sHx,
İskender dönemine ait kaynakların oldukça fazla olduğu konusunda haklısın. Öyleki 20 bin kişilik bir kuvvetle birçok ülkeyi işgal etmesine ilaveten dönemin Roma'sı sayılan Pers imparatorluğunun sayısı 150 binlere varan ordularını iki kez üstüste mağlup etmesinin detay bilgilerine varıncaya kadar günümüze ulaşmış durumda. İskender'in savaş taktiklerinin 19. yüzyılın sonuna kadar bir takım ülkelerin askeri okullarında ders olarak okutulduğu bilgilerimiz arasında. Makedonyalıların savaş üstünlüğü profesyonel orduya ve teknoloji üstünlüğüne dayanıyordu. Profesyonel askerlik İskender'den önce de vardı. İskender dönemiyle birlikte uzun süreli katı eğitimle ve disiplinle takviye edilerek yeni bir şekle büründü. Prusya tipi askerliğin temel kodlarını Makedonların bu şaşaalı dönemleriyle ilişkilendirmekte mümkün. Diğer ordularda olduğu gibi İskender'in ordularında da soylular vardı, hatta soylulardan özel birlikler oluşturuluyordu. Ancak ordu yönetiminde yetkili olmak için soyluluk değil askeri yetenek esas alınmaktaydı.
İskender'in Hindistan'ın kuzeyinden itibaren Avrupa'nın ortalarına kadar uzanan bir devlet ve monoblok bir kültür tesis etme ideali olduğu gerçeğe aykırı değil. Küçük Asya'nın batısı İskender döneminden sonra hellenleşti. Likler, Lidler, Karyalılar, Frigler, İonlar dıştan içe insan akımının da yardımıyla dilleri ve özgünlükleriyle birlikte tarih sahnesini terkettiler. İran coğrafyasında partı-hellenistik devletler kuruldu. Bilahare imparatorlaşacak partların çekirdek devleti parto-hellenistik bir devlettir. Zagrosların batısında kurulan Kommogene hellenlerle etnik bir ayniyeti bulunmayan topluluklardan oluşan hellenistik inançlara bağımlı asimiladosların devletidir. Kommogenelerin kral isimlerini, şehir, dağ ve akarsu isimlerini inceledim. Günümüz kürtçesiyle kullanılan isimlendirmeler arasında büyük benzerlikler yer-yer özdeşlikler var. Çok gariptir. Kiğı yöresindeki isimlendirmelerle Kommogene döneminde kullanılan isimlendirmeler çoğu kez ayniyet arzediyor. Dönemin dini ve felsefi algılayışını ne ölçekte etkilediğine dair önemli ipuçları, Nemrud dağında ipuçlarından öte kanıtları var. Arsamosata krallığının hellenistik dönemde kısmen canlanmasının ardından partlar tarafından tasfiye edildiğini biliyoruz. Partların o dönem paraları hellenistik figürlerle süslü. Nüizmatikte aynı etkiye işaret ediyor. Ancak etkilerin kısa süreli olduğu, tarihte fazla bir dönem sayılmayacak olan birkaç yüzyıllık döneme yayıldığını da bu arada belirtelim.
II. Philip'in babasının iskitlerle savaşta öldürüldüğünü biliyoruz. II. Philip'in de iskitlerle sürekli savaşamak zorunda kaldığına dair tarihi bilgiler var. Makedonya devletine musallat olan Karadeniz'in kuzeyinden Kiev'den itibaren yayılarak Tuna nehrinin çıkışına Akkerman şehrini kuran iskit kollarıydı. İskender'den sonra da varlıklarını sürdürdüler. İ.S. 435 yılında Kırım (Kermana-Kirimana) merkez olmak üzere yendiden toparlanarak devlet oldular. Başkentleri Olbia günümüz Osetia' içerisindedir. yeni devletin ilk parası Olbia'da basıldı. Bugünkü Gürcistan-Ermenistan sınırlarını kapsayacak şekilde Karadeniz'in doğusunda iki devletleri daha vardı. Solakha ve Azzia devletleri de iskitlere aittir. Azak kalesi (eski kaynaklarda Az kalesi diye geçer) Azzilerin Kardeniz'e çıkışlarında kullandıkları en önemli limanlarıydı. Anapa şehri ise Solakha kralılığının ticaret mekeziydi. Karadenizin Güney kıyısını çevreleyen Zigana sıradağlarının ismi bu kavmin dilinden gelmektedir.
Doğu iskitlerinin (farsça Zag, kürtçe zikti, asaragartiyalar) başkenti ise bugünkü Kerman şehriydi. Horasan'ı da içerisine alacak şekilde yöre başlangıçta Sakawana olarak isimlendiriliyordu. Bilahare sırasıyla Zakardiya, Sakistan, Seistan, Sîstan şekline dönüştü. Günümüz İran'ında aynı isimle eyalettir. Eyalet merkesi hala Kerman (Kîrman) şehridir. Hellenler yöreye Drangiana (Zerenc) diyorlardı. Zerenc aynı zamanda Sîstan'daki bir gölün adıdır. İran'da helenistik işgalden sonra ilk devlet Hazar Denizinin doğusunda kuruldu. Kurucularının Parnî aşiretler konfedarasyonuna mensup eşkaniler (iskitlerin orta dönem farçasındaki ismlendirmesi) olduğunu tarihi kaynaklardan izlemek mümkün. Başkentleri Hazar'a akan Atrek nehrinin kıyısında yer alan Nisa şehriydi. Kutsal Nis dağının tanrısına adanmış bir şehir.. Nis'in ne anlama geldiğini henüz bilmemekle birlikte Dionysos'un Nis Dağı'nın tanrısı anlamında isimlendirildiğini biliyoruz. Dionysos'un gerk panteonuna sonradan giren Asya bozkırlarının tanrısı olduğunu da.. Kürdistan'da Nis'ten üretilmiş başka şehirler de vardır. Nisibis (Nısebin), Nisib (Nizip). Hurrilerin eski başkenti bugünkü Kerkuk (Aleppo) yakınlarında bulunan Nuzi şehriydi.
İskitler İran coğrafyasında Med ve perslerden önce devlet kurdular. İlk başkentleri günümüz Kürdistan'ı içinde bulunan Saqqiz şehriydi. Daha sonra İran'ı tümüyle işgal ederek Elam'a son verdiler. Elam'ın kuzeyinde Susa şehrini kurdular. Almanya'nın Saksonya eyaletinin eski ismini haritalardan takip ediniz karşınıza Sason ismi çıkacaktır. Devletlerinin çökmesinden sonra batıya göçeden Zag'ların torunlarının nerelere yerleştiklerine işaret ediyor. Kürdistan'daki Sason ve Sagertiya (Sagerd-Seerd-Siirt) isimlerinin bu kavimden kaldığını Herzfeld yazıyor. Asurlularla müttefik olarak Med ve Persleri uzunca bir zaman uğraştırdıklarını Asur kroniklerinden izliyoruz. Keyaksar'ın Lidya üzerine yürümesini sebebi Medler'den kaçarak Lidya'ya sığınan iskitlerdir. Lidyalıların geri vermeyi reddetmesi üzerine İ.Ö. 583 yılında savaş çıkmıştır. Darius'un Tarkya'yı işgal sebebinin iskit saldırılarına karşılık olduğunu ve Darius'un Tuna'ya kadar ilerlediğini biliyoruz. Asur kronikleri İ.Ö.835 yılından itibaren iskitlerden bahsediyor. Parsualarla birlikte anıyor. Medlerle ilgili ilk bahis İ.Ö. 815 yılına tarihleniyor. İskitlerin, Medler ve perslerle akraba kavimler oldğunu biliyoruz. Bununla birlikte İran'da hint-avrupa dillerinde yazılmış İ.Ö. 1000 yılından daha eskiye tarihlenen bir belgenin günümüze kadar bulunmamış olması düşündürücüdür. Elam'ın dili günümüz Sri-Lanka'sının bir ksımıyla Hindistan'ın güneyinde hala yaşayan dravidi dillerle aynı gruptandı. Avrupa'da hint avrupalı dilde yazılmış ilk belge Belgrad yakınlarında bulunmuş bir mumya sargısındaki yazılardır. İ.Ö. 800 yıllarına tarihleniyor. Daha eskisi ehnüz bulunamadı.
İskenderin Doğu ile Batı kültürünü birleştirmek istediği tezi İskender'in işgallerine arka çıkan bir görüştür. Amaçlanan yakınlık İskender'den yüzlerce yıl önce vardı. İskender kendisinden önce işgallerle ve göçlerle atılmış temelin ayakizlerini takip etti.
Konu hakkında lehte yada aleyhte yazarken, bilgilerinizi paylaşırken küçümsemekten kaçınmanızı öneririm. Sizde alışkanlık haline gelmiş. Bir konuyu doğru bulmazken doğru bilgileri sunmak yerine kişileri refüze eden yaklaşıma başvuruyorsunuz. Sizin anlayışınıza iltifat edilecek olsa tartışmalar tıkanır. İkincisi çok bilgili görünme isteğinize rağmen özellikle bu konuda fazlaca bilgili değilsiniz. Yazılarınızdan kendini beğenmişlik ve başkalarına metelik vermezlik akıyor. Gelişmemiş entel tavrı sizinki ama gelişmeyecek diye bir kayıt yok. Katılmak istemeniz iyiye alamaettir ki iyi niyetinizden kuşku duymazken katılım şeklinizi yadırgadığımı bir eleştiri olarak kabul ediniz lutfen. Konular ele alındığında doru-yanlış var olan tüm bilgilerin dökümü gerçekleşirse içerisinden yanlışlara itiraz yükseltmek, doğru olanlarını ayıklayıp geliştirmek için daha çok imkanımız olur diye düşünmekteyim. Yarar sağlayacak olan tartışma yöntemi budur. Yönteme itiraz ediyorum, çünki doğruları da anlaşılmaz kılıyor.
Hürmetler.
Bir konuyu ele aldığınızda genişletiniz