Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 24 March 2009

[b]Demirci Kawa efsanesi[/b]

[i]Efsanevi ülkenin hükümdarı Dehak zorba, zalim, gasp, kan dökücü gibi sıfatlara malik bir şahsiyetti. Ülkesi halkına yaptığı sihir ve zülüm ile boyun eğdirmiş, her iki omuzunda elbisesi altında taşıdığı irice iki yılanla insanları korkutarak, canlarını yakarak nüfuzunun altına almıştı. Dehak'ın yaşaması için yılanların, yılanların yaşaması için ise Kürt gençlerinin kanı lazımdı. Hergün birkaç Kürt gencinin beynini yiyerek yaşamını sürdüren Dehak'a karşı Demirci Kawa öncülüğünde isyan başlatılır. İki oğlunu Dehak'a kurban veren Kawa'nın başlattığı isyan başarıya ulaşır ve Dehak öldürülür. Kawa'nın tahta çıkması Kürdistan'da Yeni Gün “Nûroj“ (Yenî Gün) yanî “Newroz“ olarak adlandırıldı. Kürtler o günü yani 21 Mart'ı Newroz Bayramı olarak kutladı. Bugün aynı zamanda yılbaşı olarak da anılıyor.[/i]

Yukarida da görüldügü gibi Demirci Kawa'nin Kürdlerde yeri cok büyüktür. Eger siz bu mahlasi tasiyorsaniz o zaman düsman ile uzlasmayida reddetmeli, kardesiniz olan Kürdleri -hangi düsüncede olursa olsunlar- sevmelisiniz.

Bakin ben asagida gayet normal bir sekilde düsünce belirttim, Kür Kawa mahlasli belkide aslinda Türk bana hakeret ediyor. Demirci Kawa olsaydi kendi insanina böyle mi davranirdi? Size samimi söyleyeyim ki, PKK'lilerin Kürdistan'da yaptigi tahribat, Kürdlere verdigi zarar TC'nin yaptiklarindan bin kat daha maalesef fazladir. Iste kendine "Demirci Kawa", ya da "Kürd Kawa" mahlaslarini takmakla insan Kawa gibi olamiyor. Demirci Kawa Kürdleri seven ama Kürdlere aci ve zulm cektirenlerede karsi amansizca savasan, düsmanla katiyen uzlasmayan bir önderdir.

Ya bu mahlaslara laik olunuz, ya da bu mahlaslari TC köleligine evet dediginiz icin kullanmayin. Tabi ben "Demirci Kawa" ve "Kürd Kawa" arasinda bir fark görüyorum; DK hic olmazsa hakaret ve küfür etmiyor ama verilen sorularida dogru cevaplamiyor. "Kürd Kawa" ise bana göre tam ilkel kafa. Eger ilkel kafa onda olmazsa benim yazdiklarima karsi o bana hakaret etmez!

Avesta'da zalimlen uzlasilmaz, ona karsi savasilir diye yaziyor. PKK'nin simdi yaptigi, Kürdlere dayattigi teslimiyet, Türklere kölelik/usakliktir. Öcalan Türklerin Kürdlere kasi kullandigi en degerli usagi/kölesidir. Demirci Kawa mahlasli katilimci bunu belki bir gün görür ama "Kürd Kawa" mahlasli mürid olgu müridin bunu bir gün görecegine inanamiyorum, cünkü onun burada Kürdlere kustugu kani ve kini görünce bu kaniya vardim. Yarabbim bu ne düsmanlik? Ah! Gercek bir Demirci Kawamiz olsaydi bunlarda böyle mi yapardi?

Herife bakin, demokrasiyi nasilda kendi emellerine kullaniyorlar. Halbuki ellerinden gelse PKK'ye karsi olan herkesi kursuna dizecekler. Acik söyliyeyim; Bana hic bir Kürdün küfür edecegini düsünmüyorum. Bana hakaret ve küfür eden ya Türkler, yani düsmandir, ya da beyni Öcalan tarafinda yikanmis Türklerin usaklaridir ki, ben onlarida Kürd saymiyorum. Bugün bana acik bir forumda küfür eden, yarin sokakta döver, daga cikincada arkadan kalesce vurur. Iste bunlarlan bizim aramizdaki fark budur. Öcalan'in dedigine göre PKK'nin kendi icerisinde tam 15 bin Kürd yurtseveri bilmem ajan vs. diyerek kursuna dizmis. Allah böylesi Kürdkiran bir partinin insallah cezasini verecek. Amin!

[b]Kek Demirci Kawa'ya:[/b] Hocam PKK'ye hizmet Türklere en azili düsmanimiza hizmet demektir. Senin gercek Kürdler ve Öcalan gibi ihanete bulasmis Kürdler arasinda tercih yapma sorunun bile yoktur. Ne kadar erken onlardan ayrilirsan o kadar iyi edersin. Ama onlardan ayrilmiyor musun? O zaman ihanet icinde oldugunu bilmelisin.

[b]Forum Yönetimi'ne:[/b] Forumu denetlediginiz halde neden bu tür hakretlere yer veriyorsunuz anlamis degilim. Belki gözden kacti dedim ama anlasilan sizde bazi hakaretleri onayliyorsunuz. Bu bence dogru degil. Madem zahmete girip yazilari denetliyorsunuz o zaman hakaret ve küfürede sansür uygulayiniz ama DÜSÜNCEYE asla! Varsin hakaret bir kelime olsun.

Ben yukaridaki yazimda Kürd Kawa'ya mürid oglu mürüd dedim, bu bir hakaret degil, bir tespittir. Baskada benim yazilarimda hakaret ve küfür yoktur.

Anonymous (not verified)

Tue, 03/24/2009 - 22:57

[i]Bak Alan efendi, benim amacim buraya gelip yazi veya yorum yazmak degil. Zaten istesende yazmam. Cünkü burasi bana göre bir yer degil. Ben sadece Demirci Kawa'ya bir selam vereyim dedim. Aslinda orada yazdiklarimi yazmamis olsaydim belkide suanda sana cevap verme zorunlulugunda da olmiyacaktim. Keske yapmasaydim. Ama oldu. Sen bana hakaret etmedigini söylüyor ve kendince kendini akilli sanip beni kandiracagini saniyorsun. Sen bana en büyük hakaret'i "Benim Kawa'nin ne anlama geldigini bilmedigimi söyliyerek, zaten büyük hakareti yaptin" Simdi de kalkip onun bunun kafasini karistirip, benim türk oldugumu söylüyorsun, buda benim icin en büyük hakarettir. Daha dün cok seslilikten yakinan sen simdi de onu bunu Forum yönetimine sikayet ediyorsun. Sizin düsüncelerinizi tasimiyan birisini hemen yaygara yapip " Aman ha Apocular burayi basti Forum yönetiminin dikkatine diye milleti sikayet ediyorsunuz. Nerde kaldi senin su cok seslilik ve cogulcu demokrasi katilimi? demekti söylediklerin ile beynindeki gercek düsünce celiskili. Evet, Ben dagda bir Gerilla va olana kadar da Apocu olarak kalacagim ve bu nedenle ister "Mürit olurum, ister Dürit" Benim kendi demokratik hakkim. Yoksa böyle birhakkim yok mu? Daha dünNewroz'lari izlemissinn dir, Peki bu cogulcu hak toplulugunane diyorsun? yoksa kürt halkin hepsi mürit mü? Cogulocu demokrasilerde kazanan iktidar olur, geride kalanlarda muhalefet yaparlar, iktidardakilere saygi duyara yaparlar muhalefetini. Peki senin Serok Apo ve onu destekliyen bu halka saygin var mi?[/i] [b]Newroz'un Kisa Tarihi.[/b] [u][/u] Bütün halklarin tarihinde, çoskuyla kutlanan ve büyük bir anlami ve önemi olan günler vardir. Bu tür günlerde insanlar en güzel elbiselerini giyer, küskünler barisir ve yasamin daha da güzellesmesi için dileklerde bulunulur. Insanligin besigi olan Ortadogu bölgeside zengin yer üstü ve yer alti kaynaklarinin çok- lugundan dolayi sürekli egemen güçlerin istila ve fetih hareketlerine maruz kalmistir. Ama her ne kadar egemen güçler kendi sistemlerini bu alanda oturtmaya çalismissada bölge halk-larinin büyük isyan ve baskaldirilarina da sebep olmustur.Iste bu baskaldirmalardan bir tane-side, bin yillardir orada bulunan halklar arasinda bugüne kadar Kurtulus Günü' olarak kut-lanan Newroz Bayramidir. Newroz bayraminin anlatimda bir çok versiyonu olmasindan kay- nakli kimse net olarak geçmisi hakkinda bilgi sahibi olmadigindan ve her halkin tarihinde farkli sekilde anlatimlari oldugundan bu konuda net birsey söylenememektedir. Ama su bir gerçek ki, Newroz Ortadogu halklari için ‚Kurtulus Günü'dür. Bizde bu kisa yazimizda fazla ayrintilara girmeden ve bir anlatimi esas alarak Newrozun geçmisi hakkinda bir takim seyler aktarmaya çalisacagiz. Newroz iki sözcükten olusan „Yeni Gün“ anlamina gelir ve kürtçe'dir. Gece ile gündüzün esitlendigi, günesin balik burcundan koç burcuna döndügü 21 Mart gününe rastlar. Bu rastlantidan yola çikarak, hep baharin baslangici gibi düsünülse de anlaminin derinliklerinde, zulmün ve zorbaligin sona erdigi, hak, hukuk ve adalet kavramlarinin ön plana çiktigi, yasanilir ve aydinlik günlerin baslangici yapmaktadir. Newrozu tam olarak algilayabilmek için, her yönü ile ele almak, dönemin ekonomik, sosyal ve dinsel yapisindan söz etmek gerekir. Bu efsanenin olustugu dönem, ekonomik ve sosyal olarak degerlendirildiginde köleci toplumsal yasam sürmekte; dinsel olarakta Zerdüstlük inanci yaygindir. Köleci toplumsal yasamdan söz etmeye gerek oldugunu sanmiyorum. Bunu herkes az-çok biliyor. Ancak Zerdüstlükten kesinlikle bahsedilmelidir. Zira Kürtlerin bu yani hep karanlikta birakilmistir. Zerdüst ve Zerdüstlükle ilgili en derin ve genis arastirmayi Avusturyali bilim adami Friedrich Wilhelm Nietsche yapmistir. Bu inancin temeli; emek, üretim ve helal kazanç teskil eder. Bu inançta doga kutsaldir, hayvanlarin kurban edilmesi yasaklanmistir. Ihtiyaç kadar tüketimi esas almistir. Kendini savunmanin disinda siddete son derece karsidir. Köleci toplumsal yasam döneminde önemini tamamen yitiren kadin, bu inançta insan olma önemini hep korumustur. Zerdüstlükte tanri-kul iliskisi yoktur. Zerdüst iyilik tanrisi Ahura Mazda`ya bazen kizar ve hesap sorar. Tanriya yada tanri-krala kosulsuz teslimiyet söz konusu degildir. Insanin özgür iradesi ön planda tutulmaktadir. Bu nedenle dönemin en büyük düsünce devrimini gerçeklestirmistir denilebilir. Bu inançlarin yaygin oldugu bölgede, halkin sikayetci olmadigi Kral Cemsit devrilir ve yerine zalim bir kral olan Dehaq gelir. Yeni kral kisa zamanda etrafa saldigi dehsetle adindan sözettirir. Efsaneye göre seytan asçi ve hizmetci kiliginda Dehaq`a hizmet eder. Ona güzel yemekler yapar. Bu nedenle Dehaq ondan memnundur ve bir dilegi olursa yerine getirecegini söyler. Seytan da bunu firsat bilerek, onu iki omuzundan öpmek istedigini söyler. Dehaq buna izin verir. Seytan Dehaq`in iki omuzundan öptükten sonra aniden ortadan kaybolur. Dehaq`in omuzlarinin öpülen yerlerinden iki yilan belirir. Dehaq yilanlari hemen kestirir, ama kestikce yeniden çikarlar ve korkunç acilar verirler. Ülkedeki bütün hekimler çagrilir, ama hiç biri bu derde çare bulamaz. Seytan bu kez Doktor kiliginda saraya gelir. Bu acilarin dinmesi için, yilanlarin hergün iki genç insan beyni ile beslenmeleri gerektigini söyler. Hiç kusku yok ki insanliga karsi kötülük amaçlaniyor ve seytan amacina da ulasiyor. Dehaq adamlarina emir verir; hergün iki genç insan saraya getirilir, baslari kesilir ve beyinleri yilanlara yedirilir. Zamanla binlerce genç insanin ölümü halk arasinda büyük tepkilere neden olur. Halk korku ve dehset içindedir. Sonralari Dehaq`in sarayina asçilik için alinan iki iyi niyetli insan; Armail ve Karmail, hergün getirilen iki genci saklarlar ve onlarin yerine iki koyun beynini Dehaq`a götürürler. Ölümden kurtulan gençler daglara siginirlar. Bu durumun 30 yil kadar sürdügü söylenilir. Birgün 12 oglundan 11`i Dehaq`a veren Kawa adindaki demirci, son çocuguda istenince buna isyan eder. Halkini ve bunca yildir daglara siginan insanlari örgütler, hep birlikte Dehaq`a saldirirlar. Demirci Kawa önderligindeki bu halk ayaklanmasi zaferle sonuçlanir. Saray ele geçirilir ve Dehaq öldürülür. Kralligi adil kisiligi ile bilinen Feridun getirilir. Bilindigi gibi Zerdüstlükte ates kutsaldir. Bu nedenle zafer, büyük ateslerin yakilmasi ile kutlanir. Iste o gün takvimler M.Ö. 21 Mart 612`yi göstermektedir. Artik yeni bir dönem baslamistir. Bilmem tesadüf müdür? Su anda dünyada ortak olarak kullanilan yalniz bir takvim vardir. O da 21 Martta baslar. Bu takvim halk arasinda “fal takvimi“ diye bilinen “Horoskop“ takvimidir. Bazi söylencelere göre; yesil, kirmizi ve sari renklerden yapilmis Kawa`nin pestemali zaferden sonra sarayin burçlarina asilir.Bazilarina göre de Kawa`nin deriden olan pestemali, Dehak`tan sonra Kawa`nin önayak olmasiyla basa getirilen yeni Kral Feridun tarafindan renkli taslarla süslenerek sarayin burçlarina asilir. Bu bayrak yüzyillar boyu Mezopotam-ya`dan Iç Asya`ya kadar zülme karsi isyan bayragi olmustur. Ama su gözardi edilemez bir gerçektir ki, hiç bir yerde Mezopotamyadaki kadar çoskulu kutlanamaz.

PKK'yi kendi stalinist döneminden biliyoruz. Demokratik yollari kullanmak ve bu sekilde Hitler gibi iktidara gelmek. Hitlerde demokratik yollardan iktidara gelmisti. Varsa düsüncelerin acikla adam gibi konusalim ama eger sen burada düsmani savunursan, Milli ve Misak-i'den yanaysan, Leyla Zana, Emine Ayna, Aysel Tugluk gibi ne dedigini bilmeyen Öcalan'i 8 Mart dünya kadinlar gününde Kadinlarin önderi olarak aciklayan ... vs. düsmana usaklik eden Öcalan gibi insanlari savunursan o zaman senin buralarda gercekten yerin yoktur. Cünkü bütün bunlar kendine ve halkina IHANET ediyorlar. Demokrasinin isledigi böylesi bir forumda siddet asla olmamalidir. Ama buraya gelipte bize hakaret ve küfürden baska birde üstüne üstlük bizi ölümle tehdit edenlerede elbette bir kac lafimiz olacaktir. Bizi tehdit edenler bana göre Sevgili Isa'nin dedigi gibi osmanli artiklari degil, bunlarin cogu PKK'lilerdir. PKK denince benim aklima siddet gelir. Hende kendi insanina karsi insafsizca. Ben kendim düsmana krsi siddete bile karsiyim ama bazen zorunlu olarak, demokratik bütün yollar kapandigi icin politikanin baska yollarla devami oldugu icin mesru müdaafa hakki olarak kullanmamiz gerektigini düsünenelerdenim. Ama PKK düsmandan cok en cok siddeti kendi insanina karsi kullanmistir ve buda onlarca kez belgelenmistir. Sen simdi Türklerin demokrasisi icin savasan bir Gerilla'nin nesini savunuyorsun ki, dagda bir tek gerilla olana kadar onlari savunacak misin? Bak internetten öyle carsaf, carsaf yazi aktarmakla olaylar kavranmiyor. Akatardigin yaziyi herhalde kendin okumadin ve benim yazdiklarimida anlamadin. Gercek Demirci Kawa bana neden hakaret etsin? Benim dört bloggum vardir, git hepsini oku ve gel de ki, burada surada yanlisin vardir, benim kullandigim dille yapabiliyorsan beni elestir. Ama neden hakaret ve tehdit? Sizin gibiler zaten hakaretten cok bizi ölümle, yok sitelerimizi forumlarimizi hacklemekle tehdit etmiyor musunuz? Yeter yahu! Biktim usandim sizden. Hele birde bu sanal tehditler yok mu? Sanki kanun diye birsey yok, tabii alismislar orman kanunlarina buralari Kandil ve Zagros saniyorlar. a) Öcalan'in o ihanet manifestosu olan görüsme notlarini iyi okuyun. b) PKK onun düsüncelerini gerceklestrimek istemiyor mu? c) Gerilla bir Genel Af cikarsa dagdan inmeyecek mi? Sen ondan sonra ne yaparsin? 1) Türklerin alt-kimligiyle sömürge olan bir ülkede yasamak ister misin? 2) Bagimsizligi bir parti kendi basina yapmayacagina göre neden kendinizden baska diger partileri distaliyor, onlari tabani yok diye kücümsüyorsunuz. Bir kere halkin cogunlugunun bir partiyi desteklemesi onun hakli oldugunu göstermez. Eger böyle olsaydi Hitler, Musollini, Stalin, Franco en büyük önderler olarak tarihe gecerlerdi. DTP'ye oy verenler %15, oda hepsi Gerilla yakinlari, cogu sehit aileleridir. Sizler ise Sehitlerimiz diyerek duygu sömürüsü yapiyorsuinuz. 3) Apo'nun "poxu" üzerine "pox" olmaz diyenler Hitlerci degil mi? 4) Benim anladigim demokratik bir toplumda hakaret ve küfür yoktur, baskada DÜSÜNCENI istedigin kadar yaz burada, kim sana ne söyledi. 5) Cok isim var ... sizinle degil -eger Kürdseniz- ben düsmanla ugrasmak istiyorum 6. Kürdlerin yakasini birakin, ya da Demirci Kawa'ya laik olun, zorbaliga, baskiya, sömürüye,. sömürgecilige karsi cikin! PKK'yi savunmak düsmani savunmakla benim icin es degerdir. Senin PKK'yi savunman demokratik hakkin degil halkina IHANETTIR! Tabii bilincli savunan ve bilincsiz savunanlar arasinda fark vardir.

Senin beyin hücrelerinin Kanserle kapli oldugun inanci bende daha da güclendi. Aslinda yine UKALALIK ediyorsun ve hatta terbiyesizlesme sinirini bile asmis ruh halin var. Haydi sizi ve sizi, sizin dergahiniz ile bas basa birakiyorum. Dört duvar arasinda KURDISTAN'i kurun. Benim icin bu tartisma bitmistir. BYE BYEEE...

Anonymous (not verified)

Tue, 03/24/2009 - 23:58

In reply to by Anonymous (not verified)

[b]Alnindan vurmak mis? Asagidaki yazida ismi anilanlarin hangisi alnindan vuruldu? Hepside kalesce arkadan vuruldu. Hemde Katil Apo'nun dedigi gibi 15 binin üzerinde yurtsever Kürd insani. Bunlari biz unutmayacagiz![/b] Önce terör nedir onu tanımlayalım. Kişilerin, örgütlü yapıların insan yaşamına, mala yönelik şiddet eylemleri terör olarak değerlendiriliyor. Diktatörlükle yönetilen rejimlerden bahsetmiyoruz. Diktatörlerin iktidarı şiddeti esas alır. Diktatörlüğün bir diğer eşanlamı terördür. Kişi yaşamına, fikir özgürlüğüne, evrensel insan haklarına değer veren demokratik rejimlerde durum farklıdır. Bu tür rejimlerde kamu düzenini koruyucu yasalar vardır. Mevcut düzeni ihlal eden fiil ve hareketler cezalandırılıyor. Örneğin kişinin kişi yaşamına kasttetmesi terör ve kamu düzenini ihlal edici eylem olarak kabul ediliyor ve cezalandırılıyor. Bunun bir tek istisnası vardır. Saldırıya uğrayan kişinin yaşamını koruması amacıyle karşı şiddeti meşru müdafa sayılıyor, cezalandırılmıyor. Burada da bazı sınırlamalar konulmuştur. Örneğin saldırıya uğrayan kişi saldıranın elinde sopa veya öldürücü niteliği olmayan bir bıçak görür ve hemen silahını çeker saldırganı öldürürse, aşırı vasıta kullandığından eylemi meşru müdafa sayılmıyor cezalandırılıyor. Örgütlü eylemler de yukarıda bahsettiğimiz ferdi eylemlerden farklı değildir. Bunun tek bir istisnası vardır. Ülkesi işgal edilmiş veya sömürge halklarının örgütlü şiddet eylemleri terör sayılmıyor. Bir nevi meşru müdafa sayılıyor. Ancak uluslararası normlar bu tür şiddet eylemlerine de sınırlamalar getirmiştir. Örneğin savaşın hedefi olmayan sivil hedeflere yönelik şiddet eylemleri, şiddet eylemlerini uluslararası alanlara taşırması terör eylemleri olarak kabul edilir ve eylemleri yapan örgüt terör damgası ile damgalanır. Bu durum örgüte verilmiş en ağır cezadır. Terör damgası vurulmuş bir örgüt mahkum edilmiş, hapse konulmuş demektir. Yukarıda izah ettiğimiz çerçevede PKK eylemlerini değerlendirelim. Önce PKK yi ilk defa terörist örgüt ilan eden İsveç' ten başlayalım. İsveç 1972 yılından beri Kürt mültecilerin en çok tercih ettikleri bir ülkedir. İsveç istihbarat örgütü SPO İsveç'e gelen Kürt ve Türk sol örgütleri hakında geniş bir araştırma yaptı. 1980-82 arasında PKK hakkında büyükçe bir dosya oluşturdu. Hükümete PKK nin terörist örgüt olduğuna dair rapor verdi. SPO nun raporuna göre PKK ülkesinde savaşın hedefi olmayan sivil hedeflere yönelmiş, çok sayıda adam öldürmüştür. Bu eylemleri terör eylemleri olarak değerlendirdi. İsveç, ulusal kurtuluş hareketlerine sempatiyle bakan, yakın duran bir ülkedir. Bu nedenle başında Olof Palme 'nin bulunduğu İsveç Hükümeti, SPO nun raporuna itibar etmedi rafa kaldırdı. Ancak PKK nin basınında, toplantılarında İsveçte'ki diğer Kürt örgüt ve liderlerini tehdit ve ağır itham etmeleri gözden kaçmıyordu. Nihayet 1984 yılında Enver Atanın Upsalada bir meydanda öldürülmesi bardağı taşıran damla oldu. İsveç Halkı küçük bir hayvanın ölümüne tahammül etmeyen bir halktır. Bir kurdun, bir tilkinin ormanda ölü bulunmasını günlerce basınında, televizyonlarında tartışan bir ülkedir. Upsala meydanında ölü Enver Ata'yı yaşatmak için kalbine masaj yapan genç kadının feryat ve çığlığına İsveç Halkı seyirci kalamazdı. İsyan etti. Üstelik katil Enver Atayı siyasi nedenle öldürdüğünü mahkemede itiraf etti. Kendisine böyle telkin edilmiş. İsveç hükümeti SPO nun raporunu raftan indirdi, PKK yi terörist örgüt ilan etti. Bu durum Şamın, PKK üst düzey kadrolarının omurunda değildi. Onlara göre bu durum emperyalizmin bir oyunudur. Amma Türk Devlet yetkilileri sevincinden avuçlarını ovuşturuyorlardı. Şam,Avrupa' ya açtığı savaşı tırmandırıyordu. Olan olmuştu. SPO nun eli güçlenmişti. Enver Ata' nın öldürülmesinin hemen ardından İsveç İstihbarat Örgütü SPO onlarca PKK sempatizanını tutukladı. Üç ay boyunca sorguladı. Üç aylık sorgudan sonra yıllarca ikamet ettikleri belediye sınırları içine hapsetti. Ben Avrupa ülkelerini dolaşıyordum.1985 baharında İsveçe döndüm. İsveç İstihbarat Örgütü SPO terör örgüt yöneticisi diye beni tutukladı, bir hücreye kapattı. Ancak İsveç içten ve dıştan yoğun olarak eleştirildi. Eleştirilerin ağırlıklı bölümü benim tutuklamamla ilgiliydi. Kimi basın ve hukuk çevrelerinde de tasvip edilmeyen bir olay nedeniyle bir örgüte terör damgası vurulamaz yönündeydi. İsveç televizyonunda canlı olarak yayınlanan bir proğramda İsveçli bir gazeteci Göçmenler Bakanı Anita Gıradini soru yağmuruna tabi tutuyor, bakan cevap vermekte zorlanıyordu. Tutuklu kaldığım onbir gün boyunca bir komisyon tarafından sorgulandım. Karşılıklı, çok tartışmalı bir sorgulama olmuştu.Onbirinci gün SPO nun üst düzey bir yöneticisi bana “Senin yüzünden çok ağır eleştirilere uğradık. Şimdi seni bırakacağız. Ancak sorgun tutuksuz devam edecek. Haftada iki gün imzaya geleceksin“ dedi ve beni bıraktılar. Ancak sorguya ve imzaya gitmeyi redettim. SPO pasaportuma elkoymuş İsveç dışına çıkamıyordum. Upsalada öldürülen Enver Atayı yakından tanıyordum. Şam'dan İsveç' e birlikte gelmiştik. Aylarca bir evde birlikte kalmıştık. Diyarbekirde tutuklanmış,poliste çok ağır işkence görmüş,ölü diye bir tarlaya atılmıştı. Uzun zaman geçmesine rağmen bacaklarındaki yaralar kapanmamıştı. Birikimli, insanlarla ilişkilerinde saygılı gerçek bir Kürt Beyefendisi idi. Öldürüldüğünü Fıransada duydum. Derin bir acıyla sarsıldım. Duyduğum acıyı içime hapsettim.1985 Haziranında Stockholmde yoğun olarak izlenen bir basın toplantısı düzenledim. Toplantıda hiç birimizin tasvip etmediği üzücü bir olay olmuştur. Münferit bu olay nedeniyle bir halkın özgürlük mücadelesi mahkum edilemez. İsveç demokrasisine derin bir saygı duyuyoruz. Mevcut uygulama demokrasi ile bağdaşmıyor. Hükümeti bu uygulamadan vazgeçmeye çağırıyoruz. Aksi halde sorunu uluslararası demokratik platformlarda tartışmaya açacağız dedim. Basın toplantısıyla ilgili İsveç basınında çok olumlu yorumlar ve yazılar yayınlandı. Uygulamayı protesto amacıyle açlık grevleri düzenledik. Bir arkadaşımız ölüm sınırına yaklaşmıştı. Kokudan hasta hanedeki odasına girilmiyordu. Basından,kamuoyundan yoğun bir destek aldık. İsveç Hükümet çevreleri suskun ve şaşkındı. Herkes hükümetin geri adım atacağı beklentisi içindeyken, Stockholm' de, Kürtlerin düzenlediği bir gecede Çetin Güngör kalabalığın içinde öldürüldü. Bu olay şok etkisi yarattı. Ne bizim ve ne de başkalarının söyliyebileceği tek sözü kalmamıştı. Bu olay İsveç Hükumetini haklı çıkarmıştı. İsveç Göçmenler Bakanı Anita Gıradin televizyonlardan herkesi sukunete davet ediyordu. İsveç uluslararası alanlarda demokrasi anlamında prestiji yüksek bir ülkedir. Diğer ülkelerin de İsveçi takip edeceği,PKK yi teröris ilan edeceği açıktı. İsveç' teki gelişmeleri noktalarken, yine İsveç' ile ilgili iki konuya açıklık getirmek için bir parantez açmak istiyorum. Birincisi İmralı' dan öncekilere benzer bir inci duydum. Sözde ben Olof Palme başına geleceklerini düşünsün diye bir demeç vermiş, Olof Palme' yi tehdit etmişim. Bende PKK mantığı oluşmadı. Sokak kabadayısı da değilim. Hukuku, yasaları bilen biriyim.Yaşadığım bir ülkenin başbakanını tehdit etmenin ağır bir suç olduğunu bilen biriyim. Böyle bir demecim olsaydı derhal kendimi cezaevinde bulurdum. Asıl kendi sorumsuz beyan ve makaleleri yüzünden İsveç'te zor anlar yaşadım. Olof Palme'nin katili elimde diye bas bas bağıran,Kürtleri Olof Palme' nin katili ilan eden kendisidir. İsveç iltica başvurusunu reddetmiş diye İsveçe savaş açtılar. PKK' nin resmi yayın organı Serxabun'da: “Galile dünya dönüyor dedi hapsettiler. Olof Palme bilmelidir ki dünya hala dönüyor!“ diye Palmeyi tehdit eden makaleler dizen kendileridir.: “Gerekirse Danton gibi kan içeriz“ diyende kendileridir. İkincisi rahmetli Çetin Güngör' ün öldürülmesi ile ilgilidir. Kimi çevrelere göre sözde katili evimde gizlemiş,cinayet benim bilgim dahilinde işlenmiştir. Bu iddia Çetin Güngör'ün öldürülmesinde duyduğum acı kadar bana acı verdi. Çetin Güngör' ün köyü ile benim köyün komşu köylerdir. Ailelerimiz iç içe yaşadı sayılır. Ailelerimiz birbirinden kız almış kız vermiştir. En önemlisi rahmetlinin babası 1955 yılından beri çok yakın dostumdu. Amcası rahmetli Veli Güngör orta ve lisede sıra arkadaşım ve sağdıcımdı. Son olarak rahmetliyi Stockholm tren istasyonunda öperek yolcu ettim. Yanında Seher vardı. Ben hiç bir zaman Çetin'e yöneleceklerini düşünmüyordum. Enver Ata vurulunca endişelendim. Çünkü Enver Ata'nın Çetin'le olan ilişkilerinden dolayı öldürüldüğünü öğrendim. Gizlice Çetinle ilişkide olan biriyle buluştum. Çetine selamımı söyle,kesinlikle kendisine dikkat etsin diye tembih ettim. Bunu ilk defa burada açıklıyorum.Görüştüğüm insan hayattadır. PKK işlediği cinayetleri özenle benden gizliyordu. Bu konuda Şam' ın talimatı vardı. Rahmetlinin vurulacağı konusunda en küçük bilgim olsaydı, hayatıma da mal olsa kesinlikle bu cinayeti önlerdim. Katilin kaldığım evde kalması benim için büyük bir talihsizliktir. Her şeyden önce 1995 yılına kadar İsveçte bana ait bir evim olmadı. Her defasında değişik evlerde kalıyordum. İsveç İstihbarat Örgütü pasaportuma el koymuş İsveç dışına çıkamıyordum. Malmö' den başlayan yürüyüşe giden bir arkadaş bana evinin anahtarını verdi, benim evde kalabilirsin dedi. Akşam eve gittiğimde kapı açık, sonradan Çetin' in katili olacak Kel Reşit evde oturuyordu. Meğer evin bir anahtarı da ona verilmiş. Kendisini fazla tanımıyordum. 1984 yılı baharında yine Stockholde karşılaşmıştım. İsveçte kendisine kel Reşit diyorlardı. Kaldığım evde üç veya dört gün kaldı. Hiç konuşmuyordu. Kendi kendine bir şeyler yazıyordu. Ben örgüt tarafından oturtulmuş, özeleştirisini yazıyor sandım. Olaydan üç gün önce evden ayrıldı gitti. Nereye gittiğini de bilmiyordum. Stockholm polis müdürü Hans Holmer ve SPO başkanı Pege Nes İsveç Parlamento komisyonu önünde ifade veriyorlardı. Televizyonlar konuşulanları canlı olarak yayınlıyorlardı. SPO başkanı Pege Nes aynen şöyle diyordu. Adamlarım yıllarca Kürt avukatı takip etti. Kürt avukat PKK nin konfiliti içinde değildir. Çetin Güngör' ün öldürülmesiyle ilgili beni itham edenleri bu dürüs insan kadar namuslu davranmaya davet ediyorum. Çetin Güngörün öldürülmesinden önce ölüm makinesi harekete geçmiş, Almanya' da Kürşat Timur,Zülfü Gök, Ramazan Adıgüzel, Hollanda da Rizgari taraftarı bir Kürt,İsviçre Lozanda bir Kürt öldürüldü. İnsanı ürküten, var olan umudu tüketen bir sılogan kulaklara fısıldanıyordu. PKK kanla gelişir. Kürt Halkının özgürlüğü için yola çıktığını iddia eden PKK Kürt kanını akıtıyor ve akıttığı bu kan ile besleniyordu. Ölüm makinesi zaman kaybetmiyordu. Ülkede köy baskınlarında öldürülen kadın ve çocukların yürekleri parçalayan yanyana dizili cesetleri dünya televizyonlarının ekranlarına taşınıyordu. Çocuklarımıza özgür bir gelecek yaratmak iddiasıyle yola çıkan PKK daha yolun başında çocuklarımızın katili olmuştu. Şam kana doymuyordu. Bar bar bağırıyordu. Cizre' de oluk oluk kan akacak. Dersim Kemalist' tir. Kemalistlere yaşam hakkı tanımayın diyordu. 1986 PKK üçüncü kongresinin hemen ardından merkezi üç kişilik bir gurup müdahale adı altında Almanyaya geldi. Gelen merkezi üç kişi kongrede özeleştiriye alınmış,yerden yere vurulmuştu. Ellerinde işte size yetki, işte size görev.Gidin kendinizi kanıtlayın diye yazılı bir talimat vardı.Yetki ve görevin ne olduğu bu gurubun pıratikleriyle ortaya çıktı. Fırtına gibi estiler. Hollanda' da Avukat Mahmut Bilgili, Pariste Hüseyin Akagündüz öldürüldü. Kimine göre görünmeyen,kimine göre bilinen kapkara bir el Kürtlerin beynini yok ediyordu. Suçlamalar,özeleştiriler birbirini izledi. Şamda kurşuna dizilen Kürt gençlerinin görüntülü video kasetleri halka korku salmak amacıyla gösterilmeye başlandı. Şamda merkezi arşivde kalması gereken gizli belgeler bilinen amaçla Avrupaya gönderildi. Video kasetleri,gizli belgeler hava alanlarında, baskınlarda Alman polisinin eline geçiyordu. Gelen müdahale gurubu yaptıkları kanlı olaylarla yetinmiyordu. Bu kez diğer Kürt guruplarının Newroz gecelerine silahlı baskınlar düzenlediler. PKK adeta Kürt Halkına savaş açmıştı. Daha önceleri binbir uğraş ve emekle Avrupa politik çevrelerinde açtığımız kapılar, bu eylemler nedeniyle bir bir yüzümüze kapanıyordu.Bir örnek vermek istiyorum. Kürt sorununu Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonunda tartışmaya açmak için çalıştık. Birleşmiş Milletler Cenevre ofisinde insan hakları komisyonunda görevli Belçikalı bir profesor bize çok yardımcı oldu. Presedür hakkında bize bilgi ve broşürler verdi.Her görüşmeye gittiğimizde bizi nazikçe karşılardı. Müdahale gurubunun kanlı eylemlerinden sonra,hazırladığımız belgelerle Birleşmiş Milletler Cenevre ofisine gittik. Her zaman olduğu gibi profesörün sekreteri kanalıyla görüşme isteğimizi bildirdik. Bayan sekreter suratı kızarmış bir hade geri geldi. Dostumuz Profesörün cevabı korkunç ve halkımız adına utanç vericiydi. “Üzerimde çelik yelek yoktur görüşemem“ diyordu. Şam bu utanç verici duruma kahkaha atarak: “Bizden korkuyorlar“ diyordu. Şam Avrupa' ya gelen müdahale gurubunun kanlı eylemlerini yeterli görmiyordu. 1987 baharında üç kişilik ikinci müdahale gurubu geldi. Avrupa' da ikinci fırtına dönemi başladı. Şam telefon başından ayrılmıyordu. Şunu şunu şunu tutuklayın diyordu. Birinci müdahale gurubuyla birlikte çok sayıda kadro ve taraftarı tutukladılar. Tutuklananları Almanya' nın Köln kentinde bir apartmanın dördüncü katında genişçe bir daireye hapsettiler. Burada ibret verici bir olay yaşandı. PKK nin Avrupada öğrütlenme çalışmalarına katılan emektar arkadaşımız Maraşlı İsmet tutuklandığı dairenin penceresinden atlıyarak intihar etti. Cebinden eşine hitaben yazılı bir mektup çıktı. Mektupta şunları yazmıştı: “Seninle birlikte gücümüzü zorlayarak halkımızın kurtuluşu için çaba harcadık. Şimdi beni ajanlıkla suçluyor,yargılamak istiyorlar. Buna fırsat vermiyeceğim. Beni anlayışla karşıla“ diyordu. Mektup, adamın ismini yazarak beş yüz mark borcumuzu ona öde diye bir not ile bitiyordu. İkinci müdahale gurubu hız kesmiyordu. Avrupa' da yargılamalar, mezar kazmalar bir birini izledi. Atinadaki Lavriyon kampı Birleşmiş Milletlerin finanse ettiği bir kamptır. Çeşitli ülkelerden mülteci guruplar bu kampta barınırlar. Şam telefon başından ayrılmıyordu. Üç goril gönderin, Lavriyon kampını ele geçirsinler parti okulu haline getirsinler diyordu. Bundan sonra PKK adına Lavrion Mülteci kampına baskın yapıldı. Bıçaklanan, kanı akıtılan yine bir Kürttü. Beş bin Yunanlı olayı protesto etti. Kampı ele geçirmek isteyenler kamptan kovuldular. Olayları yatıştırmak, durumu düzeltmek de benim payıma düştü. Hazırlanan gizli plan eksiksiz uygulanıyordu. Bu kez ikinci müdahale gurubunun idam fermanları Avrupaya ulaştı. Bu durumu fark edenler kurtuluşu Alman polisi tarafından tutuklanmalarında gördüler. Ellerinde gizli belge dolu çantalarıyle sokaklara düştüler polisi beklediler. Alman Anti terör timinin operasyonu sonucu tutuklanmalar ve bilinen Düseldof davası başladı. Almanya' nın hayat damarı olan otobanlar işgal edildi. Kan revan içinde yerde yatan Alman polisinin görüntüsü dünya televizyonlarında terör budur dedirtircesine gösterilmeye başlandı.Ardından Avrupa ülkeleri biribirini takip ederek PKK yi terörist örgüt ilan etti. Halkımızın özgürlük mücadelesini mahkum eden böylesi bir zeminin oluşmasında bu mücadeleye emek vermiş hepimizin sorumluluğu vardır. Kimileri estirilen terör nedeniyle sustu. Kimileri de bugün yarın düzelir hesabı yaptı. Her iki durum da büyük yanılgıydı.Yaşananlar açıktı, amaç belliydi. Ben PKK nin örgütsel yapısının dışındaydım.Ancak onlarla beraberdim. Ben Çetin Güngör vurulduğu gün PKK den uzak durmalıydım. Ancak kenara çekilip oturmak sorunu haletmiyordu. Belki bu felakete doğru gidişi durdurabilirim,düzeltebilirim düşüncesiyle yanlış hesap yaptım. Bu nedenle defalarca Şam'a, gelişmelerden rahatsız olduğumu görüşmek istediğimi bildirdim. Her defasında merkezi düzeydeki kadroları ağır hakaretlerle suçluyor beni oyalıyordu. Ardından Avrupa merkezine gönderdiği gizli bir talimatla Ajan ve provakatörlere yönelik pratikleri avukattan gizli tutun demişti. 1988 Haziranında Şam'a gittiğimde kendisine parti içinde ve diğer Kürt guruplarına yönelik öldürme olaylarının yanlış olduğunu, mücadeleye zarar verdiğini,kitlelerin tepki gösterdiğini söylediğimde, ahlak dışı ürkütücü bir cevap aldım.Yüzünü buruşturarak: “Bundan sonra kadın kız meselesine getirip öldüreceğim“ dedi. Yirmi yıl önce PKK den ayrılınca birlikte hareket ettiğim arkadaşlarımla Yazdığımız ve BBC Tükçe servisince de yayınlanan Şam ’a açık mektuptan bir paragrafı buraya aktaracağım: “Senin amacının ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Sen, bu halkın evlatlarını biribirine vuruşturacak, güvensiz bir ortam yaratacaksın.Halkımızın mevcut gücünü lejyonerler deposu haline getireceksin. Sonra iki elini havaya kaldıracak, bütün uğraşıma rağmen ayağa kalkma cesaretini göstermediniz, çağımızda yaşamayı hak etmediniz diyecek, tozlu eteklerini silkeleyip gerçek yuvana döneceksin. Bu halkın evlatları da kendilerinden başka kimsede kusur aramayacaklar“. Yirmi yıl sonra bugün yaşananlar ve görünen acı tablo bu düşüncemizi çarpıcı bir şekilde doğruluyor.

نەناسراو (not verified)

Wed, 03/25/2009 - 00:42

In reply to by Anonymous (not verified)

Senin "Huso" diyerek saygısızlık etmekte sakınca görmediğin değerli insan herkesin kürt davasından bucak-bucak kaçtığı 1980'li yılların başında her kürdüm diyenin gönüllü ve karşılık almadan avukatlığını yapacak kadar cesaret sahibiydi. Doğrudan işkence odalarına ve ölüm hücrelerine açılan Amed mahkemelerinde kürtleri savunmaktan cezaevine konmuştu. Kürt hukukçularının yüzakı değerli insan Sayın Hüseyin Yıldırım baskı ve tehditler önünde yaşamını ortaya koyarak şerefiyle direndi. Senin "şerefli" liderin olan türk analı Öcalan'ın ise direnmenin hangi namus merhalesinden kıvırdığı ve haysiyet kavramından nasıl ricat ettiği herkesin malumudur. Avukat Hüseyin Yıldırım senin gibi mahlasa ve peçeye bürünmeden Hüseyin Yıldırım olarak varoldu. İdeolojin gibi ahlakın da türklüğe meyletmiş. 70 yaşındaki insana "Huso" diyecek kadar insanlıktan uzaklaşmışsın.

Anonymous (not verified)

Tue, 03/24/2009 - 23:48

In reply to by Anonymous (not verified)

Kurd Kawaya! Bir Kurt Yurtseveri, sehit ailesi ve köyu yakilmis olarak Alan Lezanin sorularina cevap vermeni beklerdim. Bu elestrilere cevabiniz Nedir? Burada yazmak tabiki sizinde hakkinizdir. Welatperwer selamlar

Galiba sizi tanidim. Kusura bakmayin. Bu insanlarla tartisilmaz. Robotlarin hayal gücleri sinirlidir. Cünkü belirli bir programlama ile yönetilir ve onun disinda baska bir gelisme göstermezler. Bak sana Alan efendinin yazdiklarina, nasil tartisacaksin? Haydi hepinize iyi tartismalar, Ama Kurdistan'da düsmana karsi baslatacaginiz bir savasta yaninizda olacagimdan hic süpheniz olmasin.

Peki Kurd Kawa! Kurdistan askina. PKK li olma hakkiniz sizin. Peki A. Öcalanin haftalik aciklamalari DTP lilerin aciklamalarina nasil bakiyorsunuz? Tamam Bu insan esirdir ama yinede nasil her söyledigi yapiliyor? Nasil eski göruslerini 180 derece degistirdi. Bu ic infazlar nedir? Selamlar

Keke kusura bakma cevabım geç oldu. İşte görüyorsun şu forumda bile,kürt davası ile ilgili fikirlerimizi tartışacağımıza,hakaretlere cevap yetiştirmeye çalışıyoruz.İnan forum bir okurun yazısını silmeseydi zaten serkeftın demiştim.Yazmayacaktım. Bence apoyu tartışmanın bir anlamı kalmamıştır.Bir tutsak insan üzerinden siyaset yapılmaz.Pkk,kdp,ynk yi ulusal çizgiye getirme mucadelesi her şeyden daha muhimdir. Benimde yaptığım budur.İşte yazılarımı görüyorsun. Uzun uzun yazıların tahlilini yapalım fakat,bunun yanında pratiğimizde olmalı. Düşünki biz bir forumda aynı kardeşler anlaşmada güçlük çekiyor ve birbirimize milli anlamda taviz vermeyi bile başaramıyoruz.Koca koca kürt partilerini nasıl uzlaştıracağız. Bunu aşmamız gerekiyor.Her görüşten insana saygı duyarak sorunlarımızı anlatmalıyız. İnat ve tavizsiz bir kişilikten birlik çıkmaz.Bunu düşmana karşı yapmalıyız. saygılar.

Anonymous (not verified)

Wed, 03/25/2009 - 01:35

In reply to by نەناسراو (not verified)

Sayin Kawa Demirci, Forumdaki bu küfürler ve hakaretler sadece sana karsi olmuyor. Forumda bu küfürlü ve hakaretli tartismalar her zaman oldu. Bazi katilicimlar bu tür tartismalardan sonra ayrildilar. En son ayrilan da Kek Delil Dersimi oldu. Selamlar

Anonymous (not verified)

Wed, 03/25/2009 - 01:41

In reply to by نەناسراو (not verified)

Hocam Merha, yukarida yazdiklarina hak veriyorum ama sanirim PKK kendini Öcalan'dan kurtarmadan ve ULUSAL CIZGIYE gelmeden bu tür tartismalarda olacaktir. Artik bu bir kader mi yoksa baska birsey mi, gelecek yillarda hepberaber görecegiz. Benim umudum simdilik Güney ... Artik ben bundan sonra gözlerimi Güney'e dikecek onlarim muazzam gelismesini bekliyecek ve elimden gelen her destegi verecegim ... Kürdistan belki bu gelecek yillarda bagimsizlasmaz ama Güney odur federasyonlasmayi bir kere yakalamis ve buda cok önemli bir kazanctir. Onu koruyalim derim ... Selam ve sevgiler

Mürüd kelime anlami itibariyle sürüdeki tekil sahistir. mutlak bir cobanlari olsun isterler.. cobanin kimligi ve niteligi hic önemli degildir.. Kaval calinsin bunlar suya gider. tekrar kaval calinir otlarlar. Sürekli cobandan isaret beklerler. Simdi gelelim bu Gercek Apo cu müridlere. Bunlarin kendi ürettikleri tek sey olmaz , olamaz. Eger kendileri bir fikir üretimi icinde olsalardi zaten Apo cu cete bunlari tasfiye ederdi. Dikkar edin forumda bu müridlere sorulan hic bir soruya verebilecekleri tek yanitlari yoktur. Soru soruldugunda Apolarindan ögrendikleri demogoji , provakasyon ve küfür edebiyatini harekete gecirirler. Bu forumda bunlara binlerce belgeyle sorular soruldu. sanki kimse sormamis gibi bunlar gözleri kör , kulaklari sagirlari oynadi. KEWA lar türedi.(KAWA demiyorum cünkü o cok cok degerli bir Kürd efsanesidir bu zavallilarla o ismi kirletmek haddime degil) KEWAlara dikkat edin ikisininde hamuru ayni.. Hakaret küfür vede üstelik mazlumu oynayip hakarete ugradiklarini söylerler. oysa gercek bumudur degil. érnegin KEWA larin ikincisi Kendisine KEWA mahlasi takmis habire sallayip duruyor. Diger KEWA ise sözüm ona icerdeymis. ne icin oda belli degil. Apo cu degil PKK liymis. ma gelde bu isin icinden cik. KEWA cik PKK ile APo nerde farklilasiyor hele anlat lo.. yoo beceremez. Bütün kürdistani partilere üyedir ee tabii PKK yede.. iyide PKK Kürdistanimi..? PKK Kèrd hareketlerini tehdit ve red etmedimi..? DTP ceperinde biriken milyonlarca KèRDü cati denen Tirkolarin kuyruguna takmadimi. Liderleri olan imralidaki alcak ben Türkiye yurtseveriyim devletime bagliyim demedimi..? Kalkan daha dün Türkiyenin büyümesi icin üzerimize düseni yapariz demedimi..? DTP liler bizim yönümüz Kürdistan degil Türkiyedir demedimi..? AYNASIZ Ayna DTP li olmayan kürd degildir demedimi..? EE KEWA simdi sen nasil bütün Kèrdistani partilere esit uzaklikta bir PKK lisin. BU is nasil oluyor.? neyse bu müridlere soru sorup yormayalim kendimizi. Imrali alcagi ve onun güdümündeki PKK ve DTP kürd halkinin dostu degildir. BIJI KURD U KURDISTAN . BIJI NEWROZ BIJI KAWA yen NEMIR BIJI SEROKEN NETEWI U NEMIR MELE MISTEFA BARZANI

yeryüzünün en korkak en asagilik itirafcisinin ve müridlerinin seviyesine inmem. Bu forumdaki gercek yurtseverler siz zavallilarin kimligini acikca gördü. bizim yasamimizda teslimiyet. anam türk , emrinizdeyim.yoldas ihbari yoktur. iftira ise hic yoktur. teslim olmadigimiz icin sürgünü sectik. ülkemiz kan aglarken Apocu cete ve fasist TC nin oyunlariyla katledilirken biz ickimizi yudumlamaz rahat oturmayiz. Yegenlerimizi avrupalarda parti parasiyla okutmayiz. neyse seni forumun vicdanina havale ediyorum. zavalli bir müridle ugrasmaya degmez. bizim aponun alcakligindan cok kürdistan gibi bir sorunumuz vardir.

Kawa, Kurd halki apo`yu destekledigi icin mi apo`yu savunuyorsun?Bu sakat bir mantiktir. Ayni halkin daha buyuk cogunlugu akp`yi de destekliyor. Onemli olan halkin filan kimseyi desteklemesi degil o kisinin halk ve ulke icin ne yaptigi ve yapmaya calistidi degil miidir? Hem apo`nun ergenokoncu oldugu artik sir degil. Alman fasizmini ve hitler`i oyle siradan halk degil muzisyenler,bilim adamlari ,sanatcilar bile desteklemisti. Demek istedigim halkin buyuk bolumunun dagru ya da yanlis demeden apo`yu desteklemesi apo`nun dogru ve hakli oldugunu gostermez. Zira apo ve teskilatinin Kurdler icin politikasi cok zayiftir.

Hakareti başlatanı bir tarafa bırakarak,karşılıklı hakaretler dolu yazılardan,neden sadece benim yazımı silmişsiniz.Mademki silinicekti,hakaret içeren her yazı silinmeliydi. Bu nedenle sizi protesto ediyor ve kınıyorum.Size dünkü önerim aşağıdadır ve dikate almadınız. Siz diyorsunuzki görüşlerinize katılmamakla hata karşı olduğumuz halde yazınızı yayınlıyoruz. Bu doğru bir bakış değildir.Niye ben kürt değilmiyim,elinizde ihanetçi yada düşman olduğuma dair bir belgemi var. Ben kimseye hakaret ve küfür etmem.Bunu biliyorsunuz.Sadece üç ay önce ağır hakaretler karşısında rubar ve nemırdaniye zorunlu olarak karşılık verdim. Burası bir kürt sitesi ise,her kürt buraya adabı ile yazdığı sürece,siz sadece bir gözlemci olmalısınız. Peki siz bana görüşlerinize katılmamamıza ve karşı olduğumuz halde diye başlarsanız,yazarlar arasında taraf olmuyormusunuz? Bundan cesaret lan art niyetliler,yanlışlarına devam etmezmi.Buraya appocuda adabaı ile yazabilmelidir.kukçuda,kadp lide ve her görüşten kürt.. Foum ancak böyle gerçek kürdistani çizgiye ulaşır. Sevgili emekçiler ben burada esir değilim.Gerekirse yazmam,başka yerlerdede yazma şansım var. Lütfen bu konuda duyarlı olunuz.Ben giderim başkası gelir.Bu forumun sürekliliği için şartır. Adalet her kes için...

Hakareti başlatanı bir tarafa bırakarak,karşılıklı hakaretler dolu yazılardan,neden sadece benim yazımı silmişsiniz.Mademki silinicekti,hakaret içeren her yazı silinmeliydi. Bu nedenle sizi protesto ediyor ve kınıyorum.Size dünkü önerim aşağıdadır ve dikate almadınız. Siz diyorsunuzki görüşlerinize katılmamakla hata karşı olduğumuz halde yazınızı yayınlıyoruz. Bu doğru bir bakış değildir.Niye ben kürt değilmiyim,elinizde ihanetçi yada düşman olduğuma dair bir belgemi var. Ben kimseye hakaret ve küfür etmem.Bunu biliyorsunuz.Sadece üç ay önce ağır hakaretler karşısında rubar ve nemırdaniye zorunlu olarak karşılık verdim. Burası bir kürt sitesi ise,her kürt buraya adabı ile yazdığı sürece,siz sadece bir gözlemci olmalısınız. Peki siz bana görüşlerinize katılmamamıza ve karşı olduğumuz halde diye başlarsanız,yazarlar arasında taraf olmuyormusunuz? Bundan cesaret lan art niyetliler,yanlışlarına devam etmezmi.Buraya appocuda adabaı ile yazabilmelidir.kukçuda,kadp lide ve her görüşten kürt.. Foum ancak böyle gerçek kürdistani çizgiye ulaşır. Sevgili emekçiler ben burada esir değilim.Gerekirse yazmam,başka yerlerdede yazma şansım var. Lütfen bu konuda duyarlı olunuz.Ben giderim başkası gelir.Bu forumun sürekliliği için şartır. Adalet her kes için...

Selam, Yazinizi okudum birçok yönüne katiliyorum. Bence elestirilerde yikici degilde yapici-ikna edici ve kazanma temelinde olmali.Dolayisiyle elestirinizi biraz insafsizca buluyorum.Çünkü PKK ye gönül veren kitlenin çogunlugu; ya evinde bircok sehidi var,TC den cok acilar çekmistir,bu yuzden PKK ye iyi niyetle ve durustçe baglidir. PKK önderleri ve Apo`nun simdi durdugu noktadaki siyasi çizgilerinin farkinda olmadigina inaniyorum (kitlenin çogunlugu ve bu niyetle gerillaya katilanlar için geçerli) Kisacasi yöneticiler hariç çogunlugun durust oldugun inaniyorum.Yoksa bugün K.Kürdistan da DTP ye oy veren milyonlarca halki da TC. AJANI OLARAK KABUL ETMEMIZ GEREKIR. O halde bu kitleyikazanmak için karsimiza almadan-kemiklestirmeden bildiginiz gerçekleri onlara nasil izah edersiniz?? Ihanet çizgisi içinde olsalar bizim halkimizdir. Bunlari kazanmamiz gerekmiyormu? Yoksa iktidar gücü elimizde olsa POL POT rejimi gibi toplu imhadan geçirerek mi çözecegiz??? Selamlar..

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.