[img]http://www.radikal.com.tr/veriler/2008/04/29/yo2.gif[/img]
[b]Irak'ın Arap kimliği İran korkusu yüzünden değere bindi
MUHAMMED SADIK ELHUSEYNİ[/b]
Suriye Dışişleri Bakanı Muallim'in, ABD'nin Lübnan'a yönelik 'sıcak yaz' tehdidi ve İsrail Başbakanı Olmert'in, daha büyük bölgesel rol arzusundaki Türkiye'nin aracılık çabalarını taçlandırarak Golan Tepeleri'ni Suriye'ye vermeye hazır olduğuna dair haberler sonrasında, acilen Tahran'a gitmesi gerekirdi. Keza Muallim, ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın Kuveyt'teki Irak'a komşu ülkeler toplantısına giderken ifade ettiği üzere 'Irak'ı İran nüfuzuyla mücadelede yeniden Arapların arasına alma ve Araplığını güçlendirme'ye yönelik Amerikan çabalarına dair haberler sonrası da bu ziyareti yapmalıydı.
Bu meselelerin her biri tek başına savaşı ateşleyebilir. Şu an yaşananlar, ABD'nin söz konusu üç çekişmenin çözümü için 'iki engel' olarak sınıflandırdığı İran ve Suriye'nin acil bir danışma toplantısı düzenlemesini gerektirmiyor mu? Arap bölgesi, İsrail'in bu yeni aldatma konusundaki gerçek planı ve Lübnan'daki yeni Amerikan senaryosu ortaya çıkmadan önce ek gerginlikler ve sıcak haftalar yaşayacak.
Bu bağlamda, 'Suriye'nin İran'la bağının kesilmesi ve İran'ın maşasına dönüşmesi' sonrası, bedeli ne olursa olsun Araplar arasına iade edilmesinin kaçınılmaz olduğuna dair son aylarda yapılan konuşmaları hatırlamak gerek. Böylelikle Şam, Tahran ve Hizbullah koalisyonuyla temsil edilen direniş üçgeniyle ilişkinin şekli açısından son noktaya gelinecek.
Muallim Tahran'ı, 'Olmert'in hilesinin' işe yaramayacağı, hilenin derhal anlaşılıp öncekiler gibi buharlaşacağından dolayı Suriye'nin İran ve Lübnan'la bağlantılarını kesmeyeceği konusunda rahatlatmak için İran'a gitmeliyidi.
Rice'ın çağrısını yaptığı gibi 'Irak'ın Arap kimliğinin güçlendirilmesi', İran'dan korunmaya destek olacaktır. Peki Araplar, Müslümanlar ve Irak'a komşu ülkeler ne zamandan beri Irak'ın Arap kimliğinden şüphe ediyor? Irak'ın Arap kimliğine, tarihine, müzesine ve bilim adamlarına ilk saldıran kimdi? Suriye Devlet Başkanı Esat sadece birkaç gün önce, eski ABD dışişleri bakanı Powell'ın, Irak savaşı sonrasında kendisinden Suriye'nin Iraklı bilim adamlarını kabul etmemesini istediğini su yüzüne çıkardı.
Bu gecikmiş bir Amerikan uyanışı mı, yoksa boyutunu bilmedikleri bir eylemden duyulan pişmanlık mı? Eski İran cumhurbaşkanı Hatemi, Irak'a komşu ülkeler toplantısının yanı sıra Mısır ve daimi BM Güvenlik Konseyi üyelerinin eski genel sekreter Annan'ın gözetiminde bir toplantı düzenlemesi teklifinde bulunan ilk isimdi. Bu teklif, savaşın çıkmasını ve Irak'ın egemenliğini, toprak bütünlüğünü, Araplığını, Müslümanlığı ve komşu ülkelerle iyi ilişkilerini korumasını amaçlıyordu. Fakat Amerikan hükümeti Annan'ın arzusu ve teşvikine rağmen öneriyi şiddetle reddetti.
Bugün gözlemciler soruyor: Irak'ın Araplığına bu gecikmiş hamaset niçin bugün geldi? 'Yeni Arap liberaller' de, Irak'ın Arap kimliğine yönelik yeni çabalar sarf ediyor. Oysa geçmişte, Irak'ın Arap kimliğini ve Müslümanlığını savunanları milliyetçilik ve İslamcılıkla suçlayıp, özgürlüğük ve demokrasiye karşı çıkmakla itham etmişlerdi. Hedef, Irak'ın Araplığını savunmak değil, Irak'ı İran'a karşı kışkırtmak, Arapları ve dünya kamuoyunu sözde İran tehlikesine karşı seferber etmek. Aksi takdirde ABD Irak devletini, ordusunu ve polisini niçin imha etti? ABD'nin meşhur 'Irak valisi' Bremer bu kararlarını hâlâ savunuyor. Irak'taki yıkım ve ardından milyarlarca dolar kâr kazanma misyonunun çıkmaza girdiğini, yeni bir yıkım ve kazanım misyonuna hazırlık yapıldığını ifade edenler var. [i](Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Beyan, 27 Nisan 2008)[/i]
[url=http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=254348&tarih=29/04/2008]Radikal[/url]
Irak'ın Arap kimliği İran korkusu yüzünden değere bindi