ORSAM olarak 2009 yılı içinde Irak'ta gerçekleşen Vilayet Meclisi seçimleri ve Kuzey Irak Bölgesel Parlamento ve Bölgesel Başkanlık seçimlerini uluslararası gözlemci olarak izleme fırsatı bulmuştuk. Ülkenin kaderini belirlemesi açısından büyük öneme sahip 7 Mart 2010 Irak parlamento seçimlerini de yerinde izledik. Türkiye'nin seçimlere verdiği önem neticesinde yaklaşık 40 kişilik gözlemci ekibi ile takip ettiği seçimlerde ORSAM, ülkenin farklı vilayetlerinde gözlem yapma imkanına kavuştu. Bağdat, Kerkük, Erbil, Diyala, Vasit'te görev alanların yanı sıra 3 kişilik ORSAM ekibi Musul'da görev aldı. Toplamda 10 kişiden oluşan Musul ekibi en kalabalık gözlemci heyetiydi. “Dünyanın en tehlikeli kentleri“ arasında sayılan Musul'da görev yapmak bir taraftan heyecan verirken diğer taraftan güvenlik gerekçesi ile görev süresinin kısıtlı tutulması ve seçim günü dışında şehirde dolaşma imkanı tanınmaması nedeni ile şehre ilişkin gözlemlerimiz sınırlı kaldı.
Musul görevimiz Erbil'e inen uçağımızdan sonra yaklaşık 1,5 saat süren kara yolculuğu ile başladı. Irak'ın geri kalan kısmına göre nispeten iyi koşullara sahip Bölgesel Kürt Yönetimi'nin idari sınırlarından çıkışımızla birlikte güvenlik ve çevre koşullarında olumsuz anlamda ciddi bir değişim yaşanıyor. Sınır çıkışında, ekibin dikkatini ilk çeken sınırın bir miktar gerisinden başlayan ve Musul vilayeti sınırlarına taşıp belli bir mesafe süren altyapı çalışmaları oldu. Su şebekesi olması muhtemel bu çalışmalar siyasi açıdan da önemli olabilir. Zira resmi olarak Bölgesel Yönetimin sınırları Erbil çıkışında bitmekle beraber fiilen Kürt kontrolünde olan, Kürtlerin hak iddia ettikleri ve tartışmalı bölgeler olarak bilinen Musul'un kuzeyindeki yerler bulunuyor. Bir kısmında Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bu bölgelere yapılan altyapı çalışmaları fiili bir bağlantı kurularak bölgelerin ekonomik ve altyapı açısından Bölgesel Yönetime bağlanma çabası olarak yorumlanabilir.
Bölgesel Kürt Yönetimi'nin her anlamda Irak'ın geri kalanına göre iyi seviyede olmasının en önemli nedeni güvenlik ortamının sağlıklı oluşu. Kürt yönetimi, güvenliği sağlamış olmanın verdiği imkanla gelirlerini altyapı harcamalarına ayırabilmektedir. Bölgesel Yönetimin sınırlarından çıktığımızı gösteren en önemli işaretlerden biri güvenlik ortamının zayıfladığının işaretlerinin her geçen kilometrede artması. Buna paralel olarak çevre koşullarında da bir kötüleşme yaşanıyor. Erbil merkezde ve merkezden sınıra kadar rastlamadığımız askeri kontrol noktaları Musul vilayeti içinde başlıyor. Daha önceki Irak araştırmalarımızdan tespit ettiğimiz üzere Irak ordusunun kontrolündeki bu noktalarda ciddi aramaların yapıldığını söylemek mümkün değil. Musul merkeze girişte ise uzun araç kuyruğunun oluşmasına neden olan sıkı bir kontrol noktası bulunuyor. Bu sıkılığın nedeni ise örneğine daha önce Kerkük girişinde rastladığımız Joint Force (Ortak Güç)'un görev yapıyor olması. Irak'ın bazı bölgelerinde görev yapan ve Irak ordusu ile peşmergelerden oluşan güce sadece seçim dönemi için Amerikan askerleri de eklendi. Muhtemelen Amerikan askerlerinin bulunması ciddi bir kontrolün yapılmasını sağlıyor ve araçlar uzun kuyruklar oluşturuyor.
Kontrol noktasını takiben merkeze doğru yaklaşmaya başladığımızda Musul'un neden dünyanın en tehlikeli kentlerinden biri olarak sayıldığının işaretleri görülüyor. Yolun her iki yanında operasyonlar düzenlenmiş yerleşim birimleri, yerle bir olmuş evler, kurşun izlerinin halen tazeliğini koruduğu ve çatışmaların yaşandığı binaları hatta camileri görüyorsunuz. Kısa bir süre öncesine kadar El Kaide örgütü Musul'da çok güçlü bir konumdaydı ve kimi bölgelerde kimlik kontrolü yapacak kadar yerel otoriteyi eline geçirmişti. Örgüt muhtemelen bu çatışmalar sonucunda Musul'da eski gücünü yitirmiş durumda.
Çok genel anlamda seçimden önce Musul'da sakin bir havanın hakim olduğunu söylemek mümkündür. Seçimden önceki gün içinde herhangi bir eylem gerçekleşmemişti ve sokaklarda çok fazla araç bulunmuyordu. Gözlem imkanımızın sınırlı olması nedeni ile çevrede gördüğümüz sembollerden yola çıkarak tespitlerde bulunmaya çalıştık. Şehirde dolaştığımız süre boyunca afiş, bayrak ve diğer seçim materyallerinin çoğunluğunun El Irakiye Listesi'ne ait olduğu göze çarpıyordu. Musul'un genelinin Sünni Arap nüfusun yaşadığı bir kent olduğu ve şehirde El Irakiye listesinin gücü dikkate alındığında bu durum normaldi. Ancak, El Irakiye'den sonra en çok afiş ve tanıtımı olan parti Maliki'nin Kanun Devleti Koalisyonu'ydu. Bu durum, Şii nüfusun az olduğu bir il için şaşırtıcı görünmektedir. Afişlerde adaylarda birlikte Maliki'nin de fotoğrafının bulundurulması adaydan ziyade Maliki'nin gücüne dayanmaya çalıştıkları şeklinde bir düşüncenin oluşmasına neden oldu. Seçim öncesinde ORSAM Danışmanı Serhat Erkmen'in kaleme aldığı raporda “Kanun Devleti Koalisyonu'nun ana unsurunun Başbakan Maliki'nin şahsiyetinde somutlaşan güçlü lider kültü“ olduğu saptamasının en azından afişlerin kullanımı açısından doğru olduğunu gördük. Kanun Devleti Koalisyonu özellikle Şirinhan, Karakoyun gibi Şii Türkmenlerin yaşadığı bölgelerde yoğun propaganda faaliyeti yürütüyordu. Tavafuk ve Kürt İttifakı'nın da afiş çalışmaları olmasına rağmen El Irakiye ve Kanun Devleti Koalisyonu ile karşılaştırıldığında az kalmaktaydı. Türkmen partiler arasında Irak Türkmen Cephesi'nin, özellikle Musul çevresindeki Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde seçim propagandası yürüttüğünü tespit ettik.
Musul vilayeti, Bağdat ve Diyala ile beraber seçim günü güvenlik açısından en fazla sıkıntı yaşanabileceği düşünülen vilayetlerden biri idi. Bu beklentiye paralel olarak Musul'da seçim günü sabahı farklı bölgelerde 10 civarında patlama yaşandı. Ancak havan topu saldırıları daha çok seçmenin sandığa gidişini etkilemek amacıyla düzenlenmişti. Korkutma amacı güden ve tahrip gücü yüksek olmayan saldırılarda yaralanmalar olmakla birlikte ölümle sonuçlanan bir olay yaşanmadı. “Seçmeni korkutma“ hedefine bizim gezebildiğimiz bölgeler itibariyle ulaşıldığını söylemek mümkündü. 10 saldırıdan üçünün gerçekleştiği ve çoğunluğunu Türkmenlerin oluşturduğu Reşidiye'de ve Arapların yaşadığı Hay El Arabi semtinde seçime katılım vilayet geneline göre düşük seviyede kalmıştı. Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nun açıkladığı rakamlara göre Musul'da katılım % 66 olmuştur. Gözlem yaptığımız saatlerde katılım % 25-30 civarındaydı ve kalan saatlerde bu oranın Musul ortalamasına yaklaşması çok mümkün değildi. Musul'da seçime katılım açısından dikkat çeken bir diğer nokta kadınların oy verme oranlarının geçmişe göre yüksek oluşudur. Dolaştığımız sandıklarda gördüğümüz ve sandıklardan alabildiğimiz bilgiler çerçevesinde erkek ve kadın katımının birbirine yakın olduğu yani tüm seçmenin neredeyse yarısına yakınının kadın olduğunu tespit ettik. Genel anlamda Musul'da halkın seçime çok yoğun bir katılım sergilediği ve sokaklarda yoğun kalabalıklar oluşturduğu söylenemez. Nitekim, gözlem yaptığımız bölgelerde en yüksek katılım % 60'ta kalmıştır. Şehirde sabah saatlerinde gerçekleşen olaylar nedeniyle güvenlik tedbirlerinin artırıldığı, ancak ilk saatlerden sonra olay olmadığı görülmüştür. Seçmenlerin ilgisizliğinin korku ile de bağlantılı olduğu söylenebilir. Seçim günü araçla sokağa çıkma yasağına tamamen uyulmuştu. Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı kent sokaklarında seçim günü askeri ve diğer görevli araçlar dışında herhangi bir vasıtaya rastlanmıyordu.
Seçim sürecinde genel sonucu etkileyecek boyutta bir sıkıntı yaşanmamıştır. Musul'da seçmenler ve seçim görevlilerinin nispeten bilinçli olduğunu gördük. Görevliler prosedürlere hakimdi ve kurallara uyulması konusunda titiz davranmaya çalışıyordu. Görülen en önemli sıkıntılar seçim afişlerinin toplanmamış olması ve seçim istasyonları yakınında dahi aday posterlerinin bulunması idi. Bunun yanı sıra kadın seçmenlerin oy kullanırken eşlerinden yardım alması ve kimi zaman yardımın ötesinde eşlerinin yerine erkeklerin oy kullanması bazı kadınların özgür iradelerini sandığa yansıtamadıklarını gösteriyordu. Parti gözlemcileri dışında hiçbir sivil toplum örgütünün bulunmaması diğer bir olumsuz nokta olarak sayılabilir. Musul'un çeşitli yerlerinde seçmenlerin katılımını engellemeye yönelik patlayan bombalar, Yezidilerin seçim sırasında hileler yapıldığına ilişkin şikayetleri ve tartışmalı bölgelerden biri olarak bilinen Sincar'da bazı seçmenlerin oy kullanmasına izin verilmediği iddiaları diğer sıkıntı yaratan konular olarak sıralanabilir. Buna karşılık kadınların, yaşlıların oy kullanmak için gösterdikleri çaba hatta kimi zaman uzun mesafeler kat ederek oy kullanmaya çalışmaları olumlu bir durum olarak gözlenmiştir.
Musul gözlemci ekibi kendi içinde iki ayrı gruba bölünmüştü. Seçim günü bir grup Musul merkezde istasyonları gezerken bizim de içinde bulunduğumuz ekip Musul merkeze çok yakın yerleşim yerlerini ziyaret etti. Merkezin mahallelerinde yaşayan Türkmenlerin yanı sıra Musul'un yakın çevresinde nüfusun önemli bir bölümünü Türkmenlerin oluşturduğu irili ufaklı 10 kadar yerleşim yeri bulunuyor. Bizim ziyaret ettiğimiz seçim istasyonlarının çoğunluğu da bu yerleşim birimlerinden oluşuyordu. İlk durağımız sabahın erken saatlerinde üç patlamayla sarsılan Reşidiye oldu. Reşidiye'nin % 60'ı Türkmen ve % 40'a yakını da Arap nüfustan oluşuyor. Etrafta Latin harfleriyle yazılmış birçok Türkçe tabelaya rastlayabiliyorsunuz. Bunların Saddam sonrası dönemde asılabildiği bilgisi veriliyor. Reşidiye'de ilk tespitimiz patlamaların etkisini gösterdiği ve katılımın düşük seviyede kaldığıydı. Diğer bölgelerde kadınların katılımı erkeklerle yaklaşık aynı seviyede iken burada % 25'lerde kalmıştı. Partilerin sandıklardaki temsilcileri açısından dağılıma baktığımızda El Irakiye Listesi ve Tavafuk'a bağlı gözlemcilerin çoğunlukta olduğu görülüyordu. Bunun yanı sıra Kanun Devleti Koalisyonu, Irak'ın Birliği, Irak Ulusal İttifakı temsilcileri göze çarpıyordu. Ancak esas dikkat çeken Musul genelinde etkinliğe sahip olmakla birlikte Reşidiye'de hiçbir tabanı bulunmayan Kürt İttifakı'nın da temsilci bulundurması idi. Grubumuz daha çok Türkmen yerleşim birimlerini dolaşmıştı ve bu tespitimiz diğer seçim istasyonları açısından da geçerliydi. Reşidiye'den sonra diğer bir Türkmen kasabası Şirinhan'a geçtik. Şirinhan'da geçen yılın Ağustos ayı başında çok büyük bir saldırı gerçekleşmişti. Saldırının izleri halen sıcaklığını koruyordu. Şirinhan'a girişten itibaren dikkatimizi en fazla çeken başta Maliki olmak üzere Şii partilerin afişlerinin yoğunluğu oldu. Bölgede yaşayan halkın çoğunluğunun Şii Türkmen olduğu dikkate alınırsa bu şaşırtıcı değildir.
Şirinhan'a çok yakın mesafedeki diğer Türkmen yerleşim birimi Karakoyun'da da benzer tespitler yaptık. Yaklaşık 15.000 kişinin yaşadığı Karakoyun köyünde nüfus artış hızı çok yüksek ve bölgenin yaklaşık 1/3'ü gençlerden oluşuyor. Dicle Nehri'nin kıyısına kurulmuş bu köyün verimli toprakları bulunuyor ve sulama problemi de olmadığı için yaş sebze üretimi güçlü. Üretim, başta Musul olmak üzere iç tüketime gidiyor. Bölgenin en önemli tarafı Irak merkezi hükümeti ile kuzeydeki bölgesel hükümet arasında tartışmalı bölgeler olarak adlandırılan bir bölgede bulunması. Özellikle Kürtlerin hak iddia ettikleri ve Hıristiyan ve Yezidi nüfusun yoğun olduğu Tilkeyf ilçesine bağlı olan bu nahiye, buradan ayrılıp Musul merkeze bağlanmak istiyor. Köyde şimdiye kadar çok sayıda saldırı olmamış, olanlarda da ölü-yaralı sayısı az olmuş. Daha önceki seçimlerde daha çok İslamcı partilere yönelen köyde Irak Türkmen Cephesi'nin yoğun bir faaliyet gösterdiğini söylemek mümkün. Bu arada gezilen üç Türkmen bölgesinde de ortak noktalardan biri Türkçe tabelaların yoğunluğu olmuştur. Arapça metinlerin yanı sıra kullanılan Türkçe'nin her geçen gün yaygınlaştığı bilgisi de verildi. Şirinhan ve Karakoyun'da Reşidiye'den farklı olarak seçime katılım oranı yüksek seviyede idi. % 60 seviyesindeki katılımda dikkat çeken bir diğer nokta kadınların bu oranda erkek seçmenlerle yaklaşık eşit paya sahip olmasıydı.
Üç Türkmen bölgesinden sonra çoğunluğunu Sünni Arapların oluşturduğu ancak az sayıda da olsa Kürt, Türkmen ve Şebek'in yaşadığı Hay Al Arabi semtini gözleme şansımız oldu. Reşidiye'dekine benzer bir durum bu bölgede de yaşanmış, sabah gerçekleşen iki havan saldırısı ve bir mayın döşenmesi olayı nedeniyle halkın güvenlik endişesi yaşadığı ve katılımın az olduğu gözlemlenmiştir. Burada da sandıkların kapanmasına daha az bir süre kalmış olmasına rağmen katılım yaklaşık % 26 civarında olmuştur. Son durağımız Musul'un Erbil'e çıkış noktası olan ve nispeten karışık bir nüfus yapısına sahip ve bu itibariyle de Musul'un en tehlikeli semtlerinden Nebi Yunus oldu. Muhtemelen bu nedenlerle seçime katılım düşük seviyede idi.
Oy kullanma işleminin sona erdiği 5'ten itibaren de Musul'un sakin ortamında fazla bir değişim yaşanmadı. Yoğun olmamakla birlikte muhtemelen sevinç amaçlı havaya açılan silah ve kutlama yapan bazı araç konvoylarının sesleri geliyordu.
Seçim gözlemlerinin ele alındığı bu yazıya ek olarak Irak seçimlerinin değerlendirileceği Ortadoğu Analiz dergisinin Nisan sayısında özel olarak Musul'daki siyasi durum ve seçim sonuçları ele alınacaktır.
13 MART 2010
Musul'dan Seçim Gözlemleri 2