Kürdistan Özgürlük Mücadelesi her zaman zorlu koşullarda geçti. Her dönemde, söze başlandığında; “hareketimiz zor bir süreçten geçiyor“ deniliyor. Bu bir gerçekliktir. Bugün zorlu süreç çok daha şiddetli yaşanıyor. Ülkenin her karış toprağında dişe diş ölümüne bir direniş ve varolma savaşı verilmektedir, Buna Kürdün, yurtseverin, devrimci demokratın, sosyalist veya komünistin dahası insanlığın onur kavgası da denilebilir. Bu kavga sadece Kürdün özgürlük kavgası degildir. Ìnsanlığın Kürtler şahsında bir kavgasıdır. Yine Kürtler şahsında, emperyalistlerin insanlığı mezara gömme mücadelesidir. Burada, Kürdistan Özgürlük Savaşı`nın zaferle çıkması insanlığın soluklanmasına ve ilerlemesine ivme kazanmasına yolaçacaktır.
Özgürlük savaşçıları bu moral değerlerle sömürgeci güçlere karşı görkemli bir direniş geliştirmektedir. Dünya gericiliğinin güçlü desteğine rağmen, terörist dediği; sayıca kendisinden çok az ve teknik - silah olarak kendisinden kat kat zayıf olan gerillaya karşı başarısızlığının şokunu yaşayan Türk devletinin yalan ve demogojisini anlamak mümkün. O kendi devlet çıkarlarını veya devlete egemen olan güçler; bu kirli savaşın devam etmesini çıkarlarına uygun görmektedirler. Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bugüne dek; “Milli Misak-Î “ sınırları dahilinde yaşayan tüm etnik grupları ve halkları Türkleştirmeyi kendine amaç edinmiştir. Böyle bir stratejiye neden ihtiyaç duyduğu, bunun tarihsel arkaplanını burada tartışmak istemiyorum. Bu ayrı ve karmaşık bir konudur. Ancak, bu stratejik hedefin en önemli nedeni ırkçı ve sömürgeci emeller olduğu tartışma götürmez.
Bilindigi gibi, bugüne kadar; Türk sömürgeciliğine karşı, Kürt halkı; bir dizi başkaldırı ve direniş gerçekleştirmiştir. Ancak hiçbiri, PKK önderliğinde gelişen bu son Kürdistan Özgürlük Hareketi kadar kapsamlı, uzun soluklu ve sonuç alıcı olamamıştır. Bu da ayrı sosyolojik, idelojik ve politik bir olay. PKK ve onun önderliğinde gelişen Kürdistan Özgürlük Hareketi`nin tarihsel anlam ve önemini düşmanları iyi kavramıştır. Yani Türk devleti ile uluslararası emperyalist güçler; bu Kürdistanlı gücün bilincindeler. Artık onu yok edemeyeceklerini de çok iyi biliyorlar. Onlar için çok tehlikeli bir güç olduklarını da biliyorlar. Bu nedenle, yokedemeyeceklerini bildikleri için marjinalleştirmek ve denetim altına almak istiyorlar. Başka bir anlatımla etkisizleştirmek ve politik arenada etkisiz kılmak istiyorlar. Elbette yok edebilirlerse bunu büyük bir iştahla yapacaklardır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Bazı şahısların dillendirdikleri gibi değildir. Ne diyorlar, bunlar; “ işte devlet (T.C) isterse PKK`yi bitirir“. Kimisi de, ABD isterse PKK`yi bitirir“. Bu söylemlerde niyet ne olursa olsun; kendilerine güvensizlik, halka ve davalarına güvensizlik yatmaktadır. Kimisi de pusuya yatmış; T.C ve ABD; PKK`yi bitirecek diye iştahla bekliyorlar. Ona göre senaryo ve planlarını hazırliyorlar. Üstelik bunu diyenler, kendilerine büyük yurtsever misyonunu biçiyorlar. Bazıları bunu Kürt sosyalistliği adına yapıyor. Hatta daha da ileri giderek, PKK`nin geliştirdiği silahli mücadelenin Kürt halkına zarar verdiğini sömürgeci medyada dilendiriyorlar. Ancak Kürt halkı kimin kendi çıkarlarını savunduğunu çok iyi biliyor ve gereklerini yapıyor. Kimisi de, PKK`nın sonu geldi; ABD PKK`yi bittirme planıni hayata geçiriyor, diyor. Bunların niyeti ne olursa olsun, şunu bilmiyorlar ya da biliyorlar işlerine geldiği için öyle dillendiriyorlar; bu hareket kurulurken hiçbir emperyalist güce dayanmadı ve kimsenin icazeti ile kurulmadı. O kendi halkının özgücüne ve ideolojisine güvendi.
Denebilir ki, böylesi bir kritik dönemde bunları güncelleştirmenin ne anlamı vardı? Işte birlik zamanı falan filan. Ìşte, ben de ; bunun için bunları yazdım. Evet birlik zamanı. Bu bir tarihsel fırsattır. Zor koşullar, safları netleştirir; renkleri tüm tonları ile açığa çıkartır. Artık kafa karıştırmaktan ve başkasından meddet ummaktan vazgeçmenin zamanıdır. Herkes şunu iyi bilmektedir; halkımızın bugün yaşadıkları asla halkımızın tercihi degildir. Uygulamada olan inkarci, asimlasyoncu ve sömürgeci politikalar böylesi bir sonucu yaratmıştır. Halkımız ve evlatları sadece ve sadece kendi meşru savunma haklarını kullanmaktadır. Bu da onun en doğal ve en insansal hakkıdır. Bir halkın kendini savunma hakkını; hiçbir yasa, anlaşma veya emperyalist-sömürgeci karar yok sayamaz ve ortadan kaldıramaz. Denebilir ki, uluslararasi konjonktürel durum PKK`nin alehine. Olabilir. PKK`nin kurulduğu tarihsel koşullar çok farkliydı. Durum bu diye; bir halk kendi demokratik haklarindan vazgeçemez ve bir halktan bu istenemez. Buna halk ve o halkın politik iradesi karar verir.
Bugün, PKK; geçmiş stratejisinden vazgeçmiş; yeni bir stratesi geliştirmiştir. Bu yeni stratejisine Koma Civaken Kürdistan diyor. Kürt halkının ulusal demokratik sorunun çözümü için de Demokratik Federalizm diyor. Bu ise mevcut düzen içinde bir çözüm projesidir. Markisit – Leninist söylemle burjuva reformist bir çözüm projesidir. Bağımsız Demokratik ve giderek sosyalizme evrimleşmeyi amaçlayan projenden “vazgeçillmiştir.“ Bunu anlamak gerekiyor; günümüz dünya koşullarında; Kürdistan gibi bir ülkenin, bağımsız-demkoratik ve sosyalist bir sistem kurması zor bir olay. Hatta mevcut koşullarda imkansız. Bu bağlamda, bu yeni strateji ve söylemi anlamak ve desteklemek gerekiyor. Başka alternatif yok. Var deniyorsa, böyle bir iddiası olan projesini sunsun ve geliştirsin.
Reformlar ve reformist bir çözüm için silahli mücadele gerekli mi diyenlere de, cevabım; evet gereklidir. Eğer tüm demokratik ve yasal yollar tıkaliysa; en küçük demokratik söylem zor ve katliamla bastırılıyorsa yapılacak başka bir şey yoktur. Bugün, PKK`nin sunduğu çözüm projesi; Avrupa normlarına uygun ve hiçbir burjuva demokratik anlayışın reddemeyeceği bir projedir. Türk develeti buna da yok diyorsa, Kürt halkını gözden çıkarmış demektir. Bunu için de Kürt halkı kendi mevzilerini ve kurumlarına tüm uygun yöntem ve araçları kullanarak koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Bu onun tartışılmaz hakkıdır. Buna silahla kendini savunmak dahildir. Kürt halkı ve politik önderliği doğru yoldadır. ABD veya başka emperyalist güç bundan hosnut olmazsa da...
Ulusal demokratik devrimci hareket, önemli aşamalar kattetmiş durumda. Bir çok demokratik güce ve bireye ülke ve bölge çapında olanaklar yaratmıştır. Şu unutmamalı ki, bugün PKK` yi kendisine düşman gören kimi yapı ve bireyler; hareketin yaratıği koşullar sayesinde bazı güçlerin ilgi ve tolerensına muhatap olmaktadırlar, Yine bu mücadele uluslararası alanda birçok devrimci ve demokratik güce moral kaynağı olmaktadır.
Bu durumda, niyet ne olursa olsun; ister anti-PKK `cilik , ister anti-Apoculuk yapıyor olsunlar; bunu yapanlar sömürgeciliğin ve emperyalizmin ekmeğine yağ sürmekte ve hatta o saflarda yer almış olmaktan kurtulamazlar. Çünkü, bu duruş; birey ve kurumları Kürt halkına karşı düşman konuma / duruşa götürür; niyetlerinden bağımsız olarak. Tarihte bunun örnekleri çoktur. Mesela Karl Kautsky, Leon Troçki. Bunlar sosyalist insanlardır/komünist insanlardı. Ama dönemden kaynaklı, takındıkları tavır onları karşı-devrimci saflara götürdü. Ama onlar, hiçbir zaman bunu kabul etmediler. Onlara ve niyetlerine rağmen objektif durum bu idi.
Şunu da belirteyim; son hava ve kara opersyonu da başarısız oldu. Gerila karşısında Türk ordu güçleri başarısiz kaldı ve apar topar geri çekilmek zorunda kaldı. Bu birçok bakımda yeni bir sürece başlangıç olacak. ülkede, bölgede ve dünyada yeni bir değerlendirmeye yolaçacak. Bütün bunlar, Kürt halkı ve politik önderliği için yeni olumlu koşullar yaratacaktır. Bu hareket;hem halklarımız için, hem bölge ve hem dünya devrimci hareketi için önemli bir olanak ve güçtür. Hepimizin görevi farklılıklarımız da olsa; bu hareketin yanında ve onunla ittifak içinde olmaktır. Bu anlamda, bir arkadaşın bir yazısında dediği gibi;“ hepimiz PKK`liyiz“. Ben, buna tüm içtenliğimle katılıyorum ve diyorum ki her devrimci, yurtsever ve sosyalist bu süreçte PKKli olmak zorundadır. Bu bir insanlık görevi ve tarihsel sorumluluk tur.Türk ordusu geri çekilmek zorunda kalmış olsa da, süreç devam ediyor ve zorlu dönemeçlerde birbirimize kenetlenmek zorundayız. Bu halkımıza ve insanlığa karşı bir sorumluluk tur; etiksel bir duruştur.
04.03.2008
Hamit Baldemir
Ici bos , Manipülatif bir yazi..