Soru 1: Kalabalık olmayan bir orduyla Anadolu‘ya gelip Malazgirt Savaşı’nda Bizanslıları yenen Türkler, sayılarının azlığına karşın nasıl olup da Anadolu’da eğemen oldular? (Age, Sayfa 44) Cevap 1:„Türklerin başat güç olarak öne çıkmalarının bir nedeni, Türklerin örgütçü olmalarına bağlanabilinir. Bunda da sürekli at sırtında göçebe bir biçimde oradan oraya dolaşarak yaşam mücadelesi vermelerinin payı büyüktür. Göçebelik hareket demektir, yeni bir yaşama tutunmak demektir, aksi halde yok olup gidecektir. Bazen ölümüne didinir, yer edinir, yerini genişletmeye, kendini güvenceye almaya çalışır. Aynı durum yerleşiklerin ruh hali için söylenemez. Oysa göcebelik hali sürekli bir felaketlik halidir, felaketler ise insanları iç güdüsel olarak birbirine yakınlaştırıp kenetleştirir. Kader birliği yapmalarına yol açar, bu koşullarda ölümüne bir birlikte saldırı ve savunma gücü gelişir …“ (Age, Sayfa 44)   Soru 2: Kürtler yerleşik bir halk, Türkler sonradan geliyor. Kürtler sayıca daha çok, Türkler daha az; buna karşılık nasıl oluyorda başat güç olarak Türkler yükseliyor ve Kürtler hep ikinci planda kalıyor; hatta bugünlere sarkarak gelen sorunları yaşıyor. Neden? (Age, Sayfa 44) Cevap 2: „Türkler Orta Çağ’ın başlarından itibaren giderek gelişen ama esas itibarıyla VII. yüzyılın sonlarına doğru Orta Asya’daki kıtlık ve üstüne binen Moğol saldırıları karşısında tutunamayıp batıya doğru göç etmeye başlamışlar. Göç esnasında en belirli iki özellik şudur: Türkler ata binmekte, kılıç kullanmakta ve zırh giyinmektedir. Bu üç savaş aracının tarihin akışı bakımından şu önemi vardır: At bir yerden bir başka yere hızla hareket etme aracı olarak önemli işleve sahiptir, kılıç dönemin en önemli ve başlıca silahıdır, zırh ise başkalarına üstünlük sağlamak için var olan ve dönemin pek yaygın olmayan bir koruma aracıdır.  Türkler bu üç savaş aracı vasıtasıyla  açlık ve kıtlığın da etkisiyle bir çapul geleneği başlatmıştır. Bu gelenekte bu araçların payı yadsınamaz. Çünkü at sadece üretim ve binek aracı olarak değil, aynı zamanda bir savaş aracı olarak önemli işlevler görmüştür …“ (Age, Sayfa 46-47)