Çiko Paşalar ve Kır Bekçileri Elele!
1 Aralık Bush-Erdoğan görüşmesi sonrası “sınırötesi operasyonu”n süre, derinlik ve kapsamı konusunda bir mutabakatın sağlandığı söylenildi. Bugün bunun gereği yapılıyor. Fakat Türklerin uzun süredir hazırlığı yaptığı bugünkü yaptığı değildi. Daha kapsamlıydı. Kürdistan'nın Güneyini işgal etmeyi öngörüyordu. Bunu göze alamadı. Ama ayağa kaldırdığı savaş delisi Türk toplumunun havasını alması gerekiyordu. Şu an olup bitten budur. Bu nedenle paniğe gerek yok. Türklerde bomba, Kürdistan'da boş dağ çoktur. Boş dağları bombalıyorlar. Rahatlayıp uyuyoruz diyorlar. Bu bombalamaların şu anki işlevi budur.Peki bu Türk'ü tatmim eder mi? Etmiyeceği kesin. Gücü yetmeye başladığı an tüm Kürd kazanımlarını yok etmeye çalışacağı kesindir. Bugün bunu yapamıyor. Fakat Kürdistan coğrafyasını bombalıyor. Şu an yaptığı eşeğe gücü yetmiyen sahibinin palanı dövdüğü meselesidir. Kabullenecek bir olay mıdır? Elbette değildir. Kürd siyasal önderliği kabullenilemez kararlılığını ortaya koydu.Bu olup bittenler Türk'ün bağımsız Kürdistan doğuyor korkusudur. Son çırpınışlarıdır. Geçici olarak moral kazansalarda stratejik olarak alacakları yenilginin psikolojisini yaşıyorlar. Bu ruh hali yetkili ve yetkisiz çevrelerin açıklama ve ırkçı basından görülüyor.Kürdistan'nın Güneyine hava saldırısına mehmetcik basın isim buldu. “FATMA TATİLE ÇIKTI”(!) “Silahlı Kuvvetler Kandil'i düzledi... “ sür manşeten verdi.Çiko paşa Yaşar, “düzenlenen operasyonda hedeflerin hepsine tam isabet kaydedildiği”ni söyledi. Emireri Recep, "Memnuniyetle ifade etmek isterim ki gece şartlarında gerçekleyen bu harekat ilk değerlendirmelerimize göre başarılı olmuştur.”Sivil ve askeriyesiyle, iktidar ve muhalefetiyle, sağ ve soluyla savas delisi Türk toplumu zafer narasını atıyor. “Teröre karşı en büyük hava hareketi”, “inlerini başlarına yıktık”, “belerini kırdık”, “kökünü kazıdık” “bütün hedeflerin yerle bir edildiği” vs. süren eski nakarat yeniden tekrarlanıyor. Türk basını hava operasyonunu çok iyi pazarlıyor. Katil sürülerini habire methediyor. Buna ihtiyaçları var.Aslında bu “Türk'ün Türk'e propagandası” olmaktan öte bir şey ifade etmiyor. Kürd milletine karşı alınan stratejik yenilginin yaratığı moralsizliği geçicide olsa tersine çevirme seanslarıdır. Bir işe yarar mı? Yaramadığını herkesten öte kendileri bilir. Yaşanan bir süreç var. Kürd milleti emin adımlara bağımsızlığa uzanıyor. Türk bunu görüyor. Engelemeye çalışıyor. Gücü yetmiyor. Uykuları kaçıyor. Sahte zaferler üretiyor. Son bombalama ile yapılanda budur.Ne oldu da başarılı oldular?Bir seneden beri humalı bir hazırlık vardı. Sınıra yüzbinlrce it sürüsünü yığdılar. Çağın en modern ölüm makinaları oraya taşıdılar. Savaş delisi Türk toplumu seferberlik psikolojisine sokuldu. En son olarakta 50 F-16 savaş uçağı operasyona katıldı. Tüm bunların maliyeti milyonlarca dolar ile ifade edilmektedir.Peki karşılığında ne oldu?5 Gerilla ve iki sivil Kürd şehit oldu. 18 yaşında bir Kürd genci bacağını kaybetti, birkaç Kürd yaralandı. İki ilkokul, bir hastahane ve sayısız boş köy evleri yıkıldı. Deydi mi bari?Hükümeten muhalefete, ordudan sivil halka kadar verdiklere mesajlara bakıldığına deydiğidir.Eh ne diyelim? Kürd millet düşmanlarıdırlar. Yeterki Kürd zarar görsün. Sevinçten dörtköşe oluyorlar. Hastalıklı bir toplum. Savaşsız yapamıyorlar. İşleri güçleri öldürmek, yakıp yıkmak. Zaten Türk denildiğinde soykırım, katliam, talan, yakıp yıkma geliyor. Dünya insanlığı Türk'ü bu sıfatlarla tanıyor. Fakat buna rağmen dünya güç odakları çıkarları gereği barbar ve katil Türklere yeni katliam ve soykırım yolunu açmış bulunuyor.“Amerikan askeri gücünün kontrolünde ve sorumluluğunda olan hava sahasında gerçekleşen bu saldırı Amerikanın bunu onayladığını göstermektedir.”Bu nedenle ABD olup bitten ve olacakların suç ortağıdır.Bir ülkenin bir başka devlet tarafından bombalanması ve dahası kadın, yaşlı ve çocuklarında aralarında bulunduğu onlarca sivil ve masum Kürd insanının şehit ve yaralanması karşısında AB'nin ikiyüzlü politıkası şu cümlede gizlidir. ''Türkiye'nin vatandaşlarını koruma ihtiyacını anlıyoruz”. Oysa ortada ne teröre karşı bir mücadele, ne de kendi vatandaşlarını koruma ihtiyacı vardır. Bunu ABD ve AB'de bilir. Sömürgeci Türk devletinin Kürd milletinin varlığına karşı sürdürdüğü soykırım savaşı vardır. Kimse olan bitteni yanlış okumasın. Saldırı Kürd millet egemenliğinedir. Mesaj Kürdistan hükümetinedir. Denilmek istenilen bize rağman Kerkük için referandum yapamasınız, bağımsızlık ilan edemesiniz. Bunun somut örneği Çiko paşanın şu cümlesidir.''Önemli olan TSK, Türkiye'nin mesajını dünyaya duyurdu.”Siz dünyayı Kürd hükümeti olarak okuyabilirsiniz.Bu şartlarda Türk devletinin sınırlarını “sorgulamıyoruz”; “bölücü” değilliz,. TC devlet sınırlarının sigortasıyız; bağımsız Kürd devleti talebi bizi karşılarında bulacak; bağımsız Kürd devleti talebini tarihe göme görevimiz var; “askerin görevi ülkenin sınırlarını savunmaktır” deyipte sınır korumacılığına soyunan kır bekçileride sahne aldı.Çiko paşalar ve kır bekçileri elele Kürd millet egemenliğine karşı aynı cephededirler. Çiko paşalarla elele veren kır bekçilerin Kürd milletine verecekleri bir şeyleri olamaz. Yaptıkları ortadadır. Düşmanın işitmek istediklerini tekrarlamak günlük görevleridir. Kimse yanliş hesap yapmasın. Kürd millet egemenliğini pazarlık konusu yapmak kimsenin ne haddinedir, ne de gücü yeter. Hele kır bekçilerinin başarabilecek bir iş değildir. Sokaktaki Kürd'ün talebi açık ve nettir.“Kürdistan'ımı istiyorum!”Türk egemenlik sistemi bunu Ağrı'da mezara gömdüğünü zanetti. Şimdide kendisini Türk'ün kapısına bağlıyan kır bakçileri deniyor. Denesinler bakalım. Fakat herkes şunu bilsin ki, bunu tarihe gümecek olan henüz dünyaya gelmemiştir.18 Aralık 2007
Re: Çiko Paşalar ve Kır Bekçileri Elele!