Kürd yurtseverlerin DTP'yi savunma lüksü yoktur.
DTP'nin de, kimin eseri olduğu açıktır.
İsim babasından, program, taktik ve stratejisine kadar A. Öclan'ın eseri olduğuda açıktır.
Öcalan'ın kimin adamı olduğu, neye hizmet ettiğida gayet açıktır.
Müritler dışında herkesin bu unsurun Türk egemenlik sistemin adamı olduğu, Kürdleri 'Türkiye uluslaşması' içinde eritme görevi ile memur kılındığıda açıktır.
DTP, bu programı uygulamada sadece bir duraktır.
Kürd yurtseverinin DTP'yi destekliyerek bu plan ve programın bir dişlisi olma lüksü yoktur.
Tersi, Kürdistan Forum'un katılımcılarından Kajin'in dediği gibi;
“Apo'ya hayir, Apoculuga evet siyaseti“ olur.
Yine Kajin'in dediği gibi, bu siyaset;
“bizi nereye götürür?“
Her yurtseverin duygusalıktan uzak bu soruya cevap vermesi gerekiyor.
Yine Kajin'in dediği gibi, bu sorunun cevabı, kimilerinin dediği;
“Orada Kürt kitlesi var" olmamalıdır.
Kürd kitlesi hangi Türkiye partisinde yok ki.
O halde mesele nedir?
Asıl can alıcı soru da, bu ya!
Kürdler, bağımsız olmak ve özgürleşmek istiyorlarsa kendileri olmalıdır. Kalkış noktaları Kürd-Kürdistan zemini olmalıdır. Buna uygun bir plan ve programları olmalıdır. Bunun kalkış noktası Kürdistan'ın bağımsızlık hedefidir. Bu koşullarda bunun imkansızlığı bilinsede, savunanları bir elin parmakları kadar olsada geleceği kurmada sebat etme bundan diretmeyi gerektirir.
Aksi politıkalar Türk egemenlik sistemi ve onun 'Kürtcüsü'nün değirmenine su taşımak olur.
Peki bu özel koşullada, yani önümüzdeki seçimlerde çare nedir?
Çare, ne DTP'yi desteklemek, ne de boykortur. Ne de Hap-Par ve benzerlerini desteklemektir. Bunlar arasında tercih mecburiyeti yok. Birini al öbürüne vur. Hepsi “misak-ı millici“. Kürd-Kürdistan'ı beyninde ve kalbide bölen sınırlara saygılı.
Eğer varsa bağımsız adaylar desteklenmeli. Yok ise temel politıka tüm mevcut partileri, dahası sistemi teşhir olmalıdır.
Kimi buna boykot mu der, başka bir şey mi der, pek önemli değil, ama “oyum DTP'ye'de olmamalıdır.
Ha bizim gibi sömürgeci-sömürge statüsünde seçime girilmez mi?
Girilir!
En bariz örneği, Sinn Fein ve Heri Batusuna.
Fakat gel gör ki, Kürdlerin Sinn Fein ve Herri Batusuna'sı yoktur.
Zaten tüm sıkıntıda bu ya!
Olsaydı ve seçimlere girseydi ve de başarılı olsaydı ne güzel olurdu.
Seçimlere girme Türk egemenlik sistemini kabullendiği anlamınada gelmiyor. Sadece mevcut durumun dayatıldığı koşulların gereğini yapmış oluyorsunuz.
Gerisi hangi politıka ile kime hizmet etmesine kalıyor.
Eğer milletvekili seçilirseniz, Türk parlementosuna katılıp bağlılık yemini ederseniz, veya belediye başkanı seçilmeniz halinde bol apoletli Türk Generalleriyle kol kola Kürd-Kürdistan'ı yok sayan her etkinlikte süs olursanız hizmet ettiğinin Türk egemenlik sistemi olur.
Yok eğer milletvekili seçilirseniz Türk meclisini protesto eder Amed'te bir büro açıp Kürd-Kürdistan politıkası yaparsanız iyi yoldasınız demektir. Bir Kürd olarak Belediye Başkanı seçilmişseniz halka hizmet etmenin dışında sisteme hizmet edemesiniz. Sistemin kırmızı çizgilerine kendiniz mecbur kılamasınız. Kıldığınız müddetçe sömürgeci sisteme hizmet etmiş olursunuz.
A. Öcalan patentli partilerin yaptığı budur.
Bu koşullarda, 'oyum DTP'ye' demenin kime hizmet etmeye yok açacağı görülmelidir.
Bunun doğuracağı sonuç yıkımdır.
Her Kürd yurtseverin sakin bir kafa ile bir kez daha düşünme zamanıdır.
Haydi hayırlısı....!
Re: Çare Bir Bütün Olarak Sistemi Teşhirdir!