Bazen içimden hiç bir şekilde aktüeliteyi takip
etmek gelmiyor.
Aslında günlük olayları/makaleleri okuyabildiğim dillerden
sitemli takip ediyorum.
Sabah kalktığım zaman ilk rütin işim basını gözden geçirmektir. Eğer bir
gün gelişmeleri takip etmesem o gün benim için kayıp bir gündür.
Ara sıra bu duygudan uzaklaşıyorum.
İçimden aktüel olayların peşine düşmek hiç gelmiyor.
Biraz mesafe almaya çalışıyorum.
İkircikli bir tutum içine giriyorum.
Bu gibi anlarda bazen Kürd şairlerinin divanlarına sığınırım.
Kimlerin divanı yok ki bende..
Baba Tahir'den tüm Hewraman şairlerine..
Mewlewi'den Nali'ye ve oradan tüm Baban şairlerine.
M. Ciziri'den F.Teyran'a
kimlerin divanı yok ki..
Ve çağdaş Kürd şairleri
Onlarca ciltler halinde Kürd Edebiyat tarihleri, Boraqi'den Dr. Xaznedara kadar...
Buralara sığınırım.
Bugün böyle yapmadım.
Bugün tek tük Kürd arkeologlarından biri olan Abdulreqib Yusuf'un bir yazısına sığındım.
İki saatlık bir zamanım vardı. Bu süreçte makaleyi okudum.
Enteresan bir makale idi.
Abdulreqip Yusuf Güney Kürdistan'daki Mitra kalıntıları üzerine bir dizi çalışmalar yapan biri. Bundan dolayı Roma'ya resmi olarak davet
edilmişti.
A.Yusuf bu makalesindeki iki tezi çok dikkatimi çekti.
O, bir dizi verilerle bu iki tezini ispatlamaya çaışıyor.
Birinci tez: Romalılar Mitra dinini Kürdistan'dan aldılar.
İkinci tez: Êzidiler yeryüzünde yaşıyan tek canlı Mitra dininden olan halk topluluğu.. A.Yusuf Laleş üzerine de arkeolojik çalışmalar yapmış insanlardan biri. Bir de A. Yusuf Şêx Adi'nin Êzidileri islam dinine teşvik ettiğini iddia ediyor..
kısa bir yolculuk, bir makele ve düşündürdükleri..
Ferzende Serhedi
Googleşmek