor. Gösteriler, iddianameler… Ortalýk bir anda toz duman… Her türlü hesaplaþma—buna sýnýfsal hesaplaþmalar dahil—örtünün kadýn baþý üzerinde kapladýðý milimetrekare üzerinden yürütülüyor. Sanki baþ deðil, baþkumandanlýk muharebe meydaný! Bari ortaya atýlan iddialar bir mantýk süzgecinden geçirilerek ifade edilse… Þimdi de, bir özgürlük lafýdýr, gidiyor. Sanki bir taraf, bütünüyle özgürlüðüne kavuþmuþ da, diðer taraf esaret altýnda inim inim inliyor. Bu ifadenin örtülü bayanlar kýsmýný daha sonra ele almak üzere, þimdi özgür olduðu iddia edilen bayanlarýn durumuna yakýndan bir bakalým. Saygýdeðer tarihçi Ýlber Ortaylý, 2004 yýlýnda Ufuk Kitaplarý arasýndan çýkan Osmanlý Barýþý kitabýnda bakýn nasýl bir tespitte bulunuyor: “Akþam karanlýðýnda yorgun ve sinirli olarak iþinden dönen ve kreþten aldýðý çocuðu kucaðýnda taþýyan küçük memûre, kendinden sonra birahaneden çýkarak eve gelen kocasýyla þiddetli bir kavgaya tutuþuyor. Bu manzaralar, ezberci ve nakilci sosyal bilimcilerin çekirdek aile, modern aile ve ‘özgür’ kadýn, ‘özgür ve saygýya dayalý aile içi iliþkiler’ sloganlarýna ne kadar uyuyor? Topluma, ne olduðu tarif edilemeyen modernleþme kavramýna dayalý garip ve karakûþî kýstaslar öneriliyor.” Özgürlük aynasýnda kadýn ve iþgücü Sloganik ve kliþe modernlik ve özgürlük kavramlarýný böyle eleþtiren Ortaylý’nýn örneðinde yer verdiði ‘kadýnýn iþgücüne katýlmasý,’ hakikaten, özgürlük tartýþmalarýnda sýkça gündeme getirilen temsillerden biri. Ýddiaya göre, kadýn iþ hayatýna atýlarak iktisadi baðýmsýzlýðýna kavuþmakta, bu da ona erkeðe (babasýna, eþine vs.) karþý özgür bir konum saðlamaktadýr. Oysa, bu iddia da son derece naif bir bakýþ açýsýna dayanmakta ve ‘kapitalizm’ ile ‘iþ gücü’ arasýnda mevcut bulunan iliþki ve bu iliþkinin ardýndaki örtük niyetleri gözlerden saklamaktadýr. Maurice Dobb, Kapitalizmin Geliþiminde Çalýþmalar kitabýnda, bu konuda açýk bir bilgi sunuyor bize: “Kapitalist sistemde iþgücü de, öteki metalar gibi bir metadýr, alýnýr satýlýr. Fiyatý ise ücretidir. Ücreti belirleyen, piyasadaki baþka mallarýn fiyatlarýný düzenleyen genel yasalardan farklý bir þey deðildir. Ýþte kapitalist bir toplumda, kadýnýn da üretim sürecinde yer almasýnýn nedeni, bu genel yasalardýr. Kapitalist, iþgücüne, iþçinin geçimini saðlayabileceði ve yeniden-üretim giderlerini karþýlayabileceði bir ücret, asgari ücret verir. Bu yetmediðinden, kadýnlar ve çocuklar da çalýþmak zorundadýr. Ýkincisi, çocuk ve kadýna kapitalist daha az para verir. Kapitalistlerin kadýn emeðini kullanmalarýnýn en büyük nedeni, kadýnlarýn erkeklerden daha az ücretle çalýþmalarýdýr.” Dobb’un söylediklerinden anlaþýlan þu ki, kadýn iþgücü, genel olarak iþgücünün deðerini düþürmekte ve çalýþan sayýsýnýn ve ucuz iþgücünün fazlalaþmasýyla, toplumun alt kesimlerine özgürlük deðil, tam tersine ‘çok çalýþýp az kazanma’ gibi yeni bir esaret biçimi dayatmaktadýr. Þu halde, kadýnýn iþgücüne katýlmasýnda, iktisadi ilkeler bakýmýndan, kadýnýn özgürleþmesi gibi bir hedefin gözetildiðini söylemek ya da sonuç olarak bunu netice verdiðini söylemek, kuyruklu bir yalandýr. Açýk kadýnýn ‘özgürlüðü’ Gelgelelim, iktisadi sistem, üretim aþamasýnda deðil belki ama tüketim aþamasýnda kadýnýn en azýndan ‘açýk giyinme’ özgürlüðünün yanýnda fanatikçe yer alýr. Ama bu da yine bizzat kadýn özgürlüðü gibi bir ‘müspet amaç’ gütmekten uzaktýr. Dilaver Demirað bu durumu þu þekilde izah ediyor: “Örtü, bir moda ve marka olarak sistemin taþýyýcýsý deðildir, dahasý dekolte deðildir, çünkü boynu ve göðüs bölgesini örter. Oysa moda, kadýn bedenini stilize ederken onu erotikleþtirir. Gösteri unsuru kýlarak, onun erkeksi bakýþýn egemenliðine sunar ve gövdeyi pornografikleþtirir.” Kozmetik ve moda sektörlerinin ihtiyaç duyduðu þey de, tam olarak budur. Kürþat Kýzýltuð’a göre, “Bu sektörler, insan iliþkileri piyasasýna bir meta olarak sokulan bedeni, daha fazla alýcý bulmasý için estetize etmeyi kendilerine iþ edinmiþlerdir. Ancak bir kez dýþ görünüþ merkeze oturduðunda, insan iliþkilerini de bu dýþ görünüþ belirlemeye baþlar.” Tüm bunlarý bir arada düþündüðümüzde, ‘özgür açýk kadýn’ imgesinin de, aslýnda sisteme su taþýmak üzere kurgulanmýþ bir imge olduðunu farkederiz. Gövdenin pornografikleþmesiyle kendisine yaþam alaný bulan moda ve kozmetik, esas itibariyle, kadýnýn moda yoluyla kendi dýþ görünüþüne esir olacaðý ve bu esareti topluma yayacaðý bir hayat biçimini getirmektedir. Dilaver Demirað’ýn ‘dýþ görünüþ ideolojisi’ olarak adlandýrdýðý bu hayat biçimi, uzun ve geniþ görüþmelerin yerine, anlýk ve kýsa karþýlaþmalarýn yaþandýðý metropollerde bir anlam ifade edebilir ama insanlarýn genel mutluluk ve refahýna gerçek anlamda bir katkýsý olacaðýný iddia etmek son derece zordur. “Bedenle kapatýlan kadýn ruhu” Aslýnda açýk giyimi özendiren modayý takip etmek, kadýnlarýn (ve ailelerin) bütçesine getirdiði maddi külfetin yaný sýra, psikolojik açýdan da oldukça sorunlu bir sürece ön ayak olmaktadýr. Senai Demirci, açýk giyimli bir kadýn ile ona bakanlar arasýnda kadýnýn aleyhine nasýl bir süreç yaþandýðýný oldukça çarpýcý bir dille þöyle ifade ediyor: “Kalabalýkta özellikle o dikkat çekiyor. Yakasý açýk býrakýlmýþ, kollarý kýsa tutulmuþ, eteðinin ucu hayli yukarýdan kesilmiþ, beli iyice daraltýlmýþ elbisesi deðil dikkat çeken. Elbiseden taþan beden parçalarý… O elbiseyi özenerek seçmiþ olmalý. ‘Üzerinde güzel duracak’ demiþ olmalýlar. Ama hoyrat bakýþlar, elbiseyi deðil, elbiseden arta kalan kýsýmlarý süzüyor. Bakýlsýn diye oradaydý bedeniyle. Bakýldýkça varolacaðýna inandýrýlmýþtý. Bir tür bakýlma açlýðý ile donanmýþ olmalýydý. Farkýnda olmadan, diðer gözlerin ‘nesne’si haline getirilmiþti. Öyle bir nesne ki, üzerine bakýþ düþmediðinde karanlýkta kalýyordu. Onu o çýplaklýða özendiren tüketim mekanizmalarýyla paketlenmiþ, onu açýklýk içinde utanmaktan alýkoyan ýsrarlý teþviklere sarýlmýþ bir cesedi sürüklüyor ardý sýra. Kadýn bedeninin özellikle sivriltilmiþ bir kaç detayýna indirgenmiþ bir kiþilik sergisine icbar edilmiþ, zorlanmýþ, itilmiþ oluyor. Özel bir insan olarak yaratýlmýþ, yüzü özel, duygularý biricik, kalbi bi’tane, varlýðý müstesna bir kadýný, ‘her kadýn gibi’ eyleyen, ‘herhangi bir kadýn’ gibi ‘den den’leþtiren, sýradan bir serinin modüler parçasý kýlan sürecin ucuna yerleþiyor: Kalça hareketleri kadar var olan bir kadýn. Göðüs dekoltesi kadar öne çýkan bir kadýn.” Demirci, þu haldeki kadýnýn ne kadar galip gibi dursa da maðlup olduðunu; maðdur ediyor görünse de kendisinin de maðdur edildiðini ifade ettikten sonra tesettürsüzlüðü þu þekilde tanýmlýyor: “Tesettürsüzlük, kadýnýn diþiliðini kiþiliðinin önüne geçiren her haldir. Saçlarý kapatmaktan fazlasý: Kadýn ruhunun bedenle kapatýlmasýdýr.” Demirci’nin son cümlesi, þuursuzca özgürlük türküsü söyleyenlerin, temelde kadýnýn ruhuna mý yoksa bedenine mi özgürlük istedikleri noktasýnda inceden bir iþaretleme yapmasý bakýmýndan da önemli gözükmektedir. Hakikaten, kadýn özgürlüðü iddiasýyla ortaya atýlanlarýn her nedense daima iþe kadýnýn bedeninden baþlamak istemeleri, son derece ilginçtir. Oysa kadýn bedeninin öne çýkarýlmasý, onu otomatik olarak ‘þehvet ve haz çemberi’nin içine dahil etmekte; þahsiyet, ruh, aile, akraba iliþkileri gibi pekçok çemberin ise dýþýna savurmaktadýr. Kadýn özgürlüðü, nasýl çarpýtýlýyor? Nitekim, kadýnýn bedeniyle öne çýkarýldýðý her düzlemde, anne olarak kadýnýn aþaðýlanmasýna rastlanýyor oluþu basit bir tesadüf deðildir. Sýrf çocuðuna ve eþine baðlýlýðýný çaðrýþtýrýyor diye anneliðin bir tür esaret olarak yorumlanmasý, kadýný yozlaþtýrmaya çalýþanlarýn baþvurduðu yaygýn ifade biçimlerinden biridir. Anneliðin kadýn ruhuna ne kadar uygun olduðu, onun þefkat yönünü beslediði, ruhunu olgunlaþtýrdýðý.. gibi olumlu yönler elbette bu söylem içinde kendine hiçbir þekilde yer bulamamaktadýr. Öte yandan, özgürlük-esaret söyleminde dikkat çeken önemli noktalardan birisi, özgürlüðün neredeyse ‘mutlak özgürlük’ olarak yorumlanmasýdýr. Neredeyse bir insanýn ebeveyn-çocuk, karý-koca, akraba ve komþuluk baðlarýnýn tamamý, o insaný esaret altýna alan baðlarmýþ gibi yorumlanmak isteniyor. Özellikle akademik çevreden baþlayarak toplumun sosyete tabakasýna ve diðer tabakalarýna doðru yansýyan bu özgürlük yaklaþýmýnýn oluþmasýnda, Fransýz düþünür Michel Foucault’nun önemli bir payý olduðu kuþku götürmez bir gerçektir. Foucault’nun Büyük Gözaltý ve Deliliðin Tarihi gibi çalýþmalarý sonucunda, akademik çevrelerde, iktidar sahiplerinin daima güçsüzler karþýsýnda bir hiyerarþi oluþturma çabasýna giriþtikleri ve daima onlarý ezdikleri yönünde bir algýlama oluþtu. Siyasi mücadelelerden beslenen bu algýlama, sanki aile, akraba iliþkileri gibi bütün hiyerarþik yapýlarda aslolan buymuþ gibi sorgusuzca genelleþtirildi. Oysa mesela psikoloji alanýnda, çaðýn önemli psikologlarý, insan hayatýný evrelerine ayýrýrken, çocukluk dönemini ‘baðýmlýlýk,’ gençlik dönemini ‘baðýmsýzlýk,’ yetiþkinlik dönemini ise ‘karþýlýklý baðýmlýlýk’ olarak yorumlamaktadýrlar. Elbette ilk dönemdeki baðýmlýlýk zorunlu iken, yetiþkinlikteki baðýmlýlýk gönül rýzasýna dayalýdýr. Gelgelelim, sosyoloji ve tarih menþeli akademik çevreler, ýsrarla bu gerçekleri ya bilmeyerek ya da bilerek ýskalayarak, gençlik döneminin baðýmsýzlýk arayýþýný, tüm insan ömrüne genelleþtirmekte, bu arada kadýnýn da evlenme yoluyla ‘karþýlýklý baðýmlý’ olmasýna karþý çýkmak suretiyle güya özgürlüðü savunduklarýný iddia etmektedirler. Halbuki bu tarz bir özgürlük arayýþý ve anlayýþý, yüzyýllar öncesinde, Robinson Cruso romanýyla gündeme gelmiþ, tartýþýlmýþ ve yalnýz bir adada elde edilecek bir özgürlüðün hiçbir deðer taþýmadýðý sonucuna varýlmýþtýr. Bu noktada tarihi tekerrür ettirmenin kimseye faydasý olmadýðý gibi, bu özgürlük anlayýþýyla günümüzde önümüze çýkan yalnýzlýktan depresyona girmiþ, ilaç kullanmadan vakit geçiremez olmuþ ruhsal açýdan hasta insan sayýsýndaki artýþ; ve buna paralel olarak, sosyal izolasyonun had safhaya çýktýðý toplumlar, bizi bu konuda konuþurken daha dikkatli olmaya sevk etmelidir. Özgürlük, kiþinin giderek kendisini yalnýzlaþtýrmasý ve hayatýný bir baþkasýyla paylaþmasýnýn engeli haline geliyorsa, bu özgürlük sadece bir mahrumiyettir. Ýslâm ve örtü Abdurrahman Kasapoðlu, Kadýn, Modernizm ve Örtünme kitabýnda, “örtü ve giysilerdeki kayýtsýzlýðýn cinsel dürtünün kayýtsýzlýðýný gerektirdiðini” ifade ettikten sonra ekler: “Ýslâm, hiçbir þeyi tesadüfe býrakmayan kamil bir dindir. Kadýnlarýn bazýsý bedenlerini bazýsýndan farklý derecede örtmesi, kadýn erkek iliþkisinde kural koyamamayý sonuç verecekti.” Ayný çalýþmada yazar, “Ýslâm’da giyimin asýl rolünü, biyolojiyi teoloji ile aþmak” olarak ifade eder ve devamýnda þunlarý söyler: “Ýslâm’da maneviyat hiçbir zaman maddiyatýn karþýsýnda yer almaz. Ýnsaný maneviyata ulaþmak için maddi gerçekliðini yok etmek zorunda býrakmaz. Ýslam maddiyata yol gösterir, kontrol eder. Dinin gayesi cismi bütünüyle unutturmak, insaný dünyadan uzaklaþtýrmak deðildir. Ýslâm, insanýn itidalini korumasýný saðlar. Kendini sadece tenden ibaret kabul edip, cisimden faydalanmaktan baþka bir þey düþünmeyenlerden olmamasý için ölçü koyar. Cinsel güdü, insanýn içgüdülerinden, vücudun etkinliklerinden biridir. Ýslam her maddi realiteyi inkar etmediði gibi, cinsel güdüyü de görmezlikten gelmemiþtir. Bu güdüden yararlanmayý dindarlýða aykýrý saymamýþtýr. Ýslamýn cinsel güdüye iliþkin bütün sýnýrlama ve yasaklamalarý, cinsel güdüyü yersiz tahriklerden korumak içindir. Ýþte Ýslâm, bu noktada kadýn erkek iliþkilerine giyime kural getirmektedir. Tesettür kuralýyla erkeðin hayatýn bütün alanlarýnda karþýlaþtýðý her yabancý kadýndan cinsel zevk almasýna engel olur. Cinsel zevklerin aile içerisinde ve meþru evlilik çerçevesinde doyuma ulaþtýrýlmasý toplumun saðlýðýný korur, aile bireyleri arasýndaki iliþkileri, eþler arasýndaki samimiyeti saðlamlaþtýrýr. Kadýnýn erkek karþýsýndaki deðerini yüceltir. Cinsel zevklerini aile içinde doyuran kiþi, toplum içerisinde yalnýz iþ ve faaliyetlerle meþgul olur. Batýda ise iþ hayatýyla cinsel zevkler birbirine karýþýr.” Seyyid Kutup da, Fizilal’il Kur’an isimli tefsir çalýþmasýnda cinsel içgüdünün ancak aile içinde ve ailenin fonksiyonlarýný yerine getirebilmesi için, iki insanýn uzun yýllar boyunca birarada kalmalarýna yardýmcý olmasý bakýmýndan gerekli olduðunu þu sözlerle belirtir: “Ýslâm, bir bedeni diðerinden ayýrmayan, bir aile ve bir yuva kurmayý düþünmeyen kaba bedensel arzunun tatmin olmasý ile birlikte son bulan bir hayatý kurmayý hedefleyen hayvansal eðilimlere savaþ açar. Ýslâm, cinsel hayatý yüce insani duygulara dayandýrmak ister. Bununla iki bedeni, iki nefsi, iki kalbi, iki ruhu daha kapsamlý bir ifadeyle iki insaný buluþturur, kaynaþtýrýr. Bu iki insaný birbirine baðlayan ortak hayatlarý, ortak istekleri, ortak acýlarý ve ortak gelecekleridir. Bu iki insan beklenen nesilde buluþurlar, birbirlerinden ayrýlmayan anne-babanýn himayesindeki ortak yuvada yetiþen yeni kuþakla bütünleþirler. Sonuç olarak, Ýslâm kadýn ve erkeðin biyolojik ve ruhsal yapýlarýna uygun bir düzen önermektedir. Celâl yönü aðýr basan erkek ile cemâl yönü aðýr basan kadýnýn aile yuvasý içinde muhtemel yeni nesil ile buluþturulmasý, esasýnda, Ýslâm’ýn ancak masallarda karþýmýza çýkan bir ‘aþk hikâyesi’ni, þu gözümüzün önündeki dünya sahnesinde gerçekleþtirmek istemesinden kaynaklanmaktadýr. Örtü, bu aþk hikâyesinin yaban ve hoyrat gözler tarafýndan ihtiraslý ve hýrslý bir þekilde yok edilmek istenmesinin önüne konulmuþ bir perdedir sadece. Ve o örtüye uzanan eller, her þey bir tarafa, en baþta kendi ‘özgürlük iddialarýnýn’ tersine, cebrî hareket ederek, niyetlerinin özgürlükle ilgili olmadýðýný ortaya koymaktadýrlar.

Yesil gazete, Askeri Kamera / Erkeğin Gözü - Dilaver Demirağ http://yesilgazete.org/2008/03/10/askeri-kamera-erkegin-gozu/ Makaleyi niye kendin yazmis gibi buraya getiriyorsun sahtekar

Anonymous (not verified)

Sat, 11/22/2008 - 17:56

bu makaleler dilaver demirag adli anarsist ve aile dostumundur. milliyet blogum,birikim dergisi,radikal,anarkotopya ve diger bir cok sitede yazilari yayimlanmistir. benim kendime ait yazilarim oldugu gibi kollektif bilincle yazdigim yazilarda vardir. bu site uzerinden ismimi aciklamayacam ama yakinda dilaver hocayla yeni bir dergi cikariyoruz. murit senin gibi milliyetci ve devlete itaat edenlerdir. ben anarsistim. benim apo sevgimden rahatsizsan beni muhatap alma. hadi ordan milliyetci papaganlar. bu yazilarin icerigine bakin

Anonymous (not verified)

Sat, 11/22/2008 - 17:58

bu makaleler dilaver demirag adli anarsist ve aile dostumundur. milliyet blogum,birikim dergisi,radikal,anarkotopya ve diger bir cok sitede yazilari yayimlanmistir. benim kendime ait yazilarim oldugu gibi kollektif bilincle yazdigim yazilarda vardir. bu site uzerinden ismimi aciklamayacam ama yakinda dilaver hocayla yeni bir dergi cikariyoruz. murit senin gibi milliyetci ve devlete itaat edenlerdir. ben anarsistim. benim apo sevgimden rahatsizsan beni muhatap alma. hadi ordan milliyetci papaganlar. bu yazilarin icerigine bakin

sen sabahtan aksama kadar tork arap fars ve diger halklari yerden yere vur asagila kurdistan kurtlerindir deyip kurd kemalizmi yarat sonrada biz neo nazi degiliz de. valla neo nazisiniz. daha dusmaniniz olan devletlere karsi cikmasini bile bilmiyorsunuz. devamli turk degerine saldiriliyor ama turkcesizde yazilamiyor bak kocum bizim dusmanlarimiz ulus devlet, milliyetcilik ve otoritedir. bizim dusmanlarimiz halklar ve kulturel degerleri degildir. benin kurdlugum zenginligim dogustan farkliligim ve ozgurce yasamam gereken bireysel ve toplumsal kimligimdir. ama senin kurdlugun politik iktidarlar milliyetcilik fanatizmi kin ve ofke otorite sevdaliligidir. hadi yuru neo nazi ayinlerine kahrolsun irkci ve milliyetci devlet zihniyeti yasasin ozgur kurdistan ve ozgur dunya ideali

Efendin sana cok kizar.. Her seyi agzina yüzüne bulastirtin.. Nasil anlatacaksin.. Ömrün iki günlüktü.. Kendini ele verdin.. Hirsizlara, hedef sasirtan Tirkolara burada yer yok.. Ancak gidersin yüzsüz hirsiz, kalpazan.. Ismin hic önemli degil.. Sen beceriksiz bir piresin.. Yakayi elevirdin.. Anarsist ismini kullanma o insanlar saygi düyülacak insanlardir.. Sen dizsin.. Anarsistten diz mi olur? Onlarin emege saygilari var.. Baskalarin emegini calmazlar.. Ancak gidesin!! Diz....Diz.... Diz.... Diz.... Diz..... Kurdo

Hepsini anladimda su kin ve ofkenin uzerinde biraz duracagim. Bir kere buraya dalar dalmaz hemen hepimizi nijadperestliklen sucladin, ki biz Nijadperestligin magdurlariyiz. Peki soruyorum senin bizlere neo nijadperest dedirten senin kin ve ofken degilmi? Bize kin ve ofke duydugna gore soylediklerinde samimi olmadigin da ortaya cikiyor. Ozellikle otoriteye karsi olup Apo yu savunman da sahtekar oldugunu gosteriyor.

Eh walla sendeki yuz degil davar derisidir. Elbette anarsist sin hem de sahtekar hirsiz kendi dusuncesi olmayan baskasinin dusuncelerini copy paste yapan ucuz, asagilik bir anarsist. Insan utanir ve unuttum hata ettim falan der. Birak aile dostun olmasini oz kardesin bile olsa bir insanin emek ve zaman harcadigi bir urununu kendininmis gibi sunmak sahtekarlik ve hirsizliktir. Hadi simdi Bıçıre, zırto......

Anonymous (not verified)

Sat, 11/22/2008 - 20:00

Selamlar HeK, Kadinlari elestirmek cok kolay ama her turlu toplumda (Amerika'da dahil) hala kadinlara karsi yurutulen bir savas var, eger kadin egitimli ise karsisindaki savas gizli yurutuluyor. Yani demem o ki kadinlar hala bugun en tepede bile kendilerini ispat etmek, erkeklerden daha iyi oldugunu gostermek zorundalar. Ne yazik ki baskilardan bunalan, degmez buna diye dusunen kadin cok. Kufurlu ortama gelmeyen kadinlar icin de bu boyle. Surasi tartisilmaz bir gercek ki erkekler gercekten basit yaratiklar kadinlarla kiyaslandiklarinda. Ofkelendiginde bagirip cagiran kufur eden erkek, ne zekasini kullaniyor ne de seviye taniyor. Sadece hayvan gibi ofkesini tatmin etmek icin bagirip cagiriyor. Zeka kivrakligi erkeklere gore cok yuksek olan kadinlar bu kadar basitlige gelemiyor. Yani alacak vereceklerini tartiyorlar ve degmez diyorlar. Ben mi niye yaziyorum? Cadalozlugumdan! Ustelik ben cok severim erkeklere karsi cadaloz olmayi bu da benim kendi ofkemi yatistirma yontemim. O yuzden de eger kadinlarin burada surekli yazmasi isteniyorsa eger, kufurlu mesajlara sansur uygulanarak, erkeklerin alisik oldugu seviyenin daha ust duzeye sahip bir forum sunmak zorundasiniz. Yani kadinlar seviyesizlige tahammul edemedikleri icin sizler daha seviyeli bir forumda yazmaya alismak zorundasiniz :-) Kadinlarin guclu erkegi begendikleri (yakisikli demeyelim aslinda cekici buluyorlar sadece) dogru. Ben sosyolog degilim ama bunda guce hic sahip olamamalarinin etkisi vardir diye dusunuyorum. Dusun bizim cografyadaki kadinlari. Kendi hayatlari ile igili tek bir soz hakkina sahip degiller, surekli onun bunun tarafindan yonetiliyorlar, herkesin kendi gelecekleri hakkinda soz hakki var bir tek kendilerinin yok. Ve bu kadinlar icin yasamlari hakkinda soz sahibi olmak bir hayal. Bu durumdaki bir kadinin bir cok kisiyi yoneten bir erkegi cekici bulmasi gayet normal. Yani aslinda o erkek degil cekici bulunan onun sahip oldugu ve kendisinin hic bir zaman olamayacagi guc. Valla benim bildigi kadariyla zamaninda Tansu Ciller de epey erkek tarafindan cazip bulunmustu. Bunun nedeni neydi? Hadi buna bir bahane buldun diyelim, bu aptal kadin hakkinda bile Turk medyasinda yazilan 'en guzel basbakan bizim ki' soylemini nasil degerlendiriyorsun? Yani bugun Turk medyasinin erkek kontrolunde oldugu gercegini dusunursen, olaya boylesine basit bir perspektiften bakilmasini nasil acikliyorsun? Soz konusu olan binlerce yillik gelenek ve goreneklerler olusturulan kulturel zihniyet. Bu kulturel zihniyet icinde her turlu ozgurluge sahip olan erkeklerin bu bayagi yaklasimini nasil acikliyorsun? Hic degilse kadinlar sahip olmadiklari guce hayranlar, burada erkekler neye hayran? Ben erkeklerin kadinlar hic bir sey veremeyecegine inanirim. Haa bizim ki gibi cok altta olan toplumlarda belki biraz iyilesme saglayabilirler ama kadinlara haklarini ancak her konuda butun zincirleri kirmis, hic bir seyden korkmayan erkeklerin degerlendirmesiyle cadaloz kadinlar verebilir. Sevgiler, Hanife

slm hanife benim yazdigim yazinin dolgu kivir zivir kismini gecmek gerek. (kadinlar nicin guc sahibi erkekleri begenir mevzusu aslinda passe -ben provakatiflik olsun diye yazdim. iskandinav kadinlari akdenizde fakir fakat karekterli (! heh heh heh) erkelerin pesine dusmeyi ogrendiler-boylece bir adim ilerlediler. ee karsiliginda guc kaybeden erkekler de ikdidar sahibi kadinlara ilgi duymaya basliyor (bir aadim gerilediler ) denilebilir filan fistik dedigim gibi bu yazdiklarim bir parca dogrulugu olabilen ancak enine boyuna cercevesi bilinmeyen mevzular ve su asamada ciddiye almaya gerek yok senin bunlara verdigin cevaplari da ortama genel yuirtaslik bilgisi sayalim. ancak en son uc satirlik paragrafin erkeklerin kafasina cakilmasi lazim. kadin kendi derdini kendi cozebilir ancak. yani erkekden evliya olmaz bu avluya (bu biktirici motto kurdler icin de gecerli tabii) yani sayin abdullah ocalan in (sevyeyi yuksek tutacaktik) pek yakisiksiz tezleri ile bu isler olmaz. iyi bir siyasi harem olur- Sn Abdullah in hedefi de bu zaten. kadin militanlarin kesinlikle lidere bagliklari cok daha mumince oldugu soylenebilir. erkeklerin islevi kadinlara akil vermek degil onlari mecburen dinlemek ve kendi cikarlarini esitlik duzeyinin altina dusmemesi icin erkek dayanismasinin alt sinirlarini insa etmek olmali. kurd yakin tarihinde tum cebberut erkekleri nasil olupta dize getirdigini hala anlayamadigim hatice yasar bu husuta bir ilk ornek. bunca despotik erkegi nasil deneyimlerini yazsa da hem kadinlar tek tufek bu isi nasil becerdigini (hem de 80 lerde) ogrense hem de biz prospective gardimizi alsak. simdi kadin mevzusunu degil yan etkilerini dusunmekteyim kadinlar da ortama katilsin diye sevyesi yuksek yazmak bir iskence gibi. buna deger mi? en iyisi kadinlar kendi tartisma sitelerini olustursunlar, biz de sevyeli olmayi goze alirsak arada bir ugrariz. neseli ve saglikli gunler HeK

$imdi istediginiz kadar egitin kadinlari(bu kötü bir $ey deyildir tabiki) problem erkekten kaynaklaniyor! kadinlar egitilsin deniliyor! Tamam egitildiler ne olacak? yani erkek ayni erkek vede kadinlar egitilmi$ olacak bu sizce problemin sonu mu? Bana göre hayir. Bu belki iki cins arasinda sava$i kizistirir! ? ama sorun bitmez.. o yüzden bana göre sorun ana kaynagi erkek hagomonyasidir.!!! o yüzden bu konuda ERKEKLER EGITILMELIDIR... egitilmi$ bir erkek zaten kadinida yüceltir. sayagilar Nemikrdani

Sevgili Hanife silav, Kadın erkek meselesi tartışılırken iki tarafında birbirinden öğreneceği çok şey var.. Bunun tersi yönünde yaptığın tespite katılmam mümkün değil.. Bir Google git "Namus cinayetler" bak.. Maşallah Kürdler dünya rekortmeni.. Kadın ve erkekle birlikte.. Cellat ve Kurban bazında hem Kürd erkeği ve hemde Kürd kadını var.. Bir kültür oluşmuş... Toplumsal bir kültür.. Toplum zorladıkca bireyler işliyor cinayetleri.. Bu mesele hepimizi sarmış.. Ayakları üstüne basan bireylerin azlığı ve yokluğu bizim başımıza tüm bu belaları getirmiştir.. Sürü şeklinde hareket eden toplumlarda erkek kadın ayrımı o kadar net değil.. yapılan bir çok cinayet araştırmasında kadınlar kadınların öldürülmesinde "Namus meselesini" en çok bayrak eden kesim olduğu biliniyor.. En çok hawar eden kadınlardır.. Komşu kadını, akraba eşi vs... Analar genelikle ikircikli davranmış.. Sevgili Hanife, Güney Kürdistan'da Parlamento "Çok eşlilik" ile ilgili karar verdiği gün 20 kadın Parlamento kapındaydı.. Ama, Güneyde 60'tan fazla kadın örgütü var.. Her biri bir tane temsilci gönderseydi 60 kadın.. Birde parlamento'daki kadınlarımızdan bazılarıda bu yasaya öy verdiler.. Bende kadınların kendilerini esas almarına inanıyorum.. Ama, birlikte yapılması gereken çok şey var.. ERkeklerin kadınları eğitmesi deniliyor.. Zaten bu yaaşadığımız trajedinin kaynağıda bu "erkek eğitimi" değilmi? Hürmetler

Selamlar Sn. Kajîn, Simdi dusunuyorum. Biri benim arkamdan surekli daginikligimi toplayacak, temizleyecek, paklayacak, yemegimi pisirecek, cayimi kahvemi getirecek, hayatini bana adayacak, beni hayatinin merkezine koyacak, kendi kisiligini tamamen kaybedecek ve var olmasinin tek nedeni bana hizmet olacak. Bunu istemez miyim? Soyle evimin daginikligina bakiyorum da 'hayir' demek cok zor geliyor bana. Iste erkeklerin kadinlar karsisindaki konumu bu. Bogaz tokluguna modern kole sahipleri. Kadin haklarini gaspeden kim? Marslilar degil elbette, erkekler! Kadinlar kime karsi mucadele verecek kendi haklari icin? Erkeklere ve onlarin cikarlari dogrultusunda degerlere sahip topluma degil mi? Bu yuzdendir ki kusura kalmayin ama kadin haklari konusunda kadinlarla erkekler ayni safda degiller, karsi saftalar. Kadin direk erkege ve erkek dominant topluma karsi mucadele vermek zorunda. Kurd toplumundaki namus cinayetleri kusura kalmayin ama siz Kurd erkeklerinin en buyuk ayibidir. Hic biriniz kendinizi bu ayiptan soyutlayamazsiniz. Size yardim eden kadinlar yok mu? Elbette ama onlar sizinle ayni kategoride degiller ki suc yonunden. Soyle bir ornekle netlestireyim ne demek istedigimi. Ermeni soykirimi.. Turkler planladi ve uyguladi. Uygulayanlar arasinda Kurdler yok muydu? Elbette vardi ama kimse neden Kurdleri sorumlu tutmuyor? Cunku Kurdlerin kendi hayatlari uzerinde dahi soz hakki yoktu ki, nitekim 10 yil sonra kendileri de ayni akibete ugradilar. Oyleyse suclu olan kim, Kurdler mi Turkler mi? Benim tartismasiz yanitim Turklerdir. Simdi sizin icinizde kadina karsi siddette yer alan kadinlara bakalim. Onlarin kendi yasamlarinda soz haklari var mi? Kendi hayatlarini kontrol edebiliyorlar mi? Ne gezer kendileri de bir baska erkegin veya erkeklerin modern kolesi durumunda. O zaman benden bu ayip icin koleyi suclamami beklemeyin. O kadinlar sizlerin kullandiginiz piyonlar o kadar. Onlarin egitimsizliklerinden, konumlarindan faydalanan sizlersiniz bu ayibin suclusu. Yani kendi acimdan ben soyle dusunuyorum. Kadin haklari mucadelesinden benim dusmanim kim? Erkekler. Haklarimi kimin elinden soke soke almam lazim? Erkeklerden. Oyleyse sizinle bu konuda isbirligi yapmami beklemeyin. Siz nasil bazi kadinlari kullaniyorsaniz bana karsi benim de yapacagim sey sizlerin icinizden bazilarini size karsi mucadelede kullanmaktir. Yani ihanetcilerle isbirligine elbette varim, ona karsi degilim. Zaten karsimda o kadar guclu bir blok halinde duruyorsunuz ki, icinizden ihanetciler bulmadan bunu yapmam cok zor. Ama benim kadin haklari konusunda sizinle isbirligimin boyutlari ancak bu kadar olabilir. Cogunuz gucu ele gecirdiginizde sadece kadinin konumunda iyilestirme yapiyorsunuz o kadar. Kadinlar gercek haklarini ancak benim gibi dusunen kadinlar gucu ele gecirdiginde elde edebilir. Benim soylemek istedigim bu. Sevgiler, Hanife

Mr. Sn Hanife, Kadin konusundaki dü$üncelerinizi genelden Kürdistan özeline (özellikle kuzey) indirdiginizde göstereceginiz tepkiyi dogrusu merak ediyorum... Tepkilerinizin daha anla$ilir olmasi icinde HPG-online,nin „Ya Starrrr!“ kadin sayfasini $öyle bir gezinin... Özellikle kadin mahkumlarin güne$leri, mesihleri, $eyhleri icin yazdiklari yazilari okuyun... Eger mideniz kaldiriyorsa tabiki... Sayfanin en ba$inada koyduklari BERITAN resmi de, dü$ündürücü ve bir o kadar ibret verici olsa gerek, Sizce o Resimle verilmek istenen mesaj nedir? Bu KONSEPT kuzey le birlikte adim adim tüm Kürd kadinlarini hegemonyasina alip yönetmek istiyor... Bu zihniyetin Kadinlar nezdinde Kurd halkini götürecegi nokta nedir? Ben biliyorum ama bir Kadin olarak sizin tepki ve dü$üncelerinizi okumak istiyorum... PS: Yukarida kadin konusu ile ilgili apocu konseptin günlük hayatimiza sokmak istedigi „tepkisel tavir“in altinda yatan nedenlerin acilmasi amaciyla özellikle Kadin okuyucularin cevaplamasini bekliyorum.. Selamlar Ézdi $ér

Selamlar Sn. Ézdi $ér, Kadin sorununun ulkelere has oldugunu sanmiyorum. Yani 'bizim kosullarimiz farkli' lafi bana gore sadece oyalama ve kaytarma taktigidir o kadar. Amerika en gelismis ulkelerden biri olmasina ragmen hala bu sorunu cozemediginin bilincinde olarak 'pozitif ayrimcilik' uygular kadinlara karsi. Yani kadinlar burada 'azinlik' statusundedir ve ona gore her is verenin belirli olcude kadin eleman bulundurmasi zorunludur, Kadinlara azinlik statusunun verilmesinin sayi ile alakasi olmayip onlarin kendi yasamlarini kontrol edecek guce sahip olmamasindan kaynaklanmaktadir. Birakin PKK'lileri, sol goruslu kisilerin kadin konusunda yazdiklarini okudugumda 'bos bos' bakar ve 'ne demek istediler bunlar?" diye dusunurum. Yani bol bol agdali cumlelerden olusan yazilarindan hic bir sey anlamam. Bu kadar anlasilmaz yazmalarini ya sorunun ne oldugunu dahi anlamadiklarina ya da belirli bir ideolojiye hizmet icin sacmalamalarina yorarim. PKK'li kadinlari da bu gruptan ayri tutmam. Yani bugun PKK'de carpisan kadinlarin olmasi onu kadin haklari konusunda soz sahibi yapmiyor. Zaten silahli mucadelelere baktiginizda cogunda kadinlarin da erkeklerin yaninda savastigini ama savas bittigi andan itibaren tekrar 'mutfaklarina' gonderildigini gorursunuz. Yani ulusal sebeplerden oturu mucadele vermek ayni zamanda kadin haklari icin mucadele vermek anlamina gelmiyor. Tarihsel gozlemler bunu bize cok net bir sekilde ogretiyor. O yuzden geleneksel olarak baba evinden cikip koca evine giden siradan Kurd kadinlarinin simdi baba evinden cikip daga gitmeleri her ne kadar Kurd toplumu icin cok buyuk bir sosyal degisim olsa da kadin haklari acisindan hic bir sey ifade etmiyor. Apo'nun verdigi demecleri onun da kadin haklari konusunda siradan bir 'biyikli' oldugunu gosteriyor. Yani o ve PKK kendini kadin haklari konusunda otorite ilan edebilirler ama bana gore degiller. Onlarin bu konudaki yazilarini okumaktan coktan vazgectim ben. Onlarin bu konuda otorite kabul etmem icin oncelikle feminist olduklarini gormem lazim, onlar da bu kavramdan cok ama cok uzaklar. PKK'li kadinlar eger benim dusundugum konumda olsalardi Apo'yu mesih olarak degil kullanmalari gereken bir ihanetci olarak gormeleri gerekirdi. Bunu ifade ettikleri andan itibaren yazdiklarini okumaya baslarim. PS. Bana hitap ederken Mr.'i sirf beni kizdirmak icin mi kullandiniz? Sevgiler, Hanife

Merhaba Sn. hanife, Cevabinizla beni tatmin etmemi$ olsaniz bile daha fazla detaya inmeyecegim. Yanliz benden kaynaklanan bir yanli$i düzeltmek istiyorum... Ba$likta merhaba yi kisaltarak yazmak istedim ve "Mr" olarak cikti bu yanli$liktan ötürü düzeltir iyi cali$malar dilerim...

Sn. Ézdi $ér, Cevabimin sizi tatmin etmesi gerektigini bilmiyordum. Ya da en azindan ben oyle bir gorevim oldugunu sanmiyorum. Sordunuz ben de goruslerimi soyledim. Kadin haklari konusunda feministleri okumayi tercih ederim, Kurd orgutlerinden daha fazla aydinlatici oluyorlar. Sevgiler, Hanife PS. Ozrunuz kabul edilmistir.

Keşke sorun senin koyduğun gibi olsaydı!! Bir cephede erkekler ve diğer cephede kadınlar.. Düşman ve dost meselesi siyah ve beyaz olsaydı, hiç bir sorun çıkmazdı.. Ama, gerçek bu değil.. Kadın meselesi çok daha derin ve çok daha çetrefelidir.. Kadın'ın sorunu sorunu erkek olan kendi oğlu, kardeşi ve babasıyla doğrudan ilişkilidir.. İki düşman ülke, millet yada sınıf gibi değil.. Sol lugatın empoze ettiği düşman kategorilerin çok ötesindedir.. Burada ister istemez b bir kültürel dönüşüm gerekir.. Evin içinde, toplumda ve hayatın her alanında.. Bu işin motoru kadınlar olacak.. Ama, bu kavga sandığın gibi değil... doğurduğun erkek çocuk, aynı yatağı paylaştığın eş ve babanla pratikte yaşanacak.. Ekonomi, iktidar, toplum, din, gelenekler gibi hayatın her alanı bu kavganın tetikçisi ve organizatörü durumundalar.. Büyük bir dönüşümün yaşaması gerekir.. Ama, bu kavganın günlük olarak sürmesi gerekir.. Zaten yaşanan da budur.. Silav Kajin

Sn. Kajîn, Mucadelenizin basarili olmasi icin kafanizda dusmanin kim oldugunu, nasil bir mucadele izlemeniz gerektigini cok net bir sekilde ortaya koymaniz gerek. Arada bir dusmanla iyi gecinir pozisyonda olmaniz sizi yaniltmamali. Yine soylediklerimi netlestirmek icin baska bir ornek vereyim. Kurdlerin en buyuk dusmani kimdir diye sorsam herhalde bir cok Kurdun verecegi cevap Turkiye olur tipki benim gibi. Ama bakin simdi guney Kurdleri ile Turkiye arasinda dostane iliskilerin gelismesini istiyorum, cunku hedefe varmak icin bunun olmasi gerek. Bu durumun Turkiye'yi dost olarak gormekle alakasi yok. Sahsen bugun erkek dominant deger yargilarinin esiri olmus kadinlarin kurtarilacagina inanmiyorum. Onlari etkilemeniz belirli bir yere kadardir. Ama gelecegin analarini, kiz kardeslerini etkileyerek erkeklerin kullandigi en buyuk gucu yaniniza cekmeniz cok ama cok uzun vadede mumkun. Ayni sekilde gelecegin erkeklerini de 'ihanetci' olmaya iteklemeniz gerek. Ne de olsa bugunku degerlerimize gore kadin haklari konusunda erkekler ne kadar ihanetci ise o kadar medeni ve modern oluyorlar. Iste egitim ama her asamada egitimin onemi bu gelecek nesiller icin soz konusu ancak. Sevgiler, Hanife

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.