TURK DEVLET POLITIKASINA MUKABIL OLARAK NE YAPILIYOR ?

TURK DEVLET POLITIKASINA MUKABIL OLARAK NE YAPILIYOR ?

Mehmet MUFIT

Turkiye’de son bir-iki aydan beri yogun bir sekilde yasanan olaylar ve yukseltilen irkçi-fasist dalga, esasinda Kurd milletinin ve butun siyasi parti ve örgutlerinin ne kadar zor durumda ve ne kadar çaresiz bir konumda oldugunu açik bir tarzda buyuk eziklik içinde gozler önüne serdi.

Turk linç gelenegi her yerde pratige geçirildi ve Kurd milletine, sokak serserilerinden ordu genel kurmay baskanina kadar bir ders verilmek istendi. Militer ve siyasi erkin tepesindeki genel kurmay baskani Org. Özkök ve surekasi Diyarbakir’da boy gosterisinde bulunarak « tahriklere karsi ulusal direnç gostermemiz lazim » diyerek Kurdleri hedef gosterdi ve linç politikasinin devam edeceginin mesajini verdi. Butun basin yayin teskilatlari ve araçlari, Kurd vatanseverligini « etnik milliyetçilik » olarak niteleyip hedef olarak gosterdiler.

Bir ve tek merkezden çikan ve yonetilen Turk siyasi sistemi, Kurd halkina ve onun vatansever istemi olan Kurdistan emeline karsi en sivri uçlariyla yonlendirilmis bulunuyor. Turk sömürgeci çarki Kurd vatanseverligini dahada ezmek ve hiç bir talep öne suremeyecek konuma düsürmenin politikasini 1992 Newroz’undan bu yana sistemli bir tarzda islemektedir. Teror ve imha, daha sonra bir muddet « yumusama » ve çurutme, simdi de tekrar siddet ve kitlelere « linç » yaptirmayla sindirme hareketi baslatilmis bulunuyor. Esasinda, planli bir politikanin degisik metodlarla yasama geçirilmesinden baska bir sey degildir butun bu yasananlar.

Bu çerçevede soruna bakildiginda, Turk ordusu genel kurmayi ve PKK’nin birlikte çalismalarida -artik herkesin malumudur bu- ayni politikanin bir baska ayagini olusturmaktadir. Aslinda soz konusu olan Turk devlet politikasidir, PKK sadece onun elindeki bir enstruman olarak is gormektedir. Bu konuda vatansever Kurdler yillarca çok sey söyleyip yazdilar ve artik sözün sonuna gilinmis bulunuyor ; sonuçlar özetlenmeli ve karsit politikalar ortaya konulmalidir. PKK elestirilmeye devam edilecek elbette, ancak ; çok açik bir sekilde kendi payima sunu söylüyorum : bu elestirilere takilip kalanlar sadece lafazan olarak kalacaklardir ve Kurd vatanseverligine fazla bir katkilari olmayacaktir. Hatta, gundemi Apo ve PKK elestirileriyle iskal etmeye çalismakla tamda Turk devlet politikasinin ekmegine yag sureceklerdir. O halde simdiye kadar yapilan elestirilerin devami olarak politika ortaya konulmalidir. Sayet elestiri politika olusturmanin onunu açmiyorsa ve zemin olusturmuyorsa fazla bir kiymeti harbiyesi de yok demektir.

Kurd milletinin esas zorlugu birbirine sikica bagli iki sebebe dayanmaktadir ; birincisi, Kurd politikasi ve örgutlulugu PKK’nin ipotegindedir, ikincisi ise bir baska siyasi ve örgutsel seçenegin ortaya çikarilamamasidir. PKK’nin etkisi oldukça zayiflamasina ve teshir olmasina ragmen hala önemli ölçülerde etkisini südürmeye devam etmektedir. Bu gerçegide hepimiz gormekteyiz. Ne var ki ; degisen kosullar ve ortaya çikan imkanlar yeterince olgunlasmamasina karsin yeni zeminler ortaya çikarmistir. Butun sorun bu zeminlerde hangi politikalar ve ögütlülükle ortaya çikmakta somutlasmaktadir.

Bir çok çevre ve grubu biraraya getirerek tek siyasi örgutluluge kavusmanin, PYSK orneginde goruldugu gibi, mumkun olmadigi goruldu. Yeni siyasi bir Kurdistani cephe kurmaninda kosullari mevcut degildir ; çunku siyasi parti ve örgütler buna hazir degiller ve boylesi bir kurulusa katkilari bile tartisma konusudur. O halde ne yapilmalidir ? Ne yapilabilinir ? Birincisi ; mevcut olan partileri siyasi konumlarina gore once kategorilere ayirmak gerekiyor : 1- Turkiyecilik yapanlari ve Kurd milletinin esaslarini inkar eden, onu Turk milletinin bir parçasi olarak saymaya kadar isi goturenler. 2- Avrupa Birligi/Turkiye iliskilerini baz olarak alan ve « Kopenhag Kriterleri »ni esasi uzerinden politika yurutmeyi seçen kesimler. 3- Vatansever olmalarina karsin, guney Kurdistan’in yukselisine takilip kalan « konformist »ler. 4- Millet ve vatan olmanin esaslari uzerinden politika yapan bagimsizlikçi kesimler. Ikincisi ; öncelikle bu sonunculari bir tek siyasi blokta biraraya getirmeye çalismak gerekiyor. Yani, bir kaç yil önce önerdigimiz ancak bir sonuç alamadigimiz « siyasi bir blok » kurma hedeflenmelidir.

Bunun kolay olmadigini görmekteyim ; kendine guvenleri kirilmis bulunan ve siyasi etkileri ve örgutlulukleri son derece zayiflamis bulunan bir çok vatansever çevre ve grup biraraya gelerek siyasi bir bloka donusmenin sorunlarini tartismalidirlar. Sihhatli ve organize olmus bu yonlu tartismalarin belli bir dinamizmi yaratacagina inanmak gerekiyor. Artik harekete geçmenin zamaninin geldigini dusunen vatanseverlerin sessizliklerine son vermeleri gerekiyor. Belli bir motivasyona sahip olanlar bir adim öne çikmalidirlar. Sinirli bir dinamizme sahip olmalarina ragmen siyasi çevre ve parti olarak bu tartismalara katilmayi önemsedigimiz kadar, kisi olarak bir çok degerli vatanseverin katiliminida gerekli göruyoruz.

Aksi taktirde, Turk devlet politikalarina ve Kurdistan’daki imha ve tahribatlarina sadece seyirci olarak kalmaya devam edecegiz. Karsit politikalar ve örgutlulukler gelistirilmek isteniliyorsa öncelikle nereden baslanilmasi gerektigi hakkinda « netlesmek » lazimdir. Bir çoklarimizin ne yapilmasi gerektigi hakkinda birtakim gorusleri olabilir, asil önemli olan bu gorusleri ve yapilmasi gerekeni baska vatanseverlerle paylasmaktir. Bu kosullarda yeni bir siyasi blok olarak ortaya çikmanin birlikte olmakla ve ortak katilimla mumkun olacagina inaniyorum.

Mucadele azmini tuketmemis ve siyasi motivasyonunu korumus olan vatanseverler aydinlarin tarihi misyonlarinin tukendigine inanmiyorum. Kurdistan davasi Turk devleti ve uzantilarinin elinden kan agliyor. Asalet sahibi milletimizin yeniden kendisine bir yol bulabilmesi devrimci vatansever aydinlarin curretli çikislari ve ögutlulukleriyle mumkundur. 20.09.2005

Mehmet MUFIT