Skip to main content
Submitted by Aso Zagrosi on 23 July 2013

Mele Saîd üzerine kaleme aldığım yazı serisine devam edeceğim. Çünkü Şêhîd Mele Saîd üzerine ve eserlerine dair anlatacağım çok şey var. Şêhîd Mele Saîd gibi Kürdistani olan bir Kürd şahsiyetine bir sima vermek ve onu gelecek Kürd kuşaklarına mal etmek bizim ona olan tarihsel borcumuzun küçük bir parçasıdır.

B. Nikitin Hocası olarak gördüğü Mele Said’in “Kürdler tarafından öldürüldüğünü” !!!!! yazıyor. Fakat detaylarına girmiyor. Şêhîd Mele Saîd bir Kürd’ün eliyle öldürülmüş olsa dahi bu olayda Türklerin bir rolü olup olmadığı benim için araştırılmaya değer bir konu. Çünkü, Şêhîd Mele Saîd Kuzey Kürdistan’da Nehri’de yaşıyor. Birinci Dünya Savaşı başladığı zaman Mele Saîd savaşa karşı çıkıyor ve Kürdistan’da yaşıyan Hıristıyanlara yönelik Şeyh Ül İslam’ın çıkardığı Fetvayı ve Osmanlı Sultan’ın “İradesi”ni tanımıyor ve “Hıristiyanların öldürülmemesi için” Fetva çıkarıyor. Mele Saîd ile Şemzinan Kaymakamı arasındaki tartışmayı yazı serisinde verdiğimden dolayı geçiyorum. Şemzinan Kaymakamı Mele Saîd ‘i Askeri Mahkeme de yargılanmak için bir grup asker ile birlikte Musul’a gönderiyor. Mele Saîd’in adamları yolda pusu kuruyor ve Mele Saîd ‘I kurtarıyorlar. Mele Saîd ‘in Mahabad ve Doğu Kürdistan serüveni böyle başlıyor. Sözünü ettiğim bu süreç 1914 yılını 1915’e bağlayan kış sürecidir.

Mele Saîd Doğu Kürdistan’da olduğu süre içinde anti Türk propogandasını yürüten belli basil Kürd şahsiyetlerinden biridir. Bu süreç içinde Mele Saîd Polonya asılı Rus Konsolosu B. Nikitin ile tanışıyor ve ona Kürdçe’yi öğretiyor. Ayrıca B. Nikitin’in daha sonra yurtdışında yayınladığı Kürdçe yazılan tüm hikayeler onun kaleminden çıkmıştı. Ayrıca, Şeyhlere, Cihad’a , Ruslara, Osmanlılara ve daha başka konulara ilişkin Mele Saîd ‘in yaptığı bir dizi ilginç ve hala da güncel tespitler var. (Yazı serisini takip eden arkadaşlar bu gerçekliği farketmişlerdir.)

Sonuçta Mele Saîd öldürülüyor!!!!

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Meçhul Kürd Askeri Mele Saîd’in cinayetinde rolü neydi, şimdilik bilinmiyor.

Ama, Kürd tarihine ilişkin bazı tarihi gerçekler, Türklerin bu cinayette parmağı olabileceğini gösteriyor.

Nasıl mı?
Mesela Birinci Dünya Savaşı’ndan kısa bir süre önce İttihat ve Terakki Cemiyeti, Kürd ve Kürdistan iddiali ile hareket eden Kürd şeyhlerini fiziki olarak tasfiye ediyor.

Bu tarihsel gerçekliğe ilişkin bir dizi veri vardır.

Mesela Simko, Seyyid Taha Şemzini, Abdulrezak Bedirxan ile birlikte Bağımsız Kürdistan’ı kurmak amacıyla görüşmeler yapan Şêx Abdulselam Barzanî 1914 yılında Jön Türkler tarafından Musul’da alçakça katledildi.

Birinci Dünya Savaşı’nın arifesinde Bitlis Devrimi’nin önder kadrolarından olan Kürdistan Şeyhleri alçakça katledildiler Şêx (Mele) Selîmê Betlîsî, Seyyîd Alî Hîzanî ve yeğeni Şêx Şehabeddîn, Feqî Xelil ve Şeyh Şirin bunlardan bir kaçıdır. Sözünü ettiğim bu Kürd şahsiyetleri 1914 yılında katlediliyorlar..

Kürdistan Kralı Şeyh Mahmud’un babası Şeyh Said ve başka Kürd din adamlarıyla birlikte 1913 yılında Musul’da hunharca öldürüldüler.

Şeyh Nur Mehemed Birifki’yi de bu şehidler kervanına katmak lazım.

Evet Birinci Dünya Şavaşı başladığı zaman Kürdistan Şeyhleri ve din adamlarının belli bir kesimi Osmanlı Sultanının “İradesini” ve Osmanlı Şeyh Ül İslam’ın fetvasını tanımadılar. Bu Fetva’nın “İslami Şeriatın gereklerini yerine getirmediğini ve İslama uygun olmadığını” açık bir şekilde ilan ettiler. Sadece Şeyh Ül İslam’ın Fetvasına karşı çıkmadılar, aynı zaman da karşı Fetvalar yayınladılar.
Mele Said’ın karşı Fetva yayınladığını yazı serisinde geniş bir şekilde gündeme getirdim.
Sadece Mele Saîd değil, savaşın başlamasıyla birlikte Mahabad cıvarında Şêx Baba açık bir şekilde kutsal savaş denilen savaşa tavır aldı ve Türkler tarafından “Kutsal Savaşa Hakaret ettiği gerekçesiyle” öldürüldü.

Haci Ebubekir Erbili Efendi Hewlêr’de cihad’a karşı tavır aldı. Mehemed Efendi Xoyi’yi, M. E Biarxi, Şêx Ra Efendî Hakkarî ve daha bir çok Kürd din alimi cihada karşı tavır aldılar.

Fakat, Kürd din adamlarının bu tavrı etkili olamadı ve bir çokları canlarıyla ödediler.
Kürdler, Osmanlı devletine karşı kin ile doluydular. 1914 yılında Bitlis’te Kürd Şeyhlerine yönelik katliam, İbrahim Paşayê Mîllî ‘nin öldürülmesi,(1908) Şeyh Abdulselam Barzani’nin öldürülmesi, Şeyh Mahmud’un babası Şeyh Said’in öldürülmesi ve ayrıca Kürdlere yönelik katliamlar hepsi belleklerde tazeydi. Kürdlerin Ruslardan beklentileri de vardı. Fakat, Ruslar Ermeni birliklerle Kürdistan’a girdikleri zaman her tarafta Kürdlere yönelik katliamlara giriştiler.

Bu gerçekliği en iyi ifade eden Şehîd Mele Saîdtir.
Mele Saîd Kürdçe yazdığı ve B. Nikitin’e verdiği “Kafkas cephesi, Ruslar ve Türkler” makalesinde ilginç bir tespit yapıyor.

Şehîd Mele Saîd şöyle yazıyor: “Biz sağanaktan kaçarken doluya tutulduk”… Yani Türklerin sağanağından kaçarken Rus ve Ermenilerin dolusuna tutulduk diyor.

Mele Saîd bir başka tarihi tespit daha yapıyor ve diyor ki “Arteşa Rusyayê gelê Kurd ewqas êşand, ku ji Sultan Reşad û Enver Paşa zêdetir xizmeta dewlata Osmanî kir.” (Yani Rus Ordusu Kürd halkına o kadar acı verdiki, Osmanlı devletine Sultan Reşad’tan ve Enver Paşa’dan daha fazla hizmet etti.)

Osmanlı devletiyle ve İttihat ve Terakki ile tüm iplerini koparan sözünü ettiğim Kürd bilincine sahip ve Kürdler tarafından dinlenen bu Kürd liderleri Birinci Dünya Savaşını sağ olarak atlatabilseydiler, acaba İttihat ve Terakki kırıntıları olan Kemalistler savaşı sonrasında Kürdistan’a gelip Erzurum ve Sivas “Kongrelerini” toplayabilirlermiydi……………..

Eklere devam

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.