* Semih İdiz
Kürt açılımında gerçek tabloyu yansıtan dizi
“Kürt açılımı“ bir muamma şeklinde ilerliyor. Ne içerdiği tam olarak bilinmemekle birlikte, bu “açılım,“ doğası itibariyle, Türkiye'de en çok tartışılan konu oldu. Devrim Sevimay'ın yaptığı ve akla gelen hemen herkesi konuşturduğu, “Türkiye Kendi Modelini Arıyor“ dizisi ise, bu açıdan konjonktürü iyi yakalayan önemli bir gazetecilik olayıdır.
Türkiye'de bu tür konular söz konusu olduğunda, eskilerin ifadesiyle, “müesses düzenin temsilcileri“, bakış açılarının “monokrom,“ yani “siyah-beyaz“ olmasını isterler. Ara tonlara ve farklı renklere girenler ise ya “entel-dantel,“ ya “12 kötü adam“ ya da “başkalarının maşası“ olurlar.
Fakat 70 milyonluk Türkiye'yi bu basit şablona oturtmak mümkün değil artık. Geçmişte insanlar, malum nedenlerle, bu konularda fikirlerini kendilerine saklamayı tercih ederlerdi. Oysa Sevimay'ın dizisi, her şeyi konuşan bir toplum haline geldiğimizi ortaya koyuyor. Bu çerçevede, dizide dikkatimizi özellikle çeken bazı görüşlere işaret etmek istiyoruz.
Eski MİT Müsteşarı'nın cesur sözleri
Yaşayan en önemli tarihçilerimizden olan Prof. Kemal Karpat bakın ne diyor:
“Öcalan'la gayri resmi müzakere faydalıdır. Benim kanımca Öcalan tüm konuları iyi bilen ve bir dereceye kadar ileriyi görebilen bir kimsedir... Öcalan etkili bir kimsedir ve bu etki çok faydalı sonuçlar getirebilir.“
MİT Müsteşarı ve emekli Büyükelçi Sönmez Köksal'ın cesur sözleri de dikkati çekiyor. Öcalan'ın sürece dahil edilmesine karşı olan Köksal, buna rağmen “Öcalan'ın sürecin olumlu şekilde başlatılıp sonuca ulaşmasında önemli bir aktör olduğu muhakkak“ diyor.
Köksal, “PKK adına müzakereleri yürütmek konusunda tam yetkili olan“ bir kişiyle gizli müzakereler yapılmasına da karşı değil. Eski MİT Kontr-terör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür de aynı kanaatte.
Ona göre de, “gizli“ olması koşuluyla, “PKK ile silah bırakma ve dönüş süreci, doğrudan temaslarla ve müzakere yoluyla yapılmalıdır.“ Eymür ayrıca, ilan edilecek bir affın PKK'nın lider kadrosu için de “cazip maddeler“ içermesinden yana.
Bu görüşlere şiddetle karşı çıkanlar da var elbette. Emekli Orgeneral ve eski PKK ile Mücadele Koordinatörü Edip Başer'e göre, “Terörist başının sürece resmi olarak dahil edilmesi halinde, bu sürecin ’çözüm süreci' olmaktan ziyade, ’devletin terör örgütüne teslim süreci' olarak nitelenmesi daha uygun olur.“
Pamir, önemli bir boyut kattı
Başer'e göre, PKK'nın eylemlerini durdurması için devletin operasyonları durdurmak gibi bir taviz vermesi de gerekmiyor. Başer'in sözleri sağ kanadın görüşlerini özetlediği için, MHP ve CHP'nin dizide yer alan ve genel olarak bilinen görüşlerine girmemiz gerekmiyor.
DTP temsilcilerinin de bilinen görüşlerine girmemize gerek yok. Ancak, NATO'nun yeni “akil adamlarından“ biri olarak seçilen emekli Büyükelçi Ümit Pamir'in aşağıdaki sözlerine işaret etmeden geçemeyeceğiz.
“Bence Türklerle Kürtlerin birlikte mi, yoksa ayrı ayrı mı yaşamak istedikleri saptaması referandumla yapılmalıdır ve bir an önce yapılmalıdır... Vatandaşlar neye oy verirlerse, sonradan neyle karşılaşacaklarını baştan bilmeli, tartışmalı, söylenecek her sözü dinleme imkânı bulmalıdır.“
Bu sözlerde, “iyi düşünün, sonra bedel ödersiniz“ uyarısı da var tabii. Ancak Pamir daha önce açıkça telaffuz edilmeyen bir seçeneği dillendirerek genel tartışmaya önemli bir boyut katmıştır.
Sevimay'ın bugün sona eren dizisinden sadece birkaç görüşe değinebildik burada. Bütünlüklü bir görüntü için herkese, kitaplaştırılacağını umduğumuz bu diziyi toplu halde okumalarını öneriyoruz.
Kürt açılımında gerçek tabloyu yansıtan dizi