Skip to main content
Submitted by Aso Zagrosi..... on 11 February 2008

Nawşirwan Mustafa'nın Anılarında 1991 Kürdistan Cephesi ve Baas Görüşmeleri......(2)

Nawşirwan Mustafa “Mifawezatî Berey Kurdistani- Beh's(1991)“ ana başlığı altında yayınladığı anılarının ilk bölümünde “Kürd Özgürlüğünün ilk ilkbaharı“ üzerine duruyor...

Kürdler 1991 Newroz'unda tarihlerinde ilk defa Irak Kürdistan'ının tamamına yakın bir bölümünü Irak Hükümetinin hakimiyetinden kurtararak özgürleştirdiler... Kürdler, Kürdistan Cephesi temsilcileri vasıtasıyla vatanlarında iktidar sahibi oldular... Kürdlerin özgür İlkbaharı fazla sürmedi.. Kürdlerin bu büyük başarısı, büyük bir savaş yenilgisine, büyük bir kitlesel göçe ve büyük bir ulusal trajediye dönüştü... Sonuç olarak ilk defa Kürdlerin bu trajedisi dünya ilerici kamuoyunun bir kesiminin acıma duygularına dayalı dayanışmasını beraberinden getirdi...
Nawşirwan Mustafa yazı serisinde “acıma duygusunu yaratmak ve elde etmek için kurban kültürünün Kürd kişiliğinin bir parçası haline geldiğini“ söylüyor.
O, bu kültürün oluşumunu “Kürdlerin devletsız oluşuna ve uzun yıllar yabancı güçlerin hakimiyetinde kalmalarına“ bağlıyor.. Ona göre Kürdler “ kendi haklarını elde etmek için, kendilerini hak sahibi olarak görme ve meşru haklarından ısrar etme ve savunma yerine, kendi istemlerini elde etmek için karşıdakilerinin acıma duygularını kamçılamak için kendilerine karşı yapılan haksızlıkları, masumiyetlerini ve zayıflıklarını ön plana çıkarıyorlar“ diyor..
Ona göre bu kültür, hem Kürd halk topluluğunun ve hemde Kürd Siyasal Parti liderlerinin kişiliğine de yansımıştır.

Kürdlerin bu toplu göçü beraberinden bazı gelişmeleride getirdi:

Kürd ve Baas Görüşmeleri
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Kürdistan'ın bir bölümünde Uçuşa Yasak Bölge oluşturma kararı
Kendilerinin ifadesiyle Otonomi Bölgesinden Irak Hükümetine, Baas Partisine, Emniyet ve savaş güçlerine ait olan kurum ve kuruluşların geri çekilmesidir...

Nawşirwan Mustafa'ya göre tüm bu gelişmeler, Kürdistan Ulusal Hareketinin tarihinde yeni bir dönemin başlangıcını gösteriyordu...

Nawşirwan “Ayaklanma Günleri“ adlı bir ara başlıkta altına yapılan “Raperin“ lere dikkat çekiyor...

5 Mart tarihinde Ranya ve çevresindeki Ordugah(Saddam döneminde oluşturulan bir çeşit toplama kampları) halkı ayaklanarak Baas iktidarına son verdi..
7 Mart tarihinde Suleymaniye halkı ayaklanarak Baas hakimiyetine son verdi..
11 Mart tarihinde Hewlêr halkı ayaklandı ve Baas rejiminin hakimiyetine son verdi..
12 Mart tarihinde Duhok halkı ayaklandı, Baas iktidarına son koydu..
Yine 12 Mart tarihinde Kek Mesud Barzani Selahadin şehrinde bulunan bir hükümet misafirhanesini kendisine karargah olarak oluşturdu.. Yine aynı gün Nawşirwan Mustafa'da Selahadin'de bir başka hükümet misafirhanesini kendisine karargah olarak seçip yerleşti...

Nawşirwan “14 Mart Basın Toplantısı“ adlı ara başlıkta Özgür Kürdistan'da yapılan ilk basın toplantısına değiniyor...

Nawşirwan, Mam Celal'ın Suriye'den Kürdistan'a dünya basınına ait farklı kuruluşlardan 20'den fazla gazeteciyi gönderdiğini, Şaklawa'da bir basın toplantısını örgütlediklerini yazıyor... Bu basın toplantısında Kek Mesud konuşuyor ve sorulan sorulara cevap veriyor.. Nawşirwan'ın kendiside bu basın toplantısında hazır bulunuyor.. Nawşirwan'a göre o dönem Kürdistan'a gelen bu gazeteciler içinde bazı tanınan gazetecilerde vardı.. Bu gazeteciler Kürdistan'a dağılıyor, Kürd sorununa destek yaratmak için Amerika ve dünya kamuoyunun oluşumunda önemli rol oynuyorlar... Ayrıca yazısında Nawşirwan Türkiye'den Kürdistan'a geçen ve kayip olan İngiliz gazetecilerinden de söz ediyor...

Nawşirwan Mustafa yazısının bir başka alt başlığı altında “ Saddam Hüseyin'in Kürd Liderlerine Gönderdiği Mesajı“ gündeme getiriyor...

Tam ayaklanma sürecinde, Baas iktidarının Kürdistan'ın bir çok şehir ve kazasında yıkıldığı, Irak ordu birliklerinin Kürdistan'ın dağ ve tepelerinde sefil bir duruma düştüğü, Kürdistan şehirlerinde Baas işgalciliğinin sembolu olan tüm kurum ve kuruluşların harabeye çevrildiği, on binlerce Irak askeri ve subayının teslim olduğu ve serbest bırakılarak şehir ortalarında başı boş dolaştıkları bir ortamda, Saddam KDP Başkanı Mesud Barzani'ye ve YNK Sekreteri Celal Talabani'ye yazılı bir mesaj gönderdi...
O dönem Kerkük hariç tüm Kürdistan şehirleri Kürdistan Cephesinin eline geçmişti..

Saddam'ın gönderdiği bu yazılı mesajın altında Saddam'ın sekreterinin imzası vardı..

Saddam bu mesajında, Kürdlerin Şiilerle aynı dönemde ayaklanmalarından yakınıyor; Şii ayaklanmasını bastırdığını, tüm Şii şehirlerini ele geçirdiğini ve onların müttefiki olan Kürd şehirlerinide ele geçireceğini ifade ederek tehdit ediyordu.. Ayrıca Saddam mesajında anlaşma için Kürdlere görüşme teklifinde buluyordu..

Saddam Hüseyin, Mam Celal ve Kek Mesud'a aynı içerik, aynı cumle ve aynı gramer ile kaleme alınan mesajı, iki ayrı yoldan, iki ayrı ülkeden ve iki ayrı kişi üzeri gönderiyor...
Saddam o dönem Suriye'de bulunan Mam Celal'a gönderdiği mesajı o dönem Cenevre'de bulunan ana tarafından kardeşi olan Barzan El Tikriti aracılığı ile gönderiyor... Barzan El Tikriti, Serçil Qezaz ile eskiden tanışıyordu... El Tikriti, hemen Qezaz'ı telefonla arıyor ve kendisine önemli bir işten dolayı acele bir şekilde yanına gitmesini istiyor.. Serçil hemen uçakla Cenevre'ye gidiyor.. Barzan Tikriti, Saddam'ın yazılı mesajını Serçil'e veriyor ve ayrıca kendiside Mam Celal'a teşvik etmek amacıyla “bu tarihi anın değerlendirmesi gerekir“ bazında bir mektup yazıyor... Barzan El Tikriti, Serçil'e Saddam'a dayanarak sözlü bir şekilde bazı önerilerde de bulunuyor: Başkan'ın görüşmelere hazır olduğunu, eğer Kürd delegasyonu Cenevre'ye gelirse kendisinin Irak delegasyonuna başkanlık yapacağını; eğer Ürdün'ün başkenti Amman'a gidilirse, Tarik Aziz; eğer Selahadin'de görüşmeler yapılırsa Seydun Hamadi ve eğer Bağdat'ta gidilirse Saddam Hüseyin başkanlık yapar, diyor...

Ayrıca Barzan Tikriti, Serçil'e onlar görüşmeleri tek tarafla yapmayacaklar... KDP ve YNK, Talabani ve Barzani birlikte olmalılar diyor..
Serçil Qezaz , mesajı Londra'da bulunan Fuad Mahsum'a götürüyor... Fuad Mahsum ve Muhamed Togiq Rehim o dönem Londra'da bulunuyorlardı ve ikisi de YNK'nin politbürö üyesiydi.. ..

Devam edecek..

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.