Güney Kürdistan'da (Kürdistan Özerk Bölgesi) yapılan seçimler bir kez daha demokratik davranışın ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Kürtlerin demokrasi anlayışlarının ve demokratik tahammülün örneği olmuştur. Çok kısa bir sürede bu olgunluğa erişmiş olmaları, onları daha saygın kılmıştır. Küçümseyici alaya alıcı bir takım yakıştırmaların ve yaklaşımların saçmalığını Kürtler bu sınavları ile geçersiz kılmış oldular. Neredeyse bir asırlık devlet geleneği olan ve bir çok devlette olmayan demokrasi işletilmiştir. Sınırlı özerklik içinde bu çok büyük bir başarıdır, herkes bunu iyi bilmelidir.
Salinist klasik despot örgütlerin Özerk Güney Kürdistan'dan almaları gereken çok dersler olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü, düşmanlarının dili ile oradaki oluşumu hep küçümsediler. Kürtlere devletleşmeyi, demokratikleşmeyi hiç uygun görmediler her söylem ve açıklamalarında. Bir mücadelenin ürünü olan bu sınırlı özgürlüğü dahi hazım edemediler. Kin ve nefretle bu oluşuma saldırırken kimlere hizmet ettiklerini herkes biliyor. Kürtlerin, Kemalistlerden ve onların Kürt ayağından öğreneceği bir şey yoktur. Ama Güney Kürdistan'da yapılan demokratik seçimin bunlara verdiği çok önemli dersler vardır. KDP ve YNK çok güçlü olmalarına rağmen, siyasi rakipleri olan diğer partilerle (Goran- Yek Girto- ITC vb.) demokratik olgunluk içinde yarışarak seçimde herkese örnek olmuşlardır. Farklılıklar çok iyi yönetilmiş, azınlıklar dahil herkesin demokrasi yarışında eşit bir şekilde kendini ifade etmesi sağlanmıştır. Temsil de buna göre oluşmuştur. Güçleri oranında alınan sonuçlar her kesimi tatmin etmiştir. Bu demokrasi anlayışı, bölgenin gelecekte daha da gelişeceğinin işaretidir. Özerk bölgedeki etnik ve dini azınlıklar için daha özgür bir yaşamın güvencesi olmuştur. Bölgenin lider veya liderlerin egemenliğinden ziyade, halkın iradesinin egemen olduğu bir konumda olduğu da daha net ortaya çıkmıştır.
Bu seçimler şunu da göstermiştir: Kürtler kendi kendilerini yönetme bilgisi ve becerisine sahip bir halktır. Çağdaş kriterlerde ve normlarda demokrasinin gereklerine göre insanlarını mutlu ve özgürlük içinde yaşatabilme yetisine sahiptir. Kişi hak ve özgürlüklerine değer biçilmiştir. Sosyal sınıf ve katmanların ulusal temelde örgütlenmesi, birlikte hareket etmesi sağlanmıştır. Ortak ulusal payda yakalanmış ve güçler buraya kanalize edilmiştir. Bölgedeki siyasi ve etnik farklılıklar adalet-eşitlik temelinde kendini ifade edebilme olanağı bulmuştur. Dillerini özgürce kullanabilmişlerdir. Renkler aheng içinde demokrasi şölenine zenginlik katmıştır.
Etkin konumda olmalarına rağmen ne Mesut BARZANİ ne de Celal TELEBANİ halka bir dayatmada bulunmamışlardır. Seçim sonuçlarını da demokratça karşılamışlardır. Siyasi rakiplerine karşı saldırı içinde olmamışlardır, onları yok etmek için ellerindeki gücü kullanmamışlardır. Her demokratik yönetimde olması gerektiği gibi iktidar-muhalefet çekişmesi demokratik olgunluk içinde yaşanmıştır.
Irkçı Arap kuşatması altında ve Türkiye'nin Türkmenleri kışkırtmalarına karşın tüm bunları yapabilmek başarabilmek çok daha anlamlı olmuştur. Aşiret veya lider sultası yerine hukuk tüm normları ile tesis edilmiştir. Bundan da herkesin çıkaracağı önemli sonuçlar olsa gerek.
Kürdistan Özer Bölgesindeki bu demokrasi anlayışı, Kürtlerin moral değerlerine daha sıkı sarılmasına yol açmıştır. Ulusal birlikteliklerinin ne kadar önemli olduğunu da göstermiştir. Demokrasinin; bireysel,etnik ve dini hak ve özgürlüklerin teminatı olduğu da böylece bir kez daha kanıtlanmıştır. Bununla beraber güçlenecek olan bölgesel yönetimin Kürtlere hamilik yapması, belirleyici aktör konumuna gelebileceğini de belirtmek mümkündür. Güneyden esen bu rüzgarın Kürdistan'ın diğer bölgeleri için de bir örnek olması demokratik anlayışın yerleşmesine katkı sunacağı aşikardır.
Tevger