Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 20 September 2008

1) Kürdistan'ın Kuzeyinde PKK Kürd ulusal dinamiklerine hegamonya kurmuş
ve devletin çıkarlarına göre manipüle ediyor.. Apo İmrali'den itibaren kendisine verilen talimatlar doğrultusunda dekurdizaston sürecini adım adım inşa ediyor..
2) PKK dışındaki güçler ve çevreler atomize olmuş, etkilerini yitirmiş ve "ajanlar" fobisi ile dünya ve ahiretle ilişkilerini kesmişler..
3) Binlerce Kuzeyli kadro devrim ve Kürdistan rüyalarını bir keanra bırakarak kişisel yaşamlarını "kurtarmaya" çalışıyorlar.

Yani kısacası "TC sınırlarına evet bağımsız Kürdistana hayir!" stratejisi
adım adım Kürd toplumunda yer almaya benziyor...

4) Diyaspora Kürdlerinin kendilerini birlikte eifade edecekleri bir ulusal
kurumları yok.. Milyonlara varan diyaspora Kürdü, Arap, Türk ve Fars kimliklerine hizmet ediyor..
5) Yine diyasporada yaşıyan ve çeşitli Avrupa ve Amerika ülkesinin vatandaşı
olan Kürdler dahi Kürdistanileşmiyor.. Ya Irak, ya İran ya Türkiye yada
Suriye Kürdüler..
6) Kürdistan'ın Güneyin de Kürdler için tarihi bir an ortaya çıktı ve süreç hala devam ediyor, ama
7) Güney Kürdleri sürece uygun adım atmayarak ciddi bir ulusal ve kimlik bunalımına neden oldular.. Kürdistan Parlamentosu en önemli ulusal kurumlarımızdan biri olarak ortaya çıktı.. Geçenlerde Güney Kürdistanda bir kamuoyu artaştırma kuruluşu 818 kişi üzerine yapmış olduğu bir kamuoyu yoklamasında katılımcıların % 15 Parlamentoyu halkın temsicisi olarak görüyor.. % 52 si partilerin temsilcisi, %21 parti ve halkın temsilcis ve %11 hiç kimsenin temsilcisi olarak görüyor.. Bu hayal kırıklığın sorumlusu kim?
8) Türk ve Irak arasında bir "stratejik antlaşma" imzalandı, Kürd çephesi kendi ulusal çıkarları temelinde bir antlaşmayi masaya yatırmadı..
9) Irak ve Amerika arasında bir antlaşma imzalanıyor.. Kürd cephesinde ciddi bir tartışma yok.. Maliki ve BUsh arasında imzalanan bir protokolda "Irak geçmişte komşu devletleri ile imzaladığı antlaşmalar yeniler" diye bir madde var... Yani Türkiye, İran vb devletlerle imzalanan anti Kürd antlaşmalar..
10) Malik Amerika'nın IRakta kuracağı üslerin yerini Irak hükümeti belirler diye dayatıyor.. Yani Kürdistanda üs yok.. Zaten şimdi dahi Amerikan askerlerinin Kürdistanda varlık göstermemeleri için her şey yapılıyor.
11)Amerkan Genelkurmay Başkanı Türkiye gelerek Türk Genelkurmay Başkanı ile kapalı kapılar arkasında Kerkük ve Güney Kürdistanı masaya yatırıyor.. Birileri ne bunu tartışıyor ve ne de ABD Genelkurmay Başkanı senin ne hakkın var bu sorunları tartışmaya, tartışıyorsa Türkiye'nin iç sorunlarını tartış.. Tartışıyorsan Türkiye'deki 30 milyon Kürdü tartış demiyor..
12) Başbuğ geçenlerde yaptığı basın toplantısında Amerikanın 'Güvenlik dosyasını Peşmergelere devretmesi hatalıyıd" diyor ve bunu tartışmak lazım..
Yakında Kürd düşmanları bu konuda harekete geçecekler..
13) Irak Başbakanı, Irak Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve Başbakan yardımcısından habersiz, Kürdistan üzerine ordu gönderiyor.. Xaniqin de yaşananlar yakında Şengar ve Kerkük'te yaşanacaklar.
14)Sünni Araplarla Şii Araplar arasındaki çatışmaları son vermek ve barışı sağlamak için var güçleriyle çalışan Güney Kürdistan liderliği onlarca yıldan beri iki Kürd idaresini birlşetiremediler.. Birleştirmeye çalıtıkları araplar çimdi onlara karşı tavır alıyor, ama onlar hala 3 bakanlığı birleştiremiyor.. Kerkükü nereye bağlayacaklar?
15)Amerika'da seçimler gündemde Demokratlarmı, Cumhuriyetcilermi Kürd davasını daha ilerletir? yönünde bir tartışma dahi yok..
Her konuda plansızlık ve konseptsizlik..

Bu durum nereye kadar..
Doğu Kürdistan'da durum daha felaket: HDKİ 3 parça oldu.. Komela 3 parça.. Batı Kürdistan'da ise bir dizi atomize grupçuk..
Bu çıkmazlar nasıl aşılır..
Ciddi bir tartışmaya ihtiyaç var..

Mewlana Xalid

Apo'nun kendisini kurtarma ve hedef şaşırtma operasyonu.. Ne yazık ki hala inananlar olacak.. Öcalan:Ergenekoncular fazla içerde kalmaz Ergenekon'a yapılan müdahalenin bir demokrasi hamlesi olmadığını belirten Öcalan, "Ergenekoncularla Hükümetin uzlaşabileceğine dair emareler var, ancak henüz netleşmiş değil. Kısa bir süre sonra bunlar açığa çıkar. Ergenekoncuların çok fazla içeride kalacaklarını zannetmiyorum" dedi. Abdullah Öcalan, “avukatları“ yla bir araya geldi. Yeni Gündem gazetesinin “3 Eylül 2008 tarihli Görüşme Notu“ olarak verdiği haberde şunlar kaydedildi: “sağlık sorunlarına değinen Öcalan, "Geçen hafta idrar yoluyla ilgili sıkıntılarım olmuştu. Bu konuyla ilgili doktor geldi, kan ve idrar örneklerini aldılar. Henüz sonucu tarafıma iletilmiş değil, sanırım bir iki gün içinde gelir. Daha önceki uykusuzluk hali bundan kaynaklanıyor olabilir. Zaten yaşımız da ilerlemiş. Doktorlar, yaşa bağlı olarak, bu tür sorunların yaşanabileceğini söyledi. Sanırım prostat başlangıcı olabilir." dedi. Milliyetçilik konusunu değerlendiren Öcalan, şu görüşleri dile getirdi: "Tarih Nedir kitabında çok önemli bir cümle var, 'Milliyetçilik yapanlar, iktidarın kendilerine tanrı tarafından verildiğini düşünürler' şeklinde olması lazım, önemli bir cümledir. Kerkük sorunu çok önemli bir konu. Kerkük'le ilgili görüşlerimi daha önce söylemiştim, Diyala'da da belli peşmerge gücü var. Görünen o ki, Irak'ta artık tek devlet olmayacak, üç ulus-devlet olacak. Bunun önü alınamaz artık. Bugünlerde Abhazya, Osetya devletlerinden-bağımsızlığından bahsediliyor. Bunlar çözüm değildir. ABD oyunlarıyla bu hale gelindi. Rusya da ABD'den farklı değildir. Ulus-devlet çözüm değildir. Yine Kıbrıs'ta iki devlet iki devlet diye tutturuluyor. Kosova'da aynı şekilde ulus-devletten bahsediliyor. Bunların hiç biri çözüm değil. İki yüz ulus-devlet varsa iki yüz milliyetçilik vardır. Kürdistan ulus-devleti de çözüm değildir. Çözümün ne olduğunu savunmalarımda belirttim." ERGENEKON BİZE SIZMAK İSTEDİ Türkiye'nin gündemini meşgul eden Ergenekon konusuna bu hafta da değinen Öcalan, şu vurguları yaptı: "Ergenekon'a ilişkin daha önce de belirtmiştim. Gazetelerden anladığım kadarıyla Savcı, cesurca birçok konuya değinmiş. Ancak önce şunu belirtmek istiyorum. Bana gelen gazetelerde özellikle son Yeni Şafak gazetesinde bu konuyla ilgili yazı ve yorumlar kesilmişti. Dişe dokunur bir şey bırakılmamıştı. Yine de kısaca değineceğim. Türkiye'nin Ergenekon'la geçmişi 1946'da gelişen ABD ilişkilerine kadar dayanıyor. Ergenekon'la '80 öncesinde Türk Solu'nu önce çatıştırdılar sonra da bitirdiler. Bunda Ergenekon'un rolü büyüktür. Şimdi birçok ilişki daha iyi anlaşılıyor. Bunlar o dönemde Kürt Hareketi'yle de ilgilendiler. Bu Ergenekon'un PKK ile ilişkisi olduğu söyleniyor. PKK'ye sızan ajanlar üzerinden ilişki kurarak PKK'yi denetime almak istemişlerdir. Veli Küçük, bu kişileri kastederek, 'örgüte hâkim olduğu ve kendi denetimlerinde olduğu' yönünde beyanlarda bulunmuştur. Bunlardan önce MİT eliyle harekete sızıp denetim altına almak istediler, Pilot Necati, Kesire gibi. Pilot Necati öldü mü yaşadı mı, uçak kazasında öldüğünü duymuştum. Kesire MİT'ten mi tam bilemiyorum ama babası Ali Yıldırım onlarla bağlantılı. Kesire daha sonra biriyle anlaşıp gitti, bize karşı hareket etti. Yine o dönemde Av. Hüseyin Yıldırım geldi, konuştu, bir şeyler geveledi. Bunlar adına hareket ediyordu. Örgütü ele geçirmek için akla hayale sığmayacak yol ve yöntemler denediler. Hatta kadınları erkeklerle, erkekleri de kadınlarla düşürmeye çalıştılar, bunda bir miktar da başarılı oldular. Esas hedefleri örgütü tam anlamıyla ele geçirmekti. O dönem PKK'ye karşı mücadele yürüten bazı örgütler vardı. İşte KUK, KAWA, STERKA SOR gibi örgütler vardı. Bu örgütler üzerinden PKK'ye hâkim olmaya çalışıyorlardı. Haki Karer'i Alaattin Kapan eliyle şehit ettiler. Bu olaydan sonra bu adamı takip ettirdim. Onlarla bağlantılı çalıştığı sonucuna vardım." BİNLERCE DÜRÜST İNSAN ÖLDÜRÜLDÜ Öcalan şöyle devam etti: "Planlarının başında, beni tasfiye etmek geliyordu. Ancak Suriye güvenlik sisteminin olmasının yanında benim çok dikkatli ve disiplinli hareket etmem de bu durumu engellemiştir. Beni öldürseler bile örgüte tam hâkim olamayacaklarını anladıkları için beni etkisizleştirip etrafımdaki bana bağlı dürüst kadroları tasfiyeye yöneldiler. Tuncay Güney, bir itirafçının ifadesine dayanarak 'biz o dönemde Öcalan'ı öldürebilirdik ancak örgüte tam anlamıyla hâkim olamayacağımız için bunu yapmadık' demiş. Bu doğru olabilir. Benim çevremdeki çok değerli kadroları infaz ettiler. Daha sonra '90'ların başında planlamadığım, benim aklıma gelmeyecek, talimatım dışında ve bizi çok zor durumda bırakmak için bu kamuoyuna yansıyan çoluk çocuk, kadın-yaşlıların öldürüldüğü bir dizi eylemlere giriştiler. Bu eylemlerin amacı bizi halkın gözünden düşürmekti. Önceleri bize yakın şimdi bize düşman olan Hakkârili bir aşiret vardı, bunların en değerli oğlunu çağırtıp öldürüyorlar. Aşiret bize cephe aldı. Bununla beraber korkunç vahşi birçok cinayetler işlediler. Yine bunların uzantıları de benzer şeyler yaptılar. Bunlar 'gördüğünüzü vurun' talimatı almışlardı. Sonrasında Hizbullah eliyle bu cinayetleri devam ettirdiler. Hatta bu örgüt mensupları kendi içlerinde bile birbirlerini öldürdüler. Tabi Adıyaman'daki Menzil ordan geçti zaten. Binlerce dürüst insan öldürüldü. Musa Anter, Vedat Aydın, Behçet Cantürk cinayetleri bunların eliyle yaptırılmıştır. Bunlar sınırsız yetkilerle donatılmıştı. Şemdin, Sait Çürükkayaların etkin olduğu dönemde Bingöl, Muş, Diyarbakır üçgeninde birçok cinayetler işlendi. Diyarbakır'da birçok hain ve işbirlikçi bulmak da mümkündür. Almanya 15 Ağustos atılımından sonra örgüte yönelik politikalar geliştirmeye başladı. Amacı örgütü kendi denetimi altına almaya çalışmaktı. Yine Katılım partisi, Hak par gibi partiler Avrupa'da karar verilip oluşturulan partilerdir. Yerimize doğacak boşlukta kullanılmak üzere hazır edilmişlerdir. Hak par Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmadı, bu da manidardır." KONTROL CIA'YA GEÇTİ Öcalan, Ergenekon değerlendirmesini şöyle sürdürdü: "Barzani ve Talabani'nin de benzer şekilde örgütü denetimine alma girişimleri olmuştur. Her fırsattan istifade etmeye çalışmışlardır. Barzani'nin bunlarla 1946'ya kadar giden ilişkileri var. Talabani daha sonradır, 1970'lerden sonra etkili olmaya başlamıştır. Sami Abdurrahman vardı. Talabani öyle söylendiği gibi büyük bir politikacı değildir. PKK'nin 20-30 yıllık mücadelesinin ortaya çıkardığı değerler üzerinden kendilerine çıkar sağlıyorlar. Bizden sonrası için Barzani ve Talabani hazırlanmıştı. Hareketi denetime alma önce MİT eliyle yürütüldü, MİT başarılı olamadı daha sonra JİTEM'i devreye soktular. Kendi iç çatışmalarından dolayı Ersever'i öldürdüler. Eşref Bitlis cinayeti de bununla bağlantılıdır. JİTEM'den sonra Ergenekon'u devreye soktular. Bunlar başarılı olamayınca, daha sonra CİA ve MOSSAD devreye girerek İmralı'ya getirildim. '99'ların sonu ve 2000'lerin başlarında benim İmralı'ya getirilmemle bunların işi bitti. Tuncay Güney, ifadelerinde; Veli Küçük'ün ben İmralı'ya getirildiğimde üzüldüğünü belirtiyor. Çünkü kendisine artık ihtiyaç duyulmayacaktı, İmralı'yla birlikte artık yetki ve karar CİA-MOSSAD-MİT'e geçmişti. ABD, komplo sürecinde Avrupa ve Yunanistan'ın yanında Rusya'yı da satın almıştı. Karşılığında da halen tartışılıyor Mavi Akım projesi, IMF kredileri verilmişti. Şu anki Ergenekon tutukluları işi bitmiş, deşifre olmuş olanlardır. Elbette devlet bu örgütün yerine yeni bir yapı oluşturacaktır. Bu nispeten hukuka bağlı bir yapı olacak. Çünkü Ergenekon'da sınırsız yetki ve hukuk tanımazlık vardı. Tasfiye edilmeye çalışılan Veli Küçük'ün JİTEM'idir, asıl Ergenekon duruyor, yeni bir yapılanma geliştiriliyor." ERGENOKONCULAR İÇERDE FAZLA KALMAZ Öcalan, Ergenekon değerlendirmesini şu çarpıcı sözlerle tamamladı: "Ancak şunu da belirtmek istiyorum; Ergenekoncularla Hükümetin uzlaşabileceğine dair emareler var, ancak henüz netleşmiş değil. Kısa bir süre sonra bunlar açığa çıkabilir. Çok fazla içeride kalacaklarını zannetmiyorum. Ergenekon'a yapılan müdahale bir demokrasi hamlesi değildir. Yerine yeni bir yapı oluşturularak sonlandırılacak bir süreçtir. Eğer bir demokrasi hamlesi olsaydı, benim buradaki durumuma da yansıyacaktı. Şu anda benim buradaki durumumda bir değişiklik yoktur. Devletle herhangi bir anlaşma ya da uzlaşmam yoktur. Herkes, halkımız bunu böyle bilsin. Herkes, demokratik mücadelesine devam etmelidir. Bu konuda ben de üstüme düşeni yaparım." AKP'NİN İRADESİ YOK Öcalan, AKP ile ilgili olarak da şu hususlara vurgu yaptı: "AKP, şu an iktidar değil, iradesi yok, isterlerse AKP'ye 24 saat içinde müdahale edebilirler. AKP, tüccar mantığıyla hareket etmeye devam ediyor. Deveyi hamuduyla yutmaya çalışıyor. Süreci de yuvarlanarak götürmeye, göstermelik paketlerle ömrünü uzatmaya çalışıyor. Holdinglerin başlarındaki kişiler özel olarak seçilmiş kişilerdir, aynı zamanda birbirleriyle irtibatlıdırlar ve tabana karşı dini kullanmaktadırlar. Cemaatler ve tarikatlar şeklinde örgütleniyorlar. Cemaat derken sadece dini cemaatleri kastetmiyorum. Eski ülkü ocağı gibi yapılanmalar da söz konusu. Halkın da bütün bu olan bitenden ne yazık ki haberi yok. Kürtleri sosyal yardım, mikro-makro kredilerlerle kandırarak denetiminde tutmaya çalışıyorlar. Kredi almayın demiyorum ama halkın asgari temel haklarını, demokratik taleplerini göz ardı etmesinler. ABD, 1946 yılına kadar laik-milliyetçiliği kullanarak denetimini sürdürdü. '46'dan sonra ise İslam milliyetçiliğini destekledi. Yanlış anlaşılmasın halkın geleneksel İslam anlayışına, inancına ve laikliğe saygılıyım ama laik-faşizme ve siyasal İslam'a karşıyım, siyasal İslam faşizmdir. Yeşil Kuşak ABD projesidir; Afganistan, El Kaide ve Ilımlı İslam ABD politikalarının ürünüdür." ÇATI İÇİN ASGARİ MÜŞTEREKLERDE BİRLEŞİLİR "Finans Kapital anlayışı, çok tehlikeli bir anlayıştır." diyen Öcalan, "Bu anlayış yer, kurutur, tüketir, soyup, soğana çevirir. Yer altı yer üstü kaynaklarını yok ettiler, doğayı tahrip ettiler, çevreyi yok ettiler, yerin altını üstüne getirdiler. Bu anlayışa karşı çıkmak elbette mümkün. Bu sömürü sistemi son altmış yıldır hatta bin yıldır devam ediyor. Bu anlayışın panzehiri savunmalarımda yer alıyor, savunmalarımda bu konudaki somut önerilerimi sunmuştum." dedi. Çatı partisiyle ilgili olarak "Çatı partisinin olması önemlidir. Sol'la, demokratik çevrelerle bir araya gelinmesi şarttır. Bütünlük kurulması gereklidir. Bunun için bir araya gelinmesi şarttır. Asgari müştereklerde birleşilebilir. Sol ve demokratik tüm güçlerin DTP ile bir araya gelip birlik kurması çok önemlidir, hayati değerdedir. Bu, şu aşamada Türklükten de Kürtlükten de önemlidir, ekmek su kadar önemlidir. Nasıl ki havasız susuz yaşanmıyorsa, demokratik birliksiz de yaşanmaz." diyen Öcalan, "Benim Çatı Partisi ve birlik önerilerim ile diğer önerilerim Afrika ve Latin Amerika ve dünyanın her yeri için de geçerlidir, uygulanabilir. Ben bütün kültürlere saygılıyım. Türk kültürüne de Kürt kültürüne ve diğer tüm kültürlere saygılıyım. Bu kültürler demokratik ilkeler etrafında bir araya gelmelidir. Diyarbakır'a çok önemli bir rol düşüyor. Birliğini bütünlüğünü açıkça ortaya koymalıdır. Diyarbakır halkına bu vesileyle selamlarımı iletiyorum." şeklinde konuştu. AHMEDİNEJAD ABD'YE HİZMET EDİYOR Öcalan, sözlerin şöyle tamamladı: "İran'da idamla yargılanan arkadaşları destekliyorum. Yanlarındayım. İdam olsa bile bunu metanetle karşılamalılar. İran da bu tür politikalarına devam ederse kendi sonunu hazırlayacak, sonunu getirecek. Bu İran'ın sonu olur. Ahmedinejad, bu politikalarıyla Amerika'ya hizmet ediyor. O bölgede yaşayan halkımızın hayati tehlikesi olanlar Irak sınırına yakın Bradost bölgesine yerleşebilirler. Bu durum Irak-Şengal'deki Ezidiler için de geçerlidir. Bir bütün olarak yerlerini yurtlarını terk etsinler demiyorum, durumu kritik olanlar oraya gidebilirler. Diğerleri de gerekli savunma tedbirlerini alıp, geliştirebilirler. Daha önce Ezidilerin bir katliamla karşılaşabileceklerini belirtmiştim, bu tür durumlara karşı tedbirli olmalıdırlar. Ben devlet yetkililerine sesleniyorum, umarım aklı selim davranırlar, diyalog ve demokratik çözümü geliştirirler. Ben çözüm için elimden geleni yaptım yapmaya çalışacağım. Ama ben buradayım bu nedenle hareket kabiliyetim kısıtlı, buna rağmen elimden geleni yapmaya çalışıyorum."

Munzur jeli (not verified)

Sun, 09/21/2008 - 01:45

Bazi ciddi sorunlara dikkat cekmissin.. Ama, kim sizi dinler.. Bazıları Apo muritliği bazilarıda Apo düşmanligi yapıyor.. İki tarafında hic bir konsepti yok.. Birinci grup kör olmus.. İkincisi ise beceriksizligini kapatma derdinde olan Kürt halkına oluyor.. Keske birileri mantıklı ve sorunu masaya yatırsın.. İsimiz zor.. Silav

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.