Skip to main content

PKK DÜSSELDORF DAVASI 10

En etkili ve son diyebileceğimiz operasyonlar başlıyor. H. D kaçtığında hemen karşı dairede oturan alman aileye sığınıyor. Hayatınıntehlikede olduğunu ve öldürülmek istendiğini belirtip yardım ister. Alman aile H. D'ı içeri alır ve durumu polise bildirir. Artık O Almanpolisinin korunmasında. Polisin eline ikinci canlı tanık geçmiş oluyordu. Üstelik yüzü morluklar içinde olan, ölüm korkusu yaşayan biri!H. D, Ali Çetiner kadar örgüt hakkında bilgiğe sahip değildi. Ama yinede önemli bilgileri vardı.  Biraz konu dışı,ayrı değinmek gerekiyor; PKK'de gizlilik ilkesi yoktu. Bu bilinçli olarak yapılıyordu. Dolayısıyla en sıradan taraftar bile,önemli bilgilere sahipti. Sadece gizlenen karşı-devrimci, karanlık ilişkilerdi. Aktif bir sempatizan durumunda olan H. D'da gizlilik ilkesiolmayan,  PKK hakkında önemli bilgilere sahipti. Polise itiraflarda bulunuyor; kimler tarafından dövüldüğünü, Kurdıstan Komite'ye götürüldüğünü ve oradan da tutuklanarak başka bir eve götürüldüğünü tek tek anlatır. Yine Avrupa merkezindeki, tüm kişiler hakkındabilgiler verir. Yıllar önce bir Fransız dost H. D'ın verdiği ifadeleri bana gösterdi. Olduğu gibi yayınlamak isterdim, ancak ulaşamadım. Operasyonlarda hedef yine bilinen adresler olur; Kurdıstan Komite (Köln'de dış ilişki faaliyetleri yürüten 6-7 çalışanın bulunduğu bir birimdi) Serxwebun ve Berxwedan deposu olarak kullanılan yer ve de H. D'ın dövüldüğü,tutuklandığı evler basılır. Yaklaşık bir ay önceki operasyonda, Merkezden Oktay yakalanmıştı,son operasyonlarda 5-6 tutuklanma daha oluyor. Toplam tutuklu sayısı 10'u geçiyordu. Operasyonların devam edeceği biliniyordu.Tedbir olarak merkez üyelerinin Köln dışında kalmaları kararlaştırıldı. Bu durumlar anında Seroka bildiriliyordu. O ise, bulunduğu alanda bir kul ve köle gibi yasalara saygılıyken,Alman Devletine, yasalarına hukukuna meydan okuyarak, Avrupa Örgütünü pasiflikle suçluyordu. 'Kocaman bir vucudun üzerinde küçücük bir baş' diyordu, PKK Avrupa örgütü için. 'sa-vaş halindeyiz' ya kitle seferber edilmelidir!!!  Bu nasıl bir savaş ki, hep kürt kadınları ve çocukları öne sürülüyor. O'nun tüm dayatmalarına rağmen, o dönem taraftar kitleği, istediği biçimde harekete geçirmedik.  Fuat üzerinde yoğunlaşma var; güvenlik biriminde ki,  D'in beni aradığını duydum, kendisiyle görüştüm. 'Önemli bazı şeyler duyduğunu' söyledi. 'Köln'de bir Dersim'linin evinde, Fuat'ın Seher'le görüştüğünü'  sırıtarak söyledi. Anladım, bu bir komplo ve Serok bağlantılı. D'e sordum, sen daha buraya yeni geldin sayılır, ne çabuk Dersim'lileri tanıdın?  O'nun Serokla gizli görüştüğünü biliyordum. Ömer'le ilgili birşeyler söyledi. Sordum, Önderliğe bir şey bildirdinmi? 'hayır dedi O her şeyi biliyor' bir şeyler dönüyor. Ne yapmalıyım? K. Ömer'le konuştuğum gibi Fuat'la konuşamıyorum. İçe kapanık,hiç bir hali anlaşılmaz, biri. Dönem dönem iyi hallerini gördüm. Bir tartışmamız da, biri;  'Önderlik böyle diyor' dediğinde, çok kızmıştı,'bırakın arkadaşlar tartışsın,tartışmaların önüne geçmeğin' demişti. Bu ufak-tefek çıkışlar güvenmek için yeterli değildi. Fuat'la açık konuşamazdım. Son telefon görüşmelerinde, Serokun sürekli Fuat'ı hedef almasını anlamıştım. Demek O'na yönelik bir kararı var. Benide bulaştırmak istiyor. Amacı sadece O'nu yok etmekse,bensizde yaptırabilir. Ama O beni bulaştırmak istiyor. Çünkü arkadaş, daha açıkçası kürt katili oldunmu işin bitti demektir. Artık hep arkadaş katili olmak zorundasın. Bazıları böyle şeylerle,Serokun ömür boyu gözdeleri  olacaklarını düşünmüşlerdi. Acıdır, en erkenden de onlar şuçlandı ve aynı akibete maruz kaldılar. Fuat birşeyler hissediyordu,öyle ya  kurulan karanlık sistemin en büyük kurbanı,kendisiydi. Bunu O'ndan iyi kim anlayabilirdi? Aradan 21 yıl geçti,uzun bir zamandır. Özellikle Mayıs'ın sonlarından Ağustos'a kadar (1988) çok karmaşık ve inanılması zor olaylar yaşandı. ,Duran Kalkan ve Fuat'ın (A. H. Kaytan) tutuklanmalarıda bu dönemde oluyor. Mahkeme dosyasını edinemediğim için net bir şekilde tarih veremiyorum. Yazının bitimine kadar bahsedeceğim olaylar bu dönemde olmuş olaylardır. D'den ayrıldıktan sonra, Seroku aradım. Artık O'nu çok iyi tanıyorum ve neler diğeceğinide tahmin ediyorum. Uzun konuşmalardan sonra konu Fuat'a gelmişti. Benim de beklediğimde buydu. 'Uyuyorsun,Fuat provakatörlerle görüşüyor yanın da 300 bin DM var, kaçacak,etkisiz hale getirin' açık talimatını verdi. Hollanda'ya gönderdiği biri vardı. Aklı dengesi bozuktu. O'nu gönderdiğinde, 'sen güvenlik biriminde çalışacaksın' demiş. O'da gelir gelmez, ilk işi bir kelepçe bulmak olmuş. Kelepçesini kemerine takarak geziyormuş, bunun görevi olduğunu, Önderlik tarafından verildiğini, Partiye karşı gelenleri tutuklama yetkisine sahip olduğunu belirterek, bölge sorumlularınıda takmıyormuş. K.Ömer alana gittiğinde kelepçeği elinden alıyor. İşte Serok Fuat'ı temizleme işini, bu dengesiz  ve Köln'de bulunan D'le yaptırma mı istiyordu. Tamam dedim uygun bir şekilde yaparız. Konuşmanın sonunda Eylül'de (88) gelmemide istiyordu, daha uygun görevler için!!! Ne yapacağım? En iyisi K. Ömer'le görüşeğim. O'na herşeyi anlatayım. Çünkü O Fuat'ı hem çok eskiden tanıyor,hemde az da olsa anlaştıklarını biliyordum. Erken davranmalıyım. Köln bölge sorumlusuyla görüştüm. Köln'ün dışında bir ev ayarlamasını istedim. Bir iki gün içinde ev ayarlandı. Fuat'la görüştüm, kararımız var; legal adreslere kesinlikle uğranılmayacak ve Köln dışında kalınacak. 30-40 Km uzaklıkta bir ev  ayarlandı, orda kalabilirsin, dedim. 'Bitirilmesi gereken işlerim var sonra geçerim o eve' dedi. Fuat şüpheleniyordu,benden mi? Yoksa çok iyi bildiği sistemden mi? Bölge sorumlusunu uyardım, ev den kimsenin haberi olmayacak. Fuat işlerini bitirmiş o eve gitmek istediğini belirtti. Güvenilir biri Fuat'ı o eve götürüp bırakır ve döner. Fuat ne düşünmüş bilemiyorum. İki-üç saat sonra trenle Köln'e döner ve Kurdıstan Komiteye uğramak ister. Komitenin bulunduğu binanın önünde, telefon kabinleri vardı. Oradan Komiteyi arayarak gelmesinin uygun olup olmayacağını sorar. Tam o anda polisler kabinin etrafını sarar ve Fuat tutuklanır. Bu tutuklanma önemliydi,hemen Serok'a bildirdim. Söylenemecek küfür ve hakaretler yapıp, 'O bilerek teslim oldu' diyordu. Bu tutuklanmanın biçimi beni hiç ilgilendirmedi, hatta tutuklandığına sevinmiştim. O'na yönelik provakasyonu durdurabilirmiydim? bilemiyorum. O dönem Fuat'ı yok etmeye kesin kararlıydı. Bu tutuklanmayla Fuat kurtulmuştu. K.Ömer'i aramam artık gerekmiyordu. Bir kaç gün daha yalanmasaydı, Serok benim yapmayacağımı anlayacak ve başkalarını devreye sokacaktı. Bu karmaşık ortamda bir de Mihri Belli ortaya çıktı. Görüşmek istiyormuş. Hiç bir haberim yok. Serok'ta bildirmemişti. Kurdıstan Komite'ye geliyor. Ordanda teknik işlerle uğraşan bir arkadaşın evine geçiyor. Bana haber verildi. Gitmeden aradım,Serok'u. Mihri Belli'nin görüşmeye geldiğini söyledim. Konuşmalardan anladım haberi var. 'bazı istekleri var,kitapları satılmış parasını verin' dedi. beklediği eve gidiyordum; satılan kitaplardan haberim yoktu ve diğer istekleri ne olabilir? düşünüyordum. Doğu Perinçek ve Mahir Kaynak hakkında düşüncelerim netti. Onlar MİT ve Orduya çalışıyorlardı. Mihri Belli içinse bu düşüncelerde değildim. Sonraki yıllarda O'nunda aynı ekipten olduğunu anlamıştım. Eve vardım,tanıştık daha çok O konuşuyor ben dinliyordum. Beni dikkatlice izlediğini hissettim. O zaman pek anlam veremedim. Duvarda Serok'un kocaman resmi asılıydı. Önce bir resme baktı, sonra bana dönerek, 'Fidel Kastro Küba'da her yerde resimlerini kaldırtmış, siz Abdullah'ın resimlerini ne zaman indireceksiniz' espirili bir şekilde sordu. Sorabilirsiniz evsahibine biz kimseye zorla resim astırtmıyoruz. Herkesin kendi kararıdır, diyerek cevap verdim. Son tutuklamalar üzerine konuştuk. Geşmiş yıllardan, daha çok kendisinden bahsediyordu. İki- üç saat konuşmuştuk, kitaplarının satıldığını belirterek,6 bin DM alacağının olduğunu söyledi. Diusburg'da bir adamının olduğunu ve sahte posaport yapma tekniğini öğrenmesi gerektiğini söyledi. Emir Serok'tandı. Paranızı yarın bir arkadaşla Komiteye gönderirim. Pasoport yapma tekniği içinde bir zaman ayarlarız dedim ve ayrıldım. Ertesi gün Kurdistan Komite'ye 6 bin DM gönderdim. Belirttiği kişiyle ilişki kurmadık ve sonrasını bilmiyorum.                                                                                                                                      devam edecek                                                     22.02.09                                                                   [email protected]             

Anonymous (not verified)

Tue, 03/10/2009 - 00:25

Sevgili redaksiyonda calisan Hevaller, Salih arkadasin yazilarini terli toplu bir sekilde birarada toparlarsaniz daha iyi olmaz mi? bütün yazilarinia ulasim yok. Arama motorunuzda yaok. Ekleseniz fena olaz. haydi iyi Arbeitlar R.

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.