Skip to main content

Çetin Güngör (not verified)

Mon, 10/18/2010 - 02:09

Çetin Güngör / Zaten bu tavrın sorumlularının, bırakalım suskunluğu, açıkça tutumlarının doğruluğunu savunmaları, dışındaki devrimci çevreleri aşağılayıcı biçimde yorumlamaları, öte yandan birer mürit ve maşa olmaktan başka hiçbir meziyetinin geliştirilmediği insanlara devrimceleri vurdurtmalarını “kahramanlık” diye övmeleri bizleri çok derin düşündüren endişe verici bir gelişmedir. Zira içine ve dışına karşı bu denli çılgınca bir ön yargıyla eğitilen kadrolar işledikleri suçun bilincine bile varamamakta, aksine iyi bir görev yaptıklarını sanarak şahlanmaktadırlar. Bu tür fanatik ve partizanca eğitimden geçen insanlar daha çok cahil kökenli olduklarından, ileri ki dönemlerde birer psikopat olup çıkmaktadırlar.   Örnek olarak Enver ATA'yi vuran caniyi ele alabiliriz. Bu aciz yaratık yaptığı işin halklarımızın nezdinde ne kadar lanetlendiğinin farkına bile varamamış olacak ki, hâlâ iyi bir görev yaptığını ve “kahramanlıkla” ödüllendirileceğini sanmaktadır. Bu nedenle etrafına sık sık deliliği anımsatan kahkahalar atmakta ve mutlu olduğunu belirtmektedir. Bütün bu garip emaretlerden ötürüdür ki gazetelerin yazdığına göre ruh  doktoruna götürülecek, hasta olduğu anlaşılırsa hapishaneye değil, belkide tımarhaneye yatırılacaktır. Görülüyor ki en büyük  psikopat APO, küçük psikopatlar yaratmış, birer “serseri mayin” gibi halkın arasına salmıştır. PKK'yi yakından tanıyanlar olarak ciddi gördüğümüz ve gelecek açısından sürekli uyarma gereğini duyduğumuz tehlike de burada yatmaktadır. PKK vb. örgütler Türkiye, Ortadoğu ve hatta dünya ölçüsünde zaman zaman görülmüştür. Bütün bunlar arasında ortak mantık noktaları bulmak pekâlâ mümkündür. Fakat yinede gelinen aşamada pratik tavır alış bakımından PKK ile genelde Sol'a bulaşan hastalığı bir ve aynı görmek önemli bir yanılgı olur. Çünkü PKK ve genelde sol'daki hastalığın ortak mantık noktaları olmakla birlikte, ortak olmayan sırf PKK'ye özgü nedenler vardır. PKK'yi bugünkü olumsuzluğa ulaştıran onun uluslararası mantıktan kaynaklanan teorisi olmakla birlikte birçok açıdan bazı çevrelere göre de gerisindeki karanlık ilişkilerden ya da ne bilelim psikopatlıktan beslendiğine dair bir ihtimalde kamuoyunda giderek yaygın hale gelmektedir. Bu noktayı açıklığa kavuşturmak lazımdır. PKK'nin kadro eğitim politikası, çalışma ve mücadele taktikleri, kitle kazanma yöntemleri ayrıntılı olarak incelendiğinde çok farklı noktalarda seyreden benzerleriyle ortak yönleri az olan bir örgüt hemencecik belli olacaktır. Bilindiği gibi ülkemiz Kürdistan çok yoksuldur. Oradaki ekonomik, sosyal ve siyasal çelişkiler alabildiğine karışık ve yaygındır. İşte PKK'nin çalışma, mücadele ve eğitim faaliyetleri saydığımız çelişkilerden ve bunların en olumsuzundan ustaca yararlanma üzerine oturtulmuştur. Hemde en sinsi bir tarzda. Siverek, Ağrı, Mardin vb. Yerlerde sürdürülen çalışma biçimleri dikkatli bir gözle incelendiğinde PKK'nin farklı karakteristik özellikleri derhal görülecektir. PKK'nin andığımız yerlerdeki provokasyonları sonuçları bakımından söz konusu toplumsal ve ekonomik çelişkilerin (halk arasında) daha da keskinleşmesine ve karmaşık bir hal almasına yardım etmiştir. Bundan da en çok 12 Eylül darbecileri yararlanmıştır. Geçmişte PKK'nin yaygın faaliyet yürüttüğü alanlar cuntaya en kolay teslim olanların başında gelmiş, halk cuntayı özellikle Hilvan ve Siverek'te davul zurna ile karşılamıştır. (PKK'nin kurtarılmış bölge ilan ettiği, ayrıca bütün Türkiye'ye örnek komün diye gösterdiği Hilvan'da halk sanki PKK'ye inat oylarının mutlak çoğunluğunu, sözde bile olsa cuntanın partisi olduğunu gizlemeyen faşist MDP'ye vermiştir.) Demek ki PKK'nin diğer devrimci çevrelere ve içinden ayrılmak isteyenlere karşı başlattığı saldırıları yukarıda bahsettiğimiz ana taktikten (ya da ana sorundan) ayırmak mümkün değildir. Bunun için PKK içinde  ortaya çıkan sorunlar öyle yaygarasının koparıldığı gibi “teslimiyetçiliğin”, “reformizmin”, “ihanetin” sonçları değildir.  PKK'ye, halka ve devrimcilere yönelik işlemiş bulunduğu suçların açığa serilmesi ve sorgulanmasıdır. İki farklı dünya ve sosyalizm yorumunun PKK içindeki kavgasıdır. İçinden ve dışından bu sakat mantığa karşı susulursa mesele yok. Ama eğer susulmaz ve eleştiriler yükseltilirse o zamanda kıyametler koparılmaktadır; ajanlar, hainler, teslimiyetçiler... vb. PKK yönetimini elinde tutan güçler, şimdilerde örgüte bulaşan demokrasi “mikrobundan” korkmakta ve uykusuzluktan çılgına dönmektedirler. Çünkü gelinen aşamada PKK içinde eskinin hamlıklarını aşarak doğruya geçişin olanaklarını yakalayan kadrolar çıkmıştır ve çıkmaya devam edecektir. Örgütünden doğruyu ve hakkı olanı istemeye başlayan kadroların sayısındaki sürekli artış PKK yönetiminin çıkmazını her an biraz daha derinleştirmektedir. Artık kadrolar eskisi gibi her “dolmayı” yutacak kadar bön değildir ve PKK yönetimi de bu gerçeği gayet iyi bilmektedir. Uygulanan bütün bu çirkin yöntemler dikkat edilirse uygarlık  ve insanlık düşmanı birçok çevre tarafından da geçmişte kullanıldı, hâlâ da kullanılmaktadır. Dolayısıyla PKK'nin mücadele ve çalışma anlayışını mafia'nın ya da herhangi bir karanlık örgütün anlayışından ayırmak artık pek olası değildir. 

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.