'Ah be terörizm!
Nerden çıktın?
Kim seni başımıza musalat etti?
Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Arabıyla, Çerkeziyle bin yıllardan bu yana horuz döğüştürdük, ama ve lakin birbirimizi hep koruduk ve kucakladık.
Allimillah bu politıkamız tuttu.
Hepsinin canına ot tıkadık.
İçimizde erittik.
Eritmenin ötesinde bizden daha Türkçü ettik.
Edemediklerimiz Kürdler oldu.
Onlar da, sert çıktı.
Kimse ne heveslensin, ne umutlansın.
Biz işin peşini bırakmadık.
Bizde numara çok.
Osmanlı torunuyuz.
Yedi düvele kılıç saladık.
Erkeklerini kılıçtan geçirdik.
Kadınlarına, çocuklarına el koyduk.
Kendimize benzettik.'
...
Kürdistan sorununun kendilerinden çözümü beklenilen bunlar oluyor.
Çözüm bekledikleri biri de, Türk Başbakanı olur;
“Partimiz, teşkilatımız kendisine verilen bu emanetin bilincindedir. Bu kutsal emanetin hassasiyetinin bilincindedir. Etnik kökenler üzerinden siyaset yapmadık, yapmıyoruz. Kimlik siyasetini siyasetimizin ana gövdesi yapmadık, yapmıyoruz. Yapanlar gibi de düşünmüyoruz. Çünkü bunu ayrımcılık olarak görüyoruz. İnsanların dinlerini, mezheplerini, renklerini, gelenek ve göreneklerini ayrıştırıcı bir şekilde siyasetimize asla alet etmedik, etmiyoruz. Bu ülkenin bin yıllar boyunca oluşmuş kardeşliğine kasteden hiçbir yaklaşım, hiçbir girişim bizim siyasetimizde kendisine yer bulamadı. Biz her zaman birleştirici, her zaman bütünleştirici, kucaklayıcı olduk.“
İşte size kapı gibi bir çözüm.
“Tek vatan, tek devlet, tek bayrak.“
Yani?
“Etnik kökenler üzerinden siyaset yapmak“ yasak.
Yanlış anlamayın.
Türkler bu kapsam dışındadır.
Denilen diğer millet ve milliyetler için geçerlidir.
Oh be ne güzel.
Peki bu plan tutar mı?
Tutmadığı ortada.
Başkalaşmak istenenler meşru müdafa hakkını kullanırlar.
Ortaya çıkıp etnik kimliklerini bağıra bağıra dile getirirler.
Bedeli ağır olur.
Pes etmezler.
Silaha sarılır, dağa çıkarlar.
İsmi terörizme çıkar.
Türk Kültür Bakanı;
"Türkiye'de, benim kastettiğim, 1400'de Timur'un istilasından sonra Anadolu topraklarında 1918 ve 1922 tarihleri arasında bir savaş yaşandı. Ondan sonra ne istila gördük, ne düşman gördük, ne işgal gördük. Anadolu topraklarında esas itibariyle beş yüz yıldan beri barış var. Son çeyrek yüzyılda ne yazık ki bir talihsizlik yaşıyoruz. Bir terör olgusuyla karşı karşıyayız.“
Abu!
Ne numara!
Hem suçlu, hem güçlü, hem yüzsüz.
“Akıl adam“ları olarak bize yuturulmaya çalıştıklarınında mesai arkadaşları olurlar.
Ah akılsız adamlar ah!
kelepir fiyatina cözüm