Sevgili Mihemed Şerif, D.Kawa ve H.E kısa yazıma gösterdiğiniz
ilgiden dolayı teşekkürler.
Sanıyorum Demirci Kawa yazımın esas perspektifini kaçımış olacak ki
yanlış diyebileceğim bir değerlendirmeye gitmiş..
Birincisi ben Kürdlerin devletleşme hakkının en basit insani hak olduğuna inanıyorum..
Kürdler devletleşmeden Arap, Fars ve Türk sömürgecilerinin vahşetinin dışına,
çıkamaz ve özgürleşemez..
Bunun ispatıda bizim bu halklar ve devletlerle olan yüzyıllara dayan kanlı, soykırımlar ve etnik arındırmalarla dolu tarihimiz..
Benim okları yöneltiğim husus sömürgeci devletlere uşaklık eden, kendi ulusal haklarına sahip çıkmayan yalaka Kürd "asılı" yapılamalardır. İster siyaset erbabı, ister okumuş tayfa olsun..
Kürdlerin bağımsız devlete sahip olması ve özgürleşmesi için perspekif ve program sahip olan, kendisi ile Arap, Türk ve Fars sömürgecileri arasına kesin sınır koyan ve büyük dış güçlerle ittifak ve ilişki arayan Kürdlere kim karşı çıkar.. Ben binlerce yazılı Güney Kürdlerinin ABD ile olan ilişkilerini destekledim..(Newroz Com arşivine bakılabilinir)
Sorun M.Ş Sekban ile Mir Celadet Bedirxan, Kamuran Bedirxan, Nuri Dersîmî ve İhsan Nüri Paşa'nın konumlaması arasındadır
Ya Sekban gibi uşak , yada diğerleri gibi Kürd davasına sahip çıkacaksın?
Bağımsız Kürdistan devleti perspektifini yitirdiğin andan itibaren gemiyi sömürgeci limanlara sürmekten başka çaren olmaz..
Benimde dikkat çektiğim husus buydu.. Yani her tarafta Şükrü Sekbanlar dolaşmaya başladı.. Sayın D.Kawa Şükrü Sekban'ın yaşamını okursan ve özellikle kendisi afettirmek için fransaça kaleme aldığı "La Question Kurde" adlı kitabını okursan ne dediğimi anlarsın.. Bu kitabı Türkçeyede çevirdiler..
DEğerlendirmeleriniz için teşşekürler
Aso Zagrosi
Sevgili dostlar silav..