Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 12 April 2008

Sevgili Alan,

Kaç gündür izliyorsun. Açıkça provakasyon yapıldığının, hakaretin ayyuka çıkarıldığının tanığısın, hangisine cevap verdimki benim açımdan bir katılım olsun. Öyle ya sürtüşme iki tarafın katılımıyla olur. Ben kimseye onun misliye yada hitap tarzıyla cevap vermedim ve sürtüşmeden kaçındım bu bir.

İkincisi, benim Canbek mahlaslı kişiyi ihbar ettiğim kendi halisünasyonudur. İhbar denilen mesele şudur. Bu adam, İntername adlı şimdi kapanmış olan bir forumda adını ve soyadını internet ortamında bütün dünyaya açıkladı. İnternette açıklanan bir şeyin gizliliği kalırmı yada gizliliğinden bahsetmek mümkünmüdür?

Canbek mahlaslı kişinin ismini bizzat kendisinin açıkladığına İntername forumunun o zamanki sorumluları Baran Funderman ve Şükrü Gülmüş şahittir.

Sonra bu adam 'Aşiretistan' diye bir forum açtı. Benim Mümtaz Kotan'a tavır almam üzerine, bu forumda tanık olduğun yazılardan çok daha rezilane bir küfür kampanyasını benim gerçek adıma ve soyadıma tevcih ederek sürdürdü. Ben başlangıçta tıpkı burada yaptığım gibi karşılık vermekten uzak durdum. Olayın bir diğer tanığı ve yazışmaları anı-anına izleyen Ozan Babo'dur. O da taraf olmuştu. Aşiretistan'da açıkça istinkaf etmeye kadar gittiler. Ben de Canbek'in kendisinin İntername'de kullandığı, ifşa ettiği, bunun için kullanmamda hiçbir mahzur bulunmayan gerçek adına hitaben yazdım. Buna ihbar dedi. Adam adını o gün için tek forum olan ve onbinin üzerinde izlenirliği olan ama ezici ekseriyetle devlet ajanlarının cirit attığı, kürtleri kolladığı, taciz ettiği bir forumda açıklıyor, ben oradan herkes gibi öğreniyorum ve benim gerçek adıma kalmayan hakareti dizen birine ismiyle sataştığım zaman ihbar oluyor? Olayın aslı budur. İhbar diyorsa ihbar desin. Yarın aynı yola girecek olsa yine gerçek ismini muhatap alırım. Ben mahlasımla ismini birleştirmiş biriyim. Kimsenin kişiliği yada hukuku benimkinden üstün yada ayrıcalıklı değil. İlişkilerde mütekabiliyet esastır.

Olayın şahitleri yukarda verdiğim isimlerdir.

Aşiretistan'a Sebo mahlas karanlık tipte dahil olmak üzere herkes yığıldı, zazacılığa kararlı şekilde karşı koymuş olmama mukabil devlet hıncı alındı. Benim pisliğe papuç bırakmayacağımı herkesten iyi Canbek bilir. Daha fazla yaralamak ve rezalet üretmesine, tabii ki bana saldırılmasına fırsat bırakmamak için forumunun şifresini kırdım, baştan aşağı küfür olan, devlet dezenformasyonu olan yazıları silerek forumu bitirdim. İnsanlığım üzerine yemin ederek söylüyorum, benim kimseye borcum ve minnetim yok, milletimin sigasından başka da hiç kimseden korkum yok. Canbek, İntertürk forumu da dahil olmak üzere, MİT benim hakkımda ne tür dezenformasyon yaymışsa, forumlarda beni nasıl karalamaya çalışmışsa, aynı düzmece argümentlere sığınarak ve devlet görevlilerinin bilinçli isnatlarını kullanarak bana saldırdı. Bu ağızları kullananların devlet görevlileri olduğunu en iyi kendisi biliyordu. Çünki forumlarda uzunca bir zaman birlikte yer almıştık. Yapılanların hepsi onun tanıklığında cereyan etmişti. Ben Canbek'e bir gün muhbir yada devlet görevlisi demedim, demeyi aklımdan geçirmedim. Bildiğim kadarıyla sen de o dönemde yazılanları izlemiştin.

Ben Canbek'in neyini ihbar etmişim? Bana saygısı yoksa yaşına bakıp o denli düzeysizliğe iltifat etmeseydi.. Canbek'i benmi zorladım? Hayır. Kendisi seçti. Hatır-gönül, sevgi-saygı, bir anda uçup gitti. Yazık değilmi?

Tartışma Mümtaz'ın yüzünden çıktı. Ben Canbek'i ağabey diye hitap ederek usulünce eleştirdim. Tepeden bakmaya yeltenip küfürname dizdiğinde de ilk etapta karşılık vermedim. Sabrın bir hududu vardır, aşıldığında da mukabele etmekte tereddüt göstermedim. Beni eleştiremezsin havalarına girmişti. Kimdir Canbek?

Onun, türk solunda harcadığı ömrüne karşılık benim Kürdistan mücadelesine adadığım ömrüm var. BB'nin, SHX'in, Canbek'in bugün Abdoist çizgi karşısında olumlu ve bir o kadar da yararlı çabalarının önünde söylüyorum. Ve açıkça, kıvırmadan, yanıltmadan söylüyorum. Ben, 1999 yılında Abdoizme, onun tecavüzlerine, kadro imhasına, devletle işbirliğine, kemalist niteliğine dair açık kimliğimle tavır alırken, devlete, genelkurmaya tavır elırken bunların bir kısmı Abdo'nun savunucusuydu bazıları hala devekuşu gibi başını (kimliğini) kuma gömmeyi maharet sanıyor. 53 yaşımdayım, bu yaşıma kadar türk pasaportu edinemedim. 17 yıldır yurtdışındayım, babam öldü cenazesine gidemedim. kardeşlerim evlendi düğünlerine gidemedim. Yakınlarım öldü, öldürüldü cenazelerine katılamadım. Asla pişman değilim. Kürtçülük oynayanlar bunun oyun olmadığını bilmeldirler. Oyuna giren terler. Oyuna katılan muhakkak bedel öder. Yok öyle bedava kürtçülük. Aksini düşünenler şimdiden yol yakınken geri dönsünler. Kendinin bizzat açıkladığı ismini ondan alıp tekrar ettiğim için Türkiye'ye gidemediği yalanını öne sürüyor ve bana suç isnat ediyor. Sonuçlarına katlanamayan kürtçülük yapmasın. Bu kadar basit. Bu kadar açık.

Benim forumlarda ona verdiğim desteği, ona gösterdiğim ilgi ve saygıyı hiç kimseye göstermediğimi en iyi Canbek'in kendisi biliyor. Umarım hatırlar. Ve umarım duygularına yenilip yazdıklarımı tersinden yorumlamaz. Benim kimseye karşı içten pazarlığım yoktur ve olmamıştır.

Hepinizin çok iyi bildiğiniz bir diğer husus. Hiç kimse benim tek taraflı Sebo mahlaslı kişiye, Canbek'e yazı yazdığımı görmemiştir. Forumlardasınız ve bütün yazılarım çoğunuz tarafından okunuyor. Ben hiçbirine durduk yere yazmamışımdır. Onlar bana yazdıktan sonradır ki yazmışımdır. şimdi yine benim bu insanlarla bir sorunum yok. Bu forumda hangisinin ismini zikrettim, hangisine imada bulundum, hangisine gönderme yaptımki tanığı olduğunuz iğrençlikler sergileniyor?

Şimdi Canbek bir forum açsa, aynı tacizlerde bulunsa aynı şeyi yine yaparım. Canbek'i burada bahane etmelerinin nedeni budur. Benim ne yapacağımı sınamak sevdalıları hasıl oldu. Benim gizlim saklım yok, beynim dilimde. Kışkırtarak tekrar karşı-karşıya getirebilirmiyiz hesabının ön provaları yapılıyor. Ben, kendi hesabıma Canbek'le olan sorunumu unuttum. Haklı olan benim, kendi açımdan bağışladım. Serbestî 5,5 yılını bitirdi. Benim Canbek adına yazmayı bırakınız, birtek imada bulunduğuma yada başkalarına yazdırdığıma tanık olan varmı. 18 bini aşkın yazı bulunan forumda Canbek'le ilgili bir tek yazı vardır. O da Aşiretistan'a yazılmış ve oradan aktarılmıştır. Bütün bu saydıklarım internet ortamında açıkça ortada ve herkesin bilgisi dahilinde değilmi?

Sizce de tahammülün, sabrın, itidalin bir sınırı yokmudur?

Bu sebeple "ihbar etmişse iyi etmemiş şeklinde" bir ifadeyi hiç değilse senden beklemiyorum. Gerçekten beklemiyorum. Seni tereddütte bırakmasınlar.

Sevgili Alan,

Ben ihbarcıydım da yeni mi anlaşıldı Allahaşkına, ihbarcılığım yenimi su yüzüne çıktı?

İlgin ve içtenliğin için teşekkür ediyorum. Dostça dileklerimle.

Anonymous (not verified)

Sun, 04/13/2008 - 00:19

forum yonetimi, yazimi sildiniz; bu simdi tam gaz simarir ve her turlu yalan dolani, forumun icine ederek siralar.buna musaade etmeseniz iyi olur. Bu " sey" her kustugunda, cevap vermek zorunda kalacagiz; bu bizi yorar...bu adam hasta...burasi timarhane degil...eger bunca zamandir bu gercegi ogrenmediyseniz, vallahi isiniz var sizin... saygilar

Bize çatıyor diyorsun, önce siz kimsiniz hele açıkla bakalım? Sen kimsin de bizli cümleler kuruyorsun? Yazımda senin ismin yada mahlasın mı geçiyor? Senin olayın nereden müdahilisin, Sen Canbek'misin? Konu ihbar mı? Canbek adını açıklayarak kendisini ihbar ettiğim kanısında mı ? Forum interaktif değilmi? Canbek'e açık değilmi? Kendisi çıksın, ismine hitaben yazı yazmamın nasıl muhbirlik olduğunu açıklasın. Cevabını da alsın. Herkeste senin gibi basit bir çığırtkanın muhbirlik yaftasıyla niçin zırlamakta olduğunu anlasın ! Çokmu zor? Yoksa Canbek sana avukatlıkmı verdi? Kuşkusuz hayır! Ben kuyruğuna bastıklarımı bilmezmiyim. Bu seni ve benzerlerini ilk ciyaklatmammıdır? Tabiiki hayır. Mahlaslara sığınmak, benle filanca aynı evde aynı bilgisayarı kullanıyoruz ayağına yatıp aynı forumda farklı isimlerle katılımcıları yanıtmaya çalışmak daha dürüstçe ve dahamı kolay? Yaptığın bal gibi provakasyondur. Canbek niye onu ihbar ettiğimi söylemiyor? Siz kimden işaret aldınız? Hele açıkla bakalım? Ben Canbek'in ismini açıklamış değilim, adını açıklayan kendisidir. Canbek yaşıyormu? Yaşıyor. İnternete giriyormu? Giriyor. Sana bok yemek düşer. Yemeğe kalkıştığın bok başından büyük. Hadi pardeyi açtım açıkla bakalım ne tür muhbirlikmiş herkes anlasın. Aptala bakın yanıltmaca kurnazlığına bakın hele. Her tarafından ahmaklık dökülüyor, şalvarını sık düşmesin.

Anonymous (not verified)

Sun, 04/13/2008 - 00:28

Sayin Solaxi, "ihbar etmisse, iyi etmemis" sözcügünü kullanmamin tek nedeni tarafinizca dile getirilen görüslerinizi o ana kadar bilmedigimdendir. Ben böyle söylemekle sizin ihbarci oldugunuzu kesinlikle söylemedim. Eger yapmissa tabii iyi yapmamis diyorum am özünde bilmedigimi dile getiriyorum ... Kurdi Arianus'u ve sizi okuduk. Yapilacak tek sey sizin barismanizdir. Hayret ediyorum, sizin ve Canbek gibi zekali Kürdlerin kavga etmesine. Ben sahsen ikinizinde yazilarini cok seviyorum. Ikinizinde lügati ve geldigi seviye muazzam. Siz Canbek'i ihbar etmediginize göre herhangi bir sorunda yoktur sanirim. O zaman en iyisimi bu olayi burada unutmak ve barisarak asil sorunlarimiza yönelmek gerekiyor. Sahi sizin bu ufak olaydan baska Canbek ile anlasamadiginiz diger noktalar nedir? Sanirim siz ikinizde bir cok konuda ayni düsünceleri paylasiyorsunuz. Ikinizde benim büyügümsünüz ve size büyük saygi duyuyorum. Lütfen bu ufak sorunlari büyütmeyiniz. BB'nin dedigi gibi "muhbir" demek büyük bir hakarettir. Benim acimdan ispati olmayan herseyin hic bir degeri yoktur. Simdilik IFADEYE KARSI IFADE VAR. Elimizde belge yok. Kurdi Arianus sizi "muhbir" olarak sucladi. Siz ise öyle olmadigini söylüyorsunuz. Ben ise kendi sahsima hem sizi hemde Canbek'i seviyor sayiyorum. Siz simdi benim yerimde olsaniz ne düsünürdünüz? Neden oluyor böyle seyler? Iste ben bunu kavrayamiyorum. Hakimde degilim ki bir karar vereyim. Aslinda bir karar vermek icin ISPAT lazim. Eger anlattiginiz gibiyse o zaman sorun burada en azindan sizin acinizdan kapanmistir. Sayin Solaxi, ben hem sizi hemde Sayin Canbek'i uzun yillardir yazilarinizdan taniyorum. Ikinizde Kürdistan icin vazgecilmez degerli ve kuvvetli kalemlersiniz. Lütfen o varoslardaki ac susuz cocuklarimizin hatiri icin barisiniz. Bu türseyleri biz buralarda tartismayalim. Kocaman Kürd davasi vardir. Gelin hepberaber onu tartisalim. Selam, saygi ve sevgilerimle

Değerli Alan, Canbek'le aramızda hiçbir anlaşmazlık yoktu ve olması da mümkün değil. O anlık her ikimizin gafletinden doğdu ve kapıştık, bugünkü gibi benzin taşıyan gönüllü görevliler vardı. Ben kendi hesabıma onların ağzını, onların jargonunu kullanmadım. Ama Canbek'e çok sert davrandım. Belirttiğim gibi önce sakinleşeceğini umdum. Ağabey dedim. Ozan Babo araya girerek 'bak sana ağabey diye hitap ediyor, sana sevgisi var bu denli aşırı davranma' anlamında yatıştırmaya çalıştı, Canbek tınmadı, ha bire tırmandırdı. Canbek, Rızgari ile ihtilaflı olan ekibin tesirinde kaldı. Ergül Kıyak'la aynı ülkede yaşıyor olmasından dolayı etkilendiğini tahmin ediyorum. Mümtaz'dan yana tavır aldı. Başka mesele yoktu. Benim çıkış noktam isimlerle uğraşmak yerine olgulara yönelmekti. Mümtaz'ın Öcalan'la işbirliğini, onun şahsi inhirafından pekte farklı olmayan ahlaki niteliğini, Diyarbakır cezaevindeki tavırlarını benzetmelerle eleştirdim. Tabii bu sonuçta şimdiki Rızgari grubu yanlısı bir tavır anlamına da geliyordu. Bunu hazmedemedi. Oysa ben, Mümtaz'ın yaptıklarını eleştirmeseydim Öcalan'ı eleştirmemin inandırıcılığı olmazdı. Benim Öcalan'ın kişiliğiyle alıp vereceğim yok ve olamaz. Ben Kürdistan siyasasında eğri bulduğumu olgusal düzeyde irdelemeye çabalarım. Aynı sapmalara yada suçlara birden kişi katılmışsa birini eleştitirken diğerlerine ayrıcalık tanımanın doğru ve inandırıcı bir yanı olmayacağını bildiğim için o gün öyle davrandım. Esas gıcık olduğu konuda haklı çıktı. İsmini vermemeyim, Canbek'in bana e-mail göndererek uyardığı, onun deyimiyle 'En büyük airet ağasının mirasçısı' işin içindeydi. Buna da çok içerlemişti. Fakat ben ilişkilerimi Canbek'e göre düzenleyemezdim. Keşke düzenleseydim, aramız açılmasaydı. Bunu açıkça tebarüz ettirmedi ama sebeplerden biriydi. Sonuçta, dediği adam onun dediğinden de kalitesiz çıktı. İki sene önce yüzüne telefon kapattım ve bir daha görüşmedik. Başka sebepten dolayı değil, bana faturası Canbek'ti, kapışmamızda menfi bir rolü vardı. Daha da kaybettireceğini biliyordum. Kısacası, iki yetişkin insan yekdiğerimize karşı dugularımızla hareket etmemizin önüne geçmedik yada geçmek istemedik. İkimiz arasında geçenlerin hepsi kışkırtmalara açık kapı bırakmanın sonucuydu. Yoksa o Rizgari'ye, ben Mümtaz'a ve ekibine biribirimize sataşmadan da eleştiri yapma imkanına sahiptik. Bu olgunluğu her ikimiz de göstermedik. Samimi bir itiraf. Düşündüğüm zaman bana pişmanlık veren çatışmalardan biri ve başlıcasıdır. Forumlarda onun varlığını arar, bazen tartışmalarda yokluğunu hissederim. Gerçekten değerlidir. Kızgınlık dışında hakkını vermem gerekir. Onun benim hakkımdaki düşünceleri ne olursa olsun kürt siyasasında yeri olması gerektiğine inanırım. Forumunu hacklamam da çok zoruna gitmişti. Ama beni ne kadar yaraladığını ve mecbur bıraktığını hiç düşünürmü bilemiyorum. Oysa forumlarda beni en iyi tanıyanlardandır. İnatçı olduğumu, gururuma düşkün olduğumu, ne için çabaladığımı, hepsinden önce insan olduğumu hiç düşünürmü bilemiyorum. Düşünse de cam kırıkları bir araya gelmeyecek. Tecrübesi ve üzüntüsü kalacak. Sağlık olsun. Konuyu açtıkça pusuda bekleyen art niyetlileri davet etmekte olduğumun farkındayım ama açıklık her zaman olumlu ve yararlıdır düşüncesine binaen benim açımdan kapışmaya nasıl katıldığımı ve nasıl algıladığımı sarmalamadan izaha çalıştım. Konuyu açtığın için, açıklamaya vesile olduğun sana teşekkür borçluyum. Teşekkür ederim. Sevgilerimle.

Sevgili Solaxi, Canbek Abimizle ilgili asagidaki $u cümlen hakkinda yüzlerce roman ve destan yazilir; diyorsun ki: "Samimi bir itiraf. Düşündüğüm zaman bana pişmanlık veren çatışmalardan biri ve başlıcasıdır. Forumlarda onun varlığını arar, bazen tartışmalarda yokluğunu hissederim. Gerçekten değerlidir. Kızgınlık dışında hakkını vermem gerekir. Onun benim hakkımdaki düşünceleri ne olursa olsun kürt siyasasında yeri olması gerektiğine inanırım."... I$te, samimi,dürüst bir Kürt aydinina yakisan tutum ve anlayis budur, bu olmalidir... Bundan daha aci, daha büyük bir pismanlik ve özür dileme olabilir mi?... Gecmiste sanal ortamin muglaliginda ben de seni, Canbek Hocamizi ve baska bir kardesimizi kirdiysam, ÖZÜRLERIN EN BÜYÜGÜNÜ dilerim... Selam ve sevgiler OZAN BABO 13.4.8

Galiba bu Rizgari geleneginden gelen insanlarda oturmamis kisilik sorunu var. Allahtan bunlari fazla tanimiyorum. Tanidiklarimdan biride yukarida ismi gecen Ergündü. Onunlada sadece iki defa sohbet etme imkanim oldu. Neredemi? Ta Avustralyada. Bir Kürdün yaninda bulasikcilik yapiyordu. Kafa ve mantik yapisiyla 1970-80 aitti. Saniyorum karsilasmamiz 2002-4 yilari arasindaydi. Yani adam 24 yil geriden geliyor. Bu geriden gelme, bu gelenekten gelenlerin hepsinde gözlemlek mümkün. Örnek acisindan Ergün 24 yil, Solaxi 15 Canbelek 27 yil geriden hayati yasiyarak geliyorlar. Aslinda stresrese girmeden hayati yasamak ve uzatmak olumlumlu bir özelik. Yanliz sectikleri meslek yanlis bir meslek. Siyaset meslegi hayat'a hizli yasama sarti koymus. Emeklilik bir secenek olmazmi acaba? kurdus arianus siz tas devrine ait birisiniz. Yazdiklarinla dedikoducu annemi bile yaya biraktin. Dedikoduda annemi yaya birakmak herkesin harci degil. Artik kendi düzeyini sen düsün.

Aranizda bir anlaşmazlık var .. demişsin Keko. Dün yoktu, bugün var. Anlaşmazlık farklılıktır. Her zaman olacaktır. Gerektiğinde olmalıdır. Ben Rızgari geleneğinden gelmiyorum. Kürtlerin siyesetle uğraşanları arasında bir zamanlar yaygın eğilim haline getirilmiş kendi örgütü dışındakilere düşman gözüyle bakma tavrıma hiçbir zaman katılmadım. Bugün de katılmam. Rızgari biraz açık kutu, hakkında daha çok bilgiye sahibiz. Aslında diğer partilerin de Rızgari'den hiç farkı yok. Daha büyük vebali olan partiler de var. Ben de bulaşıkçılık yaptım. Oturumsuzdum. Firardım. Gidecek sığınıcak kimsem yoktu. Yaşamak zorundaydım. Kendi emeğime yaslandım. 16 yaşımdan beridir çalışıyorum. Girmediğim hamallık türü kalmadı. 15 sene geride kaldığım senin takdirindir. İnsanların, düşüncelerime nasıl baktıklarına, nasıl algıladıklarına saygılı olmayı sindirebildiğimi sanıyorum. Üstelik bana torpil yapmışsın teşekkür ederim. Emeklilik olayına gelince.. İnsanların bir noktadan sonra (aktif siyaset anlamında) oturmaları gerektiğini kabul ediyorum. Seninle aynı görüşteyim. Kürtlerin böyle bir imkanı olursa bayram ederim. Senin önünde ekrana yansımış yazdıklarımız var. Herkes o ekranı hesaplı ve niyetli kullanır. Onun için zahiri (sanal) ortam katılanların doğru görüntüsünü vermez. Herkes istediği şekilde yansır. Olduğu haliyle yansımaz. Yanıltmacanın yürütülebileceği en elverişli ortam yine internet ortamıdır. İnternet görüntüyü gerçek boyutlarıyla veren düz ayna değildir. Ben düz ayna olmasını ve doğru kullanılmasını isterim. Açık olunursa başarılır derim. Sen bizleri ekrana değil, gel bir de bize, ekranın arkasındakilere sor. Politikayla ilgilenmeyi ben seçmedim. Başka seçeneğim yoktu. Zulüm, bizlere başka seçenek bırakmadı. Benim konumumda olan binlerce kürt vardır. Keşke özgür bir ülkenin çocukları olsaydık. Çocukluğumuza doyabilseydik, gençliğimizi yaşasaydık herkes gibi. Yaşamımız doğduğumuz topraklarda başlayıp orada bitseydi. Çocukluk arkadaşlarımız, sıra arkadaşlarımız, yol arkadaşlarımız hayatta olsalardı. Ben, birkaçı hariç hepsini kaybettim. Bazılarının cenazelerini kendim yıkadım, çoğunun tabutunu omuzladım. Daha büyük bir insani ızdırap, daha müessir bir trauma türü düşünemiyorum. Bunları anlatabilecek dili, üslubu bulamadım. Sığdırabileceğim kelimeleri bulabilmiş değilim. Nasıl anlatırım içimdeki acıyı hala bilemiyorum. Her hatırladığımda hınç, öfke, üzüntü, hasret, kaybetmiş olmanın burukluğu biribirine karışır, gözlerim nemlenir. Bu duyguların karşımından oluşmuş başlıbaşına ayrı bir duygu topağına ne denir, ismini koyamadım. Bu kadarını biliyorum, insanı deli divane eder. Beni ediyor. Ülkeden, milletten, sürgünden, tutuklamadan, işkenceden, yoksulluktan, açlıktan, aşağılamadan bahsetmesek bile bu ızdırap türü yalnızbaşına insani ızdırapların en büyüğüdür. Üç aşağı beş yukarı her kürdün yaşamı ve acıları müşterektir, benzerdir. Bizi ölüm paklar. Herhalde mezarda acılarımız diner. Gözler kapanıp görmez olunca, kulaklar kilitlenip duymaz olunca insan kendi evlatlarının bedeninde yeniden hayat bulurmuş. Bizler ölmeden ve yerimizi-yaşamımızı evlatlarımıza bırakmadan önce acılarımız, uğradığımız mezalim evlatlarımızın hatta torunlarımızın bedeninde yer buldu. Bizleri emekliye sevkedecek hayır sahipleri çıksa da ebediyyen huzur bulsam. Tanık olduğumuz manzarayı etimizde, kemiğimizde hissederek yaşamak çok daha zor. İnsanı görmeye alıştır kendini. İnsan harften ve cümleden ibaret değil. Kaldı ki senin gördüğün harf değil.

Yukardaki yazımın ikinci paragrafında geçen "kendi örgütü dışındakilere düşman gözüyle bakma tavrıma hiçbir zaman katılmadım" ibaresi cümlenin tümünden anlaşılacağı gibi "kendi örgütü dışındakilere düşman gözüyle bakma tavrına hiçbir zaman katılmadım" şeklinde olacaktı. Tavrına yazmam gerekirken 'n' harfi yerine yanlışlık 'm' tıklamışım ve sözcük tavrıma şeklinde çıkmış. Düzeltir, katılımcılardan özür dilerim.

Anonymous (not verified)

Sun, 04/13/2008 - 01:07

Biz Kürdler bir kuyuya düşmüşüz... Kap karanlık, dipsiz birkuyu.. Başımızda Kürd celatları bekliyor.. Birimiz başımızı çıkardığımız zaman, Cellatlarımız bombalar yağdırıyor., Onları aşmak, kolay.. Nede olsa onlarında binde bir dalgın olduğu durumları var. Dünya değişiyor. Dostlar ve düşmanlarda öyle.. Ama, bizim sorunumuz kendimizle.. Birimiz tam kuyuda çıkmaya çaalışırken diğerlerimiz hemen ayağına asılır onu da yanımıza çekeriz. Biz birbirimizi çekemiyoruz. Biz, bize düşmanız.. Biz kendimizi yazmaktan korkuyoruz. A. Memmi ve F. Fanon bizim benzerleri olan kolonileri yazdılar. Bizim içinde bulunduğumuz kuyu daha derin. Söz konusu iki bilim adamı bizim hakkımzıda öyle bir kitap yazsaydılar.. Zerdeşt üzerine, Mistefa reş, Serencam, Avêsta üzerine yemin ederim ki "Kürd ve Fransa Dostluk Derneğinin" kurucularından J. J Sartres kitaba ön söz yazmazdı... Böyle bir şey yapsaydı dahi akşam eve gidemezdi.. Çünkü aynı derneğin kurucusu Simmone B. onu eve koymazdı.. Kürd dostu Andre Sakarov Atom Bombasını kavradı ve yaptı, ama bizi anlamadı. Sibiryada iken içinde bulunduğu duruma acımıyor.. Kürdlere karşı yapılan napalm saldırılarını protesto etmek içine görevli bulunan KGB önüne gidip protesto etti.. O da bizi analmadan yaşama gözlerini yumdu.. Biz birbirlerimizi yemekten vaz geçersek bir çey oluruz.. Yoksa içinde bulunduğumuz çamurlu kuyunun derinlerine, yani cehenneme gideriz.. Selamlar

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.