Skip to main content

TÜRK MAFIA CUMHURIYETI´NIN YETKISIZ BASBAKANI´NIN ABD RESMI ZIYARETI FIYASKO!

TÜRK MAFIA CUMHURIYETI´NIN YETKISIZ BASBAKANI´NIN ABD RESMI ZIYARETI FIYASKO!

Hasan H. YILDIRIM

Türk Mafya Cumhuriyeti´nin yetkisiz Basbakani Recep Tayyip Erdogan´in resmi ABD gezisi üzerinde cok sey söylenebilinir. Bu gezi ABD-Türkiye iliskilerinin ne düzey de seyretigi konusunda bize ana fikir verir.

Türk Mafia Cumhurriyeti´nin yetkisiz Basbakani´nin ABD resmi gezisine kimse bir deger bicmiyor. Herkesin üstünde anlastigi
„mevsimsiz“ ve „anlamsiz“ bir gezi oldugudur.

Her iki tarafinda bu geziden bir beklentisi yok. Erdogan´in yogun istemleri karsisinda ABD´nin „haydi gel“ ile sinirli bir gezi. Bu durum kimsenin gözünde kacmadi. ABD´nin Türklere verdigi degerin agirligi olarak algilandi.

ABD, Türk Mafia Cumhuriyeti Basbakani´nin yetkisiz oldugunu, ABD´nin Ortadogu politikasina karsi savas acan Türk Ordusu karsisinda kendilerini destekleyecek bir secenek olmadigini anlamis bulunuyor. Bu nedenle kendisine pek bir deger verdikleri yok. Ilk dönemlerde böyle bir beklentileri vardi. Ama yasanan gelismelerle bu konuda yanildiklari aciga cikti.

Görüsme ve sonrasi gelismelere bakmadan önce randevu alma dönemine bakmakta yarar var.

Türk Mafia Cumhuriyeti´nin yetkisiz Basbakani, direk olarak ABD´den randevu alamadi. Randevu alabilmek icin kücük kardese basvurdu. Kücük kardesin yardimi gerekiyordu.

Bu nedenle Türk Mafia Cumhuriyeti´nin yetkisiz Basbakani, ABD ile bir randevu koparmak icin önce Israil´e gitti. Araci olmalarini diledi. Tabi bu karsiliksiz olmayacakti. Bunun karsiligi meblagi yüksek askeri ihaleler oldu. O zaman Israil, bu is tamam dedi.
Türk Mafia Cumhurriyeti´nin yetkisiz Basbakani, aldigi tüyüye güvenerek hadini bilmeden ABD´ye randevu tarihini 26 Haziran – 1 Temmuz olarak bildirdi. Tabii ki kafadan ret cevabi aldi. Kendilerine 8 Haziran tarihinde randevu verildi.

Eh bu da yoktan iyidir misali zil takip oynadilar. Türk Mafia Cumhurriyeti´nin yetkisiz Basbakani ve erkaninin üzerinde firtina kopardiklari randevu önce yarim, sonra bir saat´e yakin süreyle sinirli tutuldu.

ABD´de kuraldir. Deger verdikleri devlet adamlarin onuruna yemek verilir. Türk Mafia Cumhurriyeti´nin yetkisiz Basbakani bu degere layik görülmedi. Türk Mafia Cumhurriyeti´nin yetkisiz Basbakani, „hic olmasa ortak basin aciklamasi serefini bize verin“ dedi. ABD, „Aklini basini topla oglum. ABD pazari kapandi, sür esegini baska pazara” dedi.

Türk Mafia Cumhurriyet zevati, egildiler, büküldüler, „biz ettik siz etmeyin” havasini calmaya basladilar. Gezi öncesi ve gezi boyunca bu havayi caldilar. Bu bir ise yarar mi? Sanmiyorum. Cünkü Türk Mafia Devleti´nin anti-ABD politikasinda bir degisikligin emaresinin olmadigini ABD cok iyi biliyor.

Türk Mafia Cumhurriyeti´nin Genelkurmay ikinci Baskani Ilker Basbug, ABD Baskani Bush – Türk Mafia Cumhurriyeti Basbakani Recep Tayyip Erdogan´nin bulustugu 8 Haziran 2005 tarihinde birgün önce Wasington´da „Amerikan-Türk Konseyi`nde yaptigi konusmada „Ortadogu´daki demokratiklesmenin disardan baskiyla gerceklesmeyecegini“ söylemekle ABD´nin Ortadodu politikasina karsi Türk Ordusunun, yani devletinin tavrini ortaya koymakla bunu ortaya koymus oluyordu. Zaten ABD-Türkiye arasinda güven kirilmasinin can alici noktasida budur.

ABD-Türkiye araindaki iliskilerde en derin celiskilerin yasandigi bu sürecte Türk Mafia Cumhurriyeti´nin yetkisiz Basbakani Erdogan´nin „Tamir edilecek bir ariza yok“ mesajini vermesi varolan gerginligi yok saymiyor.

Türk Mafia Cumhurriyeti´nin yetkisiz Basbakan´i basta olmak üzere diger unsurlarin ikide bir tekrarladiklari „50 senelik stratejik ortaklik prüzsüz sürüyor“ deselerde, ABD yetkilileri tarafinda Türk Mafia Cumhurriyet yetkililerine ne yapmalari gerektigi hatirlatildi.
Kendilerine „Fazla haylamayin. Sakin bugünden sonra komsularinizi, özeliklede Kürtleri hic isirmaya kalkmayin“ denildi.Türk Mafia Cumhurriyeti unsurlari olup bitteni anlamamazliktan gelse de bu durumun bir gercekligi ifade ettigini ölcüp bicecekler.

Ama su koca koca utanmaz heriflerin verdikleri mesajlara bakilirsa sanki zaferden dönüyorlar havasi var. Her sey gülük gülüstanlik. ABD ile hic bir problem yok. Gercekten öyle mi? Öyle olmadigini Türk Mafia Cumhurriyeti yetkilileri bilir.

ABD-Türkiye arasindaki iliskiler derinleserek devam ediyor. Verilere bakildiginda bu celiskinin giderek derinlesecegide kacinilmaz.

Türkiye´nin 1952 yilinda NATO´ya girisiyle ABD ile özel bir iliski icinde oldu. Sovyet Bloku´nun dagilmasiylada “öküz öldü, ortaklik buzuldu” misali, varolan özel iliski bitti.

ABD-Türkiye arasindaki varolan özel iliskinin bitmesi kacinilmazdi. Sovyet Bloku´nun dagilmasiyla her iki devletin cikarlari farklilasti. Egemenlik alanlari catisir hale geldi. Tehlike algilanmasi degisti. Dost ve düsmanlari farklilasti.

Dogaldir ki, bu gelismeler sonucu daha evel varolan özek iliski yerini farkli bir iliskiye birakacakti. ABD, Türkiye´ye bunu dayatti. Türkiye, buna hazirlikli degildi. Olan bitteni hazmedemedi. ABD´nin ihanetine ugradigi sendromuna girdi. Artik ABD´nin simarik cocugu degildi.

Türkiye, kendini bir an da boslukta buldu. Bu, hircinlasmasina yol acti. Herkese kilic saladi. Ama kimse alici olmayinca yerine oturmak zorunda kaldi. Bu vesileyle “hasassiyetlerimiz”, “kirmizi cizgilerimiz” dediklerinide birer birer unuttuldu.

Soykirim yapmakla tarihin ebedi hükümlüsü Türk Mafia Cumhuriyet yetkilileri, ABD´yi “Irak´ta soykirim uygulamakla” sucladi. “Türkiye-ABD Dostluk Grubu”nun dagitilmasini istedi. Devlet destekli yogun bir anti-ABD propagan da baslatildi. Bu caba kisa bir sürede toplumda yankisini buldu. Türk toplumunun % 80´lere varan ezici bir cogunlukta ABD karsiti bir düsmanlik gelisti. ABD, bunu ciddi bir gelisme olarak algiladi ve Türk yöneticilerini bunda sorumlu tuttu.

ABD-Türkiye arasindaki iliskilerin bozulmasi her ne kadar TBMM´nin 1 Mart 2003 ´teki tezkereye iliskin aldigi karara baglansada aslinda daha geriye gittigi bilinir.

Türk Mafia Cumhuriyet yetkililileri, ABD tarafindan dünyanin yeniden ceki düzen verilmesini bastan dogru okuyamadi. Türkiye´nin dogu ile bati arasinda stratejik önemi büyük bir ülke oldugu tezlerine cok güvendi. Yanildiklari yan da buydu zaten.

Sovyet Bloku´nun dagilmasiyla Türkiye´nin stratejik önemini yitirdigini göremediler. Dahasi kabullenmek istemiyorlardi. Bunda paranoya derecesinde diretiyor ve icinde cikamaz politikalar pesinde kosuyorlardi. Bunun cikmaz sokak oldugunu farketiklerinde de kaybettiklerini gördüler. Ama eski politikalarindan da vazgecmek istemiyorlar.

Türk yetkililer, ABD ile uyum icinde hareket etmeleri kendi cikarlarina olmasina karsin, ABD´nin Ortadogu politikalarini bosa cikarmak icin elinden geleni yaptilar. Bununla ABD´yi geriletip taviz koparacaklarini hesapladilar. Ama yanildilar.

Bunu hazmedemediler. Durmasi gereken mevzide durmayi beceremediler. Bu durum onlari ikinci bir hata yapmasina yol acti. Kaybedislerinden de ABD´yi sorumlu tuttular. Yetkili-yetkisiz her Türk her agzini actiginda ABD´yi „not ettikleri“ gibi aciklamalarda bulundular. ABD yetkilileride Türklerden geri kalmayip onlarin isitmek istemedigi rendice edici söz söylemekten kendilerini alikoymadilar. Bu durum aralarinda vaolan gerginligi giderek gerdirdi.

4 Temmuz 2003 tarihinde Süleymaniye´de Türk özel timlerinin basina cuval gecirip, ellerini kelepceleyip, sorgulayip terörist muamelesi yapan ABD, Türkiye´ye durmasi gerektigi yerde durma uyarisini yapiyordu.

Türk yetkililer, cilgina döndü. Intikam yenimleri edildi. MGK önderliginde ABD karsiti bir propaganda baslatildi. Solcular MGK´nin sessine ses katti. Devlet ve sol kol kola sokaga döküldü. „Hasassiyet“, „ulusal gurur“, „kirmizi cizgiler“ cigirtganligi yapsada söylenen laftan öteye gitmedi. Bu olay bir yerde Türk Mafia devleti acisindan bir dönüm noktasi islevini gördü. Agirliklarini veya hicliklerini görme olanagini kendilerine gösterdi.

Süleymaniye´de Türk özel timlerine yönelik uygulamalar ABD-Türkiye arasindaki iliskilere 1 Mart 2003 tezkere olayindan cok daha büyük bir darbe indirdi.

ABD´nin Kerkük sorununa bakis acisi ayrica ABD-Türkiye iliskilerine darbe vurdu. 30 Ocak 2005 secimleri döneminde Kerkük Averelerinin geri dönüsüne yesil isik yakan ABD´ye karsi Türklerin tepkisi bir kat daha artti. Secim sonrasi Kürtlerin ezici zaferi karsisinda cilgina dönen Türkler, bundan ABD´yi sorumlu tuttarak isi tehditte kadar vardirdilar.

ABD basta olmak üzere dünya Irak´taki secimleri demokrasinin zaferi olarak ilan ederken, Türk Mafia Cumhurriyeti´nin yetkisiz Basbakani Recep Tayyip Erdogan söyle diyordu.

"Bölgeye demokrasi getirmeye geldiklerini iddia eden güçler, buradaki antidemokratik emellere kar?? duyars?z kalmay? tercih ettiler. Bu co?rafyan?n y?llar sürecek bir karma?aya sokulmas?na Türkiye'nin izin vermeyece?ini herkes bilmek zorundad?r".

Bunun büyük bir gaf oldugunu akil hocalari kendisine sonradan hatirlatsalarda bir kere söylenmisti. Dahasi Türk Mafia Cumhurriyeti´nin asil sahibi Ordu tarafindan kendisine söyletilmisti. Kuskusuz söylenenler bununlada sinirli kalmadi.
ABD ve Irak askerlerinin ortaklasa Feluce´de teröristlere karsi gerceklestirdikleri operasyonda ölen teröristler, Türk Mafia Cumhurriyeti yetkilileri tarafindan sehit ilan edildi. ABD´yi de soykirim uygulamakla sucladi.

ABD´nin Kürdistan´daki varligi, Türkiye acisinda „güvenlik karmasasi“ olarak algilaniliyor. ABD´nin Irak´ta basarisiz olmasi icin her yol ve yönteme bas vuruldu, vuruluyor. Irak ve Güney Kürdistan´daki terör eylemlerinin planlamasindan tutun, teröristlere her kolayligi saglayan Türk Mafia Devleti oluyor.

ABD-Türkiye arasindaki iliskilerin bas asagi gitmesinin sorumlusu kuskusuz AKP hükümeti degildir. ABD, AKP hükümetinin yetkisiz bir icraatci oldugunu herkesten iyi bilir. Sorun, Erdogan´in verdigi sözlerin yerine getirip getiremedigide meselesi degildir. Sorun, daha derinlerdedir. ABD ile Türk devletinin ulusal cikarlarinin catismasidir Türk tarafin politikasini belirleyeninde Türk Ordusu oldugu bilinir.

Bu nedenle Erdogan´in söyleyecegi ne olursa olsun ABD´nin pek ciddiye alacagini sanmak safdilik olur. ABD, Türkiye´de muhatabini biliyor. O da Ordu´dur. Ordu´nun izledigi politikada anti-ABD´ci oldugu biliniyor.

Ordu kaynakli Türkiye´nin Irak, Iran, Suriye politikalari ABD cikarlariyla catistigi bilinmeyen bir sey degildir. Bu politikanin Erdogan´in ABD ziyaretiyle degismeyecektir. Bu nedenle ABD ile Türkiye arasindaki güven kirilmasi devam edecektir.

Bu da Kürd millet cikarina olacaktir.

08 Haziran 2005

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.