Dünyanın hiçbir yerinde cinayet ve terör suçlamasını ve soruşturmasını diktatörler yapmaz. Yaparsa Saddam yada Esad'ın muhaliflerini cinayet ve terörle suçlamasına benzer. Kemal Burkay'ın diktatörlükte Öcalan'dan hiçte geri kalır yanı yoktur. 75 yaşında olmasına rağmen hala Çavuşesku gibi siyasette tutunabilme hırsı sergilemesi kendini kimlerle özdeş saydığına işarettir.
Burkay'ın siyasette sıkıştığı her zaman kendisine el uzatan, ittifak sözleşmeleriyle PSK'ya kan veren Öcalan'dır. Bunlardan biri Talabani ve Ahmet Türk'ün katılımıyla sağlanan mutabakattır.
Devletin, Roboski katliamı ve kürtlere yönelik toplu tutuklamalar dolayısıyla dünyada infial uyandırdığı, Uluslararası Af Örgütü'nden tutunuz, Avrupa Birliği Uluslararası Suçlar Mahkemesi'ne kadar şikayetlere en çok neden olan devlet durumunda olduğu biliniyor. Ayrıca, sömürgeci devlet dünyada eşi benzeri görülmemiş bir şekilde basın mensuplarını, ağırlıklı olarak kürt gazetecileri tutukluyor. Bunlar karşısında gıkı çıkmayanlar, devletin gündem değiştirmesine aymazca çanak tutuyorlar. Selim Çürükkaya ise kürtlerin bu aymazlığına dikkat çekilmesini tartışmadan saymıyor. Ama Kemal Burkay gibi bizzat kendi örgütünden kaçanları vurduran biri gidip devlete yem olduğunda, şovunu iftiralarla süslediğinde bu yapılan tartışma oluyor. Çürükkaya'nın demokrasi idraki en fazla içinden geldiği yapınınki kadar olur. Zaten yıllarca yapıyla ve yapının ceberrutluğuyla hiçbir sorunu olmamıştır. Örgütün tepesinde olduğu dönemlerde o güne kadar işlenmiş cinayetler Çürükkaya'nın gündeminde yer tutmamıştır. Ne zamanki tasfiye furyası kendisine yönelmiş, PKK'de cinayet işlendiğini ve Öcalan'ın cani olduğunu ancak o zaman idrak edebilmiştir. Şimdi bunlar gündem tayin edecek ve söyledikleri tartışma olacak. Ve eğer 'göl maya tutarsa' Roboski katliamı, tutuklamalar, linç girişimleri, kürtleri sindirme operasyonları, Güney'e açık tehditler gündemden düşecek. Gündemi tayin etmek ayrıcalığı sadece Recep Tayyip Erdoğan, Mustafa Kemal Burkay ve Selim Çürükkaya'ya bahşolunmuştur. Bir yandan daha mezarlarından buğu tüten Roboski maktüllerine, öte yandan gündeme bakın ve hizaya geçin..
Kemal Burkay utanmadan meclis komisyonunda yalan söyleyecek, Olof Palme'yi PKK'nin öldürdüğü iftirasını ortaya salacak, bu suçu işlememiş olanınsa iftira alçaklıktır deme hakkı olmayacak.
İftira alçaklık değilse nedir?
Kemal Burkay diğer kürt örgütleri arasında PKK ile en çok flört eden partinin lideridir. PKK'nin işlediği suçları kabul etmezken işlemediği bir suça ne tepki vereceğini Burkay bilmiyormuydu?
Son tutuklamalarla birlikte tutuklu kürt siyasetçilerinin sayısı 3 bin 5 yüz rakamına ulaşmış durumda. Devlet, ifade özgürlüğünü askıya alarak Türkiye'de ifade hürriyeti standardını Kuzey Kore, Türkmenistan gibi ülkelerin düzeyine çekmiş, böylece Türkiye 179 ülke arasında 148'inciliğe düşmüştür. 12 Eylül Cuntası döneminde bile basına bu denli baskı uygulanmamıştır.
Devlet, kürt sivillerin (üstelik devletin silahlarını almış koruculardan müteşekkil kürtlerin) üzerine savaş uçakları salıyor, kürt savaşçılarına karşı uluslararası antlaşmalara aykırı bir şekilde kimyasal silah kullanıyor, ev baskınları yapıyor kürt gençlerini sokak ortasında infaz ediyor. Van depremine yaklaşımı ve Roboski katliamı karşısındaki tutumu hükümetin ne menem hükümet olduğunun belgesidir. En demokrat "ibiş" olarak lanse edilen Bülent Arınç kendisine anadil eğitimi hakkında sorulan soruya "anadilde eğitim konusunun programlarında yer almadığı ve almayacağı" şeklinde cevap verebiliyor. Bizimkilerse örtülü AKP yandaşlığı vazediyorlar, umarlarının ne olduğu yakında açığa çıkar.
Kemal Burkay önce bir hukukçu ve güya kürt politikacısı olduğu halde bu mezalimi es geçiyor, adeta gıkı çıkmıyor, üstüne üstlük hükümetin hedef şaşırtma birimi görevine soyunuyor.
Öyle ya, kürtlerin uğratıldığı ağır sindirme operasyonları zaten tartışmaya değmez. Kemal Burkay üfürdüğünde buna hikmet atfetmek yada demokratlık, tartışma, kamil kelamı demek gerekecektir öylemi?
PKK'yi devlet kurmuşsa (ki bazıları iman derecesinde bunu vazediyor), aynı devletin, işte Öcalan'ı tasfiye ettim, görevi bitmiştir, PKK'yi de kürtlerin mukadderatını da size teslim ediyoruz, bundan sonra kürtleri bizim adımıza buyurun sizler yönetin, Burkay başkan, Çürükkaya da yardımcısı olsun diyeceği sanılıyor herhalde..
Katliamlar, sokak infazları, haksız tutuklamalar, siyasi nedenlerle verilen mahkumiyet kararları, açlık, yoksulluk, işsizlik, göçertilmiş 5 milyon kürt, geri dönüşlerin imkansızlaştırılması, 17 bin 5 yüz faili malum eski infaz, basın ve yayına uygulanan baskılar, demokratların ve de kürtlerin gündeminde yer tutacak değerde değildir öylemi? Varsa yoksa kırk yıldır bu milletin sırtında tepinerek bir yandan kendini öte yandan çevresini pazarlayan takım.
Kırk senedir sırtımızın yere yapışmasının nedeni bizlerin böyle politika adamlarına, demokrasi bilinci yok denecek kadar az bu tür politikacılara mahkum oluşumuz değilse nedir?
İbrahim Aksoy eşzamanlı yazı yazarak Kemal Burkay'ı partisinden ayrıldığı için kurşunlattığı insanların hesabını vermeye çağırıyor. Kimseden tıs yok..
***
Burkay'ın yaptıklarını eleştirenlerden biri de benim, özellikle iftiracılığını doğru bulmadığımı söyledim. Dünyanın hiçbir toplumunda iftira olumlama görmez, aksine yerilir. Burkay'ın devlete endekslenmekte Öcalan'dan farkı yok, sultacılığının da. Bunu söylemek de extrem bir iddiada bulunmak anlamına gelmez. Selim Çürkkaya'nın Kürdistan Aktuel'de yayınladığı son yazısındaki göndermeleri esasta kime yönelik olursa olsun, benim gibi düşünen insanlara karşı da tahkirdir.
Eğer demokratlık deniyorsa ortada kanlı bir süreç yaşanıyor ve kanı akıtılanlar kürtlerdir. Eğer sivil ve demokrat yöntemler öneriliyorsa barbarca bir tutuklama kampanyası başlatılmış durumda, tutuklanan kürtlerdir. Eğer yurtseverlik deniyorsa Türkiye olanca varlığıyla Güney Kürdistan'ı tehdit ve taciz ediyor. Demokratlık ve yurtseverlik öncelikli olarak bu yakıcı hadiseleri izlemek ve kovuşturmak zorundadır.
Roboski katliamı Irak'ta merkezi otoritenin mezhep ayrılığı nedeniyle zayıflaması önünde kürtlerin Kerkük konusunda avantaj sağlamaları ve gerekirse Irak'ın siyasi bünyesinden ayrılacakları ihtimaline yöneltilmiş, hepsinden önemlisi Güney Kürdistan topraklarında girişilmiş açık bir katliamdır. Yurtseverlikse buyrun hep birlikte sesinizi yükseltin derim. Tüm bunların yerine gereksiz bir gündem monte etmeye kalkışmak, böylece hem devletin işlediği cürümlerin yeterince tartışılmasını önlemek hem de kürtleri birliğe en çok ihtiyaç duydukları anda gereksiz kamplaşmalara icbar etmek neyin nesidir?
Burkay'ın PKK'yi çok iyi tanıyan bir politikacı olarak tarzının provokasyon anlamına geldiğini ve kasten böyle bir tutum geliştirdiğini Burkay'ı da PKK'yi de tanıyan herkes anlamakta güçlük çekmez. Provokasyona ne gerek var? Bu aşamada kürtlerin birbirlerini tahrik etmeleri kime yarar sorusu eşliğinde tutum takınmak gerekir, içinde bulunulan süreci bu yollu düşünmek gerekir.
Kırk yıldır tanık olduğumuz hafiflikler, devlete yaranmalar en ucuz şekilde tekerrür edecek ama kalkıp buna itiraz yükseltirsek tartışma sayılmayacak, üstüne üstlük alçaklık ihalesi iftiranın alçaklık olduğunu söyleyenlere kalacak?
Selim Çürükkaya'ya kim verdi bu büyüklüğü, hangi kerametin menkuludür?
Burkay hem Öcalan gibi adam vurdurmuş, hem onun gibi tasfiyeci, hem de devlet yaltakçısıdır. Ülkeye dönüşü öncesi yazdığı anılarının da Öcalan'ın teslim olmazdan önce çevresini yer ile yeksan eden karalamalarından içerikte hiçbir farkı yoktur. Adam Cemil Çiçek'le muhabbet koyulaştırdı, Oral Çalışlar ve Cengiz Çandar kendisine kuryelik yaptı, yetmedi refakat ettiler, o da yetmedi iki türk bakan, yani "kürtlere bomba yağdıran hükümetin bakanları" havaalanında karşıladılar, birlikte basın toplantısı düzenlediler. Bir kürde gösterilen bu gözyaşartıcı ilgi öte yanda kürtler kırılırken gösterildi.
Selim Çürükkaya yada Kemal Burkay kendilerini akıllı kürtleri akılsızmı sanıyorlar? Bunu geçtik ve önemsemedik. Adam gibi, İbrahim Güçlü'nün yaptığı gibi kurallı bir PKK eleştirisi ve devlet eleştirisi eşliğinde değerlendirmelerini sunsaydı, katılalım yada katılmayalım, yaklaşımı budur diyerekten saygı duyardık. Bunu yapmayıp AKP karşısında kürtleri kamplaştırmaya yelteniyor ve bunu bir yerlerden gıdıklandığı, umuda kapıldığı için yapıyor. Bari iftira atmadan yapsın. Attığı iftira PKK tarafından işlenen cinayetlerin konuşulmasını yada kovuşturulmasını sağlamadı, aksine PKK üst yönetimine en az devlete karşı olduğu kadar karşı olan benim gibi insanların midesini bulandırdı.
Cinayet işleyene katil, işletene cani denir.
İftira atana müfteri denir.
Hal böyleyken bu eylemlere ve faillerine yücelikmi bahşedeceğiz?
Bir politikacı uzağını göremiyor olabilir, bir hukukçu olarak Kemal Burkay kürtlere karşı bu süreçte işlenen suçların hukuk açısından teşkil ettiği ucubenin ve içerdiği haksızlığın ayırdında olmayabilir. Peki bu adam en basit ahlak kurallarının da farkında değilmidir?
Öcalan'ın zulmüne ve despotluğuna baş kaldırmış, deşifre etmiş olanlar Öcalan'dan hiçte farkı bulunmayan elmanın öteki yarısını sahipleniyor olduklarının farkında değillermi?
Bu tutumlarına kendisi gibi düşünmeyeni de sahiplenme anlamında bir demokratlık atfetmenin Burkay'ın iftiracılığı ve devlet yaltakçılığı karşısında imkansız hale geldiğini düşünemiyorlarmı?
Bir diktatörü ve tasfiyeciyi öteki diktatör ve tasfiyeci ile yuğmanın yada izale etmenin imkansız olduğunu birileri hiç mi söylemedi, Burkay'ın müdafileri hiç mi duymadı?
PKK'ye karşı olmak adına eline çamur topağı alan her bireyi kutsayacak ve gündemleştirecekmiyiz?
Zaten kürtlerin efkarı umumiyesi Öcalan mağduru olduğu kadar Burkay mağduru değilmidir?
Burkay da Öcalan kadar kürt örgütlerinin birlikteliğini, kürt kadrolarının bilincini tahrip etmemişmidir?
Körün yerine âmâyı yüceltmenin amacı ne, kârı ne, erdemi nerede?
İşte bu söylenenler ve sorulanlar esasa ilişkindir ve gerçek tartışmadır, düzeyli ve yapılması gereken tarzda tartışmaktır, sadece demokratlığı ve yurtseverliği mihenk taşına vuran tartışmalar olmakla kalmayıp, insani ve vicdani sorgulamadır, ahlaki serzeniştir.
Kürtler sadece Burkay ve Öcalan'dan müteşekkil değil, Kürdistan siyaseti sadece siyah ve beyazdan ibaret değil. Kaldı ki Burkay ve Öcalan aynı renge ve aynı kategoriye dahildirler. Despotizme karşı diğer despotların, zulüm önünde zalimlerin bağlaşığı olacağınıza, despotizme karşı demokrasi saflarının ve demokratların, zalimlere karşı mazlumların bağlaşığı olunuz. Sömürgeci türk devleti karşısında Erdoğan ve şürekasının avadanlığına dönüşmek yerine kürtlerin bağlaşığı olunuz. Yurtsever ve demokrat tavrın gereği budur.
Vay kurban olayim kurd Kenan a