Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 7 November 2008

[i]ABD 3 koldan yonetilir:[/i]

[b]1. Senato
2. Temsilciler Meclisi
3. Baskan[/b]

Her eyaletten 2 Senator; toplam 100 Senator. Senato'da buyuk eyaletlerle kucuk eyaletler boylelikle esit temsil edilmis oluyor.

Temsilciler Meclisi nufusa gore seciliyor. 450 tane olmasi lazim. Bunun yaninda baskan ve kabinesi var. Baskan her secim sonrasi ajandasini belirler ve bunu Temsilciler Meclisi'ne sunar. Temsilciler meclisi diger partiden olursa ajandasinin uygulanmasi cok zor. Her kanunun hem Senato versiyonu ve Temsiciler versiyonunun olmasi ve bunlarin kabul edilmesi ve baskanin imzalayip kanun haline getirmesi gerekir. Amerika'da kanunlar herhangi bir vatandasin Anayasa Mahkemesi'ne gidip dava acmasi ile de degisebilir. Bu cok uzun ve pahali oldugu icin genelde sivil toplum orgutleri davayi acarlar. Örnegin 1960lardaki zencilerin beyazlarla okumasi Arkansas eyaletinde bu sekilde mahkeme karari ile kabul edildi ve federallesti. Ayrica eyaletler eyalet degil ayri ayri devletler, hepsinin yasasi farkli. Örnegin Louisiana fransiz anayasasini almis vs vs. yani kisacasi amerikan yonetim sistemi bazi püruzleri olsa da tamemen balansi olan bir sistem. ABD Baskan'i kimisine göre funktionu olmayan Reagen gibi sembolik Hollywood yildizlarida olsalar bence cok onemli.

Ben kendim bu secimlerde basta McCain'in desteklemesini düsünmüstüm, sonra onlarin cok konservatif olmasi ve Obama'nin siyah ve demokrat/liberal olusu Amerika halki acisindan düsündügümden ben Obama'nin kazanmasini istedim.

Obama'nin ABD gibi dev bir emperyal ülkeye Baskan secilmesi tam da benim kisisel olarak dünyanin gelecegi hakkinda yaptigim öngörüleri (Dünya 3 bin yilinda cennetlesek gibi:-))) tastikliyor. Insanlar gittikce barbarliktan uygarliga dogru yol aliyorlar. Bundan 10 yil önce kim bir siyahin ABD'de Baskan oldugunu düsünebiliyordu? Iste insanlar positif yöne dogru gün be gün gelisiyor. Ben cok optimistim ve bu dünyanin giderek güzellestigini düsünüyorum. Martin Luther King'in, Melcolm X'in rüyasi böylelikle gercek olmustur.

ABD elbette nufuz alanlarini genisletmek, dünyadaki enerji kaynaklarini egemenligi altina almak icin yinede ugrasacaktir. Yeni enerji kaynaklari kesf edilmedigi sürece bunu sadece ABD degil, Bati'daki her ülke yapmaya calisacaktir.

Hanife'nin ABD'nin dis politikasinin degisecegi ( Israil disinda) tezine aynen katiliyorum. Obama'da demokrat, yakisikli ve ileri görüslü olsada sonucta ABD gibi dev bir emperyal ülkenin baskanidir, elbetteki o da diger Baskanlar gibi ülkesinin cikarlarini en ön planda tutacaktir.

Simdi kisaca ABD'nin Orta Dogu Politikasi'na deginelim:

ABD Orta Dogu'ya Irak'i isgal etmesiyle üc nedenden dolayi girmistir;

1. Israil'in güvenligi
2. Orta Dogu'nun Nufuz Alanlari
3. Petrol

Israilliler geceleri korkudan gaz maskeleri ile yatiyorlardi. Saddam gercekten hergün Israil'i tehdit ediyordu. ABD'nin Irak'i isgal etmesinin en önemli nedeni bence Israil'dir ve Israil'in lobbysi ABD'de kücümsenemez. ABD'nin ekonomisi, Medyasi vs. Yahudilerin elindedir.

Orta Dogu'nun nufuz Alanlari (yani pazar) gelecek icin cok önemlidir. Her kim ki Orta Dogu'nun nufuz alanlarina sahipse o bu yüzyilda gelisecektir. Bunu Obama'da cok iyi biliyor. Tabii Obama Hanife'nin deyisiyle Bush'un yaptigi gibi sopayla degil, havucla yapacak ama kesin yapacak, yapmak mecburiyetindedir. Yoksa ABD Irak savasina bosuna 500 milyar dollar harcamadi, 5 binin üstünde askeri ölmedi.

Gelecek 250 yilin Petrol Reserveleri Güney Kürdistan ve Irak topraklari altindadir. Bu nedenle ABD Irak'tan kendine uygun ve güvendigi bir rejim ve demokratik bir devlet bicimi kurmadan tek bir askerini dahi geri cekmez. Cekmez cünkü ABD'nin BOP'u, yani [url=http://tr.wikipedia.org/wiki/B%C3%BCy%C3%BCk_Ortado%C4%9Fu_Projesi]Büyük Orta Dogu Projesi[/url] yeni degil, kökleri 20.yy baslarina kadar gider. (Bu konuda verdigim Wikipedia'nin linkinde önemli aciklamalar vardir, ilgilenen okur.)

Bu baglamda ABD hemen simdi Irak'tan en son askerini ceksede önemi yoktur. Nasil ki Saddam döneminde Kuveyt'e bir saatte girdi, aynisini Türklerin veya baska bir komsu halkin Kürdistan'i isgal etmesindede yapar. Ben sahsen Obama'nin Kürdleri bu saatten sonra yanliz birakacagini düsünmüyorum.

ABD'nin Kürdistan Politikasi:

ABD'nin Kürdistan politikasi basli basina baska bir yazinin konusu aslinda ama kisaca deginirsek: Bence ABD ve sadece ABD Lozan Antlasmasini yirtacak gücte olan tek ülkedir. Kürdistan'in bese parcalanmasi ve Kürdler arasindaki ve Irak, Suriye, Türkiye gibi suni sinirlari olan ülkeler Lozan'in yirtilmasiyla degismek zorundadirlar. Suni sinirlari degistirmek, tabii sinirlari yeniden cizmek zor olmayacaktir, cünkü suni sinirlar zaten 50 yilda bir degisiyor.

Nasil ki Dogu Almanya ve Bati Almanya birlestilerse aynen öylede bu yüzyilda Kürdler Kuzey Kore gibi ülklerde birlesecek tabii sinirlarina özgürlügüne kavusacaklardir.

ABD'nin bagimsiz bir Kürdistan plani olup olmadigini bilmiyorum ama eger Kürdler birlesir bagimsizlikta direnirlerse ABD'de bana göre gereken destegi verecek, Kürdleri eskisi gibi kandirmayacak, cünkü Kürdler eger kayda deger bir GÜC olurlarsa o zaman ABD'nin Büyük Orta Dogu Projesine Kürdler en büyük destek ve dayanak olacagindan ABD Kürdleri sonuna kadar destekleyecektir.

ABD günü birlik politikalar yapan bir ülke degil, stratejik ve UZUN VAADELI planlayan bir ülkedir.

Asil önemli olan bence Kürdlerin ne istedikleridir. Kürdler birlesmedigi sürece, istemlerini devlet düzeyinde dile getirmedikleri sürece bagimsizlik falanda olmaz. Kürdler ancak kardeslik mardeslikten bahsede dursunlar. Kürdler SIYASAL istemlerini dernekler düzeyinde bile dile getirmiyorlar, acik secik ne istediklerini söylemiyorlar. Oysa Kürdlerin kaderi artik Kürdlerin elindedir. Örnegin Baskan Barzani Bagimsizlik Kürdlerin en dogal hakkidir diyor, ama cesaret edipte biz bagimsizlik istiyoruz, cünkü bu bizim en dogal hakkimizdir demiyor. Burada Barzani pasif cümle kullanarak bagimsizlik Kürdlerin en dogalm hakkidir diyor. Bence her Kürd sesli bagimsizlik istegini dile getirmeli ve onun icin calismalidir. Yani ortada birsey olsun ki o sey tartisilsin. Öcalan, Barzani, Talabani ittifaka gittiler, bagimsizlik istediler, onun icin calistilarda ABD mi karsi cikti? Ben kendim bazi arkadaslarin iste bagimsizlik ABD'nin istemedigi icin olmuyor demesini cok yanlis buluyorum. Sen istedin mi ki ABD'de istesin? Ilkin senin birseyler yapman gerekiyor, ilkin sen SIYASAL TALEPLERINI ISTEMEN LAZIM ki ABD ve AVRUPA ya da diger ülkeler ona göre tavir takinsin.

Bu konuda diger bir hususta Kürdlerin bagimsizliga hazir olmadiklari tezidir. Bu tez de yukaridaki tez gibi tümden yanlistir. Kürdlerin'de diger dünya halklari gibi herseyi vardir. Kürdlerde tek eksik olan özgürlük ve bagimsizliktir. [size=large]Eger Kürdler gelisemiyorlarsa, ac ve susuzlarsa bunun tek nedeni sömürgeciliktir.[/size]

Anonymous (not verified)

Sat, 11/08/2008 - 10:57

Selamlar Alan, Bir iki ekleme yapmak istiyorum soylediklerine. Dis politikayi olusturan baskan kismini tek isim olarak dusunmek yanlis, baskanin yaninda dis isleri, CIA, ordu ve burokratlar da yer alir. Baskanin dis politikadaki en onemli etkisi uyguladigi yontemde aciga cikar ayrica beklenmedik olaylar karsisinda olusturulan politikalarda etkisi cok buyuktur. mesela Irak Kuveyt'i isgal ettiginde baba Bush 1 hafta icinde Suudi Arabistan'i korumak icin asker gondermisti ve aylar sonra Kongre baskanin gelistirdigi politikayi onaylamisti. Yani kongre ve baskan birlikte dis politikayi olusturuyorlar ama illa da ortak bir sey cikarmalari gerekmiyor. Hatta baskanin, bagimsiz olusturdugu politikalar yuzunden kongre uyeleri tarafindan dava edildigi dahi olmus :-)) Asil bahsetmek istedigim konuya gecmeden once, Amerikan halkinin secimi hakkinda kucuk bir not. Amerikan halki zaten normalde muhafazakardir, demokratlar icin secim kazanmak zordur burada. Yani cumhuriyetcilerin yipranmasi lazim demokratlarin kazanmasi icin. O yuzdendir ki ben emindim yine cumhuriyetcilerin kazanacagina, taa ki ekonomik krize kadar. Orada kirilma noktasi yasandi. Insanlar disaridan bakinca pek onemsemiyorlar ekonomik krizi nedense, galiba bakiyorlar sadece borsanin dustugunu goruyorlar ve 'zenginleri' etkiler diye dusunuyorlar. Ama burada yasanan krizin boyutu oyle degil, asil siradan insanlari vurdu. Krizin patladigi eylul ayindan beri su ana kadar 3.5 milyon insan evini kaybetti, milyonlarca insanin emeklilik parasi eridi gitti (bir tanidigimin 175,000 dolari vardi, 3,000 dolara indi), yine milyonlarca insanin yasam boyu biriktirdigi paralar eridi gitti, issizlik %6.5 oldu (ki bazi eyaletlerde %9'a kadar cikti). Yani kriz burayi gercekten cok kotu vurdu. O yuzden kazandi Obama, yoksa demokratlar yine kaybederdi emin ol. Amerikanin en begendigim ozelligi dinamizmidir. Bunu hayatin her asamasinda hissedersin. Devletlerin o inanilmaz hantal yapisi yoktur burada. Sasar kalirsin 300 milyonluk dev gibi bir ulkede hantalligin hic olmamasina. Bu sekildeki dinamik bir sistemde 'degismez' bir dis politika olmasi bana pek mantikli gelmiyor acikcasi Israil politikalari haric. Kim gelirse gelsin ilk isi Israili korumaktir, zaten herkesin sirf siyah oldugu icin goklere cikardigi Obama, Filistin- Israil meselesi uzerine konusurken soylemleri bir adim oteye goturerek "baskenti Kudus olan Israil' dedi. Bu lafi Bush bile soylememisti. Yani cok net bir sekilde Israil cikarlarini koruyacagini sergiledi. Zaten cevresindeki kisilere baktigimizda da bunu goruyoruz. Beyaz Saray Genel Sekreti olarak atadigi kisi icin (Rahm Emanuel) Mossad ajani oldugu bile soyleniyor. Bu iddia dogru mu degil mi bilmem ama bu sahsin ikinci adinin Israil olmasi bana yeterince Obama'nin tavrini net sekilde ortaya koymaya yetiyor. Yani Yahudi olsam korkmama gerek yok da Kurd oldugum icin karar veremiyorum korksam mi korkmasam mi? Mesela ABD'nin Saddam'i devirme merkezli politikasinin Clinton zamaninda da uygulandigini biliyorum ama basari Bush doneminde geldi. Bush doneminin ilk zamanlarinda. ortaya bir olay cikmisti. Clinton'in eline Saddam'i oldurme firsati cikmis (Saddamin generallerinden biri yapacakmis) ama Clinton oldurme emrini vermemis. Hatta o zaman cok elestirilmisti Clinton. Ama o tartisma cercevesi icinde anlamamistim neden emir vermedigini, gerci Clinton yonetimi hikayenin ciktigi sekilde olmadigini soyluyordu. Ama sonra cevirdigim CIA raporlarin birinde bu senaryonun tartisildigi gordum, yani adamlar Saddam'in iceriden biri tarafindan oldurulmesini dusunmusler ve suna benzer seyler yazmislardi. "Saddam'i oldurerek basa gececek kisi dusunce olarak Saddam'a cok yakin olacaktir". Yani bir Saddami oldurup ikincisine takilip kalmak istememisler. Verimli bir operasyon olmayacakti onlar acisindan. Sonra zaten o yazilan senaryolar icinde en mantiklisi isgal oldugu icin isgal ettiler. Ne yazik ki o raporlarda Kurdlerle ilgili bir cok kisim hala sansurluydu o yuzden Kurdler nerede duruyor? Cevabini bilmiyorum, bilmedigim icin de tedirgin oluyorum. Nasil olmayayim ki? Eger Amerikan dis politikasi sizlerin iddia ettigi gibi degismeyen bir sey ise, eskiden oldugu gibi yeniden satilmayi beklememiz gerekiyor. Oyle ya onceden satildigimiza gore bizler cok da onemli degiliz. Yok eger onemli olduysak simdi Amerikan dis politikasinin degismis olmasi lazim. Belki de biz terimleri yanlis kullaniyoruz. Belki degismeyen Amerikanin stratejik hedefleri, degisen ise o stratejik hedeflere giden dis politikalari. Cunku Amerikanin hedeflerini belirleyip, o hedeflere giden yolda habire zig zagler cizdigini biliyoruz. Cizdigi zig zagler bazen o kadar buyuk oluyor ki Kurdlerin meshur tanimiyla 'satma' durumu herkesin basina gelebiliyor. Galiba Israil disinda kimsenin bir garantisi yok bu konuda. Sevgiler, Hanife

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.