Haso köyünü terk etmis Diyar Bekir'e yerlesmis. 20 yil sonra köyüne geri dönmüs ve döner dönmez Köy Kahvesi'ne gitmis. Orada köylülerle biraz hos-bes ettikten sonra Köy Sakinlerinden birisi "Haso gel!" demis, "Sana degisen köyümüzü göstereyim!" Haso "iyi" demis ve yola koyulmuslar. Köy Sakini hemen disarida Haso'ya yeni Camii'yi ve Okul'u göstermis, derken mezarliga gelmisler. Merzarlikta Haso bakmiski mezarlar tertemiz, güllü-cicekli, mis gibi kokuyor. Haso hemen önündeki güzel mezarlardan birini "Bu kimin mezari?" diye Köy Sakinine sormus.
Köy Sakini: "Valla!" demis, "Bu vurdi-vuruldi, vurdi-vuruldi, en sonunda hak yoluna gitti!"
Haso sag taraftaki mezara bakmis, yine öyle güzel bir mezar. "Ya bu?" demis, "Bu mezar kime ait?"
Köy Sakini: "Valla!" demis, "Buda vurdi-vuruldi, vurdi-vuruldi, en sonunda hak yoluna gitti!"
"Halla halla!" demis Haso basini sallamis!
Haso mezarligin sonlarina dogru gelirken yikik-dökük, taslari kirilmis, gül-cicek olmayan, cok perisan halde olan bir mezar görmüs ve hemen Köy Sakinine sormus: "Yahu bu kimin mezari?" demis.
Köy sakini utancindan yere nakmis.
Haso: "Ne utaniyorsun bra!" demis, "Hadi söyle bakalim, kimin mezaridir bu böyle?"
Köysakini kendisini toparlamis, utancindan önüne bakarak: "Valla ne söylesem!" demis. "Bu ne vurdi, ne de vurildi. Affedersiniz pox yoluna gitti!"