Bilindiği üzere kısa bir süreden bu yana askeri operasyonlar can kayıpları ile neticelenmektedir. Son olarak 1 Nisan 2011 tarihine Hatay’ın Hassa ilçesinde geliştirilen operasyonlarda da 7 PKK’li öldürülmüştür. Geçtiğimiz Ağustos ayından bu yana, açıkça tek taraflı ve fiilen ise çift taraflı olarak sürdürülen “ateşkes” sürecinin alenen bitirilmesi anlamına gelen bu operasyonlar hepimizi endişeye ve düşünmeye sevk ediyor.
Çünkü biliyor ve görüyoruz ki eğer şiddet sarmalı bu topraklarda tekrar başgösterirse, sonuçları öncekilerinden daha elim ve vahim olacaktır.
Hem insanlığın vicdanında hem de Müslümanlığın inanç ve eylem dünyasında, ateşkes ilan etmiş bir güce karşı(sözkonusu gücün davası, talebi, dini, ideolojisi ne olursa olsun) askeri operasyonlar geliştirmenin ne anlama geldiğininin açıkça sorgulanamadığını müşahade ediyoruz. Bu yüzden Türkiye’de vicdan, izan ve iman sahibi bütün herkesin defalarca “tek taraflı ateşkes” ilan etmiş bir güce karşı savaşta ısrar etmenin (hiçbir politik ve sosyolojik temeli olmadığı halde) anlamını ve mantığını yargılaması gerektiğini düşünüyoruz. İslâm dinine göre, savaş halindeki bir güç; davası ne olursa olsun eğer diyalog ve müzakere talebinde bulunuyor ve ortada olan sorunun müzakere ve diyalog ile çözülmesi gerektiği duyarlılığını ortaya koyuyorsa, savaşı terk edip müzakere sürecini başlatmak Müslümanların boynunun borcudur. Çünkü Müslümanlıkta aslolan savaş ve kavga değil, barış, görüşme ve diyalogdur.
Tam da bu kaygıdan ötürü, sadece hak olana ve doğru olana yaslanarak şiddetin her türlüsüne ve kimden gelirse gelsin her biçimine karşı açıkça tavır almak, şiddetin kalıcı olarak bu topraklardan gidebilmesi için lazım olan sivil iradeyi ortaya koymak açısından gayretler daha da ön plana alınmalıdır. Militer düşünce, militer yapılanmanın arka plana itilebilmesi ile terk edilebilecek bir husustur.
Rewşen Yayın Kurulu olarak, ayrıca her vesile ile bölgesel barış, diyalog ve demokratik çözümden yana duyarlılık ve bildiriminde bulunan sivil toplum örgütlerinin de, yeri ve zamanı gelmişken bu duyarlılık ve bildirimlerinin gereği olarak, sorunu derinleştirmekten başka hiçbir şeye hizmet etmeyen bu sürece karşı sivil duruşlarını muhafaza etmeleri gerektiğini düşünüyoruz.