Şu dönemde şüphe edilmemesi gereken birşey varsa o da Suriye'nin artık Suriye olarak kalmayacağıdır. Kuzey ve Kuzeybatısında Kürdlerin Kürdistan'ın diğer parçalarındaki kardeşleriyle birleşmek ve Kürd olarak özgürce yaşamaktan başka birşey istemediği, Güney'inde Sünnilerin Alevi bir diktatörlüğü reddettiği ve bu uğurda her gün onlara zayiat verdiği bir dönemi Baas rejimi atlatamaz.
Suriye'nin yıkılmasını isteyen sadece iç güçler değil üstelik. Sünni bir örgüt olan Arap Birliği Baas rejiminin bir an önce ülke yönetiminden çekilmesini istiyor. Güney Kürdistan yönetimi Suriye Kürdlerine hamilik yapmakla olası bir parçalanmada Türkleri haklı çıkaracak adımlar atıyor; Suriye Kürdlerinin örgütlenip tek gövde oluşturmalarını garanti almaya çalışıyor.
Suriye'yi yöneten Baas rejimine destek verenler şimdilik Rusya ve İran. Çekimser kalanlar ise Irak'ın Arapları ve Çin.
Türkler –genlerine işlemiş Kürd düşmanlığı ve Kürdlerin yıkılan bir Suriye'den kopup Güney Kürdistan'la birleşecekleri paranoyasıyla- 'Suriye bizim içişimizdir' diyor ve müdahil davranıyorlar.
Global düzeyde ABD'nin Baas rejimine 'çekil git' dediğini çeşitli kereler okuduk. İngilizler ve Fransızlar da benzeri açıklamalar yaptılar. Yakın dönemde ABD öncülüğünde birçok ülke Suriye'deki büyükelçiliklerini kapatıp personelini ülkeden çıkardılar. Birçokları bu son gelişmeyi Suriye'ye askeri müdahelenin kapıya dayandığı şeklinde yorumladı. Ben, Kürdler hazır olmadan ABD'nin herhangi bir müdaheleye başlayacağından emin değilim; Kürdler henüz hazır değiller.
Bundan birkaç ay önce Suriye devlet başkanı Beşar Esad Suriye'ye müdahele edilirse bunun bölgede deprem etkisi yaratacağı açıklamasını yapmıştı. Kastettiği muhtemelen 1. Kürdlerin fırsatçı davranıp Irak'ta kazandıkları haritalarını genişletecekleri, yani Türkiye ve İran'a tehdit, 2. Lübnan'da yeniden bir iç savaş çıkabileceği, yani İsrail, Mısır ve Ürdün'e tehdit. Daha ikincil düzeyde, gelişmelerde belirleyici rol oynayamayan Rusya'ya gözdağı verilmiş olmalı. Ne de olsa bir birleşik ve bağımsız Kürdistan haritası en çok da Rusların işine gelmiyor (Buna ileriki bir yazıda uzunca değineyim).
Yazının bu kısmında kısa bir not düşeyim: kendi analizlerimde, Türklerin hayallerinin aksine ABD'nin halen tek ve sarsılmaz güç olarak orta yerde durduğunu baz aldığımı, tüm olan bitenin ABD tarafından kontrol edilebilir, yönetilebilir seyrettiğini düşündüğümü not edeyim. Türkler ABD'nin bir Birleşik ve Bağımsız Kürdistan fikrinde olduğuna o kadar eminler ki 'ABD yıkılacak' diyen her görüşü 'ABD yıkıldı' şeklinde okumaya bayılıyorlar. Ne ki henüz ABD'nin ne ekonomik ne askeri rakibi yeryüzünde yok. Türkleri fazla okumayın derim size.
ABD zannımca bölgede kimi haritaları değiştirmek isterken üç ana değişiklik hedeflemekte. Bunlardan biri Bağımsız ve Birleşik Kürdistan, diğer Bağımsız ve Birleşik Ballocistan ve sonuncusu da Bağımsız ve Birleşik Azerbaycan'dır. Bölge tanımım, fatketmişsinizdir ki, Ortadoğuyu değil, Arya da diyebileceğimiz Aryen (İrani) toplulukları barındıran coğrafyayı kapsıyor.
Bu üç yeni ülke nasıl olur? Öncelikle stabil ülkeler olurlar. Üzerinde yaşayan nüfus tarafından yönetilecekler. Artı, ABD'ye dost ülkeler olurlar. Kürdler ve Balloçlar açısından ABD'yle dost olmanın sebebi süren esaretten ABD kurtaracak olmasıdır. Kendi gücümüzle bağımsızlık yakalayamadığımız üzerinde hemfikir oluruz sanırsam. Azerbaycan ve Azeriler açısındansa ABD süren limbo halini sonlandıracak olmasından dolayı aynı rolü oynamış olur. Unutmayın ki Azerbaycan dediğimiz ülke bir büyük Azerbaycan'ın %40'ına tekabül etmektedir. Geri kalan %60 İran sınırlarında Farslar tarafından yönetilmektedir.
ABD'nin bu üç yeni ve taraftar ülkeyle elde edeceği şey Orta Asya'ya açılmak olacaktır. Üstelik hem Akdeniz'den hem de Hint Okyanusundan. Böylece hem Çin hem de Rusya Orta Asya'yı ABD'ye kaptırmış olurlar. Bu analize çok kısaca değinip geçecek olursam: Orta Asya ABD'nin mevcut konumunu en az bir yüzyıl daha sürdürebilmesinde stratejiktir. (Konuyu daha geniş ele aldığım yazılarımı ingilizce olarak husedin.wordpress.com adresindeki blogumdan okuyabilirsiniz)
Bu genel resim bir kere kavrandı mı, ABD'nin Suriye'ye ilgisinin nedeni rahatça anlaşılır olur. Tabii Irak'ta 1991'den yana süren ve halen de ABD kontrolünde süren gelişmeler ihmal edilmeden okunmalıdır anlatmaya çalıştığım bu stratejik ilgi. ABD, Irak'ı üçe bölme işlemini %80 tamamlamış durumdadır. Geriye kalan %20'lik belirleyici gelişme Irak'ın sünni Araplarının da Kürdleri takip edip kendi federasyonlarını ilan etmeleri olur. Takiben Şiilerin de aynı yolu takip etmekten başka seçenekleri kalmaz. Güney Kürdistan'ın bağımsızlık ilanının çok yakın olduğunu hatırlatırım size.
Birleşik ve Bağımsız Kürdistan isteyen bir ABD dedik. Bunun için elbette Kürdistan'ı dört ayrı parçada kontrol eden dört ayrı ülkenin bu hakimiyetlerinin son bulması gerekiyor. Irak son buldu. Demek ki geriye Suriye, İran ve Türkiye'nin yıkılması kalıyor.
Bu üç ülkeden ikisi asal tehdittir: İran ve Türkiye. Türkiye mevcut durumda ABD için halen gereklidir ve muhtemelen son darbe yiyecek ülke olacaktır. Önce İran'ın yıkılması gerekir.
Yazıyı daha uzun olmaması için burada kesiyorum. Bir sonraki yazıda İran'a savaşta Kürd Koridoru konusunu ele alacağım. Bu arada varsın Türkler birbirlerine vurmakla meşgul olsunlar.
M. Husedin (@mhusedin)
suriye ye bakiyorun KORIDOR goruyorum