Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 28 January 2012


Haftalardan beri Türk politik çevleri ve Türk basını “Soykırımı İnkâr Yasasını” gündeme getirdiğinden dolayı Fransa’ya saldırıyor.
Fransız Parlamentosu ve Senatosu söz konusu olan yasayı onayladılar.

İyide yaptılar.

Fransa’nın bu yasa girişimine karşı Ergenekon’dan Liberal çevrelere, islamcılardan solculara kadar tüm Türkler tek ses halinde hareket ediyorlar.
Farklı argümentleri ileri sürseler dahi hepsinin ortak duruşu yasaya karşı olmak.
Ayrıcı bu arada Türkler, Fransızlardan daha çok Fransız ve Voltaire’den daha fazla Voltaire’ci oldular.
Sorun ne?
Fransa “düşünce özgürlüğünü ayaklar altına almış” , “Tarihçilerin jenosid üzerine yapacağı araştırmaları bu yasa ile engelliyor” ve “insan haklarını çiğniyor” vs. vs.
“Bilimsel tarih araştırmaları”, “insan hakları” ve “düşünce özgürlüğü” gibi kavramlar ile Türk devletini yanyana getirdiğimiz zaman ateş ile barutun yan yana gelmesi gibi bir şey ortaya çıkıyor.
Daha önce İsviçre ve Şimdi ise Fransa bu yasayı çıkararak Türk jenosidçilerine yeter artık dediler.
Bu yasa ile Türklerin sürekli ve sistemli yalan söylemelerine ve jenoside uğrayan insanların anılarına hakaret etmelerine bir sınır konuldu ve suç sayıldı.
Türk cellatları Fransa ve İsviçre gibi ülkelerin toprakları üzerinde yaptıkları Ermeni soykırımını inkara yeltendikleri zaman ve jenosid kurbanlarını suçlu gösterdikleri zaman cezalandırılacaklar.
Bu yasanın gerçek mimarları Fransa Ermenileridir. Yüzyıldan beri yaşadıkları Fransa’da politik, kültürel ve sanatsal güçlerini ortaya koyarak, Fransız sağ partilerinden sol partilerine kadar geniş bir cepheyi bu yasa için bir araya getirdiler.
Bundan dolayı onları tebrik etmek istiyorum.
Şimdi Ermenilerin önündeki görev bu yasayı dünyanın farklı çoğrafyalarına yaymaktır.
Kim bilir, belki bir gün gelir Türk cellatlarının suçlarıyla övünebileceği dünyadaki tek toprak : Türkiye kalır.
Shoah’ıyı inkâr etmek veya revize etmek gibi girişimler daha önce bir dizi dünya ülkeleri tarafından suç sayılmıştı.
Şimdi Ermenilere yapılan soykırımda aynı yoldadır.
Elie Wiesel haklı olarak “inkârcıları tolere etmek kurbanları ikinci defa öldürmektir” diyor.

Türkler “Türk kimliğini ve ulusunu” oluşturmak, Türklere bir lebensraum oluşturmak için Ermenilere, Rumlara, Asuri ve Keldanilere ve Kürdlere karşı soykırımlar gerçekleştirdiler.
Bugün herkes Türklerin soykırım suçlarını cezalandırmak için yoğun bir faaliyet içindeler.
Birinci dünya savaşından beri Türkler milyonlara varan Kürdleri katletmelerine ve hâlâ Kürd kıyımı süreci devam etmesine rağmen, Kürd siyasileri sembolik olarak kurbanlarını anmak için bir gün dahi seçme becerisini göstermediler.
Ermeniler “24 Nisan” gününü seçtiler ve 24 Nisan Türklerin korkulu ruyası oldu.
24 Nisan tüm dünya Ermenilerinin birleştiği ve Türklerin yaptıkları soykırımı lanetlenme günü olarak uluslar arası bir boyut kazandı.
24 Nisan günü, dünyanın farklı ülkelerinde siyaset adamları mesajlar yayınlıyorlar.
Bizde ise tam tersi, Kürdlerin ortaklaşa olarak hareket edebilecekleri bir günleri dahi yok.
Başkaları niye bizimle ilgilensin ki.........
Türkler tarafından milyonlarca Kürd katledilmesine rağmen Kürdlerin bir kollektif hafızası yok.
Kürdlerde bir hafızakırımı oldu.
Kürd siyasi çevrelerinin bazı girişimleri bu hafızakırımını dahada derinleştiriyor ve Türklerin yaptıkları vahşetleri kanıksar hale getiriyor.
Mesela Kürdler İsviçre ve Fransa’nın çıkardığı bu yasayı niye desteklemiyorlar.
Türklerden hangi beklentileri var?
Türkler, “soykırımı araştırmacılara bırakalım” diyorlar.
Ermenileri bir kenara bırakalım.
Kürdlere ilişkin Türk devleti sistemli ve planlı olarak düşüncekırımı politikasını uyguladı.
Kürdlere karşı fiziksel kıyım dahil olmak üzere Kürdlerin sahip olduğu tarihsel ve kültürel her şeyi yoketmeye çalıştı.
Kürdistan toplu mezarların goristanı haline geldi.
Kürdistan mechul askerin diyarı oldu.
Kürd direnişleri sırasında Türkler tarafından alçakca katledilen Kürd liderlerinden Alişerlerin, Seyid Rızaların, Şeyh Saidlerin, Cibranlı Xalid Beylerin mezarları dahi yok.
Kürdlere ilişkin tüm temel belgeleri ya yok etiler yada hâlâ gizliyorlar.
Şimdi de kalkmışlar tarihi tarihçilere bırakalım bilimsel araştırmalar yapsınlar..!!!! diyorlar.
Hayir siz insanlığa karşı suçlar işlediniz ve hâlâda devam ediyorsunuz.
Sizin bu suçlarınızın yeri yargıdır.
Fakat, Nazi Almanyası gibi sizi yargının önüne çıkarma imkanları yok.
Size zorla dışardan yeni bir Anayasa ve eğitim sistemi empoze etme imkanı da yok.
Kanlı Türk kimliğini zorla rehabilitasyona tabii tutma ortamı da yok.
Böyle bir ortamda hangi sebeple olursa olsun, Fransa vb. Ülkelerin çıkardıkları ve çıkaracakları “Soykırımı İnkar Yasalarını” desteklemek gerekiyor.
Soykırımcıları izole etmek lazım.

Fadil Rewani

Bekaa direniscisi (not verified)

Sat, 01/28/2012 - 21:48

              Hukuk insan ustu bir kanundur ! Mahkemenin hukukca islendigi yerde belge,$ahit  ve deliler mevcut ise sanik tarafindan suc inkar edilse dahi hukukca suca mahkum olur. ------------------------------------------------------------------------------------------------------      Hukuk islenmiyen yerde sanik sucu inkarla yeni suc islemeye tesfik etmesi uygun ve mumkundur. Hukuk az cok islendigi yerde suclulari suclarini inkarida olsa cezalandirmasi uygundur hukukca.                       Bekiaa direniscisi

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.