Sevgili Alan oncelikle senin ne kadar cok incindigini hissedebiliyorum ve bunun icin de gercekten cok uzuldum. Aranizdaki tartismanin icerigine kesinlikle girmek istemiyorum, sana haksizlik yaparim diye korkarim. Cunku seni tanimiyorum ama HeK'I 1997 yilindan beri taniyorum, hem de cok iyi taniyorum, karsilikli yemek yedigim, cay ictigim, sohbet ettigim, birlikte resimler cekindigim biri o. Tarafsiz olamam diye onun kisisel tartismalarina hic girmem, hele hele tartistigi kisiyi hic onemsemiyorsam. Ama ben senin mesajlarindan bana yansittigin imaji da cok seven biriyim. Bu yuzden bazi konulara kendimce aciklik getirmek istedim. Umarim haddimi asip da seni kirmam, cunku sen kirmak isteyebilecegim en son insanlardan birisin.
Oncelikle aciklik getirmek istedigim ilk konu, araya ingilizce kelimer kullanma meselesi. Bir cok ingilizce kelimenin hakikaten turkce karsiligi yoktur, bulabildigin kelime de yeterli gelmez, o yuzden de ingilizce bilen insanlar normalde ingilizce kelimeyi aynen korurlar turkce konusurken bile. Bu zorunluluk tamamen Turkcenin cok zayif bir dil olmasindan kaynaklaniyor. Senin ingilizce bildigini bilsem ve yuzyuze karsilikli konusuyor olsaydik o zaman gorurdun ki ingilizce kelimeleri HeK'den cok daha fazla kullaniyorum. Tercume yaparken, herkesden cok daha fazla sozluk kullanirim. Cunku benim aklima ingilizce bir kelimeyi gordugumde o kelimenin ingilizcedeki anlami geliyor, turkce karsiligini kesinlikle dusunemiyorum bile. O yuzden en basit kelimelerde bile sozluk kullanirim Turkce karsiligini bulmak icin. Sonra cumlenin bir ingilizcesine bakarim, bir turkcesine; ingilizce olani o kadar gucludur ki icime hic sinmez yaptigim ceviriler. “Hanife kullanmiyor“ diyerek bana haksiz bir kredi vermissin. HeK isinde hep egitimli insanlarla, bense en fazla liseyi bitirmis, cogu kez ingilizce okudugu metni anlamayan iscilerle birlikteyim. Benim gorevim son derece kompleks seyleri bu iscilerin anlayacagi basitlige indirmek ve anlamalarini saglamak. Artik bu benim normal halim oldu, her seyi basitlestirmeye ve tamamen karsimdakinin anlamasina yogunlasiyorum yazarken. Yani artik kendiliginden yaptigim bir sey, krediyi hakedecek kadar erdemli oldugumdan degil.
Bir baska aciklik getirmek istedigim konu ise HeK'in meshur soylemiyle ’gote got demenin' arkasinda yatan mantik. Kendimi ornek verecegim, baskalarini da tartismanin icine cekmemek icin. Son gunlerde cok buyuk istekle ve inanilmaz guzel iyi niyetlerle orgutlenme dilegini belirttin ve herkese cagrida bulundun. Dikkat edersen ben yorum yapmadim ama katilmadim da. Benim bu tavrima karsilik HeK senin hosuna gitmese de dusundugunu acikca dile getirdi. Kendi uslubunu kullandigi icinde o ’kaba' olarak kaldi, bense ’kibar' ligimi korudum. Peki ben HeK'den farkli mi dusunuyorum? Oyle olsaydi katilirdim degil mi? Simdi ayni olaya da bir de durustluk acisindan bakalim. Hangimiz daha durustuz ben mi HeK mi? Tartismasiz durust olan HeK. Iste HeK'in gote got denmesi gerek soyleminin altinda yatan bu kadar masum bu kadar durustce bir tavir yatiyor. O “gercegi oldugu gibi yalin bir sekilde sunmazsan karsindakini yanlis dusunmeye itebilirsin“ mantigina dayanarak bu yapiyor. Cogu kez de o kadar yalin bir sekilde koyuyor ki karsisindaki onun anlatmak istedigine degil, soyleyis tarzina takilip kaliyor. Ama inan bana Kurdistan icin mucadele ederken HeK gibi dusundugunu cekinmeden ve her kosulda soyleyebilen insanlarla calismak gerek basarili olabilmek icin. Yani onun en cok elestirilen bu yani aslinda en cok ovulmesi gereken ozelligidir bana gore.
Sevgiyle kal,
Hanife
Re: HEKO ve KEKO KARDESLER!