Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 21 December 2008

[img]http://img242.imageshack.us/img242/3055/kurtsoykirimlarist6.jpg[/img]
[color=#CC0033][b]Kelbajar - 1993[/b][/color]

[b]AHLAK-AKIL-HUKUK-SİYASET[/b]

Bazıları benim Kelbajar ve Mirov Dağı soykırımları aracılığıyla Kurdistana Sor'un tasfiye edilmesini gündeme taşımama gülmüş. Bu iş gülmeyle ağlamayla olmuyor. Ülkesi parçalanırken kürtler yine keskin milliyetçilere ve örgütlenmelere sahiptiler. Bugün, kürtlerin 4 milyonu aşkın insanı vatanlarından koparılmış olarak sürgünde yaşıyor, kürtler tarih boyunca sahip olmadıkları sayıda keskin zekalıya sahip durumdalar. Avrupa Birliğine katılım adı altında Kürdistan'ın parçalanmışlığı ebedileştirilmek isteniyor, kürtlerde ise bilgiçlikten geçilmiyor.

Kısacası ne bilgiçlik, ne gülmek, ne ağlamak, ne miting, ne de gösteri yürüyüşleri kürtlerin acılı yaşamını dönüştürmeye yetmedi.

Ermenistan; Türkiye, soykırımı tanımasa da olur diyor. Sonra vurgu yaparak Ermenistan'ın Türkiye'den toprak talebi yoktur açıklamasını devlet olarak net bir tonla açıklıyor. Ermenistan bunu yaparken, tek-tek ermenilerden yada sivil toplum örgütlerinden farklı olarak yaklaşımını bir devlet beklentisi ve tavrı olarak ortaya koymakta. Son derece tutarlı bir tavır ve hiç yanlışı yok. Soykırım gerçektir(zaten kimsenin şüphesi yok), soykırımı yapan türklerdir ama Türkiye tanımasa da olur denmesinin anlamını birileri idrak edemese bile ben idrak ediyorum.

Ermenistan şunu söylüyor; Sadece soykırım demekle olmaz, benim exilde 4,5 milyon ermenim var. Bunların yurt sorunu var. Soykırım derken ikiyüzlü davranıyorsunuz (deyim Ermenistan'ın resmi açıklamalarında yer almıştır). Hiç kimse ermenilerin yurdunun iade edilmesi gerektiğini söylemiyor. Biz tazminat ve özür beklemiyoruz. Topraklarımızı geri istiyoruz. Ermenistan yönetiminin dünyaya deklare ettiği yaklaşımı budur.

Bu yaklaşımın eşliğinde; Ermenistan, Türkiye tanımasa da olur derken, esas talebinin soykırımın Türkiye tarafından tanınması yada özür yada tazminatla işi geçiştirmek olmadığını ifade ediyor. Bir kararlılığı öne çıkarıyor. Benim esas talebim ilhak edilmiş ülkemin bana geri iadesidir diyor. Türkiye'den toprak talebinde bulunmuyor. Bu açıklamalar Türkiye'nin sınırlarını kemalistler gibi algılayanlara çelişik gibi görünebilir ama ermenilerin tavrı çelişik değil ve tam aksine son derece berrak ve tutarlı. Ermenistan, Türkiye ile Kürdistan'ın ayrı ülkeler olduğu gerçeğini iddialarına ve tezlerine esas edinirken doğru ve gerçekçi bir yaklaşımdan hareket ediyor. Ermenilerin bir milim toprağı Türkiye içerisinde değil. Ermeni toprakları Kürdistan'da. Ermeniler, istediklerini kürtlerden, toprak taleplerini Kürdistan'dan koparacaklarını ilanen duyuruyor ve uyguluyorlar. Ermeniler bu nedenle olası bir Kürdistan'a karşı gardını almış olmanın ötesinde, uluslararası resmiyet kazanmış Kürdistan parçasını bir çırpıda yokederken dünyaya gayet net ve anlaşılır bir resim sunuyorlar. Mevzilenmelerinin yönelimini, saklamaya dahi ihtiyaç duymadıkları açık soykırım ve tehcir aracılığıyla tüm dünyaya ve bu arada kürtlere bir kararlılık örneği olarak sunuyorlar.

Ermenistan, ermeni soykırımına katılmamış, o dönemde Rusya'nın siyasi sınırları içerisinde olan, bulundukları topraklarda binlerce yıllık geçmişi olan kürtleri bir çırpıda etnik temizliğe uğratıyor. Ermenistan, bizzat ermenilerin ve kürtlerin katliamlarından kaçarak Rusya'ya sığınmış ve orada eskiden beri yaşamakta olan kürtlerin arasında yer bulmuş ezdileri ayrıma tabi tutmaksızın cenderesinde öğütürken gözü karalığının boyutları hakkında kuşkuya yer bırakmayan bir profil çiziyor.

Ermenistan, kürtlerin varlığını inkara, zazaların kürt olmadığına, kürt dilinin inkarına ve yasaklanmasına dair azami baskıyı uyguluyor. Bu konudaki politikaları İran ve BAAS baskıcılığını geride bırakıyor. Kolonyalist inkarcılığı ve ilhakı, soykırım uygulamaları ve tehcirleriyle İran, Türkiye ve BAAS'la ayniyet gösteren bir kürt politikası izlediğinin inkar edilemez kanıtlarını ortaya koyuyor.

Ermenistan'ın kürtlere uyguladığı soykırım ve tehcir İran ve Türkiye'nin açık desteği ve fiili yardımları ile gerçekleşiyor. Öyleki türk çeteciliğinin örnek isimleri Türkeş ve Demirel bile bu dönemde Ermenistan'la mutabakat sağlıyor, Azerbaycan'da darbe örgütlüyorlar.

Sizin gibi düşünmeyenler, bu gelişmeleri alt-alta sıralayarak aslında fazla kurcalamaya hiç ihtiyaç hissettirmeden ayan-beyan ortada duran niyetleri ama hepsinden önce kürtlere katliam ve ilhak şeklinde yansıyan gelişmelerin ilerde varacağı merhaleyi pekala görüyor ve anlayabiliyorlar.

Bazıları gülmeyi seçmiş. Eviniz yanarken tam-tam çalmak yangını söndürmeye yetecekse davulu boynunuzdan indirmeyin derim. Fakat burası acı bir gerçekki çaldığınız davulun önünde ancak türk ve ermeni devletleri halaya durur. Baksanıza, ermeni soykırımının tanınması türkler arasında bile girişim olarak imzaya açıldı. Kabak kimin başına patlıyor sorusu sizlerin sorununuz olmasa bile benim ilgi alanıma giriyor.

Bilgisizliğin ve umursamazlığın bu türlüsüne gülemediğim gibi katılamıyorum.

[b]"Kürt çapulcuları"[/b]

Kurdlerden çıkan çapulcular her milletten çıkmıştır. Batıdan gelerek, karadeniz kıyılarından gelerek çapulculuğunu sınayan binlerce insan ermeni katliamında diş payı aramıştır. Ancak bu, muazzam ordularla, yine o güne kadar eşine az rastlanır bir hazırlıkla, idari kurumlarıyla, hacısı, hocası, papazıyla, iki koca imparatorluğun mutabakata varıp dev ordularını ermenilerin üzerine sürmekte gösterdikleri acımasızlığın ve çapulculuğun yanında devede kulak kalır. Kelbajar'ın yanında da öyle..

İkincisi, bu çapulcular devletin paramiliter güçleri olarak devletin silahlarını omuzlamışlardır. Sonuçta araçtırlar. Silahların sahibinin kim olduğu, cinayeti kimlerin planlayıp yürürlüğe koyduğu çok önemlidir. Osmanlı devleti almanların da askeri katılımıyla açıkça ve var gücüyle soykırımın içindedir. Yeryüzünde hiçbir hukuk, hiçbir mahkeme bir cinayet eyleminde silahı tutuklayıp tetiği çeken parmağın sahibini serbest bırakmaz. Akli olduğu kadar hukukun ve yaygın teamülün gereği olarak her yerde her cinayette tetiği çeken parmağın sahibi yargılanır.

Kürtlerin çapulcusu o gün vardı bugün de var. Her ne hikmetse her dönemde birileri her iki dünya savaşı öncesi ve sonrası herkese parmak ısırttıran Alman-Osmanlı soykırımcılık suçunu devletlerden ve paşalarının sırtından alarak "çapulcu" kürtlere yıkmayı vazife edinmiştir.

Lozan'a gelinmeden önce İngiliz-Fransız ittifakının çöl bedevilerine devlet vadedip, kürtlerin ülkesini "yönetime gelmeyen, asi, çapulcu" suçlamaları eşliğinde parçaladığı hafızalardadır. Kürdistan'ın zorla, hile ile, asılsız suçlamalarla parçalandığını unutanlar çoğu kez bu propagandif teranelerin etkisinde kalarak dönemin kürtlerini suçlar pozisyona düşmüşlerdir. Oysa aklı başında olan her insan kürtlerin yönetim geleneklerinin eski olduğunu, devletçiklerinin yüzlerce yıl yaşadıktan sonra Osmanlı'nın ancak avrupalı güçlerle itifak oluşturarak tasfiye edebildiğini bütün detaylarıyla bilir.

Kürdistan'ın zenginliklerini ele geçirmeyi 18. yüzyılın sonlarından itibaren akıllarına koyan batılı devletler ülkemizde 1100 civarında misyoner okulu açmışlardır. Vilayet-i Sitte (altı vilayet) olarak isimlendirilen o dönemin Kürdistan vilayetlerinde sayısı 1100'e varan misyoner okullarının varlığı her köye kaç misyoner okulu düştüğünü hesaplamayı zorunlu kılarken, diğer yandan "acaba ermeniler yeniden hristiyanlaştırılmakmı isteniyordu" merakına hatta hayretine vesile olacak ironik bir sorgulamayı gerekli kılmaktadır. Misyoner okullarının hemen tümü batılı devletlerin istihbari karargahları olup buralardan her türlü yeraltı faaliyeti yönlendirilmiştir. Çoğu din görevlisi adı altında istihbari faaliyet yürüten "misyonerlerin" raporları incelenirse sömürgeciliğin gerçek talancılık ve çapulculuk olduğu gerçeğinin saklandığını ve bunun yerine zenginlikleri yağma edilmek istenen kürtlerin "çapulcu" olarak tanımlanıp teşhir edildiklerini görürsünüz. Zaten her sömürgeleştirme eylemi "uygarlık götürmeye, çapulcuları hizaya getirmeye" yönelik bir işgal ve ilhak eylemi değilmidir? Her sömürgeci devlet istila öncesi elinde İncil'i ile papazları yada elinde Kur'anı ile mollaları öncü güç olarak gödermemişmidir? Kendi başlarına bırakıldıklarında zenginlikleri ve kendine yeterlilikleri olan sömürge halkların elinde sonuçta Kur'an ve İncil'den başka hiçbir şey kalmayıp zenginlikleri yağma, talan, soygunla el değiştirmemişmidir? İşgal ve ilhak sömürgelere kan ve gözyaşından başka ne vermiştirki?

Kürtler Osmanlı tarihi boyunca "celalidirler". Misyonerlerin dilinde "çapulcu" olurken, Cumhuriyet döneminde "eşkiya-şaki-mürteci" sayıldılar ve sanatları "şekavet" olarak lanse edildi. Daha sonraki dönemlerde "anarşist ve terörist" olarak damgalandılar. Biz bu filmi 18. yüzyılın başından beri izleyegeldik.

[b]Siyaset hukuka ölçü alınırsa?[/b]

ABD, Irak işgali dönemide tecavüz suçları işledimi?

İşledi?

Ayrım gözetmeksizin yaşlı, kadın, sivil katlettimi?

Etti.

Bu saydıklarım bütün uygar dünyada infial uyandırdımı?

Uyandırdı.

Niçin sesiniz çıkmadı?

Çıkarınıza uygun olduğu için değilmi?

ABD'nin Irak'a girdiği günden beri katledilen sivillerin sayısı 150 binin üzerindedir. Burada savaşmayı seçen arap milliyetçisi, BAAS mensubu, köktenci v.s. değil, sivilleri konuşuyoruz. Sivil insanların ölümlerini konuşuyoruz.

Siz de konuşabilirmisiniz?

Yada bu insanların kürtten, ermeniden farklı bir türe mensup olduklarını söyleyebilecek birileri bulunabilirmi?

İnsan!

Evet insanı haklarıyla birlikte ve bu hakların en başlıcası olan yaşama hakkıyla ele almanın gereklerini konuşuyoruz.

Ermenistan yönetiminin Saddam yönetiminden hiç farkı yok. Benim dikatörler için sivil halk ölsün demeye getirdiğim yok, ancak katillerimizin hukukunun savunulması bir insan hakları sorunu olsa bile bunu hararetli bir şekilde yapmak kürtlere düşmez. Düşer diyenlerin tavrı Saddam'ın idam kararını imzalamam diyen Celal Talabani'nin gösteriş itkili insancıllığının düzeyine iner.

Ermenistan bir devlet, kürtlerin soykırımlara uğratılmasına tavır aldığını gören varmı?

Diaspora ermenileri İngiltere, Fransa, Amerika'da devlet içinde devlet konumunda. Bugüne kadar kürtlerin haklarını savunmalarını bir yana bırakınız, soykırıma uğratılmalarını kınamışlıklarının bir tek ifadesini bulup buraya aktaracak olan varmı?

Van Kuli'lerin, günümüzdeki koruculuğa denk düşen bir Osmanlı örgütlenmesi olarak yalnızca ermenilerden teşekkül ettiğini Garo Sasuni yazar. Ermenilere "teba-i sadık" denmesinin nedeni bu kurumun sadece kürtlere değil ortadoğunun diğer halklarına karşı silahlı bir baskı gücü şeklinde kullanılmış olması nedeniyledir.

Osmanlı Paşası Bedirhan'ın emrine verilen özel muhafız birliği Revanduz'dan Hakkari'ye kadar Moltke'nin yapmadığını, yapamadıklarını yapmıştır. Süryanilerin Osmanlı adına katli, ezdilerin katliamlardan bizar olup Ermenistan'ın (o dönemde devlet değildiler) Rusya kontrolündeki yörelerine ve Çukur Sad-Şirvan-Şadili kürtlerinin arasına sığınmaları o dönemde gerçekleşmiştir.

1850 yılına kadar Osmanlı-Alman ittifakı kürtleri mükerrer soykırımlara maruz bırakırken infaz mangalarının ön saflarında ermeniler vardı. Buna rağmen Kürdistan'da önemsenecek türk nüfusu yoktu. Türklerin kürt mireliklerini tasfiyesinden sonra bölgede ilk defa yerleştirmeye başladığı idari kurumlarına dayanak olacak türk nüfusu ancak bu dönemden sonra Kürdistan'a sızdırılabilindi.

Nasılmı?

1840'ların sonunda Osmanlı'nın kolonileştirme eylemine karşı çıkıp asker ve vergi vermeyi reddeden Akçadağ kürtleri diğer yöreler gibi ayaklandılar. Üzerlerine gelen Osmanlı güçlerini iki kez yenilgiye uğratan kürtler seferber edilen ermeniler tarafından yenilgiye uğratıldılar. Malatya, Afşin, Maraş, Gürün, Darende, Sürgü, Besni, Arapkir, Ağın, Erzincan, Erzurum, Oltu, Aşkale, Gümüşhane, Bayburt, Nizip, Antep, Hatay ilk defa bu şekilde türk nüfusun akınına uğradı, daha sonra orduların himayesinde Harput'a hatta Palu'ya kadar uzanacaktı.

Osmanlı'nın Almanya ile birlikte Kürdistan'ı işgali ve ardından ilk defa sömürge statüsünden daha geri bir statüye düşürerek iç sömürge bile denemeyecek bir şekilde ilhak etmesi ruslarda tedirginlik yarattı. Ruslar, 1820 Rus-İran savaşı sonunda üçüncü ilhakçı güç olarak ellerinde bulundurdukları Ermenistan parçasının avantajlarını da kullanmak suretiyle kendileri gibi ortodoks olan ermenileri daha yoğun şekilde manipule etmeye etmeye başladılar. Ermenilerin rus yanlısı tutum takınmaları "talihin dönmesine", ermenilerin Osmanlı ile Almanya yanındaki ayrıcalıklı ve özgün pozisyonunun değişmesine neden oldu. Ardından 1855 Zeytun direnmesi ve 1877 Osmanlı-Rus harbi öncesi ermeni direnişleri ve kırımları yaşandı.

1890'larda kurulan Hamidiye Alayları, Van Kuli örgütlenmesinin yerine ikame olundu. Ancak Hamidiye alaylarına hiç bir zaman top gibi ağır silahlar verilmedi. Van Kuli'ler aynı zamanda ağır topçu birliklerine sahip düzenli askeri örgütlenmeye sahiptiler. Hamidiyeler ise hafif süvari alayları olarak örgütlendiler.

Kendi bilgisizliğinizi başkalarına çifte standartlı diyerek suratlarına çarpmamanızı tavsiye ederim. Şayet bilmiyorsanız gidiniz öğreniniz. Kürtlerin ve kürt ermeni ihtilaflarının tarihi geçmişine ilişkin bilgileriniz egemenlerin yazdığı tarih bilgileriyle sınırlı. Konuya objektif yaklaşabilecek birikimden yoksunsunuz. Kaldıki kürtler bu konuda taraftırlar. Ülkelerinin önemli bir bölümü ermeniler tarafından yutulmuş durumda. Ermenistan'da BAAS-Kemalist uygulamalara taş çıkarttırır baskı türleriyle cendereye alınmış vaziyetteler. Bunun insan hak ve hukuku önünde taşıdığı anlamı ve ehemmiyeti idrakten acizmisiniz?

Kelbajar çoklarına batar oldu, Mirov kelimesini bir kez olsun yazamayanlar ermenilere payanda olma madrabazlığını kimseye kaptırmaz hale geldiler. Kürt milletinin hukukunu, varlığını bunlarmı savunacak yada savunulmasını millete öğretecek?

Ört ki ölem..

[b]Ahlak-akıl-hukuk[/b]

İnsanların öldürülmesine karşı çıkmanın ahlaki kriterleri Azerbaycan ve Irak'ta öldürülenlerin, sürülenlerin de insan nesline mensup oldukları gerçeğini esas alır. İnsanlığın ölçüleri yeryüzünün bütün insanlarını kapsar. Bir tek insan için dahi olsa sessiz kalmak konunun lafzıyla ilgilenildiğine delalet eder.

Azerbaycan ve Irak halkları kürtlere ne kadar karşıt ve uzaksa Ermeniler de o ölçüde karşıt ve uzaktırlar. Azerbaycan ve Irak Kürdistan'a ne ölçüde yakınsa Ermenistan da aynı ölçüde yakındır.

İnsan hukukunun temelde eşit olduğu ve eşitçe ele alınması gerektiği önce uygar hukukun ölçüsüdür. Diğer bir yandan da insan yaşamıyla ilgili olması bağlamında ahlak ve vicdan ölçülerini gerekli kılar.

Bunun dışında insan hukukunu milletlerin çıkarlarına, siyasi beklentilerine uygun olarak ele almak yada almamak yaklaşımı vardır. Uluslararası hukuk bugünkü haliyle güçlünün hukuku olmak ve güçlü olanın çıkarlarını savunmaya müteallik bir görünüm vermek durumundadır. Bu ölçüler "akli" olmakla birlikte ahlaki ve vicdani ölçüleri, insani sorumlulukları, hepsinden daha önemlisi eşitlik ve adalet prensiplerini gözetmeyen bir tarzı temsil etmektedir. Kürtlerin temel zorlukları da bu anlayışın egemen olmasıyla yakından ilgilidir.

Herkese hukukun emrettiği ölçülerde eşit ve hakkaniyet temelinde yaklaşmak belki o gün için izlenen siyasetle uyuşmayabilir, bu durumda sorgulanması gereken siyasetin ahlakiliği ve akılcılığı olmalıdır.

Meseleyi böyle anlamayanlar madrabazlardır. Siyasetler değişebilir ama insanın hakları daha bir gelişme ve genişleme göstererek ebediyete kadar baki kalacaktır.

Kürt siyasetçileri arasında hiç kimse ermeni soykırımını inkar etmedi, tartışmaktan da kaçınmadı. Kürtlerin bugün bile devam eden soykırıma ve tehcire uğratılması sözkonusu. Bunun faili ve müsebbibi Ermenistan. Bu sorunu ermenilerin soykırımını tartışırken tartışmayıp ne zaman ve nerede tartışacaksınız? Kurdistan'a Sor'un tasfiyesini ermenilerin vatanlarından sürülmesiyle kıyaslamayacaksanız hangi soykırım ve tehcirle kıyaslayacaksınız? Hepsi biribirine benzer ve kıyas teşkil eder durumdadır. Kıyasa değer eşitleri yada benzerleri karşılaştırmak bilim yönteminin de gereğidir. Bunu burada, bu aşamada yapmayıp nerede yapacaksınız?

Ermeniler masaya kendi hukukları ile geliyor. Yeryüzünün en çok bastırılmış, en çok istismar edilmiş, en çok katledilmiş milletini suçlayarak geliyor, kürtler üzerinden talepte bulunuyorlar. Kürtlerin masaya koyacakları neler olmalıdır? Kürtlerin bir hukuku yokmudur? Maruz bırakıldıkları ve hala bırakılmaya devam edildikleri soykırımlar önünde hakları ve söyleyecekleri yokmudur? Neyle kıyaslayacaksınız, masaya kendi hukukunuz olarak ne koyacaksınız?

İşte kürt aydınının görev ve sorumlulukları burada ortaya çıkıyor. Farz olan ve aslolan önce senin hukukundur. Sünnet olanı öne geçirmeyin ve bu tutarsızlık için ensemizde boza pişirmeyin lütfen.

Avukatsız bir millet olan kürtlerin avukatlarını dinlemeye ihtiyacımız var. Dünyanın neredeyse tümü bizim katledilmemiz önünde susarak ve susmaya devam ederek ermenilerin avukatlığını üstlendi, bizler de yeterince dinledik. Şimdi kürtlerden başlayarak bütün dünyaya kürtlerin uğratılmakta oldukları vahşetin anlatılması gerekiyor.

[b]20 Aralık 2008
Kenan Fani Doğan[/b]

piran (not verified)

Sun, 12/21/2008 - 23:43

Sayin Dogan, Ben de uzunca bir sure ABD'yasadim ve oradaki Ermenilerle tanisikligim oldu. ABD'de tanisma imkanimin oldugu akademisyen veya isadami seviyesinde elit kesimin beklentilerinin hep toprak uzerinde oldugunu gozledim. Biz Kurtlerin iyiniyet ile mazlum bir halka yaklasim temelinde gelistirdgi empatinin karsiliginin farkli algilandigini gordum. Bir Amed, Antep veya Agri konusunda bambaska anlayis ve beklentilerin oldugunu gormenin yanisira, biz Kurtlerin bir cogunun Ermeni devsirmesi oldugu konusunda israrli ve planli bir soylemin hakim oldugunu gozledim. Sayin Kenan Fani, soykirimin sahibi Turkcu ittihad ve terakki iken ve bazi rantci kurt feodeallerinin bu kirimda masa islevi gormeleri kurtleri suclu , sorumlu kilmaz. Evet bir soykirim vardir. Ama bu soykirimin siyasi sorumlulugu Turkcu Ittihad ve Terakki Parti'sine aittir. Su an bagimsiz Ermeni devleti vardir. Kurtlerin bagimsiz bir devleti yoktur. Ne ABD'de iken Ermeni elitinin ve ne de ayrildiktan sonra Ermeni devletinin Kurtlerin bagimsizligi konusunda destek verici bir tavrina sahit olmus degilim. Bu konuda Kurt aydinlarinin sap ile samani ayiran , ulusal menfaat ve oncelikleri one alan bir tutum icerisinde olmalarini umit ediyorum. Selamlar

İşte bu kadar! Birkaç günden beri süren tartışmanın öz ve kısa sonucu. Kürdler bunu bilinçe çıkarırsa dün ve bu gün doğru yorumlarlar ve geleceğe doğru bakarlar. Kürdistan'ın güzel çocuklarının daha fazla birbirlerini yıpratmaması için bu yaklaşım ortak zeminimiz olsun derim. Haydi kolay gele. Sevgiyle kalın...

Saygıdeğer Piran, Uzunca bir aradan sonra değerli bir dostu aramızda görmek benim için büyük mutluluk olmuştur. Hoşgeldin. Katkılarını ve tenkitlerini esirgememen ricasıyla. Selam ve hürmetler.

Sayin Poturgeli, Haksiz ithamlar ve yanlis onkabuller bizleri haketmedigimiz yerlere surukleyebilir Kurtlerin en az Ermeniler kadar mazlum oldugu dusuncesi onemli ve yerinde bir baslangictir. Sevgi ve selamlarimla

Anonymous (not verified)

Mon, 12/22/2008 - 02:02

Sevgili Kenan ve Piran, Sorumlu davranışınız umut yüklüdür. Düşmanın hesabı belli. Takınılması gereken tavırda belli. Sonunlara düşman gözüyle bakılamaz. Bu güne dek yapılan bu olmuştur. Buna son verecek olan sorunlara Kürd gözüyle bakanların işidir. Sorun çok renkli ve tonlu sömürge kilşilikli duruşların boynumuza asmaya çalıştığı bela. Dikkat edilmesi gereken budur. İhanet sadece İmralı ile sınırlı değildir. İmralı çıplak. Fakat izdüşümleri maskeli. Sorun onlarıı; “anne bak kral çıplak“ diyen sesleri çoğaltmaktır. Bu da kimin ne hesabı var meselesini doğru okuyabilmektir. Sözüm burada tartışan hiçbir katılımcıya değildir. Tanıdık-bildik şahsiyetlerdir. Savunduklarından samimi olduklarından şüphem yok. Sorun onları çok çok aşan bir mecrada sürüyor. Türk'ün, Ermeni'nin ve sömürge kişiliğin Kürd milletine karşı ortaklaşa uzun sürece yaydığı planının sahnelendiğidir. Plan öyle hafife alınacak sıradan bir plan değildir. Kürd milletinin geleceğine ipotek koyma gibi bir tehlike yüklüdür. Kimi kardeşimiz sorunu hafife alabilir. Kavrayış meselesidir. Şu bilinmelidir. Düşman hedefini kimsenin önüne açıkça koyup, haydi buna göre tavır belirleyin demez. Demediğide açık. Ama insanların duygularına hitap ederek küçük küçük arpalıklarla yavaş yavaş bir kitleye ulaşır. Son tartışmalarda görüldüğü gibi sorunu ahlak, insanlık ve bilmem ne ıvır-zıvır derekesine indirgendiğidir. Bu, hafife alınmamalı. Benim dikkat çekmek istediğim bu. Sevgi ve saygı benden

نەناسراو (not verified)

Mon, 12/22/2008 - 02:18

feci derecede saptirici bir kisisin ahlaksiz bir tartisma bicimi bu. ermeni siviline karsi saldiran kim olursa olsun buna karsi elestriel dusunmeyen ve bu tarihi hesaplasmyi yapmayan kisiyle ortak bir platformda olmam mumkun degil.katillere kilif takarken yalan soyleme. kelbajar da katillik yapan, sudan da katilik yapaan, halapca da katilik yapan hepsi katildir. biz burda 1915 i tartisirken --ama onlarda kelbajar... demene guluyorum hala da gulyorum sade ben degil akli vicdani olan herkes aci aci guluyor. simdi agzimdan cikmayan seyleri agzima tikamani sana usulca soyluyorum. umarim bu kez anlarsin. piran efendi de amrikada yasamismis da ermeniler seymiste ivir zivir... sapla saman karsimini gecelim bu ttartisma uzerine onun yaptigi da sap yeyip saman sicmak olmus. bugun ermenilerin ne dedigi hangi planlari oldugunu mu tartisyoruz burda. tarihi bir olay var ve bu olayda azimsanmiyacaak sayida kurdun berbat bir rolu olmus. siz bu tarihi vakia karsisinda nasil bir tavir alacaksiniz? a) kurdler yapmaz boyle sey- mi diyeceksiniz b) kurdler saftir kandirilalaar adam oldumuslerdir gunahsizdir mi diyeceksiniz c) yapmislardir ama devletleri yoktur o halde unutalim gtsin mi diyeceksiniz d) yoksa ogun oldurulenleri bir yana koyup- bugun bu olayi kotu amaclari icin kullanmak isteyenler var amman dikkatli olalim yapmissak bile yapmadik diyelim bu bizim cikarimiza mi diyeceksiniz bugun ermenilerin bu soykirimi kurdlere yikmak gibi bir plani olup olmamasi ile gecmiste olan ve ulus olarak icimizden cikmis hatiri sayili sayida kurdun bulastigi olaya kurd milyetcilerinin net bir bakisi elestirisi dusuncesi olmasi gerek. bu olayla bugunku tavatur mu gercek mi pek belli olmayan komplo ihtimallerini one alip tarihe bakmak berbat bir yaklasim. sorularimi tekrarliyorum coluk coocuk kadindan ibarete kafilelere saldiranlar kimdi? bunlara saldiranlara ne diyecegiz? tarihin bu sayfasiyla hesaplasmayi nasil yapacagiz? burda kimse kurdler soykirimdan sorumludur hesap versin ulus olarak cezasi neyse ceksin filan demedi. denilmeyen seylerin uzerine golgeler le tartisiyorsunuz. burda soylenilen artik ermeni soylirimi gecen her hangi bir belgeyi actiginizda bir lanet gibi firlayan kurd capulculari ile kurd milyetcilerinin aralarina mesafe koymalari gerektigine dair tarihi bir hesaaplasmaya kabullenmeye cagridir. bu cagri devaam edecek. siraacinin yagcisi serbetci tarzindan yazilariniz ayni seyleri soyleyip duruyor. sorumu tekrarliyorum sivil ermeni kaafilelerine turkk jandarmalarinin teskilati mahsusa cetelerinin yani sira baska saldiranlar yagmalayanlar savunmasiz insanlari oldurenler oldu mu? olduysa bunlar kimdir? bunlari nasil degerlendirecegiz? sade suya tirit laflar, insanlik disi akli selim aciklamalari bir soykirim uzerine soylenecek lakirdilar degil. burda tuyu bitmemis binlerce cocuk hayati soz konus. vahsi torklardan pis reflekslerini ve akliniz sira da reel politik kapmisiniz amrika da yasamis mis da ermenilerden dinlemismis de sanki bunlarin bugunku planlarini tartisan varmis gibi. size ahlak denilen sey hic mi ugramadi? 1915 de olan biten katliamin ana planlayicisi, kurdleri bal gibi kestaneci olarak kullandi. azimsanmayacak sayida kurd bu pislige cesitli bicimlerde bulasti. bu durumda kurd ulusunun bu katliam bulasmis kendi capuluyla arasina mesafe koymasi hem AHLAKI hemde bugunku polotik konjekturda dogru olan politik tavirdir. tarihte olmus bitmmis bir hadisse unutalim gitsin e olmuyor. ustellik olayin olup bittigi donemde de bu ise bulasanlar ile kurd milyetcilerinin ilk cekirdegi arasinda onemli bir egilim farki da var. bunun bugun hatirlanarak tarihle bu bicimde hesaplasma varken kurdleri torklara kestaneci yapan ilk ermeni tedirginligine bugun bir yenisini ekleyip bunu da gerekce yapip kurdlerin soykirimdaki berbat rolunu hasirlati edeceginizi mi saniyorsunuz? cok safsiniz cok! tekrar ediyorum (hirant dink in turkleree gucu yetmeyince isi cevirip kurtlere yikmaya calistigi o roprtajini ozellikle erkenden ben astim burya-nicin? sizin yeni ermeni plani dediginiz sey o kadar asagilik ve bayagi bir yontem ki yapani aninda ele veriyor-yani bugunku ermeniler ne yaparsa yapsinlar soykirim in ana suclusu olarak torklardan baskasini o mertebeye cikartamaazlar. kurdlere sucu yikma cabalari leelrinde patlayacak bir seydir. dunya aptallarla dolu degil. ancak kurdlerin onca olan biitenden sonra hic bir uzuntu tarihe sahip cikma kendi icinden cikan capula karsi elestiri yapmamasi da hic bir akli basinda cevre tarafindan kabul gormeyecek bu daha da kotu bir yafta olacak bugun bize geri donecektir. hosh benim bunla cok ilgilendigim soylenemez-benim derdim 1915 de jandarma TM ceteleri bu savunmasiz insanlari katlederken bu durumda bu insalnara saldiraan vahsilerle ayni ulusun bir ferdi olarak anilmak istememektir. bu capucular ile arasina mesefe koymayan gurhula benim ortak hic bir yanim olamaz. HeK . olduysa

Boş konuşma HeK, Burada herkes senin kadar insan, senin kadar, akıllı, senin kadar vicdanlı.. Fazla ama eksik değil.. Eger üstünlük sayılırsa buradaki insanlardan üç farkın var Birincisi; Türk beyniyle türki düşünüyorsun, meseleleri türklerin jargonuyla dillendiryorsun. Buradakilerde bu yok. İkincisi; Sıçmakla, sıvamakla, deve ve çapulcu aşağılamasıyla insanlara muhatap oluyorsun. Burada hiç kimsede bu düzey yok. Üçüncüsü; Bilmediğin konularda ahkam kesiyorsun, tutmayınca agressif bir biçimde saldırı pozisyonu alıyorsun. Hiç kimse bir meseleyi tartışırken muarızlarını senin kadar küçümseyip hakaretamiz tarzda muhatap olmuyor. Burada hiç kimse senin şamar oğlanın değil. Senin bu tarizlerine uğramak, senin hezeyanlarına cevap döşemek zorunda da değil. Akşamdan beri saydıklarını alta alta sıralasakmı? Hepsinden önemlisi hiç kimse senin gibi düşünmek zorunda değil. Sen de senin gibi düşünmeyenlere hakaret etmek hakkına sahip değilsin. Çapulculuk filan diyeceğine önce kendin çapul havasından çıkmaya bak. Düşüncelerini usulünce yazarsın, taraftar bulursa ne ala. Bulmazsa uygar insana yaraşır bir tarzda farklılığını korumaya çalışırsın. Bu seninki tartışmak değil. Bu konuda bilgin olmadığı için insanlara bir şey öğretebilecek durumda da değilsin. Kimse o makaleyi seni muhatap alarak yazmadı. Türk tezleri ve ermeni inkarcılığı düşünülerek izlenecek yola ilişkin yazıldı. Türk tezlerinin temsilciliğini senin yapıyor olman tartışmada sana da söylendi. Beğenmiyorsan yada katılmıyorsan kendi yaklaşımını güzzelce bir makale yazarak okurlara sunarsın. Bunun için cebelleşmen gerekmiyor. Lütfen Hocam. Yetti artık.

tam orta oyuncusu gibisin. bir onecegi mesajda benim soylemedigim seyleri ben soylemisim gibi yazi dose simide ortaya cikip katibim kibarliginda bana adab i muaseret hikayesi yaz. KF efendi birak bu ayaklari da sen baba katir niye oldu onu soyle. KKKK in sefligine adayimsin! kibar KF hayatin rol kesmekten ibaret galiba. oyle gorunyor. haydi sana iyi uykular HeK

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.