Direkt zum Inhalt

ABD Senatosu'nun Kararına Faklı Tepkiler!

ABD Kongresi'nin üst kanadı Senato, ”Irak'ın 3 federal bölgeye bölünmesi”ni öngören bir yasa tasarısını kabul etti. 100 kişilik senato'da 23'e karşı 75 üye tasarıya evet dedi. Evet diyenlerin içinde ABD' politıkasına dün ve bügün damgasını vuran önemli kişiler bulunuyor. Kuşkusuz tasarı bağlayıcı değildir. Tavsiye niteliğindedir. Böyle olmakla birlikte ABD Senatosu'nda ezici çoğunluk tarafından böylesi bir kararın alınması önemlidir. Tarihi bir karardır.Zaten dünyanın bu koşullarında böylesi bir tasarının bağlayıcılığını ileri sürmek o kadar kolay değildir. Fakat bunun ilelebet sürdürüleceğinide düşünmemek gerekir. Bu, bir süreçtir ve işliyor.Tasarıya göre Irak denilen yapay ülke ve devlet fiilen Sunni, Şii ve Kürd Federal bölgesi olarak ayrılmasını öngörüyor. Bunun bir sonraki adımı bağımsızlık olacağını herkes biliyor. Bu nedenle ilgili tüm çevreler, tasarıya karşı çıkarları açısında bakıyor.Karara farklı çevrelerden faklı tepkiler geldi.Kürdistan Bölge Başkanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada tasarının önemli olduğu vurgusu yapıldıktan sonra bölge halkı ve Kürdistan Bölge Hükümeti(KRG) tarafından desteklendiğini duyurdu.Kürdler lehindeki her olumlu gelişmenin Türkler, Araplar ve Farslar nezdindeki karşılığı “kabul edilemez” oluyor. ABD Kongresi'nin Kürdler lehindeki bu karara karşıda tepkilerini en üst perdeden seslendirmekten gecikmediler.Türk, Arap ve Fars şer cephesinden hemen tepki verilmesi tasarının önemine işarettir.Yetkili, yetkisiz kimin ağzı açıldıya “Bir Kürt devletinin kurulmasına seyirci kalınmayacak ve bunun için ne gerekiyorsa yapılacakr” denildi. Hatta Türk Kara Kuvvetler Komutanı Başbuğ' daha ileri giderek "söz değil, eylem zamanı" dedi.Kürd millet düşmanları her yerde aynıdır. Etnik kimliği değişsede yaptıkları ve yapmak istedikleri değişmiyor. Bu ırkçı-şoven çevreler, “Irak'ın siyasi ve toprak birliği yok oluyor”, “Irak'ın Arap kimliği siliniyor” deyip gözyaşı döküyorlar. Irak denilen kondu ülke ve devletin dağılması karşısında uykuları kaçıyor. Sıranın kendilerinede geleceği korkusunu yaşıyorlar.Saddam dönemine dönmenin hayalini yaşıyorlar.. Kürd milletinin tarihi yürüyüşünü Bağdat’da boğmak için şer cephesi güçleri elbirliğiyle büyük bir çaba sarfediyorlar. Politıkalarını “Irak'ın siyasi ve coğrafi bütünlüğü”nü korumak üzeri inşa ettiler. Bunu korumak için tarihi düşmanlar kardeşlik postuna büründüler. Sovyet bloğunun dağılmasıyla tek süper güç olarak sahne alan ABD’nin ortaya koyduğu GOP nedeniyle stratejik müttefiği Türkler ile arasına kara kedi girdi. Ulusal çıkarları çatışan iki güç konumuna geldiler. Aralarındaki görüş ayrılıkları ve çıkar çelişkileri giderek giderilemez duruma geldi. Süren tüm ikili görüşme ve buluşmalarda ilerleme sağlamanın ötesinde güvensizlik giderek arttı ve derinleşti.Türk Başbakanı Erdoğan'nın New York BM toplantısına katıldığı bir süreçte tüm diplomatik girişimlerine rağmen ABD Başkanı George W. Bush ile görüşemedi. Buna karşın Irak devlet Başkanı Celal Talabani'nin görüşebilmesi ABD-Türk ilişkilerinin boyutunuda açığa vurmaktadır. Benzer gelişmeler Türk, Fars ve Arap yakınlaşmasına yol açtı. Tarihte Fars-Türk, Arap-Türk ilişkileri bugün olduğu kadar gelişmedi. Tarihsel düşmanlıklar ve çelişkiler derin olmakla beraber bugün ortak çıkar zemininde buluşmuş bulunuyorlar. Ortak düşman Kürdler olunca anlaşmamaları için ortada bir neden kalmıyor. Çünkü onların Kürdlerin varlığı ile sorunları var. Bu nedenle Kürdler lehine olumlu gelişen her şey bu şer güçlerin tepkisine yol açıyor.Bügünkü duruma bakılırsa ABD-Kürd ilişkileri Kürd millet düşmanı şer cephesini zor duruma düşürüldüğü ortadadır. Bu nedenle şer cephesi ABD karşıtı temelde buluşabiliyor. Türk, Arap ve Farslar bir bütün olarak Kürd düşmanlarıdır. Bu tespit belki bazılarına çok aşırı gelebilir. Ama öyle değildir. Belki bazı istisnalar çıkabilir. Ama bu neyi değiştirir. Sorun Kürd-Kürdistan sorunu oldumu ilericisi ve gericisi arasındaki farklılıklar kaybuluyor. “Devletin ülke ve milletin bölünmez bütünlüğü” zemininde Kürdlere karşı aynı cephede yerini alıyorlar.Dikkat edin. Uzun bir süredir şer cephesinde “Kuzey Irak’a girelim mi girmeyelim mi” tartışması var. Tüm kesimlerin görüşü girelim şeklindedir. Dil ucuyla “girmeyelim” diyenlerde aslında “girelim, ama kazanacağımızı garantiliyerek girelim” düşüncesine sahiptirler.Ortak kaygıları ”bu savaş kazanılamaz!” Öyleyse bu tehlikeli süreçte tek çare şer cephesini genişletmek ve güçlendirmektir. ABD'yi Kürdlerden uzak tutmaya çalışmaktır. Kürdleri yenecek zamanı kollamaktr. Bunun bir diğer anlamıda şudur. Eğer bu savaşın kazanılmasına kanat getirilirlerse „haydi aslanlarım, girin bir an önce şu Kürtlerin haddini bildirin“ denilecektir. Bugüne kadar bu şer çevrelerin mantığı bu olmuştur. Hiç şunu düşünmemişlerdir. Kürdlerinde kendileri kadar hakları vardır. Bize hak olan onlarada haktır. Bırakalım onlarda bizim sahip olduğumuz haklarına kavuşsun düşüncesi akıllarının ucunda bile geçmez. Kahin olmaya gerek yoktur. Kürd düşmanı güçlerin bu politılarından vaz geçeceği ve değişeceği yoktur.Değişirler üzeri oluşturulan ve bundan sonra oluşturulacak politıka Kürd milletini oyalama politıkasıdır.Kürdler, bu politıkadan uzak kaldıkları müddetçe kazanırlar.Buda kendi bağımsız dünyalarını oluşturmakla olur.ABD Senatosunun almış olduğu bu tarihi karara resmiyet kazanılmasına kilitlenmekle olur.03 Ekim 2007

Neuen Kommentar schreiben

Der Inhalt dieses Feldes wird nicht öffentlich zugänglich angezeigt.
CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.