Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 4 December 2010

İngiliz diplomatı Sir Henry Wotton veciz şekilde ifade etmişti: "Diplomat, ülkesinin hayrı için yalan söylemek üzere başka ülkelere gönderilen dürüst bir adamdır."

Birkaç gündür Wikileaks ile yatıp kalktığımız söyleniyor.

İyi ki öyle. İyi ki Wikileaks var. Ve daha birkaç gün, hatta uzun zaman, Wikileaks'le yatıp kalkmalıyız. Wikileaks ve benzeri "ifşaat" platformlarının varlığına şükran duymalıyız. Bu tür ifşaatlar eskiden beri var ve insanlık bunlardan çok şey öğrendi. Wikileaks'in son açıkladığı belgelerle dünyanın değişik yerlerindeki ve bu arada Türkiye'deki, Amerikalı diplomatların, dünyaya ve dünyadaki aktörlere ilişkin, tabii bu durumda Türkiye'ye ve Türkiye'deki kurum ve kişilere dair, kanaatlerini öğreniyoruz.

Dediğim gibi böylesi diplomatik "ifşaatlar" diplomasi tarihi ile yaşıt. Hemen aklıma gelen ve sadece bizim için değil zamanın dünyası için de önemli olan 1917 Bolşevik Devrimi sonrasında Bolşeviklerin ifşa ettikleri gizli antlaşmalar. Bunlardan birisi İngiltere ve Fransa'nın, Rus Çarlığı'nın da müdahil edildiği, 1917 Sykes-Picot Antlaşması. Bu antlaşma ile Müttefikler Osmanlı İmparatorluğu'nu kendi aralarında paylaşmışlardı ve Çarlık da bunu kabullenmişti. Bolşeviklerin ifşası ile Türkiye ve dünya bu gizli antlaşmayı öğrenmiş oldu. Gerçi Türkiye'nin buna karşı koyacak gücü yoktu ve İmparatorluk da zaten parçalandı. Lakin, Arap halklarının çoğunluğunun aksine, İngilizlerle işbirliği yapan Şerif Hüseyin ve bazı Arap milliyetçileri de kendilerine vaat edilen bağımsız Arap devletinin bir aldatmacadan ibaret olduğunu anladı. Bolşevik ifşaatının bir diğer önemli sonucu da zamanın Amerikan Başkanı Woodrow Wilson'ın başlattığı "açık diplomasi" akımı oldu.

NEDEN ŞAŞIRMIYORUZ?

Modern diplomasi baştan beri hep bir "gizlilik" ve bunun sonucunda da biraz "riyakârlık" üzerine kuruldu. Bunu 1568-1639 yılları arasında yaşamış olan İngiliz diplomatı Sir Henry Wotton veciz şekilde ifade etmişti: "Diplomat, ülkesinin hayrı için yalan söylemek üzere başka ülkelere gönderilen dürüst bir adamdır." Devletlerin halklar tarafından demokratik kontrolünün sınırlı olduğu ve bu kontrolün dış politika alanında daha az veya hiç bulunmadığı erken modern dönemde, hatta 20. yüzyıla kadar, diplomasi, hep gizli oldu. Yani sadece diğer ülkelere karşı değil, kendi halklarına karşı da gizliydi. Başkan Wilson diplomasinin hem dahile hem de harice karşı gizli yürütülmesine karşı çıktı. Çünkü ona göre Birinci Dünya Savaşı'na giden süreçte gizli diplomasinin rolü büyüktü. Aslında Wilson'ın tespitlerinde bir gerçeklik payı vardı. Türkiye'nin Birinci Dünya Savaşı'na İttihat ve Terakki yönetiminin gizlice yürüttüğü siyasi ve diplomatik faaliyetlerle nasıl sokulduğunu hatırlarsak Wilson'a hak vermemek mümkün değildir. Eğer Birinci Dünya Savaşı ve benzeri felaketleri yaşamak istemiyorsak sadece diplomasiyi değil bütün siyasi ve kamusal işleri açıklıkla yürütmek durumundayız. Peki ilk bakışta belki de herkesin evet diyeceği bu şeffaflık gereğine neden uyulmuyor? Neden bazı devlet işlerinin ve özellikle de diplomasinin gizliliği çoğu insan tarafından anlayışla karşılanabiliyor? Bunun sebebi "devlet"e yüklediğimiz anlamla ilgili. Çünkü, devlet ya da kamu otoritesi insanların oluşturduğu ve tamamen insanlara tabi olan bir kurumsal yapı olarak addedilmiyor. Çünkü, çoğu insan, bilinçli ya da bilinçsiz, devletin kendileri doğmadan önce var olduğu ve kendileri öldükten sonra da var olacağından hareketle onun "ayrı ve mühim" bir varlık olduğunu sanıyor. Onun için de devlet işlerinde gizlilik kabullenilebiliyor. "Devlet sırrı" denilen kavram da buradan çıkıyor. Diplomasi kamusal, yani devletin bir aktivitesi, üstelik de "biz" ve "onlar" bağlamında yürütülen bir aktivite olduğundan sır ve gizlilik kalkanına bürünmesi daha bir kabul edilebilir görülüyor.

Wilson'dan hareketle "gizli diplomasi" ya da "devlet sırrı" gibi her türlü kamusal esrar perdesinin açılmasını, diplomatik aktiviteler dahil bütün devlet işlerinin ve her türlü kamusal faaliyetin şeffaflıkla ve aşikar olarak yürütülmesini savunmalıyız. Diplomasi bir devlet aktivitesi ve devlet de bir kamusal kurum. Kamusal, yani kamuya, umuma, halka, herkese ait olan. Buradan şu çıkıyor: Kamusal olan bir şey sır veya gizlilik taşıyamaz. Çünkü kamu alanı halka ait olandır, açık ve aşikar olandır. Zaten kamu kelimesinin İngilizce karşılığı "public" sözcüğünün bir anlamı da "aşikâr, aleni" demektir. Şahsi olan, bireylere ait olan "gizli, sır ve mahrem" olabilir. Çünkü şahsi olan sadece bahse konu şahsı ilgilendirir ve gizlilik ve sır kabul edilebilir. Devlet işlerinde, dolayısıyla diplomaside, gizlilik olmamalıdır. Aslında çağdaş demokratik dünya bunu bir ölçüde kabullenmiştir. Wilson'dan bu yana artık diplomasinin halkın seçtiği parlamentoların kontrolünde olması ve halktan gizlenmemesi gerektiği en azından prensipte kabul edilmiştir. Devlet arşivlerinin belli bir süre geçtikten sonra insanların bilgisine açılması kuralı bu anlayışın sonucudur. Wilson'dan bu yana yüzyıldan fazla zaman geçmişken ve demokrasi yani halkın egemenliği neredeyse evrensel bir doğru olarak kabul edilmişken, niçin hâlâ ve üstelik de en demokratik ülkelerde bile, gizli diplomasi ve devlet sırrı olgusuna rastlıyoruz? Halka ait olması gereken devlet işlerinin, bu çerçevede diplomatik faaliyetlerin bazıları neden halktan gizlenmektedir? Buna verilen cevap bizatihi "halkın menfaatlerini korumak" deniyor. Lakin bu savunu temelsiz, çünkü halk kendi menfaatlerinin ne olduğunu ve nasıl korunduğunu bilmezse, buna halkın menfaati diyemeyiz. Aslında diplomasi ve kamusal aktivitelerdeki gizliliğin nedeni başka.

Diplomaside neden, "biz" ve "onlar" ayrımı. Yani onlar kamu kapsamında görülmüyor. Bu da uluslararası ilişkileri hep menfaat çatışması olarak bir tür savaş hali olarak gören, popüler söyleyişle "kazan-kazan" çerçevesinde değerlendirmeyen bir anlayışın sonucu. Ulusal düzeyde "devlet sırrı" denen şey de halkın menfaatine olan değildir. Öyle olsa halkın bilmesinde ne mahzur var? Aslında devlet sırrı denen şey halkın değil, bazı kişilerin ya da zümrelerin çıkarına olandır. Fakat sekteryen çıkar "devlet sırrı" halkın menfaati" gibi kavramlarla kamufle edilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti tarihi bu konuda bize yeterince malzeme sunar. Devlet sırrı diye nitelenen neye bakarsanız bakın, toplumun genelinin menfaatinden ziyade, belli kişilerin ya da zümrelerin sekteryen çıkarlarını bulursunuz.

Gizlilik ve sır politikasının halklara ya da insanlığın geneline hiçbir faydası yoktur. Dahası gizliliğin süreç içinde pratik bir anlamı da yoktur. Çünkü insanların gizli olarak yaptıkları, bizim aşikâr olarak bildiğimiz yapılan ya da yapılabilecek olanların dışında bir şey değildir. Nitekim Wikileaks'in yayımladığı "ifşaatlar" çoğu insanı şaşırtmadı. 'Biz bunu zaten biliyorduk' dendi. Aynen İngiltere ve Fransa'nın ve zamanın diğer büyük devletlerinin Osmanlı'yı parçalamak ve paylaşmak arzusunun 1916 Sykes-Picot antlaşmasından önce bilindiği gibi. Wikileaks bize bildiğimiz şeyleri teyit etme imkânı verdi. Wikileaks yayınları neticesinde çoğu insan Amerikan diplomatlarının gözlem ve değerlendirmelerinde ne kadar sığ ve beceriksiz olduğunu da gördü. Bu da benim açımdan uluslararası ilişkilerin sanılanın aksine salt büyük güçler tarafından belirlenmediği argümanımın teyidi oldu. Daha çok insanın bu sözümona "diplomatik gizlilik" ve "devlet sırrı"na vâkıf olması için Wikileaks ve benzeri platformlara ihtiyacımız var. Son olarak, yukarıdaki argümanlarımdan akla gelebilecek bir soruya cevap vererek bitireyim. Soru şu: Eğer diplomatik gizlilik ve devlet sırrı halkın menfaatine değilse ve zaman içinde pratik olarak anlamlı değilse, o zaman niçin var? El cevap: Belli kişi ya da zümrelerin geçici sekteryen çıkarlarını korumak için.

Prof. Dr. A. Nuri Yurdusev ODTÜ Öğretim Üyesi


HeK-not (not verified)

Sun, 12/05/2010 - 10:17

yazinin genel mantigi guzel ancak tam da WL kin ortya sactigi belgelerin cogunun-yada hepsinin USA ile ilgili olmasinin yarattigi bias i adetata destekler nitelikte. habire amerikan diplomatlari amerikan diplomatlari peki ala  ODTULU yurdunun seven bilim adaminin maas aldigi belli bir uyum icinde calistigi projelerine para buldudugu devletin diplomatlari nasil? tabi yazinin generik yaninda bunun da abd diplomatlari gibi oldugunu soylleyen ifadeler cikartilabilir  ama her nedense bunlar satir aralarinda generik bicimde -implisit- kalmis  bizim gibi bu dumbuk diplomatlarin yedigi haltlarla derdi olanlarin algilayacagi sekilde ya otekiler vur and nin sirtina butun gunahlari WL olsun sana USA nin pisliklerini aktaran platform TC gibi pislikleri ancak USA ile baglantili oldugunda ortaya cikan irili ufakli devletlerin yedigi kriminal haltlar? dedim asikara aciklama gerekri mi? popuer algi acisindan gerekir tabbi hukuk denilen platform icinde suca mutlaka kanit gerekir peki alla bilime? bilim de kanitla calisir peki ala neyi kanitlar asikari mi?asikari aciklar-onun izledigi yolun yasaini modellerle aciklar tek tek bu isleyisin kanitini dokmek zorunda degildir yercekimi  madde cekim yasasi ile aciklanir biter tek tek her maddenin havada birakilinca dusecegine kanit mi ggerekir. farkindayim ornek biraz fazla fizik bbilimlerinden oldu zozyal seyler bu berraklikta degil amam sonunda ODTU lu bilimcinin soyledigi gibi bunlarin genel yasalarini temayullerini bilyoruz o halde neden izledikleri yolun WL de aciklandigi gibi oladugunu bir turlu kavrayamiyoruz? demek ki toplumlarin INANMA sureci malesef yercekiminin her zaman isledigini onlara kanitlamak gibi absurd bir  cabadan gectigi bir gercek berbat bir gercek ama bir gercek WL su abartila abartila yere goge konulmayan TC dis isleri bakaninin SINSI girisimleri ile ilgilenir mi? komsularlla sifir problemin ekseninde bizim paralize edilmek istenen bedenimiz yatiyor. WL gibi girisimlerin hedef tahtasi ciktiklari toplumlarin acimasiz elestirisine yoineliktir. Noam Cimski (pardion bu maymundu galiba-otekini kasdediyorum) gibi isi guzu abd muhalifligi olan bir adam(mesela bu fikirlerini davet edildigi USA nin dis dunyaya ile ilgili askeri operasyonllarinin mekkesi USMarine Corps merkkezinde, butun dusuncelerini acik acik ifade edebilyor, elini kolunu sallayip MIT deki ofisine isine gucune talebelerine donebilyor.dusunun ismail besikci nin genel kurmaaya davet edilip orda ders verdikten sonra  erzurum universitesinden atilip hapse yollandiktan sonra hic bir zaman sokulmadigi turk universitlerinden birinde iisinin basina dondugunu-absurd bir ruya gibi degil mi? site WL bu kepazelik doruklari ile ilgilenmez-onun ilgi allanina bile girmez bu isler, biz de de bu tur seyler ne alici ne satici bulunmaz. dunya boyle bir yer!) vesselam TC ve zero probleminin ne kepazelikler icerdigi  ancak USA ile baglantili isleri yuzunden fash edilecek, kurdlre hangi alicengiz oyunlarinin  duzenledigini ise BILECEGIZ ancak bir turlu elimizde kaniti olmayacak. (gerci yuruken etrafa kanit sacma hiyarliklari da yok degil allahtan, ancak kurdler de asiklari gorme korlugu oldugu icin, bunlarda ise yaramiyor nihayetinde, bize WL den once goren goz kavrayan akil filan gibi elementar seyler lazim. tabbi bunu tek tek uzerinize alinmayiniz sevgili hemsehrilerim, akil zeka harvadda yale de berkeley de yogunlasmaz, sadece sansilari orya kapagi atar. akil zeka bu dunyada uc asagi bes yukari oldukca esit dagitilmis bir zenginliktir, kismisi kulanilacak imkanlari yaratir kimisi de kullanmaya kalkani surum surum surundur- bizde olan biten hangisi mi? ilahi sizce hangisi?) acik konusayim WL in sayfalarinai girip bakma zahmetine bile katlaNAmiyorum. dunya onlarin anlatigindan bin kat daha fazla pisliklerle dolu ve bunlarin olduguna dair ortada ample kanit da dolu. GeNE de bu dunyaya WL lazim. cunku yukkarida ifade ettigim gibi bu dunya kor gozum parmagina turuden proseslerle calisiyor. ODTULu hocalara da amerikayi birakip (WL , NOam Cimski filan bu isi zaten fazla fazla yapiyor) kendi devletlerinin pisliklerini analiz etmeye davet ediyorum. baskasinin yaptigi ise "iyiki var" deyip kendi ulkesindeki pislikler soz konusu olunca ancak zorladiginizda bunlara da karsi oldugu- turunde ne kokar ne bulasir islerle degil daha gorunuz daha duyulur islerle makalesi bu yolda olmali bize WL yi amerikiayi niye anatirlar ben anlamadim ahalilerine, basimiza okumus bela olarak musallat olan talebelerine Turkiya yi anlatsinlar.

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.