KÜRDİSTAN-SİYASET
16 Mayıs 2009 Cumartesi
Hükümetin ve KDP'nin
kazanımlarını ortadan
kaldırmak istiyorlar
KDP medyası bazı gazete, dergi, radyo ve buna
benzer bazı vasıtlalar yoluyla yaklaşık iki
haftadır kendisine yönelik haksız saldırılara cevap
mahiyetinde bazı yayınlar yaptı. KDP meydası,
özellikle bu son zamanlarda, bazı medya organlarının
hedefi haline geldi. Onlara göre güya KDP
ve KYB medyası karşı taaruza geçerek savaş çığırtkanlığı
yapıyor ve kendilerinin de buna karşı çıkarak
daha sert cevap vermeleri gerektiği yönünde
beyanatlarda bulunuyorlar.
Aslına bakacak olursak, söz konusu bu medya
organları 4 yıldır bu tür propagandalar yapıyor
ve bunu son iki yıldır da yoğunlaştırmış bulunuyorlar.
Onların bütün amaçları ise Kürdistan Bölgesi
Hükümetinin
ve KDP'nin elde
ettiği kazanımları
ortadan kaldırmaya
çalışmaktır. Onlar şu
imajı yaratmaya çalışıyorlar:
“Kürdistan
Bölgesi Hükümeti
bu ülke için kötülükten
başka hiçbir şey
yapmadı“ Örneğin,
eğer Süleymaniye'de
yayın yapan Rojaname
gazetesinin
sayfalarına ve bu gazete etrafında yayın yapan
dergilere, KNN TV'nin ve Nawa Radyosu'nun
yayınlarına bakacak olursak-bunların örnek olarak
veriyorum yoksa İslami Komala ve Kürdistan
İslam Birliği'nin bunlardan aşağı kalır yanı yokgazetecilik
ilkelerinden ve demokrasiden ne kadar
uzaklaştıkları ortaya çıkar. Vışe Şirketine bakalım
ne kadar da seviyesice bir davranış içinde! Buna
nasıl bir adlandırmada bulunabiliriz?
Biz ise şu çizgiye sahibiz. Eğer elimizde bir belge
olmazsa herhengi bir konuda herhangi bir şey
yazmayız. Kurumlarımızda Kürdistan Bölgesi
Hükümetini savunmak yeni bir iş değildi. Çünkü
biz başkan Barzani var oldukça ulusal kurtuluş mücadelesinden
bu yana elde ettiğimiz kazanımlardan
gurur duyuyoruz. Kürdistan Demokratik Parti,
onların yaptıkları haksız suçlamalar ve ithamlar
karşısında gereçekleri halkımıza vermek gibi bır
durumdadır ve bunu yapmaya da hazırdır. Bunların
halka tanıtılmaları gerekiyor.
KDP'yi hedef alan medyanın yaptığı iş ve propgandaların
amacı, ki bunlar yasaları, gazetecilk
ilkelerini ve demokrasi ilkelerini çiğneyrek bunu
yapıyorlar, Kürdistan halkını doğru olandan saptırmaya
çalışmaktan başka bir şey değildir. Buda
biz gazetecilerin işdir ve bunu yurttaşlıkla ilgisi
var. Eğer onlar Kürdistan milli kazanımlarına ve
Barzani'nin liderliğine ihanet ederek haksız ithamalarda
bulunacaklarsa hak olan şu ki Kürdistan
medyası gerçekleri açıkça söylemelidir. Bizim
yöntemimiz ise bellidir; biz yapacağımız işler için
Kürdistan gazeteciler Sendikasının prensiplerine
göre hareket ediyoruz.
*KDP Siyasi Büro Basın-Yayın Müdürü
Sero Kadir*
Birleşmiş Milletler´in (BM) Kerkük
ve tartışmalı bölgelere ilişkin
hazırladığı raporun Iraklı makamlardan
önce Türkiye ile istişare edilmesi
tartışmalara neden oldu. Türkiye
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Burak
Özügergin BM'nin raporu Irak yetkililerine
sunmadan önce kendileri ile
istişare ettiğini söyledi. Özügergin'in
açıklamalarını değerlendiren Kardeşlik
listesi üzerinden Kerkük İl
Meclisine üye olan Şirzad Adil ne
Türkiye'nin ne de Irak'ın Kekük'ün
geleceğine karar vermeya hakkının
olduğunu söyledi.
BM Irak Misyonu başkanı Staffan
de Mistura tarafından hazırlanan ancak
içeriği gizli tutulan Kerkük ve
Kürtlerin yoğunlukta olduğu tartışmalı
sınır bölgelerine ilişkin rapor
bir süre önce Kürdistan Bölgesi ve
Iraklı yetkililere verilmişti.
Türk Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü
Burak Özügergin, geçtiğimiz hafta
düzenlediği haftalık basın toplantısında,
BM'nin, raporunun gerek hazırlanması
sürecinde, gerekse Irak
makamlarına sunulmasından önce
kendileri ile istişare ettiğini söylemişti.
Kerkük İl Meclisine üye olan Şirzad
Adil, De Mistura'nın raporunun
Irak'lı makamlardan önce Türkiye'ye
gösterilmesinin hem Irak anayasasının
hem de bütün Iraklıların haklarının
ihlal edilmesi anlamına geldiğini
söyledi. Adil, anayasaya göre sadece
Iraklıların Kerkük konusunda karar
vermeye hakkının olduğunu söyledi.
Raporla ilgili görüşlerini rapor açıklandıktan
sonra ortaya koyacaklarını
söyleyen Özügergin “Ama en azından
bu şekliyle, söz konusu raporun, Kerkük
ve diğer tartışmalı bölgelerle ilgili
görüşlerimizle genel olarak uyumlu
olduğunu söyleyebiliriz“ dedi.
Şirzat, Irak'ın komşusu olan
Türkiye'nin hiçbir şekilde ne
Kerkük'e ne de tartışmalı bölgelere
müdahale etmeye hakkının olmadığını
hatta BM'nin dahi böyle bir hakkının
olmadığını söyledi.
Şirzat Adil, Irak düzeyinde dahi
Kerkük'e müdahe edilmesine hiçbir
şekilde razı olmadıkları söyleyerek:
“Nasıl olur da Türkiye'nin müdahele
etmesine razı olabiliriz ki“ dedi. Şirzad:
“Ben şunu soracam; Acaba Türkiye
D. Bakır ve Kürtlerin yerleşik
oldukları diğer yerlerin kaderlerine
karar vermemize razı olur mu? Bundan
dolayıdır ki Türkiye tarafından
Kerküklülerin çıkarına olmayacak
şekilde bir karar olması durumunda
buna karşı çıkacağız ve bunu kabul
etmeyeceğiz.“ Dedi.
De Mistura, 22 Nisan 2009'da Kerkük
ve tartışmalı bölgeler konusundaki
raporunu Iraklı makamalara ve
Kürdistan Hükümetine sunmuştu.
Adil, BM'nin dahi
Kerkük'ekarışmaya hakkının olmadığını
söyledi.
Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesut
Barzani, raprun incelenmesi için bir
komisyon oluşturulduğun ve bu komisyonun
çalışmalarının sonuçlarının
resmi bir şekilde açıklanacağını
söylemişti.
De Mistura'dan yeni öneri
BM'nin Irak Özel Temsilcisi Steffan
De Mistura'nın tartışmalı bölgeler
konusunda yeni bir öneri sunacağı
bildirildi.
İtilaf Listesinden Irak Parlamentosuna
üye olan Abbas Beyati, De
Mistura'nın raporunun iki bölümden
oluştuğunu, bunun bir bölümünün
sorunlu bölgeler hakkında olduğunu,
diğerinin ise Kerkük ile ilgli olduğunu
söyledi.
Beyati, De Mistura'nın bu ayın başında
sunduğu raporda, anayasal temelde
çözüm için 4 yorum içerdiğini
söyledi.
Beyati, raporda, Talafer, Duzhurmatu,
Dakuk ve Karatepe'nin tartışmalı
bölgeler çerçevesine konulduğunu
söyledi. Beyati, bu bölgelerin daha
önce bu çerçeveye konulmadığını hatırlattı.
Beyati, BM Temsilcisinin tartışmalı
bölgeler konusunda iki yeni öneri
sunmasının beklendiğini sözlerine
ekledi.
Hejar Reşit –Dana Vehbi / Hewler
16 Mayıs 2009 Cumartesi
Hewlerpost
