“Türk Yalanı”

  Türk devletinin Güney Kürdistan’daki Qandil ve diğer bazı dağlık bölgelere yönelik hava saldırılarında bulunabileceği aylardan beri beklenen bir olaydı.. Geçen hafta sonu, Türk devleti saatler boyunca Güney Kürdistan’ın söz konusu bölgelerine yönelik havadan ve karadan ağır silahlarla saldırılar düzenledi... Türkler mutluluktan havalara uçuyorlar.... Bu saldırıyı Türk devleti ve basını “büyük başarı”, “ Türkiye’nin büyük bölgesel güç” oluşuna ve hatta bazıları “ küresel güç” oluşuna kadar vardırmaya başladı...Türk devlet yetkilileri, siyasal partileri ve basını bu saldırıyı, Türkiye’nin siyasi, askeri, diplomatik ve siyasal zaferi olarak lanse ediyorlar....Türk Genelkurmay Başkanı daha da hızını almayarak “PKK’lileri BBG” gibi izlediklerini ileri sürdü...  Acaba Türklerin bu söylemleri doğrumu? Türk sömürgecilerinin hayalindeki bu Türkiye, realiteye ne kadar uygun...? Türkler bu askeri saldırı ile gerçek amaçlarına ne ölçüde vardılar? 1) Türk devletinin yıllardan beri esas “stratejik amacı” Güney Kürdistan’ın devletleşmesini engellemektir.... Türkler, bu amaçlarını gerçekleştirmek için tüm ekonomik, siyasi , askeri imkan ve kozlarını seferber ettiler... Fakat, Güney Kürdistan’ın Irak cehennemi ortamında bir “huzur ve barış adası” olması, Kürdlerin Amerika ile girdikleri ilişkiler Türklerin anti Kürd amaçları karşısında büyük engel teşkil ediyordu.... Bundan dolayi Türkler, gerçek amaçlarını Kerkük, PKK ve Türkmen sorunu gibi bahanelerle süslemeye başladılar... 2) Gerçek amaçlarına gereken desteği bulmuyan Türk devleti, “stratejik hedefe” değil, bahane saldırmak mecburiyetinden kaldı.... Yani eşeğe deği semere vurmaya başladı... 3) Çünkü, yıllardan beri Kürdlere karşı harekete geçirdikleri sürü kitleleri, ırkçı heziyanları ve kısacası şişirdikleri Türk balonunun kendi kafalarında patlaması yerine bir yerlere yönelik havasının alınması gerekiyordu.... 4)Bundan dolayı herkes bu sahte Türk balonunun havasının bu şekilde alınmasından memnun.... Ordu, hükümet, siyasal partiler ve Kürd düşmanı basın ayaklar altına alınan “Türk onurunu” bu saldırı neticesinden hamaset siyasetiyle kurtarmaya çalışıyorlar... 5) Ayrıca Türk devletinin “varlığı ve bütünlüğünü” temel alan, Türkiye’nin Güney Kürdistan’a askeri bir işgal yapması durumunda bataklığa düşüneceğine inan, princi ararken eldeki bulgurdan olacağını düşünen kesimlerde memnun.... Bu kesimde diğer kesim gibi askeri saldırıya methiye diziyor ve başarılı oluşu üzerine nutuk atıyor... Sonuç olarak Türkiye için farklı kaygı ve çıkarlara sahip olan tüm kesimler, var olan durumu kurtarmak için “kahraman generallerin” çevresinde kilitlenmişler...  6)Türk Genelkurmay Başkanı Büyükanıt “PKK’yi BBG” deki gibi izlediklerini söylüyor... Türk asker başı bununla, dağa Kürdistan’ın bağımsızlığı ve özgürlüğü için çıkan Kürd gençlerini perspektifsiz, iddialsız bırakan Apo aracılığıyla kontrol ettiklerini söyluyorsa, haklılık payı olabilir.. Ama, eğer bununla Türk devletinin vardığı askeri tekniği kastediyorsa yanılıyor.. 7)Çünkü, Türk Ordusunun sahip olduğu tüm askeri araç ve gereçlerin %80’nınden fazlası Amerika tarafından verilmektedir... Türk devleti son Güney saldırısında kullandığı uçakların ve temel askeri malzemesinin hiç biri kendi imalatı değildir... Bırakın bu askeri uçakları üretmek, bunların bakımı ve tamiratı dahi ABD ve İsrail tarafından yapılmaktadır.. Sivil taşımacılıkta kullandıkları uçakların “kara kutuları” dahi hep başkaları tarafından deşifre edilmektedir...  8) ABD ve son saldırıda Kürd düşmanlığından dolayı “körleşen Türkü” sürü gibi gütmüştür... ABD bu son saldırıda Türklere askeri istihbarat vermiştir... PKK’ya da farklı kanallarla gereken bilgiler ulaşmıştır.. Çünkü bu aylardan beri hazırlanıyordu... Eğer tüm bu süreç boyunca, dağdaki insanların askeri bir saldırı karşısında yeniden konumlandırılması yapılmamışsa, Büyükanıt’ın “İmralı” endeksi “BBG”sinin doğruluk payı vardır... Bu anlamda Kürdistan için dağa çıkanlar, silahlarını kendilerini “dikizleyen kamera” ya yöneltmeliler..9)Her ne kadar Amerikan yetkililerinden bu saldırıya ilişkin farklı ve çelişkili açıklamalar geliyorsada, Türk Genelkurmay Başkanı kamuoyuna yaptığı açıklamada “Amerikalarını kendilerine Kuzey Irak hava koridorunu gece boyunca açtığını” söylüyor... Amerika, sahip olduğu askeri teknoloji sayesinden Irak’ın hava sahasına girebilecek “bir sineği” dahi kontrol etme kabiliyetine sahip... Bu bağlamda Büyükanıt’ın “BBG” hikayesi Amerika’lılar için geçerlidir... Amerikalılar, hem Türk devletine askeri istihbarat veriyor ve hemde “Türk Körlerinin” ilerlemesi için hava yolu açıyor.... Şimdi burada sorulması gereken kim “BBG” odasındaydı? Elbette Türk devleti tümden ABD’nin oluşturduğu koridor odasındaydı...Aslinda Kürd ve Türk savasi önümüzdeki sürecte daha yogun bir sekilde gündeme gelecektir.... Kerkük Meselesi Güney Kürdistan'in kaderi hala ortdada duruyor... Belki tarih icinde gectigimiz süreci “Kürd -Türk savasilari” yada “Kerkük Savaslari” diye not edecektir...   Sonuç olarak Türk devleti, askeri ve siyasi çaresizliği “zafer” olarak lanse edip Kürdleri psikolojik olarak baskı altına almaya çalışıyor... Türk devleti Amerika’nın “........... gerdeye “ girerken dahi Kürdler üzerine psikolojik hakimiyet sağlamaya çırpınıyor.. Eğer Türk devleti, o kadar güçlü ise niçin 30 yıldan beri Kuzey Kürdistan’da bu “BBG”sini oluşturmuyor? Tüm bu saldırı esnasında söylenenler koca bir yalanıdır...