Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 18 May 2008

Içimizdeki Büyümiyen Çocuk
*************************
Nedir bizi böylesine haylazlaþtýran? Içimizdeki çocuk mu bu kadar çok þeyi isteyen? Ya da ne?
Içimdeki çocuk yoruyor her defasýnda beni, ya ben yoruluyorum, ya karþimdakiler ya da içimdeki büyümiyen çocuk. Evet ya, çocukluðunu yaþamýyan içimde kalan, büyümeye pek taraftar olmýyan ufacýk bir çocuk var. Çocukluðunu yaþamak istiyor, insani bir duygu. Bu duyguyu tanýrým, ta çocukluðumdan beri, hiç bana yabancý gelmedi. Gelmez ki, zira benim bir parçamdýr. Büyümiyen yaným. Bazen usulca ortamýný bulup baþýný çýkardýðý zaman, kimselere görünmeden elimi uzatýr korka korka, þevkatla, sevgiyle, birazda gerçek yaþamda göstermediðim kadar tolerans tanýyarak onun baþýný okþuyorum.
_“Küçük Kýzým, haydi þimdi aðýz dolusu gül ve yapmak istediðin tüm yaramazlýklarý tüm coþkunla yap, sana engel yok“ diyorum.
Seviniyor bu deyiþime, gözleri muzip ýþýltýlarla doluyor ve bahar gülüþlü çocuklar gibi o da içten tatlý tatlý gülüyor.
Gülmek hele içten, ta yürekten gülmek, kaygýsýzca kahkaha atmak ne güzeldir. Hele çocuk gülüþlerine hiç dayanamam, çocuk kahkahalarýný isittiðimde gözlerim her defasýndan Dersimdeki köyümüzün harmanlýðýna gidiyor. Harmanlýk evimizin arka tarafindan kalýyordu. Sanki bizim oyun alanýmýzdi, hiç oyuncaðýmýz olmadý ve biz doðal, taþlarla, sopalardan edindiðimiz oyuncaklarla oynadýk.

Bilmiyorum hangimiz ne kadar çocukluðumuzu yaþadik? Bazen zaman tünelinde geriye dönmeyi ne kadar çok istiyorum. Iyi olurdu, ancak ne zaman tünelleri var, ne de çocuksu düþlerimiz, ne de uðruna her þeyi geride birakýp gittiðimiz ütopyalarýmýz kaldý, geriye biz „tek „ve yanlizliklara tutunarak kaldýk.

Bugun bir den çocukluðuma dönme isteðim depreþti, belki çocuk olamam ancak çocuksu duygularý iyi tanýrým, hiç yanýmda uzaklaþtýrmadým. Ya da uzaklaþmadý, çok inatci bir çocuksu yaným ya da içimdeki büyümiyen çocuk çok inatçi olmalý.

„_Yüreðimin derinliklerinden zaman zaman duygularýmý yönlendiren içimdeki çocuða karþý çok þey borclu olduðum kadar ona karþý vefa borcumda olmalý“ diyorum

Bugün güneþli bir gün, güneþin doðuþunu hep severim, batýþýný da hic sevmem, bana dokunur, týpki sonbaharýn geliþi gibi, yapraklarýn dökülmesi gibi, yüreðimi bir hüzün kaplar. Ancak güneþin doðusuna býkmadan uzun uzun saatlerce baktýðýmý hatýrlýyorum, gerçi hala karanlýklardan korkan yaným var, belki bir aralar unutulur gibi oldu ancak o da ortamýný iþte içimdeki büyümiyen çocuk gibi bulunca ortaya çýktý tekrar.

Evet bugün tüm toleranslý yaným hakim ve içimdeki çocuk her zamanki gibi ortamýný yine yakaladý. Baþýný usulca çýkardý sýðýndýðý yerden. Elim kendiliðinden yüreðime gitti, usulca;
_“Çocuk yüreklim, büyümýyen yaným, haydi hele biraz yaramazlýk yap, sana bak karýþmiyorum, aðýz dolusu gül hele, sana doya doya bakmak istiyorum“ dedim.

Toleransli olmak ne güzel bir duygu, sýmsýcacýk bir duygu seli kapliyor yüreðimi, gözlerim hafif nemleniyorsa da , yok nafile bugun kafamdaki karakollara yer yok, toleransli günümdir, tadýna gercekten de doyum olmýyor, Iyi de neden bunu süreklilestirmiyoruz ki, engel mi var? Çok, galiba, öncelikle kafalarda oluþan karakollar olmalý, silip atmak zor ve çetin bir savaþ gerektirir.
„_Toleransli Günüm“ Diyorum, ancak yinede bunu korkarak kimseler görmeden yapýyorum, sanki sucmuþ gibi. Iyide neden? Bunu yeterlice sorgulamaktan kaçýnýyorum hala. Zira biz çocukluðunu yaþamiyanlarý ancak bizim gibi, bize benziyenler anlar, yinede onlarýnda kafalarýnda oluþan karakollar bunu görmelerini engeliyor, bu da bizim gerçekliðimiz.
Özelikle biz çocukluðunu yaþamiyanlarýn ruh hali benzer, içimizde büyümiyen bir çocukluk kalmýþ, nerede ortamýný bulursa baþýný hafifce çikarýr, çocukluðunu yaþamak için haylazlýklarlar yapar.
Yaþam kimileri için oldukça sonuna kadar açýk, bol sanþlarla dolu olurken, nedense bazýlarýna karþý, ya da toplumun büyük kesimine karþý bu konuda çok cimri. Adaletsizliði sorgularken bu yanýmýz hep sýnýfta kalýyor, Bunu sorgulamaya ya yeterince gücümüz yok, ya da hala kafalarýmýzdaki „büyüdük“ kopleksi, ya da kafalarimizin içini dolduran bin bir düþünce izin vermiyor, sanki büyümeyi, asýk suratlý olmamýzý emrediyor, büyük olmanýn tek somut örneði bu olmuþ gibi. Ne zaman kafalarýmýzdaki bu kurulu karakollarý yikaçaðýz? Bu karakollar kafamýza nasýl, ne zaman,nerede oluþtu? Bu karakollarý biz mi ya da bizi saran çevre mi oluþtur du? Bunu ne kadar yüreklice sorguluyoruz? Sanmam hala cesaret yeterince yok.

Hep düþünürdüm, hani umutlarý tükettiðim zamanlarda, ben ya da bazilarimiz, yani biz politika yapmasini bilmedik, idealistce ütüpyalarý için baþ koyanlar, politikacý olamadýk, politikanin kirlikliklerinide öðrenemedik, pisliðine de galiba bulaþmadýk, saf kaldýk, yani biz devrimciydik. Belkide hala içimizde büyümýyen çocuksu yanýmýzda buna borclu.

Nedir bizi böylesine haylazlaþtýran? Içimizdeki çocuk mu bu kadar çok þeyi isteyen? (Bu yazi baþlýðýni ya da cumleyi, ya bir yerde gördüm ya da, dinledim, birden bu anlatýmýn bana yabanci gelmediðini ve buna dair bir þeyler yazmaya basladým.)

14.5.2008 Fransa

Elif ORHAN

نەناسراو (not verified)

Sun, 05/18/2008 - 09:13

IKI TÜR COCUKLUK ve HOYRAT ERKEKLER ! ******************* Sevgili Elif hanim, Bir bayan olarak, $u muglak sanal âlemde yazma cesareti gösterdiginiz icin sizi yürekten kutluyorum... Cünkü her yerde oldugu gibi, sanal(internet) âleminde de biz hoyrat ve “allâme“erkekler, kendimiz calip kendimiz oynuyoruz (!); ve bayanlarin olmadigi, her yer gibi brada da “yaramaz-küfürbaz-kavgaci“ cocuklar gibi birbirimizle dalasip duruyoruz... Kisacasi, en büyük eksiklik, aramizda hic bayan olmamasidir... Bir-iki tane varsa da, onlar da korkularindan erkek mahlasiyla yazmak zorunda kaliyorlar... Biz erkeklerin “yaramaz-küfürbaz-kavgaci“ cocuklar olarak kalmamizda siz bayanalrin sucu da büyüktür !!! Neden derseniz; bizi her yerde yalniz birakiyorsunuz ve bizler de bir türlü büyeymiyor, hep yaramaz-küfürbaz-kavgaci cocuklar“ olarak kaliyoruz !!! (Gülmeyin, dogru söylüyorum..) Ve lütfen bu sitemimi suclama olarak degil, bir ITIRAF olarak kabul ediniz... ......... Yazilarinizi severek ve begeniyle okuyoruz. Eline, beynine yüregine saglik.. Bu yaziniz da cok güzel.. Yasamimizin üc büyük temeli (sac ayagi) olan bebeklik, cocukluk ve ergenlik (öngenclik) dönemleri, bizim gibi geri kalmis, yoksul toplumlarda cogunlukla yanlisliklar, acilar, sancilar ve yoksunluklar icinde gecer... Tüm bunlara ragmen, kim ne derse desin, icimizdeki o cocuktur hep bizi yöneten ve yönlendiren.. Zaten, eminim icindeki o “iyi ve güzel cocuk“ yakinlari veya baskalari tarafindan öldürülen insan, en mutsuz insandir; ve Hitler gibi, Saddam gibi tüm zâlimler, despotlar, diktatörler cocukken cok siddet görmüs bu tip insanlardan cikar !!! Sizce de öyle degil mi ? .......... Zamansizliktan ötürü bu konuda sizinle paylasmak istedigim düsüncelerim simdilik bu kadardir... Bizler, benim gibi sizin de hayraniniz ve dostunuz olan Halim Kar kardesimizle Newroz.com'da yaziyoruz... Lütfen aramiza siz de katilin ve sizi oraya cekmek icin bu güzel yazinizi oraya aktarma cesaretimi bagislayin... Selam ve sevgiler FILOZAN 18.5.8

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.