Skip to main content
Submitted by Aso Zagrosi on 19 December 2012

Aso Zagrosi
T.C kurulduğu andan itibaren Kürdler diye bir milletin olmadığı teorisi üzerine şekillendi.
Söz konusu durum tüm sözlü yalanlara rağmen resmi olarak devam ediyor.
Çünkü, Kürd diye bir millet yasal olarak haklarıyla birlikte tanınmıyor.
T.C tarihi boyunca Türkiye diye herkese empoze ettikleri devletin sınırları içinde yaşıyan ve doğrudan Kürd ulusal hareketi içinde yer almayan tüm Kürdleri Türk diye lanse ediyor.
Türk devletine karşı Kürd ulusal haklarını savunan tüm kadrolar “vatan haini”, “emperyalistlerin uşagı”, “satılmış” vb.. vb.. şekillerde lanse edildi.
Ama, bu vatan hainlerinin ulusal kimliği yoktu!!!
Türkiye devletinin sınırları dışında yaşıyan Kürdlere ilişkin değerlendirmeler yapılırken “Iraklı”, İranlı” “Suriyeli” yada “Arap” ve “Fars “ gibi değerlendirmeler yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor.
Herkesin Suriye’deki gelişmelere gözlerini diktikleri ve gelişmeleri takip ettikleri bu ortamda basın ve yayın organlarında Suriye tarihine ilişkin çok şey gündeme geliyor.
Kısa bir sure once Murat Bardakçı
“Esad'ın koltuğunun ilk sahibi iki Osmanlı” adı altında bir makale yayınladı.
Bu makalede Murat Bardakçı “II. ABDÜLHAMİD'İN SIRDAŞI'NIN OĞLU
Suriye Cumhurbaşkanlığı makamına, 1932 Temmuz'unda yine İstanbul'da yetişmiş bir başka kişi getirildi: Mehmed Ali Bey veya Şam'daki ismi ile Muhammed Ali el-Âbid... Mehmed Ali Bey, İkinci Abdülhamid'in iktidar yıllarında padişahın sırdaşı ve devletin hükümdardan sonra gelen en güçlü ismi olan İzzet Holo Paşa'nın oğlu idi... Tarihlere "Arap İzzet" diye geçen İzzet Holo Paşa, Şam'da 1852'de doğmuştu ve kanında Araplıktan Kürtlüğe, Çerkeslikten Türklüğe kadar imparatorluğun hemen her unsurunun genleri vardı. Çok iyi bir tahsil görmüş, 1890'larda Abdülhamid tarafından saraya alınmış ve zamanla hükümdarın en güvendiği adamı olmuştu. Padişahın dış dünya ile temasının sağlanması, memlekette olup bitenler hakkında haberdar edilmesi ve devlet birimleri arasında koordinasyon gibi işlerin yanısıra hükümdarın gizli yahut pek de etik sayılmayan temaslarını, senelerce Arap İzzet Paşa yürütmüştü.
Derken, 1908'de meşrutiyet ilân edildi, bir sene sonra 31 Mart olayı yaşandı ve Abdülhamid tahtından indirilip sürgüne gönderildi. Sabık hükümdarın yakınlarının hayatları tehlike altındaydı ve İzzet Paşa da Abdülhamid'in birçok yakınının yaptığını yapıp Türkiye'yi terk etti. Önce Avrupa'ya gitti, oradan Mısır'a geçti, büyük bir servete sahip olduğu için hiç sıkıntı çekmedi, hep refah içerisinde yaşadı ve hayattan 1924'te, Kahire'de ayrıldı. İzzet Paşa'nın değişik hanımlardan tam 17 çocuğu olmuş ama bunların dördü hayatta kalabilmişti. Çocukları, imparatorluğun yıkılması üzerine bulundukları ülkelerin vatandaşlıklarını aldılar. Paşa'nın büyük oğlu Mehmed Ali Bey 1967'de Şam'da doğmuş, babasının
İstanbul'a gelip Abdülhamid'in hizmetine girmesinden sonra Galatasaray Lisesi'ni bitirmiş, Paris'te hukuk fakültesinden mezun olmuş ve bir ara Osmanlı İmparatorluğu'nun Washington Büyükelçiliği'ni yapmıştı..”
Bilindiği gibi İzzet Paşa’nın oğlu Muhammed Ali Bey Fransa’nın işgali altındaki Suriye’de uzun sure Maliye Bakanlığı dahil olmak üzere bir dizi üst düzeyde görevlerde bulundu ve 1932- 1936 yılları arasında Suriye Cumhurbaşkanlığı görevini yürüttü.
İttihat ve Terakki çevresi ve daha sonra T.C devletini kuran artıkları İzzet Bey’I ve ailesini pek sevmezlerdi. İzzet Beyin etnik kimliği konusunda Türk çevreleri ortalığı alabildiğine karıştırmaya çalışıyorlar. Murat Bardakçı “Arap izzet” olarak adlandırdığı ve kanına Türk, Kürd, Çerkez ve Arap kanın karıştığı söylüyor.
Türklerin Holo Paşa dedikleri Xelo yada Xalo Paşa’nın evlilikler yoluyla farklı etnik yapılanmalara karıştığı doğrudur. Eğer İzzet Paşa’nın ailesine uygulanan bu kriter Selçuklu, Osmanlı ve Türk devletinin yöneticilerine uygulansa, Türk kalmaz.
Belli bir dönem önce “Mustafa Paşa Yamulki” üzerine hazırladığım yazı serisi sürecinde İzzet Paşa’nın ailesi araştırmak zorunda kalmıştım. Bilindiği Mustafa Paşa Yamulki İstanbul’da başında bulunduğu mahkeme Enver, Talat ve Cemal Paşa gibi İttihatçıları, Atatürk ve hempaları hakkında idam kararı verdiğinden dolayı Kemalistler tarafından pek sevilmez ve “Nemrut Mustafa Paşa ” diye lanse ediliyor.
Söz konusu yazı serisini hazırlarken Mustafa Paşa Yamulki’nin kızı Zehra’nın Fathullah Ali Adibe’ile evlendiğini fark ettim. Bilindiği gibi İzzet Paşa’nın ailesi “Adibe” olarakta biliniyor. Dr. Nesrin Adibe Zehra ve Fethullah Ali’nin kızıdır.
İzzet Paşa ve babası Xelo/Xalo Paşa üzerine yaptığım araştırmada bu ailenin Şam Kürdlerinden olduğunu tespit ettim.
Bu konuda bir hayli var. Hepsini burada aktarmanın gereği yok. Fakat bir iki kaynağı vermek istiyorum.
Osman Abdulrehman Smail 1920-1946 yılları arasında “Kurd li Suriya” adlı çalışmasında 1932-1936 yılları arasında Suriye Cumhurbaşkanlığı görevini yürüten İzzet Paşa’nın oğlu Muhammed Ali Bey hakkında şöyle yazıyor: “ 14 Haziran 1932 yılında Suriye Cumhurbaşkanı seçilen Muhammed Ali Adibe Ahmed İzzet Paşa 1872’de Şam’da dünyaya geldi. Kendisi Kürd asılıdır. 1922 yılında Parlamento üyeliğine seçildi. 1922-1932 yılları arasında Maliye Bakanlığı görevini yürütü.”(Osman Abdulrahman Smail, Kurd Le Suriya 1920-1946, Çapxaney Xani, Duhok, 2009, sayfa 110-111)
Bir başka kaynak daha vermek istiyorum. Jön Türklerin yurt dışında çıkardıkları Kürd asılı Abdullah Cevdet’in yönetiminde çıkan Osmanlı Gazetesi Fransızca eki de İzzet Bey üzerine duruyor.
Osmanlı Gazetesi 10 Mayis 1898 tarihli ekinde İzzet Bey üzerine uzun bir makale var. Bu makalenin içeriğini merka edenler için ekte veriyorum. Konumuza İzzet Beyin etnik orjinine ilişkin olarak makalede şöyle deniliyor: “İzzet Bey (Sultan’ın-Aso) iyi tanınan favorisi……………….. babası Holo Paşa, Kürd asılı Şam’ın ileri gelenlerindendi.”
Osmanlı Gazetesini çıkaran kadro İzzet Beyi çok yakından tanıyordu. Hatta aynı gazetenin farklı sayılarında İzzet Bey hakkında bir hayli yazılar var. Yani İzzet bey o dönemler Jön Türklerin taktıkları bir insan. Bir çok kaynak Osmanlı Gazetesi de dahil olmak üzere İzzet Beyi Sultan Abdulhamit’ten sonra Osmanlı devletinin de facto ikinci adamı olarak görüyorlar.
İzzet Bey ve ailesinin Kürd davasına karşı tutumları tartışılabilinir. Bu konuda da zaten bir araştırma yok. Fakat, tarihsel gerçekleri olduğu gibi aktarmak etik sahibi olan insanların en önde gelen görevlerinden biridir. Türk çevreleri bilinçli olarak Kürdlere ilişkin her şeyi çarpıtıyorlar. İzzet Bey ve ailesini Arap olarak gösterme olayı da bu çarpıtmalardan biridir.

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.